Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde görev yapan asistan hekim Ertan İskender, 27 Mayıs 2021 tarihinde hastası Bayram Nargüler tarafından bıçaklı saldırıya uğradı. Uğradığı saldırı sonrasında psikolojik destek gören İskender, istifa etti. Hastaneye geri döndüğünde hiçbir önlemin alınmadığını belirten İskender, yaşadığı süreci Medyascope’a anlattı. İskender, “Hiçbir şeyin değişmediğini görmek çok acı. Yetkililer de bir şey yapmadığı için aslında istifa etmeye zorlandım. Sözlü ve fiziksel şiddete rağmen çalışacak kadar değersiz değilim“ dedi.
Yaşadığı fiziksel şiddetten istifaya giden süreci Medyascope’a anlatan asistan hekim Ertan İskender, saldırıdan sonra ani bir tepki vererek istifa kararı aldığını ancak hem psikiyatristinin önerisi hem de çevre baskısı nedeniyle acele karar vermek istemediğini söyledi. Saldırıdan sonra ABD’ye gittiğini ve hayatını değiştirmek istediğini aktaran İskender, “Düşüncelerimde bir değişiklik olmadı, ideallerimden vazgeçmiştim. Ancak görevime geri döndüğümde, psikolojimin daha da kötüye gittiğini, artık ameliyathaneye girmek istemediğimi fark ettim” dedi.
“Güvenlik önlemleri alınmadı”
Hastanede hiçbir değişikliğin olmadığını, güvenlik önlemlerinin alınmadığını vurgulayan İskender, “Gidiyorsunuz ve hiçbir şeyin değişmediğini görüyorsunuz. Bu çok acı bir şey. Kırgınlığım daha da arttı ve artık uzatmanın bir anlamı olmadığını düşündüm. Sağ olsunlar yetkililer de gerekeni yapmadığı için istifa etmeye zorlandım” dedi.
“Aynı şartlarda çalışacak kadar değersiz değilim”
Hekimlerin çalışma koşulları nedeniyle yaşadığı sorunları, “Mesleğini değiştirebilen değiştirir, gidebilen gider” sözleriyle vurgulayan İskender, “Sözlü ve fiziksel şiddete rağmen çalışacak kadar değersiz değilim. Aynı şartları kabul edip mesleğime geri dönersem söylediğim her şey boşa gitmiş olur. Tekrar aynı şartlarda çalıştırılmak bana aşağılanmak gibi geliyor. Felç olsaydım kim bana ne yapabilirdi? Hayatımı kaybetseydim, başsağlığı dilenir ve iki ay sonra unutulurdu. Biz bu kadar değersiz değiliz” diye konuştu.
“Hekimler toplumun değerleridir”
Hastanelere giriş çıkışların kontrol edilmesinin zor olmadığını ve aksini savunan kişilerin iyi niyetli olmadığını aktaran İskender, “Neden hastanelerde kontrol yapılmıyor? Neden hekimler korunmuyor?” diyerek tepki gösterdi. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çok değerli doktorların çalıştığını ve benzer saldırıların onların da başına gelebileceğini söyleyen İskender, “Toplumun bir kısmı kabul etmese de hekimler toplumun değerleridir” dedi.
“Sözlü veya fiziksel şiddeti hangi hekim kabul eder?”
Bazı meslektaşlarının Almanya, İngiltere veya İsveç’e gittiklerini aktaran İskender, bu ülkelerin Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) benzeri bir sınavla hekimlere iş imkânı sağladığını belirterek, “İnsanlar duygusal bağları nedeniyle burada kalıyor, yoksa kimse burada yaşamaz. Hekimliğin ne ekonomik değeri ne de belli bir saygınlığı var. Sözlü ve fiziksel şiddetlerden bahsediyoruz, bunu hangi hekim kabul eder, veya niye böyle bir şeyi kabul etsin. Hiçbir hekim bu yolu, böyle olaylar yaşamayı göze alarak seçmedi. Kimse bu kadar uğraşıp, emek verip sonunda bu kadar şiddete ve ekonomik zorluğa maruz kalacağını bile bile bu yolu seçmez. Geçmişte bazı ideallerle hareket ettik ve zoru başardık ancak bu tarz riskleri kabul ederek değil” ifadelerini kullandı.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Hekimlerin, meslekleri dışında çok farklı seçenekleri olduğunu da vurgulayan İskender, “Korunmamamızı aklım almıyor. Bunları düşünen tek hekim ben değilim, birçok meslektaşım benimle aynı fikirde. Tıp fakültesini kazanmış, fakülteyi iyi dereceyle bitirmiş ve TUS gibi çok zor bir sınavı verip atanmış, doçent, profesör, uzman olmuş kişilerin tek seçeneği hekimlik değil. Sıfırdan başka bir mesleğe başlayabiliriz” diye konuştu.
