Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Rusya’dan Türkiye’ye gelen LGBTİ+’lar anlatıyor: “Ukrayna’yı destekleyin ama tüm Ruslar’dan nefret etmeyin”

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı neredeyse bir aydır devam ederken iki ülkede de vatandaşlar savaşın yarattığı ekonomik ve siyasi baskıyı üzerlerinde hissediyor. Baskı altında yaşayanlar arasında LGBTİ+’lar da var. Savaşın başladığı günden itibaren Rusya’da yaşayan LGBTİ+’lar Türkiye’ye gelmeye başladı. LİSTAG kitaplarının editörü Yasemin Zeynep Başaran ve LGBTI+ aktivisti Metehan Özkan, Türkiye’ye gelen LGBTİ+ Rus organizatör Michael, film yapımcısı Vadim, öğretmen Misha ve tiyatro yapımcısı Zhenya ile görüştü. Türkiye’ye gelen Rus LGBTİ+’lar İstanbul’a gelmeye nasıl karar verdiklerini, burada günlerinin nasıl geçtiğini ve ilerleyen günler için neler planladıklarını anlattı.

24 Şubat 2022’de başlayan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı hâlâ devam ediyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) raporuna göre en az 3,5 milyon Ukraynalı başka ülkelere sığınırken, 6,5 milyon Ukraynalı ise ülke içinde yer değiştirdi.

Ukrayna’da bunlar olurken Rusya’da da durum pek iç açıcı değil. Rusya’da savaş karşıtı eylemlere katılan ve söylemlerde bulunan pek çok kişi tutuklanıp, baskıya ve sansüre maruz bırakılıyor. Bu baskıyı yaşayanlar arasında LGBTİ+’lar da var. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte artan baskıların yanında ekonomik sıkıntılar da artarak devam ediyor. Bu koşullar altında sayısını tam olarak bilemediğimiz, aralarında LGBTİ+’ların da olduğu pek çok Rus, ülkesinden ayrılıyor. Türkiye, Rus pasaportuyla vizesiz gidilebilen kısıtlı ülkeler arasında yer alıyor.

Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG) kitaplarının editörü Yasemin Zeynep Başaran ve LGBTI+ aktivisti Metehan Özkan, Türkiye’ye gelen LGBTİ+ Rus Michael, Vadim, Misha ve Zhenya ile görüştü. Başaran ve Özkan, görüşmelerini Medyascope ile paylaştı.

“Savaş karşıtı protestolara katıldık, yolda yürüyen kişiler bile tutuklandı”

2 Mart 2022’de moda fotoğrafçısı erkek arkadaşıyla birlikte İstanbul’a gelen Vadim, film yapımcısı. Ukrayna’ya saldırılar başlamadan önce Rusya’da açık kimlikli eşcinsel olmanın yarattığı baskı nedeniyle ülkeyi terk etmeyi planlıyordu. Anlattıklarına göre saldırının başladığı ilk günlerde erkek arkadaşıyla birlikte Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Vadim ve partneri, savaş karşıtı protestolara katılmış, protestolar sırasında insanlara uygulanan baskıyı deneyimlemişler. Protestoların beşinci gününde ülkedeki tutuklamalar nedeniyle sokakta neredeyse kimsenin kalmadığını, polislerin yolda yürüyen kişileri bile tutukladığını söyleyen Vadim, polislerin erkek arkadaşıyla birlikte kendisini de durdurunca Rusya’da kalmanın tehlikeli olduğunu düşünüp, Türkiye’ye gelme kararını bir günde aldıklarını anlattı.

“Sınırların kapanmasından korktuğumuz için Türkiye’ye geldik”

30 yaşındaki biseksüel Michael, Rusya’da iş dünyası için etkinlikler organize ettiği bir işte çalışıyor ve sivil toplum kuruluşlarına (STK) destek veriyordu.

Ukrayna’ya saldırı başlamadan yaklaşık iki yıl önce Rusya’da sistemin çıkmaza girdiğini ve gizli baskıların zamanla açık baskılara dönüşeceğini anladığını söyleyen Michael, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden birine taşınmayı planladığını ancak savaşın başlamasıyla buna zamanı olmadığını ve sınırların kapanmasından korktuğu için bavulunu toplayıp vizesiz 60 gün kalabileceği Türkiye’ye geldiğini söyledi. 

İtalyanca ve İngilizce öğretmeni Misha, tiyatro yapımcısı ve iş insanı Zhenya ile dokuz yıldır birlikte. Ukrayna’ya saldırı başlamadan önce dokuzuncu yıllarını İstanbul’da kutlamayı planladıklarını ve uçak biletlerini 4 Mart için aldıklarını anlatan çift, İstanbul’da dört gün kalacaklarını fakat bu dört günün çoktan dolduğunu söyledi. Şu an ne yapacaklarını bilmediklerini ve tedirgin olduklarını dile getiren Misha ve Zhenya, Türkiye’de kalmak konusunda hazırlıksız olduklarını da sözlerine ekledi.

“Sahip olduğumuz geleceği kaybettik”

Vadim, Türkiye’deki günlerinin çoğu zaman stresli ve belirsiz geçtiğini söyledi:

“Birkaç gün içinde başka arkadaşlarımız da gelmeye başladı. Her akşam birimizin dairesinde yemek pişiriyor, her şeyin çok gerçek dışı göründüğünü, Rusya’yı ve geleceğimizi konuşuyorduk. Dördüncü gün Rusya’daki menajerimden, savaş hakkında ‘sahte haberler’ paylaşmaya devam edersem ailemin tehlikede olabileceğine dair bir mesaj aldım. Paylaştıkları bilgilerin doğru olup olmadığını bilmiyorum ama bunu duymanın ne kadar korkutucu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Rusya’ya geri dönmekten çok korkuyorum. Umarım oraya gitmem gerekmez.”

Yılın devamında muhtemelen çalışamayacağını hatta belki bir daha asla çalışamayacağını dile getiren Vadim, “Çünkü Avrupalılar’ın ve Amerikalılar’ın Ruslar’a karşı nasıl bir tavır alacaklarını bilmiyoruz. Şimdilik kimse bilmiyor. Bundan önce de iş bulmak zordu ve şimdi belki imkansız olabilir. Örneğin son filmimi birlikte bitirdiğim İtalyan yapım şirketindeki arkadaşlarım yardıma ihtiyacımız olup olmadığını sordular. Ancak Berlin ve Cannes gibi festivaller, Putin rejiminden gelen sanatçıları kabul etmediklerine dair mektuplar yazıyorlar. Devlet desteğimiz yok. Yani temelde sahip olduğumuz geleceği kaybettik ve şu anda bizi neyin beklediğini bilmiyoruz” diye konuştu.  

“Destek önce Ukraynalılar’a, sonra bize gelmeli” 

Kendini Türkiye’de desteklenmiş hissetmediğini anlatan Vadim, “Burada bir şekilde hoş karşılandığımızı hissetmiyorum. Bence yerel bir topluluktan destek almak güzel olurdu ama Ruslar olarak biz ne tür bir destek isteyelim? Destek önce Ukraynalılar’a, sonra bize gelmeli” dedi ve şöyle devam etti:

“Yardım eden çok insan var, kaba davranan da çok insan var ve bu her yerde olabilir. Örneğin, Ukraynalı bir arkadaşım bana benzer hikayeler anlatıyor. Çok yardım aldığını ve aynı zamanda mülteci oldukları için onlara ‘Ukrayna domuzu’ diyen insanlar olduğunu. Artık evimiz yok ve muhtemelen Rusya’ya dönmeyeceğiz. Sanatım ile konuşamayacağım bir ülkede kalmak benim için mülteci olmaktan daha kötü. Mülteci olmak nihayetinde sesinizi duyuracağınız anlamına geliyor.”

 “Ödediğim vergilerin çalınmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum”

Türkiye’ye gelirken yanına 15 bin dolar aldığını ve ülkeye girerken bunu beyan ettiğini aktaran Michael, şunları söyledi:

“Birikimim var. Bazılarını kripto para birimine dönüştürmeyi başardım. Fonların bir kısmı Rus bankalarında kaldı. Airbnb aracılığıyla geçici bir oda kiraladım. Benim için zor olmadı çünkü Türkiye’ye her geldiğimde bu uygulamayı kullanıyordum. Şimdi önümde daha zor bir iş var, uzun süre kalacağım bir daire bulmak. Kiralık daireleri görebileceğim siteler buldum ama Türkçe bilmediğim için dil engeli var. Herkes İngilizce veya Rusça bilmiyor. Kurslara gidip Türkçe öğrenmeyi planlıyorum.”

Beş yıl boyunca Türkiye’de yaşamayı ve çalışmayı planlayan Vadim, “Ayrıca planlandığım gibi Avrupa vatandaşlığı alacağım. Güvende hissettiğim, ödediğim vergilerin çalınmadığından emin olduğum bir ülkede yaşamak isterim. Tek yöneticinin çılgınlığı yüzünden ekonomisinin bir günde çökmeyeceğini bildiğim bir ülkede yaşamak isterdim. Türkiye’nin bana hak ve özgürlüklerimi verebilecek bir ülke olduğunu anlarsam, seve seve vatandaşı olurum ve bu ülkeye katkıda bulunurum” dedi.  

“Rusya, LGBTİ+’lar yokmuş gibi davranıyor”

Michael, Rus bürokrasisinin, tembellik ve yolsuzluk batağına saplanmış durumda olduğunun altını çizdi:

Bu, şeffaf seçim sürecinin olmamasının bir sonucu. Halkın görüşü seçim sonuçlarını etkilemiyor. İş yapmak veya kamu projelerini hayata geçirmek için ya iktidara tamamen sadık olmanız ya da sessiz kalmanız gerekir. Aksi takdirde, yetkililer çenenizi kapatmanın bir yolunu bulacaktır ve elbette cinsel yöneliminizi açıklamayacaksınız. Yetkililer, toplumu geleneksel olmayan cinsel yönelime sahip insanlara karşı hoşgörüsüz bir tutuma teşvik ediyor. Yaptıkları, LGBT topluluğunun varlığını kabul edermiş gibi görünürken aslında böyle bir topluluk yokmuş gibi davranmak. Bu nedenle, ülke kendi alanlarında profesyonel olan çok sayıda donanımlı insanı kaybediyor. Bu insanlar yıllardır gidiyorlar. Rusya’da eğitimli ve liberal insanlar arasında bir şaka vardır: Ülkeyi en son terk eden havaalanındaki ışıkları kapatmayı unutmasın.”

Rus toplumunun savaş konusunda bölünmüş durumda olduğunu belirten Michael, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkenin yarısı yaşananların dehşetini anlıyor ve savaşı desteklemiyor. Diğer yarısı savaşı destekliyor, bu insanlar 20 yıldan uzun sürelerini televizyon karşısında geçirdi ve bu süre boyunca beyinleri yıkandı. Bir NATO saldırısı tehlikesine, Ukrayna ve Gürcistan’daki devrim tehlikesine, bu ülkelerdeki insanların Avrupa ve Batı ülkelerinin kölesi haline geldiğine inanıyorlar ve onları ikna etmek mümkün değil. Faşist rejimin bizzat Rusya’da iktidarda olduğunu anlamıyorlar. Bu rejim sadece Ukrayna’yı dünya haritasından ayrı bir ulus olarak çıkarmak istemiyor, aynı zamanda onlarca yıldır sistematik olarak kendi vatandaşlarına karşı da baskılar uyguluyor. Güç tek elde toplanmış durumda.”

“İnsanlar siyasete daha çok ilgi duysalardı belki savaş olmazdı”

Misha ve Zhenya, İstanbul’daki ilk günlerinde normal turistler gibi şehirde dolaştıklarını, rahatlamak ve kendilerini karanlık düşüncelerden uzaklaştırmak istediklerini anlattı:

Ukrayna’daki savaşla ilgili haberleri okudukça durumun ne kadar korkunç olduğunu anlıyorsunuz. Sadece Ukrayna için değil, Rusya’da da durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Tüm bu yaptırımlara ve bu ekonomik sonuçlara baktığınızda aslında Rusya’daki insanların çoğu henüz anlamadı çünkü yaptırımların etkisi hemen hissedilmiyor ama birkaç ay sonra hissedilecek.” 

Rusya’da Sputnik V koronavirüs aşısı olduklarını ancak bu aşının Avrupa’da geçerli olmaması nedeniyle İstanbul’da 400 liraya BioNTech aşısı olduklarını belirten Misha ve Zhenya, yaşadıklarını şöyle anlattı:

Aslında en büyük sorun parayla ilgili, tüm paramız Rusya’da kaldı ve yaptırımlar nedeniyle kredi kartlarımızı artık burada kullanamıyoruz, kartlar bloke oldu. Şu anda bu sorunları çözmenin bir yolunu bulmaya çalışıyoruz çünkü Rusya’dan uzaktayken bu işler oldukça karışık ve zor. Rus halkı için yarın neyin yasaklanmış olacağını tahmin etmek mümkün değil.”  

“Rusya’da neler olup bittiğinin hep farkındaydık”

Politik olarak her zaman aktif olduklarını belirten Misha ve Zhenya, bu nedenle de Rusya’da olup bitenin hep farkında olduklarını aktardı:

“Sorun şu ki Rusya’daki çoğu insan siyasetten uzak durmaya çalıştı çünkü politikacılar toplumu siyasetin dokunulmaması gereken kirli bir şey olduğuna ikna etmeye çalıştı. Öte yandan pek çok insan da kendi sorunlarına gömülmüş halde yaşayarak bu süreçlere dahil olmamaya çalıştılar. Şimdi bu ilgisizliğin bedelini ödemek zorundalar, biz de ödemek zorundayız çünkü toplumun siyasete kayıtsız kalmasının bir bedeli vardır. Şimdi görüyoruz ki insanlar siyasetle ilgilenmediler ancak siyasetin kendileriyle ilgilendiğini göz ardı ettiler. Bu yüzden ülkemiz şu anda bu durumda. Eminim insanlar siyasete daha çok ilgi duysalardı bu korkunç durumda olmazdık, belki de savaş olmazdı.”  

“Ukrayna’yı destekleyin ama tüm Ruslar’dan nefret etmeyin”

Pek çok insanın panik içinde Rusya’dan kaçtığını ve erkekleri savaşa gitmek zorunda bıraktığını belirten Misha ve Zhenya, şöyle devam etti:

“Moskova’da arkadaşlarımız var, bir çift. Gerçekten çok korkuyorlar çünkü İngilizce bilmiyorlar, paraları yok ve şu anda Rusya’dan nasıl kaçacaklarını bilemiyorlar. Sanırım gerçekten tehlikedeler çünkü Rusya, Avrupa Konseyi’nden çıktığını duyurdu ve bu da 1 Ocak 2023’ten itibaren Rusya’nın fiilen ölüm cezasını geri getirebileceği anlamına geliyor. Ukrayna’yı destekleyin ama tüm Ruslar’dan nefret etmeyin çünkü bizim de sizin desteğinize ihtiyacımız var. Bütün söylemek istediğimiz bu.”

Rusya’da LGBTİ+ hakları 

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından önce de Rusya’daki LGBTİ+’lar baskı ve kısıtlamalar altında yaşıyordu. Eşcinselliğin suç olarak sayılmadığı Rusya’da, cinsiyet uyum ameliyatlarına yasal olarak izin veriliyor fakat buna rağmen ülkede eşcinsel evlilik yapılamıyor ve eşcinsel çiftler evlat edinemiyor. Rusya’da ayrımcılık karşıtı bir yasa bulunmuyor ve LGBTİ+’lar yasal koruma altında değil.

Rusya’da 2013’te, gey propaganda yasası olarak bilinen “Çocukları geleneksel aile değerlerinin inkârını savunan bilgilerden korumayı amaçlayan” bir yasa çıktı. Reşit olmayan kişiler arasında eşcinsellikle ilgili içeriklerin paylaşılmasının yasaklanmasını hedefleyen yasa, eşcinsellere yönelik ayrımcılığı teşvik ediyor ve eşcinsel haklarının savunulmasını engelliyor. Bu yasa kapsamında haklarını savunan pek çok LGBTİ+ cezalandırıldı.

2017 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, farklı cinsel yönelimlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunduğu ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanamayacağı gerekçesiyle yasanın iptaline hükmetmişti. 

Haziran 2017’de Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılmak istenen Onur Yürüyüşü’nde “Make love not war” (Savaşma, seviş) yazılı bir gökkuşağı bayrağı açan 15 LGBTİ+ aktivisti polis tarafından tutuklanmıştı.

Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Birliği’nin Avrupa kolu ILGA Europe’un Avrupa ülkelerinin LGBTİ+ hakları konusunda durumunu değerlendiren Gökkuşağı Haritası ve İndeksi’nin 2021 sonuçlarına göre Rusya, LGBTİ+ hakları konusunda 49 Avrupa ülkesi arasında 46. sırada.

*Görüşme yapılan, B., V., M. ve Z. güvenliklerinden endişe ettikleri için haberde isimlerinin yer almasını istemediler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.