Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul Boğazı’nda mayın tehlikesi: Sabotaj mı, hata mı?

Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş devam ederken, kamuoyunda Ukrayna limanlarından koparak İstanbul Boğazı’na kadar gelen mayınlara dair endişe sürüyor. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Ukrayna ordusunun Odessa başta olmak üzere birçok kıyıya 420 adet mayını “uluslararası hukuka aykırı” bir şekilde döşediğini öne sürmüş ve bu mayınların başta İstanbul Boğazı ve Akdeniz’e sürükleneceği uyarısında bulunmuştu. İstanbul Boğazı’nda rastlanan mayınların imha edilmesinin ardından konunun uzmanları, Medyascope‘tan Rona Şenol ve Ali Ege Karadağ’a konuştu.

Karadeniz’de mayın tehlikesi: Ukrayna mayınları mı Rus komplosu mu?

3 Mart 2022’de Odessa kıyılarında Estonya merkezli bir şirketin kargo gemisinin batması Karadeniz’deki mayın tehlikesini gündeme getirmişti. Patlamada can kaybı yaşanmasa da, nakliye acentesinden bir yetkili geminin batma sebebinin “bir mayına temas etmesi” olduğunu söylemişti.

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları devam ederken, Ukrayna ordusunun Odessa kıyılarını savunmak için 420 civarında mayını uluslararası hukuka aykırı şekilde döşediğini iddia etmiş ve bu mayınlardan bazılarının fırtınalı havalarda zincirlerinden koparak Karadeniz’in batısına sürüklenebileceğini belirtmişti. Ukrayna Denizcilik İdaresi Başkan Yardımcısı Viktor Vyshnov ise Moskova’nın bu iddialarını yalanlamış ve “Rusya’nın söz konusu bölgelerin geçişe kapatılmasını meşrulaştırmak için kasten dezenformasyon yaptığını” iddia etmişti.

Rusya’nın bu açıklamasının ardından Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Samsun NAVTEX İstasyonu da denizcileri uyarmış ve “bölgede bulunan tüm gemilerin sürüklenen mayınlara karşı keskin gözcülük” yapmaları gerektiğini vurgulamıştı.

İlk mayın 26 Mart’ta tespit edildi

Rusya’nın iddia ettiği mayın ilk kez 26 Mart günü İstanbul Boğazı’nda gözlendi. Sabah saatlerinde Sarıyer Türkeli Demirleme Sahası’nda balıkçıların fark ettiği mayına benzetilen bir cisim için Sahil Güvenlik Komutanlığı hemen harekete geçti ve daha sonra olay yerine ulaşan Sualtı Savunma Timleri (SAS) mayını etkisiz hale getirdi.

Ardından 28 Mart’ta da bir başka mayın İğneada yakınlarında Bulgaristan sınırına yakın bir bölgede tespit edildi. Bu mayın da SAS timleri tarafından etkisiz hale getirildi.

Söz konusu mayınların İstanbul Boğazı’na ulaşmış olması ve iki ülkenin birbiriyle çelişen açıklamalarının ardından, mayınlara karşı alınması gereken önlemleri konunun uzmanlarına sorduk.

“Daha fazla mayın tespit edilirse Boğazlar trafiğe kapanır”

Medyascope’a konuşan savunma analisti Tayfun Özberk’e göre bu mayınlar, görüntü itibarıyla “kontakt mayın” tipinde. Mayınlara temas eden gemilerin alt tarafındaki karina bölgesinde çok büyük hasar oluşabileceğini ve özellikle de küçük mayınların fark edilmesinin zor olduğunu belirten Özberk, “Bu mayınlar 2-3 kilometre uzaklıktan tespit edilemezler. Fark edildiklerinde gemiye çoktan 200-300 metre yaklaşmış olması gerekir” dedi.

Tayfun Özberk

Mayınların kıyıya vurmasının çok büyük bir risk teşkil etmediğini fakat böyle bir durumda da hemen sahil güvenlik ya da emniyet birimlerine ulaşılması gerektiğini belirten Özberk şöyle konuştu:

Şimdiye kadar iki tane mayın gördük. Birincisi Demirleme Sahasında diğeri de Bulgar deniz sınırına yakın İğneada mevkilerinde. Bunların sayısı artarsa özellikle İstanbul Boğazı’ndaki geçiş durumuyla alakalı emniyetsiz bir durum oluşturma ihtimali var. Mayınlar düşman seçen silahlar değil. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde Deniz Kuvvetleri’nin mayın tarama için bölgede iki mayın avlama gemisi, bir karakol gemisi, bir deniz karakol uçağı ve bir helikopter kullandığı görülüyor. Bu faaliyetler sonucunda tehlikeli sayıda mayın tespit edilirse Boğazlar’ın trafik akışı durdurulur diye tahmin ediyorum.

“Ukrayna uluslararası hukuka göre sorumlu tutulabilir”

Serseri mayın olarak da adlandırılan, suda serbestçe dolaştığı için hedef seçmeyen ve büyük sivil kayıplara sebebiyet vermeyen mayınların kullanımının 1907 Hague (Lahey) Konvansiyonu ile yasaklandığını hatırlatan Özberk, “Genellikle güçlü devlete karşı kıyılarını korumak isteyen imkan kabiliyeti daha düşük olan ülkeler mayın kullanır. Bu mayınlamanın meşru olabilmesi için sivil gemiciliği korumak adında uluslararası deklarasyona ihtiyaç var” dedi.

Rusya’ya göre söz konusu mayınlar serseri mayın değil, denizin dibine bir ağırlıkla bağlanan demirli mayınlar. Özberk, bu demirli mayınların Ukrayna tarafından döküldüğünün ispat edilmesi ve bu mayınların “tarafsız bir ülkenin” gemisine isabet etmesi durumunda Ukrayna’nın uluslararası hukuka göre sorumlu tutulabileceğini belirtti.

Mayınların sayısı gerçekçi mi?

Rusya’nın savaş başlamadan önce Karadeniz’de yoğun bir tatbikat düzenlediğini ve savaş başladıktan sonra ise bölgedeki hakimiyetini giderek güçlendirdiğini söyleyen Özberk, mayın sayısının gerçeği yansıtmayabileceğinden şüpheleniyor:

“Rus Karadeniz filosunun daha savaş başlamadan bir ay önce bölgede yoğun bir tatbikatı vardı. Savaş başladıktan sonra Rusya hakimiyetini daha da güçlendirdi. Bölgede NAVTEX’ler ilan ettiler. Savaştan önce bir mayınlama yapılabilseydi bile bunun mutlaka ilan edilmesi gerekirdi çünkü o bölgede ticari limanlar var. Yoğun bir ticari gemi trafiği söz konusu. Bu kadar yoğun Rus gözetlemesi varken bir Ukrayna gemisinin çıkıp bu ölçekte bir mayınlama yapması, 420 mayın döşemesi çok mümkün gözükmüyor.

Bir diğer konu da mayınların sayısı. Bu bilginin kaynağı ne, açıklanmıyor. Bunu eğer tespit ettiyseniz bunun kaynağını uluslararası kamuoyuyla paylaşmanız gerekir. Bu iddiayı bu şekilde desteklememek, güven konusunda soru işaretleri oluşturuyor.”

“Rusya’nın böyle bir sabotaj yapmış olması çılgınlık olur”

Özberk’in kafasında mayınların rotası ve geliş süresi ile ilgili de soru işaretleri bulunuyor. Mayınların öncelikle Romanya ve Bulgaristan sınırına gelmesi gerektiğini ve “akıntının sürekli kuzeyden olsa bile” Türkiye’ye ulaşması için en az 20 günü olduğunu belirten Özberk, mayınların kasten bırakılmış olma ihtimaline de değindi:

Rusya’nın böyle bir sabotaj yaptığını söylemek şimdilik çok iddialı olur. Rusya’nın kafasının içinde ne var tam bilemiyoruz ama böyle bir sabotaj yapılmış olması çılgınlık.”

Ukrayna mayınlarını tespit ettirecek madde: Şeker

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen de mayınların ne kadar geniş bir alana yayıldığının bilinmediğine ve Rusya’nın iddialarının teyitsiz olduğuna vurgu yaparak; mayınların özellikle tehlikeli madde taşıyan yük gemileri için büyük risk oluşturduğunu söyledi:

“Evet, iki tane mayın gördük ama bu mayınların Ukrayna kıyılarından geldiğini söylemek için yeterli bilgi elimizde yok. Biz EDAM olarak incelememizde bu mayınların kime ait olduklarına dair birtakım çıkarımlar yapılabileceğini söyledik. Edindiğimiz bilgilere göre Ukrayna mayınlarının yıllar önce tekrar elden geçirilip fünyelerinin değiştirildiğini ve değiştirilirken bir şeker karışımı kullanıldığını doğruladık. Bu yöntemle mayınların Ukrayna mayını olup olmadığını belirlemek mümkün hale gelecek fakat bu cevap olumsuz olursa belirsizlik devam edecektir.

Sinan Ülgen

Rusya tarafından iddia edilen mayın sayısının gerçek olması ve bu kadar mayının Karadeniz’de serbest kalması durumunda, Türkiye’nin elindeki mayın tarama gemilerini kullanması gerektiğini belirten Ülgen, “Karadeniz’in bu mayınlardan temizlenmesi lazım. Bu mayınlar akıntıyla Sinop’a ya da Trabzon’a da gidebilir örneğin. Daha kapsamlı çözümler üretmek gerekiyor. Gerçekten serbest kalmış bu kadar mayın varsa Karadeniz’de deniz güvenliği açısından bir risk var demektir ve bu durumda da ülkelerin ellerindeki mayın tarama gemileriyle Karadeniz’i ortak bir girişimle temizlemesi gerekecektir” diye konuştu.

Ülgen son olarak mayın kullanımının uluslararası konvansiyonlara göre düzenlendiğini belirterek, Moskova’nın bu konuda bir an önce bildirimde bulunması gerektiğini belirtti.

“Mayınların direkt İstanbul’a gelmeleri normal değil”

Uluslararası ilişkiler uzmanı, gemi gözlemcisi ve Medyascope yorumcusu Yörük Işık ise serbest kalan mayın sayısına dikkat çekti ve Ruslar’ın bu sayıyı tam olarak bilmelerinin imkansız olduğunu söyledi:

Bilmelerinin tek yolu kendilerinin bu mayınları bırakmış olması. Bu mayınların normalde ilk başta akıntıyla Romanya ve Bulgaristan kıyılarında görülmesi lazımdı. Direkt olarak İstanbul’a gelmeleri normal değil. Bu sabah bulunan ikinci mayın bu açıdan daha makul bir yerde bulundu. Bulgar sınırında İğneada yakınlarında.”

İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin çoğunun Köstence Limanı’na gittiğini ve bu noktada çok yüklü bir gemi trafiği olduğunu belirten Işık, “Bu mayınlara hiçbir şekilde denk gelinmeden geçilmiş olması ya çok az sayıda mayının olduğunu gösteriyor ya da ikinci mayınların esasında kopmuş değil İstanbul Boğazı’na yakın bir yerde Ruslar’ın kafa karışıklığı yaratmak için bıraktığı mayınlar olabileceğini gösteriyor. Bu, benim daha gerçekçi bulduğum ihtimaldedi.

Yörük Işık

“NATO’nun daimi mayın gücünü davet etmek gerekebilir”

Bu şartlar altında Türkiye’nin sürekli olarak mayın tarama faaliyetleri yapması gerektiğini söyleyen Işık, Ankara’nın bu konuda NATO’dan destek istemesi gerektiğini düşünüyor:

Aslında Türkiye NATO içinde mayın tarama konusunda güçlü ülkelerden. 10’a yakın mayın tarama gemimiz var. Ama günler boyunca devam edecek sürekli bir operasyon gerekecekse belki NATO’nun daimi mayın gücünü de buraya davet etmek gerekebilir. Eğer yüksek sayıda mayın bırakıldıysa veya koptuysa bu hemen bitmeyecek bir problem. Haftalar, aylar boyunca sürecek bir problemden bahsediyoruz. Tabii ki trafiğe çok büyük tehdit oluşturuyor olacak.”

Işık sabotaj ihtimali hakkında ise şu değerlendirmede bulundu:

Rusya’nın böyle mayınlar bırakarak sabotaj düzenlemesinin en büyük sebebi, uluslararası mecralarda Ukrayna’yı dünyaya haber vermeden 1907 Lahey Antlaşması’na aykırı olarak mayınlama yapmakla suçlamaya çalışacak olmaları olabilir. Veya kendi ticaret yapma imkanları yaptırımlarla kısıtlanınca, Köstence-Ukrayna arasındaki büyük ticari trafiği rahatsız edecek, petrol fiyatlarını etkileyecek, genel Rusya politikalarına da uygun şekilde genel düzeni bozup belirsiz bir ortam yaratacak bir alana sürüklemeye yönelik bir hareket olarak görülebilir.

Sabotajı Ukrayna düzenlemiş olabilir mi?

Eski mayın tarama harekât subayı Ahmet Bedir Koyun ise Medyascope’a verdiği demeçte, mayınların bağlandığı tellerden kopma ihtimalinin düşük olduğunu ve bu yüzden mayınların Ukrayna tarafından “Ruslar’ın Karadeniz’deki egemenliğini sabote etmek için denize bırakılmış olabileceğine” vurgu yapıyor:

Ruslar Karadeniz’de hakim durumda ve Ukrayna sahilini ablukaya almış durumda. Bu mayınlar eğer Ukrayna’nın bir sabotajıysa, Odessa’dan ya da Romanya’ya yakın bölgelerden Rus güçlerinden kaçarak ufak gemilerle yapmış olabilirler. Mayınların altındaki tellerin analizi yapıldığında sabotaj olup olmadığı kolayca anlaşılabilir.”

Son olarak Türkiye’nin mayın tarama gücüne dikkat çeken yapan Koyun, teknolojik seviye olarak Türkiye’nin İtalya, Hollanda, Belçika ve İngiltere gibi ülkeler ile aynı seviyede olduğunu ve mayınları bulma konusunda ciddi bir sıkıntı olmayacağını düşündüğünü belirtti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.