Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Almanya’nın enerji krizi: Avrupa’nın en büyük ekonomisinin Rus gazı ile imtihanı

Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın ardından Avrupa’da ortaya çıkan enerji krizinden en çok etkilenen ülke Almanya oldu. Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da siyasiler, “Rus enerjisine duyulan bağımlılığı nasıl azaltırız?” diye kara kara düşünüyor. Moskova’nın enerji alım satımlarında ruble ile ödeme talep etmesinin ardından Alman hükümeti bu hafta acil eylem planını da devreye soktu. Peki Avrupa’nın en büyük ekonomisi, Rus enerjisi ile nasıl başa çıkacak? Gökalp Badak, Baden-Württemberg’ten bildiriyor. 

24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla Batılı ülkeler ile Rusya arasında yaptırım savaşları başladı. Batılı ülkeler Rusya’nın ekonomisine çok ciddi darbeler vurabilecek ekonomik yaptırımlarda bulunurken, Rusya’nın Batı’ya karşı elindeki en önemli kaldıracı enerji meselesiydi. Zira Avrupa’nın gaz ihtiyacının yıllık bazda yüzde 35’in üzerindeki bir bölümü Rus gazından karşılanmaktaydı

Avrupa’da Rus enerjisinin en büyük alıcısı ise aynı zamanda kıtanın en büyük ekonomisine sahip Almanya. Ukrayna ve diğer ülkeler tarafından birçok kez Rus enerjisine duyduğu bağımlılığını sürdürmekle eleştirilen Almanya’da bu yıl göreve başlayan koalisyon hükümeti çok zor bir süreçten geçiyor. 

İstatistiklerle Almanya’nın Rus enerjisine bağımlılığı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yıllarca Almanya’yı, fosil yakıt ithalatının yarısından fazlasının tedarikçisi konumundaki Rusya’ya enerji bağımlılığı oluşturduğu konusunda uyardı. Ancak Rusya Ukrayna’ya saldırana kadar Alman hükümetleri bu bağımlılığı göz ardı etti. Günün sonunda Ukrayna’daki savaş Berlin’i Vaşington ile aynı noktaya getirdi. Nitekim geçen günlerde Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve İklim Politikası Bakanı Robert Habeck, önceki Alman hükümetlerinin ülkeyi Rus enerjisine bu derece bağımlı hale getirmelerinin bir hata olduğunu itiraf etti.

Robert Habeck

Avrupa’nın en büyük ekonomisi, doğalgaz ve kömür arzının büyük kısmının tıkanarak ülke sanayisinin tabanını delip geçmesi ve ekonomik çalkantılara yol açması ihtimaliyle karşı karşıya. Düsseldorf kentinde bulunan enerji devi Uniper SE ve Ludwigshafen’daki kimya devi BASF SE de dahil şirketler, yaklaşan enerji krizinin sancılarını çekiyor. Gaz rezervleri azaldığında ise bu sancı, hızla üreticilere ve sürekli artan faturalar altında ezilen hanelere yayılacak.

Almanya’nın ciro ve işçi sayısı açısından en büyük bankası Deutsche Bank AG’nin başekonomisti David Folkerts-Landau, yaklaşan tehlikeye “Avrupalılar artık gazı satın almak istemez veya Rusya gaz akışını keserse, bu çok önemli bir şok olur. Çok ciddi bir durgunluk yaşanır” diyerek dikkat çekiyor.

İstatistikler de Almanya’nın Rusya’ya enerji konusunda ne kadar bağımlı olduğunu doğruluyor. Almanya, ihtiyaç duyduğu doğalgazın yüzde 55’ini, kömürün yüzde 45’ini ve ham petrolün yüzde 35’ini Rusya’dan sağlıyor.

Tüm eleştirilere rağmen Almanya’nın Rusya’ya yaptırım uygulamaya karşı çıkmasının en büyük nedeni yukarıdaki grafikte görülen enerji ihtiyacını sağlamada herhangi bir zorluk yaşamak istememesi. 

Alman sanayisi ve hane halkı için son derece önemli olan gaz ihtiyacında da Almanya’nın Rusya’ya bağımlılığı çok yüksek bir seviyede.

Şansölye Olaf Scholz ve hükümeti, ülkenin gaz ihtiyacının önümüzdeki kışa kadar karşılandığını söyledi. Ancak Avrupa’nın gaz depolama tesislerinin şu an üçte birinden azı dolu. Bu da yılın bu zamanı için ortalamanın oldukça altında bir oran. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği’nin (Deutscher Industrie-und Handelskammertag)  tahminlerine göre, Rus gazını telafi etmek için Almanya’nın dünyanın 600 gemilik sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tanker filosunun tamamından teslimata ihtiyacı olacak.

Bu doğrultuda tedbirler almaya çalışan hükümet, LNG’yi güvence altına almak için 1.5 milyar euro geçici ödemeye izin verdi. Ancak BloombergNEF’in tahminlerine göre, cari fiyatlarla bu yalnızca bir haftalık gaz değerinde ve LNG, Rusya’dan gelen tedarik hatlarından en az yüzde 10 daha pahalı. Hükümet daha önce, Alman Kalkınma Bankası’nın (KfW) kuzey liman kenti Brunsbuettel’de bir LNG terminali inşa etmek için Nederlandse Gasunie NV ve RWE AG ile ortak olacağını ve ayrıca Wilhelmshaven’da da bir LNG terminali inşa etmek için izin verildiğini duyurmuştu.

Habeck, geçen haftalarda verdiği bir demeçte, “Bunu büyük bir pişmanlıkla ve yüzümde gülümseme olmadan söylüyorum: Almanya Rusya’dan enerji ithalatına bağımlı” demişti.

Almanya kendi tüketiminin yüzde 35’ini üretiyor

Almanya’nın enerji konusunda elinin kolunun bağlı olmasının önemli nedenlerinden biri de ülkenin kendi brüt iç tüketiminin sadece yüzde 35’ini üretiyor olması. Bu da Almanya’nın enerjide üçte iki oranında dışarıya bağımlı olduğunu gösteriyor. Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere Almanya, Avrupa Birliği (AB) üyeleri arasında enerjide en çok dışa bağımlı olan ülkelerden biri. 

“Ruble ile ödeme yapmazsanız, gazınızı keseriz”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yabancı alıcılardan Rus gazının parasını 1 Nisan’dan itibaren rubleyle ödemelerini talep etti. Putin, ödemelerin ruble cinsinden yapılmaması durumunda Avrupa’ya verilen gazın kesilebileceğini belirtti. Berlin dahil Avrupa’nın önde gelen başkentleri Putin’in bu talebini bir tür “şantaj” olarak nitelendiriyor. 

Putin’in 31 Mart Perşembe günü imzaladığı kararnameyle başvurduğu bu hamle, Avrupa’yı gaz arzının üçte birinden fazlasını kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya bırakıyor. Rusya’ya en çok bağımlı ülke konumundaki Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisinde kısıtlamalara yol açabilecek bir acil durum planını şimdiden devreye sokmuş durumda.

Putin, Rus gazı alıcılarının 1 Nisan’dan itibaren Rus bankalarında ruble hesabı açarak ödeme yapabileceklerini belirtirken, “Bu tür ödemeler yapılmazsa, bunu tüm sonuçlarıyla birlikte bir temerrüt olarak kabul edeceğiz. Kimse bize bedava bir şey satmıyor ve biz de hayır işi yapmayacağız. Yani mevcut sözleşmeler durdurulacak” dedi.

Ruble ile ödemeye yapmayı zorunlu kılma kararı, tarihinin en düşük seviyelerini gören Rus para birimine biraz olsun nefes aldırdı. Putin’in bu hamlesinin arkasındaki bir diğer motivasyon ise ruble cinsinden ödeme yapmayı zorunlu kılarak Batı’nın yaptırımlarının Moskova’nın döviz rezervlerine erişimi üzerindeki etkisini de azaltmak.

Putin tarafından imzalanan kararname, ödemelerin Gazprombank’ta özel döviz ve ruble hesapları üzerinden yapılması ve yabancı paranın Moskova borsasında döviz ihaleleri yoluyla rubleye dönüştürülmesi için bir mekanizma oluşturuyor.

Putin, ruble ile ödemeye geçişin Rusya’nın egemenliğini güçlendireceğini söyleyerek, Batılı ülkelerin finansal sistemi bir silah olarak kullandığını ve bu para birimlerindeki varlıkları dondurulurken Rusya’nın dolar ve euro ile ticaret yapmasının bir anlamı olmadığının altını çizdi.

Putin, Rusya’nın ticari itibarına hala değer verdiğini söylerken “Gaz sözleşmeleri de dahil olmak üzere tüm sözleşmeler kapsamındaki yükümlülüklere uyuyoruz ve uymaya devam edeceğiz. Öngörülen hacimlerde – bunu vurgulamak istiyorum – ve mevcut, uzun vadeli sözleşmelerde belirtilen fiyatlarla gaz tedarik etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Batı ve Almanya bu işe ne diyor?

Berlin’in de aralarında bulunduğu AB ve G7 ülkeleri ise Putin’in bu talebini kesin olarak reddediyor. Batılı şirketler de ödemede kullanılacak para birimini değiştirmek için gaz tedarik sözleşmelerini değiştirmeye yönelik her türlü hamleyi reddediyor. Avrupalı alıcıların çoğu ödemelerde euro kullanıyor. Yöneticiler, mevcut sözleşmelerin şartlarını yeniden müzakere etmenin aylarca sürebileceğini söylüyor.

Acil eylem planı ne anlama geliyor?

Habeck, Rusya’nın Avrupa’yı bölmeyi başaramadığını ve Batılı müttefiklerin Rusya tarafından “şantaja uğratılmamaya” kararlı olduğunu söyleyerek; Berlin’in Rusya’dan yaptığı enerji ithalatını euro olarak ödemeye devam edeceğini belirtti.

Ayrıca Başbakan Scholz, Putin ile görüşmesinde ülkesinin ödemelere euro üzerinden devam edeceğini açıkça belirttiğini söyledi. Scholz gaz tedarikinde herhangi bir sorun yaşanmamasını umduğunu belirtse de hükümetin gaz tedarikini yönetmek için bir acil durum planı olduğu ortaya çıktı. Buna göre Almanlar, Rusya’dan gelen doğalgazın yavaşlaması veya durdurulması senaryosuna hazırlanmaya çağrıldı.

Habeck hanelere ve sanayiye gazı tasarruflu kullanmaları çağrısında bulunurken, “Şu anda tasarruf edilebilecek her kilovat saatlik enerjinin faydalı olduğu bir durumdayız” dedi.

Gaz ve petrol akışına yönelik bir tehdit olması durumunda kaynakların nasıl ve nereye yönlendirileceğine karar veren üç aşamalı bir acil durum planının ilk kısmı geçen çarşamba günü (30 Mart) devreye alındı. Acil durum planına göre hastanelere ve acil servislere öncelik verilecek, ardından özel hanelere öncelik verilecek. Almanya’ya Rusya’dan gelen gazın dörtte birini kullanan sanayi tesislerinin ise öncelikli olarak kapanması bekleniyor.

“Otobanlarda hız sınırı uygulamasına geçilsin”

Alman Şehirler Birliği (Hauptgeschäftsführer des Deutschen Städtetages) Başkanı Helmut Deddy, hükümeti enerji konusundaki zorluklarla mücadelede daha ciddi olmaya davet etti. Deddy, otobanlarda saatte 100 kilometrelik bir hız sınırı getirilmesini önerirken, pazar günlerinin araçsız olmasını ve kısa mesafeli uçuşlara son verilmesini savunan çevreci sivil toplum kuruluşu Alman Çevre ve Doğayı Koruma Federasyonu’nun (Bund für Umwelt und Naturschutz Deutschland) da desteğini kazandı.

Deddy ayrıca derhal önlem alınması gerektiğinin altını çizerek, “Herhangi bir histeri görmek istemiyoruz, ancak insanlar ve ekonomi tarafından önemli ölçüde bir krize doğru ilerleyebileceğimiz konusunda daha güçlü bir farkındalığa ihtiyacımız var” dedi.

Mevcut hükümetin kurulmasından önceki koalisyon müzakereleri sırasında çevresel nedenlerle otobanlarda bir hız sınırı önerilmiş ancak iş çevrelerini temsil eden Hür Demokratik Parti’nin muhalefeti üzerine reddedilmişti.

Habeck’in acil durum planını ortaya çıkarmakta haklı olduğunu belirten Deddy, “Bizi hem stratejik hem de pratik nedenlerle Rusya’dan tedariki durdurmaya hazırlamak için her düzeyde mümkün olan tüm önlemleri almamız gerekiyor” diye konuştu.

Isı pompası siparişleri rekor kırdı, insanlar tasarruf çağrılarına kulak veriyor

Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın ardından Almanya’da ilk olarak termostatların kapatılması önerilmiş ve elde edilen verilere göre önemli sayıda insan buna uymaya çalışmıştı. Öte yandan gazlı merkezi ısıtmaya alternatif olarak ısı pompası siparişlerinin rekor seviyede olduğu ve insanların elektronik ekipmanlarını bekleme modunda tutmamak veya LED ışıklara geçmek de dahil olmak üzere enerji tasarrufu çağrılarına kulak verdiği bildiriliyor.

İşletmelerde ise enerji tüketiminden tasarruf etmek amacıyla çalışanlar masaüstü bilgisayar yerine dizüstü bilgisayar kullanmaya teşvik ediliyor. Satış yerlerinde geceleri ışıkların kapatılması da başvurulan diğer tedbirler arasında yer alıyor.

Vaşington yönetimi de devrede

Avrupa devletleri alternatif tedarik sağlamak için yarışıyor ancak küresel pazarda çok az seçenek var. ABD ve AB, Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltmak için bu yıl Avrupa’ya LNG sevkiyatını 15 milyar metreküp artıracak bir ortaklık duyurdu

ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bugün Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltmaya yönelik ortak bir oyun planı üzerinde anlaştık” derken, von der Leyen ise “Bu, şu anda Rusya’dan aldığımız LNG arzının yerini alacak ve ileriye bakıldığında, ABD ve Avrupa, 2030 yılına kadar en az 50 milyar metreküp ABD LNG’si için istikrarlı talep ve arz sağlayacak” ifadelerini kullandı. Von der Leyen ayrıca, bu miktarın Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatının üçte birinin yerini alacağını da sözlerine ekledi.

AB’nin yenilenebilir enerji gibi diğer enerji kaynaklarına da yatırım yapacağını vurgulayan von der Leyen, “Artık Rus gazından uzaklaşarak enerji arzını çeşitlendirme yolundayız” dedi.

https://twitter.com/EU_Commission/status/1508330545763307521

Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire da, Fransa ve Almanya’nın Rusya’dan doğalgaz akışının durdurulabileceğine dair olası bir senaryoya hazırlandıklarını söyledi.

Berlin’de hedef belli: Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek

Batılı ülkeler ve AB,Anlaşmanın detayları açıklanmamış olsa da iki ülke arasındaki anlaşmanın daha çok uzun vadeli bir anlaşma olduğu biliniyor. Zira Almanya Katar’dan ivedilikle LNG tedarik etse dahi bunları depolayacak terminali yok. ABD, Katar, Azerbaycan ve Japonya gibi ülkelerden alternatif gaz arzı arayışına girmiş durumda. Almanya da geçtiğimiz günlerde Katar ile LNG konusunda bir anlaşmaya vardı.

Anlaşmanın detayları açıklanmamış olsa da iki ülke arasındaki anlaşmanın daha çok uzun vadeli bir anlaşma olduğu biliniyor. Ancak Almanya, Katar’dan ivedilikle LNG tedarik etse dahi bunları depolayacak terminali yok.

Habeck, Avrupa’nın geleceğinin enerji konusunda tedarikçilerini çeşitlendirmekten geçtiğini ve Almanya’nın enerji bağımlılığını bir tedarikçiden diğerine aktarmasının pek bir anlamı olmayacağını söyledi. Almanya enerji tedarikini çeşitlendirmek için Kanada, Norveç ve ABD ile görüşmelerde bulunuyor.

Akıllardaki soru: Rus gazı kesilirse ne olacak?

Rus gazının tedarikinde sorun yaşanması durumunda bundan doğrudan etkilenecek ilk kesimin sanayi sektörü olması kaçınılmaz. Örneğin enerji devlerinden Uniper’in kesintinin yansımalarını hisseden ilk şirketlerden biri olacak. Çünkü Düsseldorf merkezli şirket, Rusya ile uzun vadeli gaz sözleşmelerinin yarısından fazlasına sahip. Bunun, Uniper’in elektriğine bağımlı olan tüketiciler ve fabrikalar üzerinde zincirleme bir etkisi olacağı da rahatlıkla söylenebilir.

Şirket enerji kriziyle sallantılı bir dönem geçiriyor. Piyasadaki aşırı fiyat dalgalanmaları şirketi ekstra borçlanmaya zorladı. Ayrıca Almanya’nın Kuzey Akım 2 projesini askıya alması da şirketi zor bir durumda bıraktı. Zira Alman petrol ve gaz üreticisi Wintershall Dea AG, Uniper’in Kuzey Akım 2 projesine 1 milyar euroluk yatırım yaptığını yazdı. Dolayısıyla buraya yapılan yatırım da büyük olasılıkla heba olacak.

Diğer yandan Başbakan Scholz, ülkenin LNG terminallerinin yapımını hızlandırmayı planladığını duyurdu. Ancak LNG terminallerinin yapımı en iyimser senaryoda dahi birkaç yıl alacak. Bu yüzden kısa vadede hükümet, elektrik santralleri için kömür rezervleri oluşturmak ve gaz şirketlerini minimum depolama seviyelerini korumaya zorlamak da dahil olmak üzere bir kriz planı yayımladı. Rusya’ya bağımlılığın bir diğer göstergesi olarak Almanya’da depolama kapasitelerinin üçte birinin Rus enerji devi Gazprom tarafından kontrol edildiğini hatırlatmakta fayda var.

“Mittelstand” zor durumda

Almancada “Mittelstand” olarak tabir edilen ve ülke ekonomisine önemli miktarda katkı sunan küçük ve orta ölçekli şirketler de yaşanan enerji krizinden dolayı tedirgin.

Almanya’da ülke içi gaz talebinin dörtte biri sanayi sektöründen geliyor. Rus gazının tedarikinde yaşanabilecek bir aksaklıkta mittelstand’ların ağır bir darbe alması bekleniyor. Dolayısıyla bu durum ciddi miktarda istihdam kaybına neden olabilir. Böylece ülkede koronavirüsten sonra iki yıldır süren ekonomik toparlanma süreci de sekteye uğramış olacak.

Lifleri çay poşetlerinden çeşitli hijyen ürünlerine kadar her şeyde kullanılan Kelheim Fibres’in genel müdürü Craig Barker, “Benzin alamazsak kapatmak zorunda kalacağız” dedi. Mittelstand’lar farklı sanayi sektörlerinde faaliyet gösteriyor ve ülkedeki üç işçiden ikisini istihdam ediyor. Ayrıca toplam cironun da üçte biri buradan geliyor.

Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin zaten kötü durumda olan enerji piyasasını daha da kötü hale getirmesi nedeniyle doğalgaz faturasının bu yıl beş kattan fazla artarak 100 milyon euroya ulaşması yani mittelstand’ların yıllık satışlarının yarısından fazlasına eşdeğer hale gelmesi bekleniyor.

Bavyera’nın Kelheim kasabasındaki fabrikasında 600 çalışanı bulunan 86 yaşındaki şirketin yöneticilerinden Wolfgang Ott, “Mevcut durum varlığımızı tehdit ediyor” dedi. Kelheim, gaz kısıtlaması devreye girdiğinde şirketin kısıtlı kaynaklara erişebilmesi için yetkililere başvuruda bulundu.

Alman Endüstrileri Federasyonu (Bundesverband der Deutschen Industrie – BDI) ve dünyanın en büyük çelik üreticilerinden Thyssenkrupp’un başkanı Siegfried Russwurm, “Yükselen elektrik ve gaz fiyatları ekonomiyi ezmekle tehdit ediyor” derken, önümüzdeki haftalarda daha kısa çalışma saatlerine geçmek zorunda kalabilecekleri uyarısında bulundu. Russwurm ayrıca bu durumun maliyetleri düşürmek için üretimi yurtdışına taşımayı düşünen şirketlerin riskini artırdığını da belirtti.

Almanya’nın mühendislik ve kimya federasyonları -yani ülkenin ikinci ve üçüncü en büyük sanayi grupları- ise yüksek maliyetler ve tedarik zinciri sorunlarına yanıt olarak bu yıl için büyüme tahminlerini yarıya indirdi veya rafa kaldırdı. 

Peki yenilenebilir enerji?

Almanya, on yıl önce Japonya’daki Fukuşima reaktör felaketinin ardından nükleer enerjiden çekildi ve ülkedeki son üç reaktörünün bu yıl kapatılması planlanıyor. Bu doğrultuda Almanya’nın uzun vadeli ve çok maliyetli ancak nihai hedefi yenilenebilir enerjiye geçiş.

Önde gelen sigorta şirketleri Euler Hermes ve Allianz SE, AB’nin Rus enerjisinden bağımsızlığını kazanması için yılda 170 milyar euro yatırım gerekeceğini tahmin ediyor. Habeck, rüzgar ve güneş enerjisini enerji çeşitliliğine katma hızını kabaca üç katına çıkaracak bir yasa önerdi. Buna göre Almanya’nın yenilenebilir enerji mevzuatında onshore rüzgar kapasitesinin bu yıl 3 gigavattan 2027’de yıllık 10 gigavata çıkması planlanıyor. Güneş enerjisi genişlemesi ise 2028’de yılda 7 gigavattan 20 gigavata çıkacak.

Offshore rüzgar tesisleri de planın önemli bir parçası. Ülke, 2030’da 30 gigavat olan kapasitenin 2045’te 70 gigavata yükselmesini öngörüyor.

Diğer yandan devam eden enerji sıkıntısının ortasında, hükümetin tüketiciler üzerindeki yüksek fiyatların yükünü hafifletme çabalarının bir parçası olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının genişlemesini finanse etmek için alınan bir vergi temmuz başında kaldırılacak.

Daha önce iş dünyası liderleriyle bir araya geldiği bir görüşmede konuşan Habeck, “Son 10, 15 yıl içinde bilinçli olarak inşa edilen şey – yani Rus enerjisine bağımlılığı daha da büyümesi – elbette birkaç gün veya üç ay içinde tamamen değiştirilemez. Rusya’dan enerji ithalatına açık kalacağız ve kalmamız gerekiyor” demişti.

Alternatifler neler?

Almanya, enerji piyasasında, Rus gazının olası ani kesintilerinden korumak için kısa ve uzun vadeli önlemlere bakıyor. Öyle ki nükleer karşıtı Yeşiller Partisi’nin eski eş genel başkanı ve bugün Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomi ve İklim Bakanlığı görevini üstlenen Habeck, ülkenin son nükleer reaktörlerinin kullanımının genişletilmesine “ideolojik olarak karşı” olmadığını, ancak güvenlik endişesinin olduğunu söyledi.

Habeck, nükleer karşıtı geçmişine rağmen her olasılığı göz önünde bulundurmak durumunda olduklarını belirterek, “Tabu yok. Enerji politikası açısından bağımsızlığa giden gerçek yol, aslında fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasıdır. Güneş ve rüzgar kimseye ait değil” dedi.

Diğer taraftan Almanya, Moskova’nın Ukrayna’ya saldırılarının ardından Rus enerjisine duyduğu bağımlılığını azaltmaya çalışırken kömür kullanımını da uzatmaya hazırlanıyor. Habeck, Almanya’nın kömür kullanımına 2030’da tamamen son vermeyi planladıklarını ancak Ukrayna’daki durumdan sonra bu planın aksayabileceğini belirtti.

Habeck, nihai hedefin yenilenebilir enerji yoluyla daha fazla enerji bağımsızlığı olduğunu belirterek, “Enerji politikası güvenlik politikasıdır. Enerji egemenliğimizi güçlendirmek, güvenliğimizi de güçlendirir. Bu nedenle, öncelikle Rusya’dan fosil yakıt ithalatına olan yüksek bağımlılığın üstesinden gelmeliyiz. Bir savaş çığırtkanı güvenilir bir ortak değildir” dedi.

Ayrıca Almanya’da ülkenin tüm elektriğinin 2050’ye kadar yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi planlanıyordu. Ancak bir bakanlık yetkilisinin verdiği bilgiye göre Ekonomi Bakanlığı, Almanya’nın tüm elektriğini 2035 yılına kadar, yani başlangıçta planlanandan 15 yıl önce, yenilenebilir kaynaklardan üretmesini öneriyor.

Bu anlamda ülkenin enerji politikasının yeniden gözden geçirilmesinin iktidar koalisyonunda da geniş bir desteğe sahip olduğunu vurgulamak gerekiyor. Nitekim iş çevrelerine yakın koalisyon ortağı FDP’den Maliye Bakanı Christian Lindner, Rusya’ya bağımlılığı azaltmaya yardımcı olacağı için yenilenebilir enerjiyi “özgürlük enerjisi” olarak nitelendirdiğini ve bu yoldaki çabaları desteklediğini belirtti.

“Hedef özgürce enerji ortağı seçebilecek noktaya gelmek”

Habeck, diğer bir nihai hedeflerinin Almanya’yı enerji konusunda özgürce ortak seçebilecek bir noktaya getirmek olduğunu açıkladı. Habeck, “Seçim yapabilmek aynı zamanda Rus gazından, kömüründen veya petrolünden bağımsız olabileceğiniz anlamına geliyor” derken, kömürün Rus gazının kullanımını dengelemeye yardımcı olabileceğini ancak en kirletici fosil yakıta güvenmenin de kendine özgü güvenlik riskleri olduğunu söyledi.

Kömür kullanımının uzatılmasının da bir başka bağımlılık yaratacağını vurgulayan Habeck, “Daha uzun süre kömür santrallerini kullanmak muhtemelen Rusya’dan ithal edilecek kömüre de daha uzun bir bağımlılık anlamına geliyor. Ya da başka bir yerden alırız. Ama bu başka bir bağımlılık şekli” dedi.

Yeşiller’in eski eş genel başkanı, mevcut koalisyonda Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Annalena Baerbock ise uzun süreli kömür kullanımının bu savaş için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu söyledi.

Kömürün bu derece ön plana çıkmasının en önemli nedeni ise ülkedeki son üç nükleer reaktörün kapatılma sürecinde olması. Dolayısıyla nükleer kısa vadede makul bir çözüm getirmiyor. Nitekim Habeck de bunu doğrulayacak biçimde, “Kapatma hazırlıkları o kadar ileri bir aşamada ki, nükleer santraller ancak en yüksek güvenlik endişeleri altında ve muhtemelen henüz güvence altına alınmamış yakıt tedariki ile daha uzun süre çalıştırılabilir. Bu kesinlikle isteyeceğimiz bir şey değil” diye konuştu.

Rus gazının boşluğu nasıl kapatılacak?

Almanya, enerjisinin yaklaşık dörtte üçü için ithal yakıtlara güveniyor. Dolayısıyla, aşağıdaki grafikten de görülebileceği üzere, yaşanan endişenin nedeni açık.

BloombergNEF, Rus gazının enerji ihtiyacındaki yerinin değiştirilmesinin dünyanın en büyük üreticilerinden biri Katar’ın şubat ayı üretiminden daha fazla, yani ayda ek 82 LNG tankeri, gerektireceğini tahmin ediyor.

Ayrıca BloombergNEF analisti Stefan Ulrich’e göre, Rusya’nın gaz teslimatlarını durdurması çok uzak bir senaryo değil çünkü gaz hükümete petrole kıyasla elde edilen gelirin yalnızca dörtte birini sağlıyor.

DIHK’in Dış Ticaret Kurulu Başkanı Volker Treier, “Almanya’daki sanayi üretimi böyle bir durumda aşırı derecede etkilenecektir. Rus doğal gazının kısa vadede kaybını telafi etmek imkansızın da sınırlarını aşıyor” dedi.

“70’lerde yaşanan sadece bir fiyat kriziydi, şimdi durum daha ciddi”

Olası bir gaz kıtlığı, BASF’nin bazı fabrikaları durdurmasına ve Avrupa genelinde otomobillerde, gübrelerde ve ilaçlarda kullanılan malzemelerin tedarikine bir darbe inmesine neden olabilir. Almanya’da yüzlerce şirkete danışmanlık yapan Energy Consulting GmbH’nin sahibi Wolfgang Hahn’a göre, bazı enerji yoğun şirketler gaz kesintisi durumunda alternatif yakıtlar hakkında arayışa başlamış durumda:

Bu, Avrupa’daki insanların İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaştığı en büyük enerji krizi. 70’ler sadece bir fiyat kriziydi. Bu, daha ciddi.”

Tüketiciler üzerindeki baskıyı hafifletmek için çeşitli tedbirler alınıyor

Koalisyon içindeki farklı görüşlere rağmen hükümet, tüketiciler üzerindeki baskıyı hafifletmek için taşıtlar için vergi indirimi de dahil olmak üzere bazı tedbirlere başvurmak için yeterli ortak zemini buldu. Maliye Bakanı Lindner, 4.5 milyar euroluk tedbirin 16 Mart’ta kabine tarafından onaylandığını söyledi.

Lindner, daha önce yüksek pompa fiyatlarıyla mücadele eden sürücülere ve işletmelere yardımcı olmak için benzin indirimi önerisiyle koalisyonun Yeşiller kanadı ile tartışma yaşanmasına neden olmuştu.

Geçici indirim, bir litre benzin fiyatını 2 euronun altına düşürmeyi amaçlıyor ve hükümete ayda 2 milyar euroya mal olabilir.

Yeşiller’in eş liderlerinden Ricarda Lang, tüketiciler için yardımın kesinlikle gerekli olduğunu ancak gerçekten ihtiyacı olan kişilerin ortaya konulacak bir hükümet tedbirinden en fazla yararlanması gereken kesim olduğunu belirtti. Lang, ısıtma maliyetleri ve yüksek gıda fiyatlarının da ayrıca ele alınmasını isterken geçici bir indirimden ziyade “enerji parası” olarak adlandırdıkları bir öneride bulunduklarını söyledi.

“Enerji parası” önerisi vatandaşların her ay bir miktar enerji yardımında bulunmayı öngörüyor. Lang, “Tüm vatandaşların hesaplarında daha fazlası olacağı için böyle bir teklifte bulunduk. Şimdi koalisyon görüşmelerine başlıyoruz” dedi.

Enflasyon da zirveyi gördü

Almanya’da yaşanan enerji krizinin yanı sıra baş gösteren diğer bir sorun da enflasyon. Ülkede yıllık enflasyon oranı yüzde 7,3 ile 1981’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Tüketiciler bir yandan artan enerji maliyetleri ile mücadele ederken diğer yandan da yükselen gıda fiyatları ile savaşıyor.

Mart ayında Avrupa genelindeki enflasyon oranı da yüzde 7,5’e çıkarak tüm zamanların rekorunu kırdı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.