Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Domatesin kilosu 5 lirayken uygulanan tanzim satış, fiyat 25 liraya çıkmışken neden uygulanmıyor?

2019’un ilk aylarında hükümet, artan meyve-sebze fiyatları karşısında çeşitli şehirlerde tanzim satış noktaları kurmuş, vatandaşlar bu ürünleri pazar ve market fiyatından daha ucuza temin etmişti. Uygulama büyük ilgi görmüş, satış noktalarında uzun kuyruklar oluşmuştu. Peki üç yılın ardından fiyatlarda yaşanan üç ila beş kat artışa rağmen hükümet neden tanzim satış noktaları kurmuyor?

“Biberiydi, çarlistonuydu, patlıcanıydı, domatesiydi, her şeyde bu fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık, adımlarımızı atacağız. Belediyelerimiz vasıtasıyla biz bu adımları atacağız.”

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Şubat 2019’da partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada tanzim satış noktalarıyla ilgili bu açıklamada bulunmuştu. 

Fiyatlar beş kata kadar arttı

Tanzim satış noktalarının kurulduğu 2019’un Şubat ayında enflasyon aylık bazda yüzde 0,16, yıllık bazda ise yüzde 19,67’ydi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün (4 Nisan) açıkladığı mart ayı verilerine göre ise enflasyon aylık bazda yüzde 5,46, yıllık bazda ise yüzde 61,14 seviyesinde.

Tanzim satış noktalarının kurulduğu sırada bir kilo domatesin pazardaki fiyatı 5 lira, tanzim satış noktalarındaki fiyatı ise 2 liraydı. Bugün ise 25 lira dolaylarında. 2019’un Şubat ayında pazarda 10 lira olan patlıcanın kilosu tanzim satış noktalarında 4,5 liraydı. Bugün ise 30 liraya satılıyor. Soğanın fiyatı da üç kart artmış durumda. 2019’da kilosu pazarda 5 lira, tanzim satış noktalarında 2 lira iken bugün 15 lira. Biber ve salatalığın da fiyatları üç yılda yaklaşık üç kat arttı. Peki üç yıl önce kurulan tanzim satış noktaları, fiyatlar bu kadar artmışken bugün neden kurulmuyor?

“Yerel seçimlerin hemen öncesinde yapıldı”

Ekonomist Murat Kubilay’a göre tanzim satış uygulamasını uzun süre sürdürmek pek mümkün değil:

2019’daki uygulama mart ayındaki yerel seçimlerin hemen öncesinde yapıldı. Dolayısıyla seçim öncesi yaşanacak kısa süreli bir refah görünümünün olumlu etkisi olacağı düşünülüyordu. Şu anda bir seçim söz konusu değil ve bu uygulamayı uzun süre aralıksız sürdürmek oldukça zor.”

“Maddi yükü devlet üstüne alıyor”

Kubilay, uygulamanın sürdürülebilir olmamasının sebeplerini şöyle açıklıyor:

Bunun bir maddi yükü var. Haliyle bir tarafın maliyetlerde oluşan yükü üstüne alması lazım, bu da devlet. İkinci olarak bu durum olağan rekabeti bozuyor. Pazaryerleri veya küçük dükkânlar rekabette geri kalıyor, müşterilerini kaybediyorlar. Şu an Et ve Süt Kurumu gibi bazı alanlarda bu tip önlemler var. İthalatla da biraz geçiştirilmeye çalışılıyor. Ancak bu kadar yüksek maliyetlerin olduğu, devletin imkânlarının bu kadar sınırlı olduğu bir alanda bu tip uygulamalar çok da mümkün olmuyor.

“O dönemde Merkez Bankası’nın elinde hâlâ döviz rezervleri vardı”

Kubilay diğer sebepleri ise şöyle sıralıyor:

Diğer yandan o dönemde Merkez Bankası’nın elinde hâlâ döviz rezervleri vardı. Bu şekilde döviz kurunu baskılayarak fiyatların normalleşmesini bir süreliğine sağlayabilmişlerdi. Fakat şu anda kur geçişkenliği sürüyor ve o dönemdeki gibi 7 liraya çıkmış kuru 5 liraya düşürmek gibi imkânları yok. En fazla şu an olduğu gibi 15’in altında tutabiliyorlar. Bir diğer sebep o dönemde küresel tarımsal emtialarda bugünkü gibi bir artış yoktu. Bir miktar vardı ancak bu kadar sert değildi. Bunların yanında yoksullaşma öyle büyük bir düzeye ulaştı ki sadece birkaç tanzim satışıyla etkilenebilecek durumda değil. İktidar da büyük ihtimalle bunu görüyor ancak ne maliyetleri düşürebiliyor ne de uzun süreli bir tanzim satış kurması mümkün. Haliyle suçu marketlere atarak veya fiyat artışlarının sebebini savaşa bağlayarak daha çok algı üzerinde durmaya çalışıyor.

Seçime yakın tekrar uygulanıp enflasyon düşürülebilir mi?

Kubilay’a göre bu tip bir adımın etkisi sınırlı olur:

Eğer fiyat değerlendirmesi buralardan olursa tabii ki belli derecede etkiler. Örneğin 2021’de eşel mobil sistemiyle akaryakıt üzerindeki vergi yükü kaldırılmıştı. Ancak ona rağmen enflasyon yukarı gitmeye devam etmişti. Sadece enflasyondaki patlamanın şiddetini azaltacak bir etkide bulunabilir. Yükselmeyi durduracak bir etkisi olmaz.”

“Tarımda herhangi bir üretim veya arazi planlaması yok”

Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş’a göre ise bu yöntem Hazine için bir hayli maliyetli:

Bunlar geçici önlemler. 2019’daki uygulama iki ay bile süremedi, bir buçuk ay sonra kapatıldı. Sorun üretimin yetersizliği. Herhangi bir üretim veya arazi planlaması yok. Böyle olduğu sürece de bu kısırdöngüyü yaşamaya devam edeceğiz. O dönemde seralardan ya da üreticilerden ürünler tanzim satış noktalarına nakledildi, zararını da Hazine ödedi. Devlet zarar etti, dolayısıyla kapatmak zorunda kaldılar. Sürdürülebilir bir şey değildi.”

“Kalıcı çözüm çiftçiyi desteklemek”

Demirtaş, kalıcı çözümün çiftçiyi desteklemek olduğunu vurguluyor:

Burada kalıcı çözüm çiftçiyi desteklemek. Bu bir tercih meselesi. Devletimiz bu tercihi yapabilseydi zaten bugün bu durumda olmazdık. Gerekirse çiftçiyi sübvanse etmeleri gerekirdi. Gübresini, mazotunu, elektriğini sübvanse etmeleri gerekirdi. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok, bunun doğrusu bu.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.