Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Uzmanlar salgında son durumu Medyascope’a anlattı: “Aşılama adaletli yapılmadığı sürece koronavirüs tehdidi sürecek”

İki senedir devam eden koronavirüs salgınında düşen vaka ve vefat sayılarıyla beraber pek çok ülkede kısıtlamalar gevşetildi. Türkiye’de 2 Mart 2022’de alınan kararlar doğrultusunda açık havada maske takma zorunluluğu kalktı. Son bir ayda vaka sayılarının daha da düşmesi sonucu kapalı alanda maske takma zorunluluğunun kaldırılma ihtimali konuşuluyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da sosyal medya hesabından salgının sonuna yaklaştığımıza yönelik paylaşımlar yapıyor. Medyascope olarak salgında son durumu uzmanlara sorduk.

Medyascope’a konuşan Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, “Tamamen koronavirüsten kurtulmuş değiliz açıkçası. Hâl+a dikkatli olmamız gereken sonuçlar bunlar. Bahar ve yaz aylarında daha önceki dönemlerde olduğu gibi hasta sayısında ve vefat sayılarında azalma oluyor. Bu beklediğimiz bir şey. Bir düşme eğiliminde oluyor. Ondan sonra özellikle sonbahar ve kış aylarıyla birlikte artış gözleniyor. Muhtemelen önümüzdeki bu bahar ve yaz ayları daha rahat geçecek. Yine tedbirli olmak lazım sonbahar ve kış aylarında. Çünkü pandemiler ortalama dört-beş yıl kadar azalarak sürer” dedi.

“Aşı en iyi önleyici tedbir”

Ökten aşının önemini vurguladı: “Aşının bulunması iyi bir şey, önleyici en iyi tedbirlerden biri oldu ama henüz hem ülkemizde hem dünyada aşılama oranları istediğimiz düzeyde değil. Bu nedenle bu oranı artırmak lazım. Maskeyi mutlaka kullanmamız, hijyene dikkat etmemiz, mümkün olduğu kadar kapalı alanlarda fazla durmamamız gerek. Biz yine kişisel önlemlerimizi almak durumundayız ama iktidar açısından baktığımız zaman onlar zaten uzun süredir pandemiyi yok sayıyor.”

Kapalı alanlarda maskenin kalkması için henüz erken olduğunu söyleyen Ökten, “Sağlık Bakanlığı’nın veya iktidarın pandemiyi yok saymasıyla birlikte kapalı alanlarda da bir gevşeme var. Kapalı alanlarda da maske takılmıyor, bu iyi bir şey değil. Biraz önce verdiğimiz tabloya baktığımız zaman salgını tamamen yok sayamayız. Bu bir varyant dönüşümü olarak karşımıza tekrar geri gelebilir. Öyle bir riskimiz var hâlâ” diye konuştu.

“Aşı yaptırmayanlar risk grubunda”

Aşı yaptırmayanların en büyük risk grubunda olduğunu söyleyen Ökten, “Bu kadar kısa sürede hastalanma ve vefat oranlarının azaltılmasındaki en büyük etken aşının bulunması ve onun uygulanması” dedi.

Ökten, aşı uygulamaya geçtikten sonra yoğun bakıma yatan ve vefat eden hastaların büyük çoğunluğunun, aşılarını yaptırmayan, eksik yaptıran veya yan hastalığı olanlar olduğunu belirtti: “Bu nedenle aşının önemi zaten buradan ortaya çıkıyor. Aşı yaptırmayanlar veya aşısını tamamlamayanlar yine en büyük risk grubunda. O yüzden bunu bizim her seferinde vurgulayarak, mutlaka aşıların yapılması veya tamamlanması için uyarılarda bulunmamız gerek” dedi.

“Ölüm sayıları üç kat daha yüksek”

Ökten, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vaka sayısının ve test sayılarındaki pozitifliğin azalmasıyla yoğun bakımlarda azalma var ama bu dediğim gibi tamamen yok olmuş değil. Biz baştan beri bu verilerin gerçek verileri yansıtmadığını söylüyoruz. Vefat sayıları üzerinden gittiğimiz zaman bakanlığın 100 bine yakın bir sayısı var ama bizim verilerimize göre gerçek veriler bunun üç katı kadar.”

“Önümüzdeki yaz daha rahat olabiliriz”

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Tacettin İnan, dünya genelinde en çok vakanın geçen aylarda gerçekleştiğini söyledi ve “Daha önceki dalgalarda günlük sayı bir milyonun altında kalmıştı ama son dalgada yaklaşık dört milyon civarına ulaştı” dedi.

İnan, aşılama ve vakalarla salgının kendini sınırladığını ve Türkiye açısından bakıldığında iyiye doğru bir gidişin olduğunu söyledi. Önümüzdeki sürecin daha rahat yaşayacağımız bir yaz olabileceğini söyleyen İnan, şöyle konuştu:

“505 milyon vaka ve altı milyon da ölüm rapor edildi ama gerçek şu ki bunun çok üzerinde bir insan bu hastalığa yakalandı. Yedi milyarlık dünya nüfusunun büyük bir kısmı bu hastalık etkisiyle karşılaştı. Buradaki 500 milyon sayısı gerçekler bakımından 10 ile çarptığımızda beş-altı milyar insan bu hastalığa bir şekilde yakalandı ve hastalık da kendini sınırladı. Hastalık önceden geçireni yeniden hasta etse de bunun şöyle bir yararı var, hasta olmamıza engel olamasa da hastalığın daha hafif seyretmesini sağlıyor. Çünkü bağışıklık sistemi daha önce buna benzer bir virüsle mücadele etmiş ve kazanmış. Önümüzdeki dönem kısa vadede daha rahat bir yaz dönemi geçirebilir Türkiye ve dünya.”

Olumlu gidişata rağmen tedbirli olunmalı

İnan’a göre olumlu gidişata ve tahminlere rağmen yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyor: “Bazı davranışlardan vazgeçmemek lazım örneğin mesafe, maske, el hijyeni gibi konular artık yaşamımızın bir parçası olmalı.”

Aşılanmamış ülkelerde ve toplumlarda varyant olasılığının daha yüksek olduğunu belirten İnan, şöyle devam etti:

“Aşısız yerlerde hastalığın varyant üretme ihtimali hâlâ mevcut ama bu şu anlama gelmesin, aşılı bölgelerde de aşı olmayan insanlar var, hatta aşılı olanlarda hastalığı azaltsak da tam bir bağışıklık sağlayamıyoruz. Dolayısıyla varyant ihtimali aşısız olan yerlerde daha çok olmakla beraber dünyanın her yerinde var. Dünya aşıda çok başarılı bir performans sergilemedi. Yeterince aşıyı eşit, adil bir şekilde dünyaya dağıtmadı, dağıtamadı. Şu an aşı üretimi belki de yavaşladı çünkü ticari alıp satabilen ülkeler aldı ihtiyaçlarını karşıladı. Bir süre sonra satın alacak gücü olmayan ülkeler de alamadığı için yavaşlayabilir. Oysa hastalığı kontrol altına almak stratejisi açısından bakıldığında dünyanın tüm insanları aşılaması hedeflenebilirdi.”

Aşının ölümleri büyük oranda azalttığını söyleyen İnan, “Başlangıçta ölümler daha yüksekti. Yüzde 1’in biraz üstünde şu an. Başlangıçta bu dört-beş gibi oranlardaydı. Aşı hastalığın yayılmasında kısmen etkili oldu ama en büyük etkisini ölümlerde gösterdi. Yoksa beş milyon olan ölüm çok daha fazla yukarı çıkabilirdi” diye konuştu.

“Risk ortadan kalkmadı”

Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ise şu an Omicron dalgasının sonunu yaşadığımızı, şubat ayında pik noktasını gördüğümüzü fakat bunun virüsün riskini ortadan kaldırmadığını söyledi. Ertuğrul, dünyadaki genel duruma baktığımızda salgının devam ettiğini, Avrupa ülkelerinde günlük 300 insanın virüs yüzünden hayatını kaybettiğini, Uzakdoğu, İngiltere ve ABD’de de durumun farklı olmadığını belirtti.

Ertuğrul şöyle konuştu:

“Şu an Omicron’la ortaya çıkan dalgadan sonra yeniden ‘alt varyant’ diyebileceğimiz artışlar görüyoruz. Bunların bizim ülkemize gelebilme olasılığı her zaman var. Büyük olasılıkla bu hafta maske konusu da konuşulacak. Bilim Kurulu buna ‘hayır’ dese bile bakanlık, maske uygulamalarını kaldıracak. Olaya bu açıdan baktığımızda salgına ilişkin tehdit devam ediyor. Bakanlık, Avrupa ve Kuzey Amerika’da pandemi devam etmesine karşın ısrarla bitmiş gibi davranıyor ve böyle bir algı oluşturuluyor. Pandemi bitmedi.”

Afrika’dan veri alınamadığını, test sayılarının çok düşük olduğunu söyleyen Ertuğrul, “Nijerya’nın nüfusu 126 milyon, kişi başına yapılan test sayısı 25 binlerde, bizde bile 1 milyon 700 bin. Baktığınız zaman Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tablosuna, Nijerya pandemiyle müthiş mücadele etmiş. Neredeyse hiç hastası yok, çok az hastası var, can kayıpları da çok düşük. Bu bir gerçek mi? Hayır çünkü veri yok” diye konuştu.

“Adaletli bir aşılama yapılmadığı sürece tehdit sürecek”

Türkiye’de de artık kimseye test yapılmadığını söyleyen Ertuğrul, Omicron varyantı ile beraber koronavirüsün dünyadaki sistemi yendiğini söyledi. Ertuğrul, “Sistem tıkanmasın diye Kuzey Amerika, Avrupa ve bizim ülkemizdeki siyasilerde dahil olmak üzere hepsi bize pandeminin bittiğini anlatmaya çalışıyor. Bu arada insanlar ölmeye devam ediyor, hastalanmaya devam ediyor. Kıtalarda aşı bulamıyorlar. Afrika’da aşı yok, o nedenle de ben tehdidin hâlâ devam ettiğini ve belirli sürelerde de devam edeceğini, buna küresel ölçekte bir mücadele planı olmadığı, dünyada adaletli bir aşılama yapılmadığı sürece koronavirüs tehdidinin devam edeceğini söylemek istiyorum” dedi.

Test kriterleri neye göre belirleniyor?

Ertuğrul, Sağlık Bakanlığı’nın test kriterleri hakkında ise şunları söyledi: “Bununla ilgili bakanlığın bir kriteri var mı bilmiyorum. Bakanlık ‘Semptomu olan kişiye test yapacağız’ diye açıklıyor ama bu hangi semptom? Tüm üst solunum yolu enfeksiyonu taşıyanlara mı test yapacağız yoksa hastaneye yatırmamız gerekli olan akciğer tutulumlu olanlara mı test yapacağız? Yani böyle bir kriter yok ki doğru düzgün. İnsanlar bunu şöyle algılıyorlar, ‘Bakanlık herkese test yapmayın dediğine göre benim de öyle herkese test yapmamam gerekir.’ O zaman da test sayıları düşmeye başlıyor. Semptomu olanlardan, hafif semptomu olanlardan da vazgeçmeye başlıyorsunuz.”

İnsanların artık aşı olmadığını söyleyen Ertuğrul, salgın bitti havası yayıldıkça insanların aşı olmanın gereksiz olduğunu düşündüğünü belirtti: “Ben gelişkin sağlıklı gruba bir şey demiyorum. İki tane BioNTech olduysa ve hatta üçüncüyü de olduysa çok iyi. Onlar çok hafif bir biçimde virüsü atlatacaklardır. Ama risk grubumuz var, 65 yaş üstü veya bağışıklık yetmezliği olan milyonlarca insanımız var. Peki onlar aşı olmadıkları zaman ne olacak? Onlar aşı olmayıp yakalanırlarsa ölüyorlar.”

Ertuğrul, koronavirüsün hâlâ toplumsal bir halk sağlığı olduğunun ve bu mücadelenin bireylerin sorumluluğuna bırakılamayacağının da altını çizdi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.