Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomistler, Erdoğan’ın “Hayat pahalılığı rahatsızlığını biliyoruz” açıklamasını Medyascope’a değerlendirdi: “Türkiye’de fakirleşme ve kıtlık süreci yaşanıyor, gelecek yıl bu zamanlar derin bir kriz yaşayabiliriz”

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün (19 Nisan) yapılan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ana gündem maddelerinden birisi hayat pahalılığıydı. Erdoğan, Türkiye’de yaşanan hayat pahalılığıyla ile ilgili “Rahatsızlıkları biliyoruz. Bu, hükümet ve teşkilat olarak iki sacayağı. Hükümet olarak biz gerekli adımları atacağız. Teşkilat da aldığımız kararları ev ev gezerek vatandaşımıza anlatacak. Görevimizi yaptığımızda bu işin üstesinden geleceğiz. Hayat pahalılığı toplumun bir sorunu, toplumun bundan rahatsız olduğunu görüyoruz” dedi. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) kurucusu, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Erdoğan’ın açıklamalarını Medyascope’a değerlendirdi.

Kriz mi, hayat pahalılığı mı?

Prof. Dr. Kamil Yılmaz, “Türkiye’de şu anda bir kriz yaşanmadığını ancak iktidarın bu politikalarına devam etmesi durumunda önümüzdeki yıl bu zamanlarda derin bir kriz yaşanabileceğini” söyledi. Hayat pahalılığının en çok alt gelir grubundaki vatandaşları etkilediğini anlatan Yılmaz, “Zaman varken bu politikalardan dönmeliler” dedi. Yılmaz, Erdoğan’ın açıklamasını şöyle değerlendirdi: 

“Şu anda bir kriz yok. İstatistiklere bakarsanız büyüme var. Uzun vadede işe yaramayacak önlemler ile ekonomiyi canlı tutuyorlar. ‘Tasarrufunuz ya da şirketiniz varsa sizi fonluyoruz’ diyorlar. Yani kredi kullanamayan düşük gelirliler zaten yetersiz gelirli. Onlar hayat pahalılığının en büyük sıkıntısını çekiyorlar. Hayat pahalılığı dediğimiz zaman en büyük sıkıntıyı alt gelir grupları çekiyor. Çünkü gelirleri yetersiz. Fiyatlar ayda yüzde 5, 10 aralığında artıyor. Alım gücü bunun yanında çok hızlı düşüyor. Hayat pahalılığını yaratan neden, yani bugün yüksek enflasyonun nedeni hükümetin uyguladığı ultra gevşek para politikası. Faizi düşürmek, faizle enflasyon arasındaki makasın açılmasına yol açmak tam bir servet transferi. Bugün hükümet tasarruf sahibine şunu diyor: ‘Tasarruf etme, harca’ Tasarrufu olmayana da ‘Sen de kredi al, kredi alamıyorsan aç kal’ diyor. ‘Krediden kullanarak harca, sonra ödeyemezsen de batık kredi oluyor. Ama kredi vermiyorsa banka o zaman da kendi başının çaresine bak’ diyor. Bu politikaları bu şekilde devam ettirdiği sürece hükümet, hayat pahalılığı ile mücadele edemez. Bunu da halka anlatamaz. Seçimde de bu sürekli önüne gelecek. Zaman varken dönmeleri gerekir. Son görünen tabloda dönmeyecekler diye düşünüyorum. Bu şekilde devam edecek.

Kazandığınız para geçen seneye göre yüzde 50 arttıysa, fiyatlar yüzde 100 arttı. Herkesin geliri geçen seneye göre yüzde 30-40 arttı. Kredi genişlemesi biraz daha artarsa, parasal genişleme daha fazla enflasyon demek, bu tür krediler artırıldıkça biraz daha canlılık yaratacak. O canlılık ile beraber seçime girebilirler. Bir taraftan ekonomi canlı gibi gözüküyor ama beklentiler tamamen olumsuz. Gelecek yıl bu zamanlar derin bir kriz yaşayabiliriz.”

“Türkiye’de ekonomik buhran, hayat pahalılığı ve onun da bir ürünü olan fakirleşme ve kıtlık süreci yaşanıyor”

ENAG kurucusu ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise Türkiye’de ekonomik bir buhran yaşandığına dikkat çekti. 2018’de başlayan ekonomik krizin gittikçe derinleştiğini aktaran Ulusoy, Türkiye’nin fakirleştiğini söyledi:

“Türkiye’de ekonomik buhran, hayat pahalılığı ve onun da bir ürünü olan fakirleşme ve kıtlık süreci yaşanıyor. ‘Çözersek biz çözeriz’ metodolojisi ya da sloganı akademik hayatta değeri olmayan bir şey. Türkiye kriz değil, bir ekonomik buhran yaşıyor. Kriz 2018’de başladı, 2021’in başına kadar sağlık buhranıyla devam etti. 2021’in Eylül ayından itibaren de bir buhran yaşıyoruz. Zaten raflara yansıyan fiyatlarda ve ihracat harici yatırımlarda kıpırdamamaya kadar gördüğümüz bir buhran. Fakirleştiren bir buhran.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.