Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Müsilaj Raporu, Meclis Genel Kurulu’nda – Hidrobiyolog Levent Artüz: “Raporda teşhis yanlış, Marmara Denizi’ni kurtaracak noktayı ne yazık ki geçtik”

Marmara Denizi başta olmak üzere denizlerdeki müsilaj sorununun sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 10 Haziran 2021 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Müsilaj Araştırma Komisyonu, son toplantısını 4 Kasım 2021 tarihinde yapmıştı. Son toplantıdan yaklaşık altı ay sonra rapor yayımlandı. Müsilaj Araştırma Komisyonu Raporu, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak. Raporu ve raporda yer alan çözüm önerilerini Hidrobiyolog Levent Artüz, Medyascope’a değerlendirdi. 

“Marmara Denizi feryadını her sene duyurdu”

Marmara İzleme Projesi (MAREM) lideri ve Hidrobiyolog Levent Artüz, Müsilaj Araştırma Komisyonu raporunun altı ay sonra yayımlanmasına ilişkin, “Ne yazıktır ki çok geç” dedi. Artüz, “umut kırıcı” diye nitelediği raporu şöyle değerlendirdi:

“Marmara Denizi, feryadını her sene yaşanan yeni bir anormal durum ile duyurdu. Hatırlanacak olursa bu komisyonun kurulması da ‘müsilaj’ zorlaması ile oldu. O da verilen ve reddedilen bir sürü önerge sonrasında. Sonunda bir komisyonun kurulmuş olması olumlu bir unsur. Ama bu konuda da sevinemiyoruz. Çünkü aylar süren zaman diliminden sonra ortaya çıkan metin, oldukça umut kırıcı. Söz konusu metne atfedilecek bir beklenti, fazla iyimser olacaktır. Detaylı bir şekilde incelediğim metinde ilk olarak teşhis yanlış konulmuş. Dolayısı ile bu yanlış teşhis bağlamında, tedaviye gitmenin de imkânı kalmamış!”

“Raporda, Marmara Denizi’nin kirletilme olgusu es geçilerek, iş ekseninden kaydırılmış”

Raporda, müsilaj oluşumunun esas nedenlerinin ele alınmadığı ve Marmara Denizi’nin kirletilme olgusunun es geçildiğini vurgulayan Artüz, müsilajın kontrolü ve önlenmesine ilişkin 157 çözüm önerisinin de bir “temenni” veya “ilgili bakanlıkların görevi” olarak tanımlandığını aktardı. Levent Artüz, Müsilaj Araştırma Komisyonu Raporuna ilişkin şunları söyledi: 

“Raporda ana sebep olan Marmara Denizi’nin kirletilme olgusu es geçilerek, sorun ekseninden kaydırılmış. Maktulün kan kaybından ölmesi, cinayetin sebebi olarak gösterilmeye çalışılmış. Bir de tabii yaşanan masif müsilaj olgusunu ‘iklim değişikliği’, ‘suların ısınması’, ‘suların durgunluğu’ gibi sebepler icat ederek, bizim dışımızda veya daha güncel tanımı ile ‘dış mihraklı’ sebeplere bağlanması. Müsilaj dolayısı ile Marmara Denizi kirliliği için yakın zamana kadar ‘biz kirletmiyoruz, Tuna Nehri kirletiyor’ söylemi, ayıp örtmek için olsa gerek, değiştiremeyeceğimiz olgulara bağlanmış.”

“Bir aşama kaydetmek istiyorsak, radikal kararlar alıp, acilen bunları uygulamaya geçmemiz gerekiyor” 

TBMM Genel Kurulu görüşmelerinde, müsilaja ilişkin doğruların dile getirilebileceğini belirten Artüz, şöyle devam etti:

“Çevre gibi siyaset üstü bir konuda akıl ve bilim ışığında bir sonuca ulaşılıp, buna bağlı olarak bazı girişimlerde bulunulmasının yolu açılır. Gerçekte, görmek istememekte direndiğimiz bu vahim durumun, tek bir çözümü var. Bu da denizleri ‘alıcı ortam’ olarak kullanmaktan vazgeçmek. Geldiğimiz noktada gereksinim planlar, programlar hazırlamak değil. Sorun ile ilgili, radikal ve etkili eylemlerde bulunmamız gerekiyor. İlk iş olarak akan kanı, yangını durdurmamız gerekiyor. Bu aşama geçildikten sonra, kısa ve orta vadeli plan ve programlar yapılabilir. 1998 senesinde Marmara Denizi ilk kirletilmeye başladığında, bilimi dinleyip uyanabilseydik, belki vadeli plan ve programlar ile bu noktaya gelinmeyebilirdi. Ancak bu tren kaçalı çok zaman geçti. Gerçek anlamda bugünkünden daha iyi bir sonuca varmak, az da olsa bir aşama kaydetmek istiyorsak, bunun yolu sadece ama sadece radikal kararlar alıp, acilen bunları uygulamaktan geçiyor. Başka da bir yolu yok.”

“Hedef bizim bu zamana kadar zarar verdiğimiz Marmara Denizi’nin bundan sonra bize en az zararı vermesi noktasını yakalamak”

Marmara Denizi’nden ziyade “geleceğimizi kurtarmak” için önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi geretiğini belirten Levent Artüz, raporun müsilaj ve etkilerine dair bir çözüm sunmadığı vurguladı:

“Her zaman söylediğim gibi Marmara Denizi’ni kurtaracak noktayı ne yazık ki geçtik. Şimdi hedef bizim bu zamana kadar zarar verdiğimiz Marmara Denizi’nin bundan sonra bize en az zararı vermesi noktasını yakalamak. Bir anlamda, bir denizden çok geleceğimizi kurtarmak! Açıkçası bunun da, an itibarıyla en büyük kirletici unsur olan ve dünyanın en kirli akarsularından biri olarak kabul edilen Ergene Nehri’nin kirletici unsurlarının devasa borularla 50 kilometre yol taşınıp, Tekirdağ açıklarından, bir anonim şirket tarafından Marmara Denizi’ne basılmasının bahsi bile geçmeyen bir derleme metin ile sağlanabileceğini sanmıyorum.”  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.