Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 894. haftalarında Mehmet Selim Örhan, Cezayir Örhan ve Hasan Örhan için adalet istedi

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 195. haftasında koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medyadan açıklamada bulundu. 894. haftanın moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan yaptı. Cumartesi Anneleri, 24 Mayıs 1994’te Diyarbakır’ın Deveboyu Mezrası’nda gözaltına alınıp kaybedilen Mehmet Selim Örhan (46), Hasan Örhan (40) ve Cezayir Örhan (17) için adalet istedi.

“Vazgeçmedik, mücadelemize devam ediyoruz”

Mehmet Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan, gözaltında kaybedilen babası ve amcası Hasan Örhan’a ait kemiklerin Kulp Kimsesizler Mezarlığı’nda bir toplu mezarda bulunduğunu, kuzeni Cezayir Örhan’a ise hâlâ ulaşılamadığını belirtti. Bütün başvurularına rağmen hâlâ yakınlarının kemiklerini alamadıklarını söyleyen Örhan, “Geçen bunca zamanda hiçbir şekilde sorumlular cezalandırılmadı, yaptığımız tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Failler, katiller ortada. Vazgeçmedik, mücadelemize devam ediyoruz. Yıllar da geçse bütün kayıplarımızın akıbeti açıklanana kadar mücadele edeceğiz” dedi.

Dosyanın avukatı Reyhan Yalçındağ da ailenin hukuk mücadelesine ilişkin bilgi verdi.

Soruşturma dosyası 1994’te kapatıldı

894. haftanın açıklamasını, 1993’te 18 yaşında öldürülen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe okudu. Tepe, gözaltında kaybedilen Örhanlar ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlik Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan Köyü civarında kamp kurdu. Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 6 Mayıs 1994 tarihinde Deveboyu Mezrası’na da baskın yaptı. Askerler, imama minareden köylülerin cami önünde toplanması için anons yaptırdı. Cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylendi. Eşyaların taşınması tamamlanamadan evler ateşe verildi. Askerler, köyün boşaltılması için üç gün süre vererek Deveboyu’ndan ayrıldı.

24 Mayıs 1994’te askerler köye tekrar geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı gözaltına aldı. ‘Onları nereye götürüyorsunuz?’ diye soran ailelerine ‘Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin’ dediler. Salih Örhan ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığı’na giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir’i sordu. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, Kulp’a götürüldüklerini söyledi. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüştü. Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyledi.

Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Başsavcılığı’na, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’na, OHAL Valiliği’ne, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı’na Adalet ve İçişleri bakanlıklarına resmi başvurular yaptı. Salih Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verdi. Salih Örhan’ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı ‘Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?’ diyerek onu azarladı.

Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi.

AİHM Türkiye’yi mahkûm etti

Tepe, tüm girişimleri sonuçsuz kalan Örhan ailesinin İHD avukatları aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu, AİHM’in 6 Kasım 2002’de “Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündeyiz. Bunun sonucunda davalı devletin onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur” tespitinde bulunduğunu ve Türkiye’yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkûm ettiğini aktardı.

Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler toplu mezarda bulundu

Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003’te Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemiklerin Kulp’a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunduğunu, Cezayir Örhan’a ise hâlâ ulaşılamadığını vurgulayan Tepe, şöyle devam etti: “İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kimliklendirme çalışması yapılan Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler 16 Temmuz 2004’te postayla Kulp Savcılığı’na gönderildi. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye savcılık, kemiklerin kaybolduğu cevabını verdi. Aile ve İHD bu sefer de kaybedilen kemiklerin peşine düştü. Altı yıllık arayışın ardından Örhanlara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan altı kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşıldı.

Örhanlar dosyasının zamanaşımı uygulanarak kapatılmasını kabul etmiyoruz. Yargı makamları zamanaşımı kurumunu cezasızlığın bir aracı olarak kullanmaya son vermelidir. AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında derhal etkin soruşturma ve kovuşturma süreci başlatılmalı, Örhanlar dosyasında adalet sağlanmalıdır.

Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan,195 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.