Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

SADAT, gayri nizami harp ve sabotaj eğitimi veriyor – 61 İslâm ülkesinin birleşmesini ve yeni anayasa öneriyor: “İslâm Birliği’nin oluşması çağın zarureti”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “suikastçı, provokatör, terörist yetiştiren paramiliter bir kurum” diyerek, 13 Mayıs günü SADAT’ın önüne sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi ve seçim güvenliğine işaret etti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinden bu yana gündemden düşmeyen SADAT için “Hiçbir alakam yok” dedi. Cumhurbaşkanı başdanışmanlığı yapmış olan, emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu, kurslarıyla sabotaj, suikast, pusu öğretmeyi vaat eden SADAT’ı, ASSAM’ı ve 182 maddelik anayasa taslağıyla “ASRİKA İslâm Ülkeleri Birliği Konfederal Cumhuriyeti” idealini inceledik.

Birçok İslâm ülkesinde faaliyet gösteren ve her tür askeri eğitim veren SADAT, ayrıca İslâm Birliği öneriyor ve 61 İslâm ülkesinin tek bayrak ve konfederasyon altında toplanmasını öngörüyor ve bunun için de bir anayasa taslağı hazırlanmış durumda. 182 maddelik bu anayasada İslâmi ve dini kurallarla yönetim öngörülürken, laiklik yer almıyor. Seçimler ve parlamento var ancak onların çıkardığı yasaları ve aldığı kararları denetleyecek “Din Şûraları” kuruluyor. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay, YÖK, RTÜK gibi kurumlar bu anayasada yer alırken ayrıca İslâm Birliği Adalet Divanı ve İslâm Birliği İnsan Hakları Mahkemesi kurulması öneriliyor. Bütün bu bilgileri Medyascope olarak, tamamen resmi kaynaklardan ve SADAT’ın kendi verilerinden derledik.

SADAT kurucusu ve Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi kimdir?

Adnan Tanrıverdi, 1944’te Konya’da doğdu. 1964’te girdiği Kara Harp Okulu’ndan 1966’da topçu subayı olarak mezun oldu ve 1980’de kurmay subay oldu. “Gayrinizami Harp Kursu” da gören Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ve KKTC Sivil savunma Teşkilat Başkanlığı gibi birimlerde görev aldı. 30 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) görev yaptıktan sonra, 1996 yılında “kadrosuzluk nedeniyle” emekliye sevk edildi. Tanrıverdi’nin erken emekliliğinin irticai faaliyetlerden kaynaklandığı iddia edildi. 

Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen subay ve astsubaylar tarafından Haziran 2000’de kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) çalışmalarını yürüttü. SADAT’ın mevcut yönetim kurulu başkanı ve Tanrıverdi’nin oğlu olan Melih Tanrıverdi, “Yumuşak güç unsuru olarak ASSAM ve SADAT” başlıklı yazısında, bu derneği “28 Şubat postmodern darbesi döneminde inançları sebebiyle suçlu ilan edilip kamu görevinden çıkarılan binleri bir çatı altında toplayan ASDER” olarak tanımladı ve 2011’de haklarını alabildiklerini belirtti. Bunun ardından 2012’de SADAT A.Ş. ve 2013’te Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASSAM) kuruldu.

Neden ve nasıl SADAT?

Adnan Tanrıverdi, SADAT Savunma’yı kurmasına giden yolun, 1996’da Bosna Savaşı’nın ardından açıldığını söylüyor. Tanrıverdi’nin, “Neden SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık?” yazısında, (TSK) mensubu bir grup general olarak gittikleri Bosna’da, savaş sonrasında danışmanlık hizmeti veren ABD’li bir özel savunma şirketinin, ülkenin yapısına ve ordusuna uygun olmayan yöntemler geliştirdiğine tanıklık ettikleri anlatılıyor. Savunma danışmanlık şirketlerinin, Batı tarafından sömürülerine alet olarak kullanıldığını yazan Tanrıverdi, şunları söylüyor:

İhtiyaç duyulan alanlarda hizmet vermek, Haçlı zihniyetindeki sömürgeci ülkelere muhtaç olunmasını engellemek, İslâm ülkeleri arasında savunma sanayii ve savunma işbirliği ortamı oluşmasına yardımcı olmak ve İslâm ittifakına hizmet etmek amacıyla, İslâm ülkelerinin dini hassasiyetlerine saygılı, TSK’nin çeşitli kademelerinde başarı ile hizmet etmiş, 64 subay ve astsubayın desteğinde, ileri çıkan 23 kurucu hissedar tarafından ‘SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ kurulmuştur.

643 bin TL sermayeli, süper güç olma hedefli şirket

Kuruluş sermayesi 643 bin TL olan SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, 28 Şubat 2012’de İstanbul-Beylikdüzü merkezli olarak kuruldu. Her biri 500 TL itibari kıymette 1286 hisseye ayrılan sermayesinde, 250 bin TL’lik 500 hisseye sahip olan Adnan Tanrıverdi ve 466 hisseye sahip olan Mehmet Naci Efe en büyük ortaklardı. “Savunma Danışmanlık” kısaltması olarak kullanılan SADAT isminin seçilmesinde, Arapça’da “seyyidler” ve “Hazreti Hasan’ın neslinden, peygamber soyundan gelenler” anlamına gelmesi de etkili. 

SADAT’ın misyonu resmi sitelerinde şöyle tarif ediliyor:

Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslâm Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslâm Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yeri almasına yardımcı olmaktır.

23 kurucu, Tanrıverdiler başkan

İlk yönetim kurulu üyeleri, Adnan Tanrıverdi (Yönetim Kurulu Başkanı), Nurettin Yavuz, Fethi Kıran, Reşat Fidan ve Bülent Demir. Kuruluşunda yer alan emekli TSK mensuplarından oluşan SADAT’ın 23 kurucu hissedarı, hisse büyüklüklerine göre sırasıyla şöyle: Adnan Tanrıverdi, Mehmet Naci Efe, Nurettin Yavuz, Haluk Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Ünal İşgören, Mehmet Tek, Mehmet Zelka, Yusuf Çağlayan, Reşat Fidan, Bülent Demir, Şeyda Ünlükul, Cengiz Uzun, Ersan Ergür, Osman Kaçmaz, Gürol Özeşmeli, Mustafa Hacımustafaoğlulları, Mustafa Erol, Mehmet Çakıroğlu, Mehmet İlhan, Ahmet Türkan, Fethi Kıran, Gürcan Onat.

28 Şubat 2012 kuruluş sözleşmesinde yer alan, amaç ve konu başlığında tanımlanan bazı maddeler, 5 Nisan 2012 tarihli olağanüstü genel kurulda değiştirilerek mevcut halini aldı. Organizasyon ve eğitim hizmetlerinin çeşitlendirildiği üçüncü maddenin birinci fıkrasıdaki, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çıkarlarını gözeterek, ihtiyaç duyan dost ülkelere savunma danışmanlığı” kısmı, “Uluslararası alanda savunma danışmanlığı” olarak değiştirildi.

Şirketin kuruluşundan itibaren başkanlığını yürüten Tanrıverdi, görevi 15 Ağustos 2016’da oğlu Ali Kamil Melih Tanrıverdi’ye devretti. Melih Tanrıverdi, Mart 2013’te yapılan genel kurul sonrası şirket yönetim kuruluna girmiş ve 1 Ağustos 2016’da şirket adına temsil ve imza ile yetkilendirilmişti.

Şirketin şu anki yönetim kurulu

22 Haziran 2019 genel kurulu ile yönetim kuruluna üç yıllığına Melih Tanrıverdi, Haluk Yıldırım, Mehmet Naci Efe, Mehmet Zelka ve Adnan Tanrıverdi seçildi. 9 Temmuz 2019’daki yönetim kurulu kararı ile Melih Tanrıverdi başkan, Mehmet Zelka başkanvekili oldu ancak Kasım 2021’de görevden ayrılan Zelka’nın yerini Ersan Ergür aldı.

İki sermaye artırımı

SADAT iki kez sermaye artırımına gitti. 643 bin TL sermaye ile kurulan şirketin sermayesi, ilk olarak 20 Temmuz 2016 tarihli genel kurulda 880 bin TL’ye yükseltildi ve bu sermayenin her biri 250 TL itibari kıymette 3520 hisseye ayrıldı. 1412 hisse senedi ile Adnan Tanrıverdi, 616 hisse senedi ile Mehmet Naci Efe ve 300 hisse senedi ile Kaşif Nevzat Tarhan en büyük hissedarlar oldu. En büyük üçüncü hissedar olan ve mevcut ASDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mart 2020’de bütün hisselerini Tanrıverdi’ye devretti. İkinci sermaye artırımı ise 4 Kasım 2020 tarihli genel kurulda yapıldı ve hisse bedelleri artırıldı. Şirketin sermayesi 1 milyon 584 bin TL’ye çıkarıldı ve bu sermayenin her biri 450 TL itibari kıymette 3520 hisseye ayrıldı.

Ayhan Songar’ın asistanı Nevzat Tarhan

Akademisyen, psikolog ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, asker kökenli. Kuleli Askeri Lisesi mezunu, uzun yıllar Gülhane Tıp Akademisi’nde (GATA) albay rütbesi ile görev yaptı ve 1994 yılında emekliye ayrıldı. Kendisi daha sonra yaptığı bir açıklamada eşinin başörtülü olması sebebiyle “zorunlu olarak dilekçe verdirilmesi” sonucu emekli olduğunu söyledi.

Nevzat Tarhan, Türkiye sağının önemli isimlerinden psikolog Ayhan Songar’ın asistanı. Ayhan Songar ise 1971’de kurulan ama adı 1990’larda Mecidiyeköy’deki merkez binası bombalanınca duyulan HZİ Vakfı’nda nöropsikoloji alanında araştırmalar yürütüyordu. HZİ Vakfı’nın kurucuları ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve kardeşi Turan İtil. Anneleri Hamide, babaları Zekeriya ve soyadları İtil’in baş harfleri alınarak vakfın adı HZİ ortaya çıktı.

Vakıf, 12 Eylül’den sonra çeşitli cezaevlerinde “solcuların zihin yapısı” ve bazı nöropsikiyatrik ilaçların etkilerinin incelenmesinde cezaevindeki sol siyasi tutukluları kullandı. Bu, vakıf binasının bombalanmasıyla ortaya çıktı. 

Personel TSK emeklisi; kurs sonunda öğrenilecek beceriler pusu, suikast, sabotaj…

SADAT’ın sitesinde, verilen danışmanlık hizmetinde görevli “personelin nitelikleri” sıralanıyor. Buna göre hizmetler, harp akademileri ve silahlı kuvvetler akademileri tahsillerini tamamlamış ve kuvvet komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, askeri ataşelik, NATO, terörle mücadele eden iç güvenlik birliklerinin karargâh ve komutanlıklarında, general, üst subay ve subay gibi rütbelerle uzun süre TSK’de hizmet yaptıktan sonra emekli olmuş, TSK disiplinini özümsemiş ve üstün yetenekli personel tarafından verileceği belirtiliyor. 

Gayrinizami harp, sabotaj, suikast, pusu, sokak hareketleri, gizli harekâat

SADAT A.Ş.nin verdiği kurslar şöyle: Kara, deniz ve hava harekâtı kursları eğitim paketleri, keskin nişancılık, koruma, tahrip, gayrinizami harp, tek er muhabere, tank avlayıcılığı, topçu ve havan ileri gözetleyicilik… Bunlardan gayri nizami harp kursu sonunda kazanılacak beceriler arasında sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma tedhiş, sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli harekat teknikleri sayılıyor ve kurs sonunda sertifika veriliyor.

Tanrıverdi’nin İslâm Birliği çağrısı

Erdoğan’ın kendisini “eş başkanı” olarak tanımladığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) “İslâm coğrafyasının dönüşüm stratejisi” olduğunu söyleyen Tanrıverdi, 14 Şubat 2011 tarihli yazısında dünya liderliği için çabalayan süper güçlerin ortak hedefinin, “bâkir kaynaklara, stratejik konuma ve az gelişmişlik özelliklerine sahip İslâm coğrafyası” olduğunu vurguladı. Tanrıverdi, bu coğrafyada askeri güçle kontrolü sağlayamayacağını anlayan ABD’nin, “bu ülkelerin kendi ayakları üzerinde durmaya muktedir olabilecekleri 40-50 yıllık bocalama dönemlerinde, bu ülkelerin imkanlarını kendi çıkarları için kolaylıkla yönlendirebileceklerini düşündükleri için” bir değişimi destekleyeceklerini belirtti ve “şuurlu liderleri” önce kendi birlik olmaya ve sonra İslâm Birliği için çabalamaya davet etti.  

“İslâm Dünyasının geleceği”

İslâm Birliği çağrıları yeni olmayan Tanrıverdi, 11 Temmuz 2012’de “İslam Dünyasının Geleceği ve SADAT” başlığıyla şunları yazdı: 

Otoriter yönetimleri devirerek demokrasiyi seçme yolunda olan İslâm ülkelerinin önünde zorlu günler bulunmaktadır. Yolsuzluk, yoksulluk ve adalet ihtiyacı ile mücadele edecek genç demokrasilerin devasa sorunlarını çözebilmek için tekrar Batının kucağına itilmemeleri gerekmektedir. Dayanışmaya ve doğru yol göstericiye ihtiyaç vardır. Ekonomik işbirliği ve desteğe, dış politikada yol göstericiliğe, sömürücülere karşı savunma işbirliğine, kendi ülkeleri ve üçüncü devletlerden kaynaklanan hak ihlallerine karşı alternatif adalet sistemlerine ihtiyaç vardır. Türk ve Müslüman milletlerin refahı, dünyada barış ve adaletin tesisi, İslâm ülkelerinin bir süper güç olarak dünya siyaset sahnesine çıkmasına bağlıdır.

Erdoğan “Alakam yok” dedi, Tanrıverdi dört sene danışmanlığını yaptı

15 Ağustos 2016’da SADAT Yönetim Kurulu Başkanlığından istifa eden Adnan Tanrıverdi, 17 Ağustos 2016’da Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Tanrıverdi, Erdoğan’ın dün (18 Mayıs) partisinin grup toplantısında, “Hiç alakam yok” dediği SADAT’ın yönetim kurulu başkanlığından istifasından yalnızca iki gün sonra, 17 Ağustos 2016’da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı oldu.  

Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongrelerinin ilki 2017’de yapılmış ve üçüncüsü, “İslâm ülkelerinin ortak savunma sanayi üretimi” temasıyla  2019’da gerçekleştirildi. Bu kongredeki konuşmasında Adnan Tanrıverdi, “Mehdiyi bekleme kolaycılığına kaçmayın, İslâm ülkelerinin birleşmesi için üzerinize düşen çalışmayı yapın” demişti. Bu sözler AKP içinde dahi tartışma yaratmış ve eski miletvekili Mehmet Metiner “Cumhurbaşkanımızı hedef tahtasına oturtacaklar” diyerek tepki göstermişti. Bunun üzerine Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı ile Güvenlik ve Dış Politika Kurul üyeliği görevlerinden Ocak 2020’de “affedilmişti”.

ASRİKA İslâm Ülkeleri Birliği nedir?

Kılıçdaroğlu, salı günkü (17 Mayıs) CHP grup toplantısında, SADAT hakkında yaptığı açıklamada, içinde Türkiye’nin de yer alacağı “ASRİKA” devletinden söz etti.  

Kılıçdaroğlu’nun “ASRİKA devleti başkan tarafından yönetilecek, İstanbul başkenti olacak, resmi dili de Arapça olacakmış” sözleriyle gündeme gelen ASRİKA, Tanrıverdi’nin başkanlığını yürüttüğü ASSAM’ın Ocak 2020’de anayasa taslağını hazırladığı bir proje. 

ASSAM tarafından düzenlenen ASRİKA Ortak Savunma Sanayi Üretimi konulu 3. Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongresi, Aralık 2019’da İstanbul’da toplandı. Tanrıverdi’nin cumhurbaşkanı başdanışmanlığından ayrılmasına giden süreci hazırlayan bu kongreye, pek çok kamu kurumu ve belediye de destek verdi. İlki 2017’de gerçekleştirilen Uluslararası ASSAM İslâm Birliği Kongresi’nde Asya ve Afrika kıtalarında yer alan İslam ülkelerini kapsayan ve ASSAM ve SADAT logolarında göze çarpan haritayı yansıtan ASRİKA için bir anayasa taslağı hazırlandı. Taslakta, “Dünya üzerinde kendini tanımlaması ve nüfusu dikkate alındığında altmış bir İslâm ülkesinin varlığı kabul edilmekte” görüşüne yer verilirken, bu ülkeler dokuz bölgeye ayrılıyor ve Türkiye, Orta Asya İslâm Devletleri arasında sayılıyor. 

Anayasa taslağının imzacısı olan ve pek çoğu SADAT kurucuları arasında yer alan 10 isim şöyle: Adnan Tanrıverdi, Melih Tanrıverdi, Ali Coşar, Reşat Fidan, Ali Fuat Gökçe, Mehmet Zelka, Ersan Ergür, Gürcan Onat, Mehmet Naci Efe, Sabri Balaman.

ASRİKA’nın anayasa taslağı

İslâm Birliğinin oluşmasını çağın zarureti” olarak değerlendiren anayasa taslağında, üç aşama tarif ediliyor: İslâm Ülkeleri Meclisi, İslâm Ülkeleri Konfederasyonu ve nihai olarak ASRİKA İslâm Ülkeleri Birliği Konfederal Cumhuriyeti. 181 ana bir de geçici maddeden oluşan anayasa taslağında amaç şöyle anlatılıyor:

İslâm ülkeleri varlığını ve birlikteliğini belirleyen bu Anayasa, Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnetlerinin belirlediği ümmet anlayışı doğrultusunda; dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip birer üyesi olan İslam ülkelerini bir çatı altında toplamayı, manevi değerleri birlikte yaşatmayı ve yüceltmeyi, maddi değerleri birlikte üretmeyi ve paylaşmayı amaçlamaktadır.

ASRİKA İslâm Devletler Birliği’nin diline, bayrağına ve hükümet merkezine Temsilciler Meclisi tarafından karar verileceği yazılan anayasada, İslâm hukuku hükümlerine uygun yasa yapma yetkisi bölgesel İslâm devletleri ile milli devletlerin meclislerine veriliyor. “Egemenlik İslâmi hükümlerindir” görüşünün yazıldığı anayasada, yargı yetkisi, “İslâm Hukuku hükümlerine uygun olarak, bağımsız ve tarafsız mahkemelere” verilirken, bu düzenlemenin yer aldığı taslağın 16. maddesi şöyle:

Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerin hiçbiri, İslâm Hukuku hükümleri, ASRİKA İslâm Birliği Devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

ASRİKA’da yasama ve kurumlar

Taslakta, yasa yapma yetkisi Konfederal Meclis, Federal Meclisler ve Milli Meclislere veriliyor. Konfederal ASRİKA İslâm Devletler Birliği Meclisi bin, Federal Bölgesel İslâm Devletleri Meclisleri 750 milletvekilinden oluşurken, her meclisin vekil sayısı üye ülkelerin nüfusu oranında belirleniyor.

Vatandaşlık, “konfederal cumhuriyet vatandaşlığı” olarak tanımlanıyor. Seçme seçilme yaşının 18 olduğu taslakta, yürütmenin başı Konfederal Cumhuriyet Başkanı ismini alıyor. Türkiye Cumhuriyeti anayasasıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurumu, Yükseköğretim Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay gibi kurumlar başta olmak üzere, pek çok konuda benzerlikler dikkat çekiyor. Ayrıca Konfederal Cumhuriyet bünyesinde “İslâm Birliği Adalet Divanı, İslâm Birliği İnsan Hakları Mahkemesi” kurulacağı da taslakta yer alıyor.

Yasalar, Din İşleri Şûrasının denetiminde 

Konfederal Cumhuriyet, Bölgesel Federal Cumhuriyetler ve Milli Devletlerde oluşturulan ve “görev ve sorumluluklarında Kur’an-ı Kerim, Sünnet, Kıyas-ı Fukaha ve İcma-i Ümmeti esas alınır” denen Din İşleri Şûralarının görev ve yetkileri şöyle belirleniyor:

Yüksek Din İşleri ve Din İşleri Şûraları, Meclislere sunulan yasa teklif ve tasarılarını, meclis genel kurullarından geçen yasaları, Cumhuriyet ve Devlet Başkanlarının kararlarını, İslam Hukukunun Kaynaklarına uygunluğunu değerlendirirler, değerlendirmelerini Cumhuriyet ve Devlet Başkanlıkları ile Meclis Başkanlıklarına bildirirler.

Taslakta,  Konfederal Cumhuriyet Başkanının, görevine başlarken Konfederal Meclis önünde şu andı içeceği yazıyor:

Kur’an ve Sünnete bağlı kalacağıma, İslâm Birliğinin devam etmesi için çalışacağıma, İslâm Coğrafyasında ilahi adaletin tesis ve devamı için canım pahasına gayret göstereceğime, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve ümmetin bölünmez bütünlüğünü koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne ve yasalara sadakatle bağlı kalacağıma, ümmetin huzur ve refahı, ümmet dayanışması ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Konfederal Cumhuriyetin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma İslâm Ümmeti ve tarih huzurunda Kur’an-ı kerim üzerine and içerim.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.