Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Polisin Gezi’de vurduğu ilk kişi Lobna Allami: “Bir mucize olduğumu anladım ama mucize bir insanı halkın dışında bırakıyorsunuz”

Gezi Parkı’ndaki eylemlerde polisin vurduğu ilk kişi olan Lobna Allami, polisler onu vurmadan önce üç dili akıcı şekilde konuşabiliyordu. Hafızasını ve konuşma yetisini yitiren Allami’ye bugüne kadar hep Gezi ve travması soruldu, biz ona “Lobna neyi başardı ve ne istiyor?” diye sorduk. Allami, vurulduğu günün yıldönümünde sanata dair üretimlerini, epilepsi hastalığını ve toplumdan ne istediğini anlattı.

Haber: Senem Büyüktanır
Kamera & Kurgu: Furkan Erdem

Polis, Lobna Allami’yi 31 Mayıs 2013’te Gezi Parkı eylemleri sırasında kafasından gaz fişeği ile vurdu. İki kere beyin kanaması, üç kere beyin ameliyatı geçiren Allami, beynini geri almayı başarabildi. Bugünlerde felsefe metinleri de okumaya başlayan ODTÜ Felsefe Bölümü mezunu Lobna Allami, “Bu kadar şeye rağmen bir mucize olduğumu anladım ama mucize bir insanı halkın dışında bırakıyorsunuz, çalışamaz hale getiriyorsunuz. Ben tekrar çalışmak istiyorum” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnsanların beni ‘engelli ve çalışamaz’ görmesini istemiyorum”

“Epilepsi geçirdiğim için insanların beni engelli ve çalışamaz görmesini istemiyorum. Epilepsinin belli tetikleri var. O tetiklere dikkat edebilirsek engelli olan bütün insanlar çalışabilir hale gelir. Türkiye’de on kişiden biri epilepsi geçiriyor ve biz bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz. Epilepsi geçirdiğim bazı zamanlar ambulanstaki sağlık görevlileri bile ‘Çok mu içti’ diye soruyor. Daha önce Kalan Müzik’te ve Birleşmiş Milletler’de çalıştım. Onları tekrar ziyaret ettiğim zaman insanlar benden korkuyorlar ve ‘en son ne zaman nöbet geçirdin’ tepkisi alıyorum. Belediyelerde işlere başvurdum, hatta bahçede çalışmak için bile başvurdum fakat olumlu yanıt alamadım.”

“Beyin nasıl tekrar çalışır?”

Almanya’da deneyim üzerine tiyatro oyunu sahneleyen bir ekiple tanıştığını söyleyen Allami, “Beynini tekrar alabilen insanlardan” biri olduğu için onunla buluştuklarını söyledi. Allami, tiyatro ekibinin daha sonra iki doktorla da konuşarak, üçünü bir araya getirdiğini, Gezi Parkı eyleminde maruz bırakıldığı şiddeti, sonrasında yaşadığı ameliyat sürecini sahneye taşıdıklarını anlattı. Allami, daha önce sahnede hiç bulunmamış olan iki hekim ile yaptıkları tiyatroya dair “Cenevre’de bilimsel bir araştırma yapıyorlar. Yaklaşık on sene süren bir araştırma. ‘Beyin nasıl çalışıyor, bunu sahneye koysak’ diye düşündüler” sözleriyle anlattı.

“Travmadan önce ben utangaç bir çocuktum”

Sanatın kendisi için önemini dile getiren Allami, “Konuşamadığım ve yürüyemediğim zaman bana resim dersi vermeye başladılar. Travmadan önce utangaç bir çocuktum. Kimse beni sahneye çıkaramazdı” dedi. Müziğin beynin her noktasını çalıştırdığını dile getiren Lobna Allami, Berlin’de yaptığı bir tiyatro açılışında “Akdeniz’in Tuzu” ve “Arap Baharı” isimli müzik çalışmalarını şöyle anlattı:

 “İlk gün rembetiko yaptım. Rembetiko İstanbul’da Rumların yaptığı bir müzik ama ben Anadolu’da olan müzikleri bir araya getirdim. Ermeni, Türk, Kürt, Yunan müzisyenleri bir araya getirdim ve ‘Rembetikonun ne olduğunu biliyorsunuz. Size üç gün süre veriyorum’ dedim. Dördüncü gün sahneye çıktılar ve ortaya inanılmaz bir şey çıkardılar. Herkes aslında nerede ve nasıl ortaya çıktığı belli olmayan eski şarkıları kendi dilinde ve birlikte söyledi.”

“Eşitlik olmadan özgürlük olmaz”

20 sene önce ODTÜ’de felsefe okuduğunu hatırlatan Allami, dil bilgisini ve konuşma yetisini kaybettikten sonra ancak romanlardan kesitler okuyabildiğini fakat yakın zamanda tekrar felsefe okumaya başladığını söyleyerek filozof Jean-Jacques Rousseau’nun 1762 yılında yazdığı ve ideal bir toplum için nasıl bir siyasi sistemin kurulması gerektiğine ilişkin yöntem sunan Toplum Sözleşmesi’nden şu kesiti okudu:

“Her yasama sisteminin amacı, olması gereken genel yararın ne olduğunu araştırırsak, bunun belli başlı iki şeye, ‘özgürlük’le ‘eşitlik’e vardığını görürüz: Özgürlüğe varır, çünkü her özel bağlılık devlet bedeninden eksilmiş bir o kadar güç demektir; eşitliğe varır çünkü eşitlik olmadan özgürlük olmaz.” 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.