Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Serhat Güvenç yazdı: Karadeniz’de “tahıl koridoru”nu kim koruyacak?

Birkaç haftadır Karadeniz dikkatlerin odağında. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi zaten Karadeniz ve Türk Boğazlarını uluslararası politika gündeminin üst sıralarına taşımıştı. Buna ek olarak Rus ablukası nedeniyle Ukrayna’nın Karadeniz limanlarını kullanamasının sonuçları tartışma konusu oldu. Dünyanın önde giden tahıl üretici ve ihracatçısı Ukrayna’nın denizle bağlantısının kesilmesinin özellikle Afrika ülkelerinde gıda sıkıntısına yol açacağını öngörenler var. Bu nedenle Karadeniz’de bir “insani koridor” ya da “tahıl koridoru”nun nasıl açılabileceğine kafa yoruluyor. Konu geçen hafta Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye ziyaretine de damgasını vurdu.

Rusya’nın işgal girişiminin neden olduğu ayrışma, bu konuda da hissediliyor. Rusya’ya yakın yorumcular, Ukrayna’nın limanlarının kapalı olmasının sebebinin bu ülkenin denizi döktüğü mayınlar olduğunu ileri sürüyor. Aslında mayınların temizlenerek koridorun açılmasını istemeyenin Moskova değil Kiev olduğunu söylüyor. Ayrıca Ukrayna’nın abartıldığı kadar önemli ve büyük bir gıda üreticisi de olmadığını da ekliyorlar. Bu gruba göre bütün hikaye Rusya’nın “şeytanlaştırılmasına” yönelik bir kampanyanın parçası. Yani Karadeniz’de bir koridora ihtiyaç yok. Ancak geçen hafta Afrika Birliği’nin Başkanı ve Senegal Cumhurbaşkanı Sall’in Moskova’yı ziyaret ederek Putin ile görüştü. Sall’in Afrikalıların artan gıda fiyatlarından dolayı savaşın kurbanları arasında girebileceğine dikkat çekmesi ilginçti. 

Diğer yandan Avrupa’dan bakışla böyle bir koridorun mutlaka açılması gerekti görüşü giderek güçleniyor. Koridorun nasıl açılacağı ve işleyişinin kim ya da kimler tarafından temin edileceği konusunda farklı seçenekler değerlendiriliyor. Lavrov’un ziyareti sonrasında kamuoyunda Odesa açıklarındaki deniz mayınlarının Türk Deniz Kuvvetleri tarafından temizleneceği ve koridoru kullanacak ticaret gemilerine Türk savaş gemilerinin refakat edeceği izlenimi doğuran haberler, yorumlar paylaşıldı. Rusya’ya yakın kaynaklar ise koridor emniyetinin Rus donanması tarafından sağlanacağını iddia ediyor.

Londra, başından beri bu konuda oldukça şahin bir yaklaşım benimsedi. Kraliyet Deniz Kuvvetleri ya da NATO gemilerinin Karadeniz’e girip bu meseleye radikal bir çözüm getirmesini savunuyor. Atlantiğin öteki yakasında ise henüz resmi pozisyona dönüşmese de itibari olarak Amerikan bandırasına geçirilecek ticaret gemilerine, Amerikan donanmasının eşlik etmesini dile getiren emekli askerler var. Eski NATO Başkomutanları Admiral Stavridis ve Orgeneral Breedlove bu tür görüşler ifade edenler arasında.

Son olarak Avrupa önderliğinde bir uluslararası girişimin gerekliliğini dile yeni sesler var. Örneğin Dr. Natalie Tocci, dün Twitter hesabından “Ukrayna’dan tahılın çıkması için Avrupa önderliğinde bir uluslararası operasyon, hayat memat meselesi” paylaşımı yaptı. Tocci, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası eski Yüksek Temsilcisi Frederica Moherini’nin danışmanlığını yapmış bir isim. Pek yankı uyandırmasa da İngiltere ve Amerika’da seslendirilen Atlantikçi yaklaşıma alternatif Avrupacı bir seçenek de dile getirilmiş oldu. Avrupa’nın bunu NATO’dan bağımsız yapıp yapamayacağı merak konusu. Ancak uzak geçmişten bir örnek Avrupalıların zaman zaman NATO şemsiyesi dışında bu tür hamleler yapabildiklerini bize gösteriyor.

İran-Irak savaşı sırasında Basra Körfezi’ne dökülen deniz mayınlarının temizlenmesi için ABD, NATO’nun devreye girmesinde ısrarcı olmuştu. O dönem NATO’nun İttifak sorumluluk alanı dışında görevlendirilmesine karşı çıkan Avrupa ülkeleri, çareyi 1950’li yıllardan beri kış uykusuna yatırılmış olan bir askeri örgütü uyandırmakta buldu. Avrupa ülkelerine ait mayın tarama gemileri, Basra Körfezi’nde Batı Avrupa Birliği (BAB) çerçevesinde 1987’de Basra Körfezi’nde görev yaptı. 1991 Körfez savaşı sonrasında bir kez daha yine aynı yerde, aynı görevi icra ettiler.

Savunma ve güvenlik AB’nin on yıllardır rüştünü ispat etmeye çalıştığı alanlar. Geçmişte benimsenen pek çok iddialı hedeften vazgeçildi. Ancak AB ülkeleri deniz güvenliği konusunda şaşılacak derecede ilerleme kaydettiler. Hint Okyanusu’nda korsanlığı karşı yürütülen Atlanta Harekatı AB için hâlâ bir gurur kaynağı. Dolayısıyla AB deniz güvenliği konusunda görece daha fazla deneyime sahip. Tocci, Avrupacı seçeneği öne sürerken “başarılı” örneklerden esinlenmiş olabilir.

Ukrayna limanlarından başlayarak Karadeniz’i boydan boya kat edecek bir “insani koridor” ya da “tahıl koridoru”nun açılması bu limanların açığına dökülmüş mayınların temizlenmesini gerektirecektir. Ukrayna’nın buna rıza göstermesi zordur. Zira bu takdirde denizden gelecek bir saldırıya da açık olacaktır. Ancak mayınlardan arındırılmış sahanın Rusya tarafından saldırı amacıyla kullanılmayacağının garanti edilmesi durumunda bu rızayı gösterebilir. Bu garantiyi kim verir ve gereğini nasıl yerine getirir? Henüz berraklaşmış değil.

Türk medyasına yansıyan haberlerin doğru olduğunu varsayalım. Bu takdirde Ukrayna limanlarına erişimi engelleyen mayınlar Türk Deniz Kuvvetleri tarafından temizlenecek. Deniz Kuvvetleri bunu tek başına yapabilecek imkanlara sahip. Ancak bu durumda hukuki olmasa da şöyle bir ahlaki sorumluluk ortaya çıkıyor: Temizlenecek sahanın Rusya tarafından saldırgan amaçlarla kullanılmamasını temin etmek de Türkiye’ye düşecek. Ukrayna, güvenliğinin Türkiye tarafından garanti edilmesine sıcak baktığını daha önce ifade etmişti. “Tahıl koridoru”nun, Ukrayna’nın savunmasında zaaf yaratmayacak biçimde oluşturulması ve idamesi için Ankara’nın garantilerine sıcak bakabileceğini varsayabiliriz. Bu ise savaşın sonucu ne olursa olsun Odesa gibi liman kentlerinin Ukrayna’nın elinde kalacağını varsaymamızı gerektiriyor. Savaşın kapsam ve şiddetini azaltmaya henüz niyeti olmadığı açık olan Putin’in buna ikna edilmesi ihtimal dahilinde mi?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.