Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Serhat Güvenç yazdı: Karadeniz’de tehlikeli tırmanma

Rusya (göründüğü kadarıyla) geri dönmemek üzere tahıl anlaşmasından çekildikten sonra savaşın Karadeniz güvenliğine etkisini sınırlamak zorlaştı. BM ve Türkiye’nin katkılarıyla kotarılan tahıl anlaşması sadece küresel gıda krizini önlemekle kalmadı. Savaşın Karadeniz boyutunu da bir ölçüde sınırladı. Zira anlaşmanın uygulanabilmesi için savaşan taraflar Karadeniz’de başka yerlere göre daha ihtiyatlı angajman kurallarına göre hareket ettiler.

Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrasında Karadeniz’de binbir emekle inşa ettiği bölgesel güvenlik mimarisi Rusya’nın saldırısıyla çökmüştü. Tahıl anlaşması aslında artık işlevsiz kalan bu güvenlik mimarisinin ruhuna uygun düşen geçici bir düzenlemeydi, En azından Türkiye’ye sahildar olmayan ülkelerin savaş gemilerini bölge dışında tutma olanağı sağlıyordu. 

İngiltere ve ABD’de bazı çevreler Karadeniz’e deniz kuvveti göndermeye çok hevesliler. Ukrayna tahılını taşıyan ticaret gemilerine NATO’nun savaş gemilerinin refakat etmesi düşüncesini hararetle savunuyorlar. Onlara göre Odesa’dan başlayarak NATO üyesi Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’nin karasuları içinde devam edecek bir deniz koridoru ile Ukrayna tahılı taşınabilir. Bu koridorun güvenliğini hem sahildar hem de sahildar olmayan NATO üyelerinin savaş gemileriyle sağlayabilir düşüncesindeler. 

Tahıl anlaşmasının yürürlüğe girmesi bu tür seslerin de kısılmasına neden olmuştu. Ancak Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi; yetmezmiş gibi Karadeniz’deki her türlü ticaret gemisinin Ukrayna’na askeri malzeme taşıdığı gerekçesiyle meşru hedef sayılabileceğini ima etmesi seslerinin yeniden yükselmesine yol açtı. Rusya’nın tehdidine karşılık Ukrayna da Rus limanlarına gidern ticaret gemilerinin hedef alınabileceğini ilan edince, her türlü gemiyi Karadeniz’e çıkarmak eskisinden daha riskli hale geldi. 

Rusya, anlaşmadan çekilir çekilmez, Odesa Limanı tesislerini ve burada depolanmış tahıl stoklarını hedef alan bir saldırı yaptı. Saldırıların liman altyapısını ve yüklenmeyi bekleyen ürünleri hedef alması, Rusya’nın anlaşmanın canlamasını arzu etmediğini adeta teyid ediyor. Ukrayna’nın elindeki son Karadeniz limanındaki altyapı kullanılamaz hale getirildiği takdirde, tahıl anlaşmasını canlandırmak fiziken mümkün olmayacaktır. Odesa’daki altyapının tamamen kullanılamaz hale getirilmesi olası diplomatik baskılara karşı da Kremlin’e güçlü bir mazeret verecektir. Bu nedenle görünür gelecekte Odesa’ya yönelik Rus saldırılarının artarak devam etmesi beklenebilir. 

Ukrayna ise iki gün arayla iki Rus gemisini hedef alan saldırılar gerçekleşti. İnsansız deniz araçlarıyla icra edilen bu saldırılarda Ropucha sınıfı bir amfibi çıkarma gemisi ile Kerç Boğazı’ndan geçmekte olan bir SIG akaryakıt tankeri hedef alındı. Sosyal medyaya yansıyan görsel kayıtlardan amfibi çıkarma gemisinin aldığı yara nedeniyle yan yattığı ve romörkör tarafından Novorossiysk limanına çekildiği anlaşılıyor. Saldırıya uğrayan akaryakıt tankerinde ciddi bir hasar olmadığı bildiriliyor. İddaya göre saldırıya uğrayan tankerin refakatinde bir kaç Rus savaş gemisi bulunuyormuş. Her iki olayda da saldıran insansız deniz araçlarına herhangi bir müdahalede bulunmamış olması, Rus silahlı kuvvetlerinin yetkinliğine ilişkin kuşkuları daha da güçlendiriyor.  

Özetle son yaşananlarla bölgede deniz güvenliği ciddi tehdit altına girmiştir. Önümüzdeki günler ve haftalarda Türkiye’nin hiç de hayrına olmayacak yeni gelişmeler yaşanabilir. Mevcut tırmanma eğilimi sürerse Ankara’nın Karadeniz’de diplomatik inisiyatifi koruması güçleşecektir. 

Anlaşılan tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan Rus Cumhurbaşkanı Putin’in Türkiye ziyaretini ısrarla gündemde tutuyor. Eğer bu ziyaret gerçekleşirse tahıl anlaşması mutlaka gündeme gelecektir. Rusya’nın anlaşmaya dönmesi, Karadeniz’deki güvenlik risklerini Türkiye açısından yeniden yönetilebilir düzeye indirecektir. Tırmanmanın sürmesi, bugüne dek Karadeniz dışında kalmaya ikna edilebilen aktörlerin eline Türk Boğazları’dan savaş gemisi geçirmek için “makul” gerekçeler verebilir. Bu savaş gemilerinin Karadeniz’de boy göstermesi Rusya tarafından hiç de hoş karşılanmayacaktır. Yaşanabilecek her türlü sürtüşme, gerilime ve hatta sıcak çatışmaya bile evrilebilir. 

Ülkenin ekonomik olarak darboğazdan geçtiği günlerde, Türkiye tahıl anlaşması ile nispeten uygun maliyetle tarım ürünü sağlayabildi. Anlaşma Türkiye’nin hem güvenlik hem de ekonomik çıkarlarına hizmet ediyordu. Anlaşmanın sona ermesinin Türkiye’ye ekonomik maliyeti yüksek olacaktır. Ama Karadeniz’in bir çatışma sahası haline dönüşmesinin sonuçları bunlardan çok daha ciddidir. Savaş, Karadeniz’in her türlü sivil ve ticari her türlü deniz ulaşımına kapatıldığı bir aşamaya girebilir. 

Batı’da, Rusya “kayıtsız şartsız” yenilene dek savaşın sürmesini arzu edenlerin sayısı bir hayli yüksek. Ancak ne kadar silah ve teçhizat yığılrsa yığılsın Ukrayna’nın kendi başına Rusya’yı bu raddeye getirmesi imkansız. Rusya’ya haddinin bildirilmesi gerektiğini düşünen çevrelerin aklından Batı’nın bir noktada savaşa doğrudan müdahil olması geçiyor. Karadeniz’deki tırmanma bu çevreler için bulunmaz bir fırsat olabilir. Erdoğan, Putin’i ikna edebilmek için bu olasılığa dikkat çekecektir.

Türkiye kendince haklı nedenlerle savaş süresince siyasi ve ekonomik seçeneklerini olabildiğince geniş tutmak istedi/istiyor. Savaşın üçüncü tarafları da içerecek boyutta Karadeniz’e yayılması, tüm seçeneklerin fırsat maliyetini aşırı yükseltecektir. Ortada “denge” politikası ya da diplomasisi için zemin kalmayacaktır.

Savaşın başından beri Putin’in karar ve hamleleleriyle, Türkiye’yi er ya da geç taraf seçmek zorunda bırakabileceği düşüncesindeydim. Kremlin, tahıl anlaşmasından çekilerek Ankara’yı böyle bir karara giden güzergaha sokmuş olabilir.  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.