Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Demirtaş’ın voltranı ve cumhuriyetin ikinci yüzyılı

Selahattin Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi’nde iki hafta önce kaleme aldığı bir yazıda muhalefetin voltran oluşturması gerektiğinin altını çizmişti. Bunun üzerine Halktv’den İpek Özbey “Demirtaş’a voltran nasıl oluşturulur?” diye tek bir soru sordu ve Demirtaş’ın yanıtı iki gün önce yayınlandı. Cezaevinde olmasına rağmen Demirtaş’ın sözleri her zaman bir etki taşıyor ve yön gösteriyor. Hem Demirtaş hem de HDP son yedi yılda kriminalize edilse de, Demirtaş toplumun farklı kesimleriyle farklı mahallelerle bağlantı kurabilen ve farklı kesimlerden oy almayı başarabilmiş genç bir lider. Türkiye siyasetini yakından takip eden birçok kişi onun önümüzdeki on yıllık süreçlerde Ali Babacan, Ekrem İmamoğlu gibi genç liderlerle birlikte etkili olacağını düşünüyor. Dahası Kürt siyaseti son yıllarda giderek uluslararası bir boyutta ele alınırken (Suriye meselesi) iktidar bu korkudan mütevellit Kürt siyasetini aktörsüzleştirmek ve aynı anlama gelmek üzere sessiz kılmak için elinden geleni yapıyor. Bu süreç sadece Kürt siyaseti için işlemedi ama belki de en ağır onlar için işledi. Dolayısıyla 2023’te iktidar değişirse demokratikleşme süreci –geçiş süreci– çok aktörlülüğü ve çok sesliliği içerecek ve bu düzlemde Demirtaş önemli bir figür olarak siyasette yerini alacak.

Korku duyan mahalleler

Demirtaş’ın sözleri arasında iki önemli vurgu var. İlk olarak, Demirtaş Türkiye’de farklı mahallelerin varlığına dikkat çekip her mahallenin korkulara sahip olduğuna ve bunun tarihsel temelleri olduğuna işaret ederek ekliyor: Muhalefet bunların üstüne çıkarak yeni bir ortak söylem inşa etmeli.

Demirtaş’ın ikinci vurgusu ise cumhuriyetin ikinci yüzyılı sözü. Bunun önemli bir vurgu olduğunu düşünebiliriz çünkü cumhuriyet ikinci bir yüzyıla adım atarken hem devlet hem de toplum yeniden şekilleniyor. Korkular da bu sürecin en önemli parçası ne yazık ki. Bu sürecin demokratik ya da otoriter bir şekilleniş olup olmadığına eğer her şey yolunda giderse 2023 yılı Haziran seçimlerinde toplum karar verecek. İktidar korkuya oynarken muhalefetin elinde tek bir yol var: Umut siyaseti. Yeni bir toplumun yol haritası ve bunu icra edecek heyetin vereceği güven muhalefet için hayati bir konu.

Öte yandan Demirtaş’ın muhalefet voltran oluşturulmalı önerisi lafzi olarak yeni değil. Türkiye’de şu anda demokratik bir devlet ve demokratik bir toplum için emek harcayan herkesin aklında uzunca bir süredir muhalefetin topluma güven verecek bir birlik oluşturması var.

Demirtaş’ın sözlerindeki esas önemli nokta toplumun korkular temelinde mahallelere ayrılmış olması, siyasetin bunu kullanması ve muhalefetin bunlara karşı cesaretle ve özgüvenle hareket etmesi talebi. Ve dahası bunun nasıl olabileceğinin altını açık açık doldurması. Gerçekten de altılı masada oturan liderler jenerik konularda çok iyi anlaşıyorlar: Türkiye’nin güçlü bir demokrasiye ihtiyacı var gibi. Ama ayrıntılandırılmış yol haritaları konusunda iyi değiller. Ekonomi başta olmak üzere pek çok konuda seçim dönemine işaret ediliyor. Peki ekonomi ya da topluma yön veren korkuların dağılması üzerinde bir anlaşma var mı? Bunu bilmiyoruz. Eğer seçimler zamanında yapılırsa, ortak aday – eğer bunda bir anlaşma varsa – nasıl bir seçim kampanyası inşa edecek? Bu sorulara yanıtlar çoktan verilmeliydi. Yanıtlar verilmiş olsa Erdoğan’ın adaylığını açıklamaktan imtina edeceğini bile düşünebilirdik. Çünkü bu sorulara verilmiş güçlü yanıtlar iktidardaki çözülmeyi hızlandıracağı gibi muhalefete duyulan desteği de derinleştirirdi. O yüzden Demirtaş’ın korkulara yönelik cesur ve özgüvenli çıkış talebi ve onu somutlaştırması muhalefetin bugüne kadar boş bıraktığı bir alanı dolduruyor.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı

Son olarak Demirtaş’ın cumhuriyetin ikinci yüzyılı vurgusuna değinmekte fayda var. Mahallelerden ve onun amigolarının kendi çıkarları için yarattığı atmosferden beslenen ilk yüzyıl olumsuz bir 10 yılla kapanıyor. Eğer ikinci yüzyılın ilk 10 yılı da böyle olursa Türkiye sorunlarını çözme kapasitesinden tamamıyla uzaklaşacak ve bu sorunları baskı yoluyla çözmeyi deneyerek birlik yarattığını zannederken ülkenin fay hatları etrafında yarılmasına neden olacak.

Öte yandan hem altılı masanın varlığı hem de Demirtaş’ın fikirleri bunca sorunumuza rağmen halen önemli bir demokratik inanca işaret ediyor. Bu inancın haklı gerekçeleri var zira Cumhuriyetin ikinci yüzyılının nasıl olacağına artık iktidar karar veremez durumda. Bütün karar muhalefetin ancak zaman daralıyor. Ve dahası, seçim kazanmanın dahi yetmeyeceği bir iklimdeyiz, siyasetin matematik değil bir duruş ve dönüşüm işi olduğunu unutmamak lazım. Özellikle böylesi bir anda.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.