Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Afet yönetimi ve siyasal sonuçları

Bu yazıyı depremin ardından yaklaşık 10 gün geçtikten sonra yapılan birçok gözlemin ardından kaleme alıyorum.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Felaketler doğaları gereği birçok krizi bünyesinde taşırlar. Aynı anda çözülmesi gereken birden çok sorun vardır. Hepsi ağırdır. Sakin ve kararlı olmayı, danışmayı, hızlıca organize etmeyi, birleştirmeyi, mobilize etmeyi ve aynı zamanda hiç kimseyi unutmamayı gerektirir. Kati kararlar almak ve bunların uygulanmasını sağlamak da afet yönetimi sırasında hayat kurtarır. Yaşayarak gördük.

Bir afet sonrasında yapılmaması gerekenler ise acelecilik, kararsızlık, organizasyonsuzluk, kutuplaştırma, atalettir. Devlet adamlığı olarak toplumda yer bulan ve seslendirilen kavram ise hem normal zamanlarda hem de kriz ve felaket anlarında yukarıda ilk olarak saydığım özelliklerin sergilenmesini içerir. Özellikle afet anında. Çünkü afetler bildiğimiz anlamda bütün gündelik yaşamın sekteye uğradığı ve sayısız krizin başgösterdiği bir andır. Böylesi bir anda partizanlık değil devlet adamlığı olarak tarif edebileceğimiz bir özellikler bütününün devreye girmesi şarttır.

Yaşadığımız afette iktidar gerekli adımları atamadığı gibi geçtiğimiz 20 yılda da bir hazırlık yapmadığını göstermiş oldu. Buna ilaveten deprem sonrasındaki partizan ve kutuplaştırıcı tavırlar ve söylemler afet yönetimi değil algı yönetimi olduğunu gösterdi.  

Dahası güçlü liderliğin böylesi anlarda hiçbir işe yaramadığı gibi işleri daha da zorlaştırdığı anlaşıldı. Bize iktidarı orkestre eden ama bazen o orkestranın içinde kaybolan bir aklıselim lazım. Pandemi döneminde İspanyol El Pais’te yayımlanan bir yazı Fransa ve Almanya’nın pandemi yönetimini karşılaştırıyordu. Fransa’nın aşırı merkezi tavrı ile Almanya’nın adem-i merkezci tavrı sonucunda Almanya’nın kriz anında iktidarı bölerek yaydığını ve krizi daha iyi yönettiğini iddia ediyordu. Aynı durumun Türkiye’de de olduğu kanaatindeyim.

Bu depremin birçok siyasi sonucu olacak. Çok büyük ve derin dönüşümler bizi bekliyor. Artık sadece zaman meselesi bu. Fakat üç sonucu hızlıca ayırtedebiliriz.

Birincisi Türkiye’de siyasal sistemin ve rejim ilişkilerinin de bir krizde olduğu gerçeği. Aslında Türkiye’de son yıllarda siyasal ve toplumsal bir afet yaşandı. Bu krizin güçlü liderlik ve güçlü tek parti iktidarı ile aşılamayacağı kanaatinin sadece muhalif kesimlerde değil iktidara oy verenlerde de geliştiğini düşünüyorum. Nasıl ki pandemi ve ekonomik kriz iktidarın yönetim algısında gedik açtıysa, deprem o algıyı tuzla buz etti.

İkinci değişim ise insanlar kendilerine söylenenle gerçekte olan arasındaki farkı çok çabuk teşhis ettiler. Normal zamanlarda makyajlanabilen sorunlar böylesi bir felaket sonrasında çok net görüldü.

Üçüncü olarak, bu kriz bize uzun zamandır kendisi hakkında daha önce büyük eleştiriler olan bir ismin yükselişini gösterdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrı ve krize müdahale biçiminin olumlu yankılar uyandırdığını görmek zor değil. Bunu yurtiçi ve yurtdışından farklı kaynaklardan görüyoruz.

Kılıçdaroğlu’nun felakete yaklaşımının devlet adamlığı kategorisinde değerlendirildiğini düşünüyorum. Sakin, kararlı, hızlıca organize olabilen ve partisinin ilgili birimlerini -il teşkilatları, belediyeler, vekiller, MYK üyeleri- hızlıca harekete geçiren ve krize müdahale etmesini sağlayan, kutuplaştırmayan, birleştiren bir çizgiyi gösterdi. Dahası bunları yaparken üzerinde bol durmadığını gördük.

Bazı insanların zor zamanları ve dalgalı denizleri sevdiğini düşünenlerdenim. Afet anında Kılıçdaroğlu’nun müdahale biçimi onun siyasal afet yaşayan bir ülkeye de çare olabileceğinin işaretini sundu. Bu fikri paylaşmıyor olabilirsiniz ama son aylarda kendisini eleştiren biri olarak dahası gördüğünü aktarması zorunlu biri olarak bunu paylaşmak istedim.

Kısacası, iktidarın ve muhalefetin afet yönetimindeki performansı Türkiye’de siyasete yüklenen anlam ve rolleri zihinsel açıdan bütünüyle değiştirdi. Şu andan sonra sadece bu zihinsel değişimin maddi değişime tevdi edilmesi süreci kaldı. Çok doğal ve tedrici bir süreç. Hiçbir siyasi müdahale sürecinin bu doğal dönüşümü engelleyebileceğini düşünmüyorum. Seçim erteleme tartışması dahil.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.