Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Sedat Peker’in yeni oyun planı

Ruşen Çakır, Sedat Peker‘in sosyal medyadaki son açıklamalarını ve arka planını değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Zübeyde Beyaz

Merhaba, iyi günler. Bugün ikinci kez karşınızdayım ve daha iki tâne daha yayın var, şimdiden söyleyeyim. Sedat Peker’den bahsedeceğim. Bugün üst üste gelen sosyal medya paylaşımları –daha çok tweet’ler tabii ki– artık Türkiye’nin gündeminde bayağı bir yer tutmaya başladı. Tabii ki eski videoları kadar etkili olmuyor; ancak yine de bu sâkin geçen günlerde insanların dikkatini çekiyor ve bence bu bir fırtınanın da habercisi. Zâten kendisi de attığı tweet’lerde, seçim sürecinde videolarıyla karşımızda olacağını duyurdu. Bu konu hakkında birtakım düşüncelerimi, gözlemlerimi ve tahminlerimi aktarmak istiyorum. Yarın bu konuyu da ele alacağımız bir yayını da şimdiden duyurayım; Ahmet Şık’la bir aksilik olmazsa –ki olmayacak diye düşünüyorum– bir yayın yapacağız; Türkiye’nin seçime nasıl gittiğini, kimlerin nasıl hazırlandığını konuşacağız. Ve onun içerisinde tabii ki bu konulara birçok kişiden ve tabii ki benden de daha fazla vâkıf olan Ahmet’e, Sedat Peker’in son söylediklerini de sormayı düşünüyorum. Saat henüz belli değil, ama akşam saatlerinde yayınlanır.

Sedat Peker en son videosunu 6 Haziran 2021’de yapmış — dokuzuncu videoydu bu. Neredeyse bir yıl sonra, güçlü bir şekilde, ama videoyla değil de tweet’lerle çıktı karşımıza. O kadar uzun yazıyor ki, meselâ en son yaptığı tweet dalgaları diyelim, 25’erden 50 tweet birden yazdığı, anlattığı, geçmişten Mesut Yılmaz ve Mehmet Cengiz’le ilgili bir olay var ve birçok başka isim var tabii. Mesut Yılmaz artık hayatta değil; oradaki birçok kişi eskisi kadar etkili de değil; ama burada kendisinin cezâevinden çıkmasını sağladığını söylediği iş insanı Mehmet Cengiz, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Beşli Çete” dediği olayın en önde gelen, en öne çıkan ismi. Sedat Peker, aynı zamanda kendisiyle akraba olduklarını da söylüyor — ki herhalde doğrudur. Çok detay veriyor ve söyledikleri hakkında herhangi bir soruşturma açılmamasını da daha sonra tekrar dile getirdi. Birçok kişi de sosyal medyada bunu söylediler. Daha önceki yaptığı açıklamaların ezici bir çoğunluğu da yargı tarafından önemsenmedi ya da tabii ki yargı Türkiye’de bağımsız ve tarafsız olmadığı için, siyâsî irâdeden çekinildiği için işlem yapılmadı; yapılır gibi olanlardan da pek bir şey çıkmadı. 

Bu sefer yazdıklarından da pek bir şey çıkacağını sanmıyorum; ama şunu söyleyeyim: Meselâ 6 Haziran 2021’deki son videosunda Demirören Âilesi’ne yönelik birtakım şeyler de vardı — Ziraat Bankası’ndan krediler. Şimdi Demirören tekrar karşımıza çıktı. Ama o tabii ki Demirören demiyor, başka bir şekilde hitap ediyor; bir şeylerin fikrî tâkibini de yapıyor Sedat Peker. Burada şu hâliyle bakıldığı zaman, Sedat Peker’in Türkiye’de aslında heyecanlı geçmesi gereken siyâsî hayâta bir müdâhalesi söz konusu. Yani ortada konuşulması gereken çok şey varken, gündeme getirilmesi gereken çok şey varken pek bir şey yapılmıyor; sâkin geçiliyor. Altılı Masa ayda bir toplanıyor; arada sırada Kılıçdaroğlu birtakım yerlere baskın düzenliyor. Bunlardan birisinin, SADAT’ın Sedat Peker tarafından çok ciddî bir şekilde gündeme getirilmiş olduğunu da unutmayalım. Bir anlamda muhâlefet partileri Sedat Peker’in söylediklerinin devamcısı oluyorlar. 

Bugün de –ya da dün, tam emin değilim– bir televizyon programında, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da yine Peker’in de dile getirdiği isimlerden birisinin, AKP’li eski bir bakanın malvarlığının araştırılması istemiş: Canikli’nin. Bunu görüyoruz; yani Peker siyâsetçilerin değil siyâsetçiler Peker’in ardından gidiyorlar, ama onun hızına pek yetişemiyorlar. Ve anladığım kadarıyla da bundan sonra kolay kolay yetişemeyecekler. Çünkü Sedat Peker bize en son attığı tweet’lerde videolara hazır olmamızı söylüyor. Videolar hazırlayacak. Seçim sürecine ciddî bir şekilde müdâhil olacak. 

Neler anlatacak? Ne tür belgeler gündeme getireceğini bilemiyorum; ama şu âna kadar yaptıklarını düşünürsek, bundan sonra yapacaklarının da ciddî bir şekilde tartışmaya yol açacağını söylemek mümkün. Onun en büyük avantajı, bence, kendisini de işin içerisine katması; kendisini de suçluyor. Bu son Mesut Yılmaz olayında da olduğu gibi, “Ben de suç işledim, kendimi dışarı çıkarttırdım, birine şantaj yaptım, soruşturun, daha fazla belge vereyim” diyor meselâ. Yani “Herkes kirli, ben temizim” demiyor; kendisinin de dâhil olduğu yasadışı faaliyetleri aktarıyor. Meselâ geçmişte öyle çok örnek vardı: Hürriyet gazetesinin basılması olayı meselâ ilk aklıma gelenlerden birisi. Kendini kenara çıkartmıyor, sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermiyor. Kendisinin kirli olduğunu, ama başkalarının daha kirli olduğunu; kendisinin zâten –her ne kadar sevmese de– “suç örgüt lideri” olarak tanımlandığını, ama diğerlerinin siyâsetçi, bakan vs., üst düzey bürokrat ya da polis şefi gibi tanımları olduğunu söylüyor. En son Mesut Yılmaz olayında dile getirdiği “temiz toplum” kampanyaları ile ilgili söylediği de: “Temiz toplum falan yoktur. İnsanlar zâten temiz değildir” diye de çok bâriz bir şekilde pozisyon alıyor. 

Sırada videolar var. Nasıl yapacak? Biliyoruz ki iktidârın bastırması sonucu Birleşik Arap Emirlikleri kendisine bir sınır çizdi. Video yapamadı; belli ki eğer yapmaya devam etseydi başına işler gelecekti. Birleşik Arap Emirlikleri niye böyle bir şey yaptı acaba diye sorar gibi olduk. Ama sonra anladık ki Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’yle o büyük kavgayı sonlandırdı. Karşılıklı en üst düzeyde ziyâretler oldu ve Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri’yle barıştı. Bu barışın bir aşamasında, belli ki Sedat Peker olayı da gündeme gelmiş. Şimdi tekrar video yapacağım dediğine göre, bu sorunu ya bir şekilde aşacak ya da bir şekilde bu sorunun üstüne üstüne gidecek — merakla bekliyoruz. Sâdece biz beklemiyoruz tabii. Sedat Peker’in kendileri hakkında birtakım ifşâlarda bulunma ihtimâlini düşünen eski ve hâlen var olan birtakım yetkililer, siyâsetçiler, şunlar bunlar da herhalde endîşeyle –biz merakla, onlar endîşeyle– bekliyorlardır. 

Burada Peker’in bugüne kadar yaptıklarında gördüğümüz birçok şey doğrudan kendisinin dâhil olduğu olaylar; ama bâzıları da kendisinin dâhil olmadığı, ama bilgi sâhibi olduğu olaylar — ya da iddialar diyelim. Bu da bize hep şunu düşündürdü: Birileri Sedat Peker’e katkıda bulunuyor herhalde. Yani birileri ona birtakım belgeleri, bilgileri veriyor; bir trafik söz konusu herhalde diye düşündük — ki bu çok mâkul bir düşünce. Benim tahminim, önümüzdeki süreçte bu tür olayların çok daha fazla olacağı; çünkü 20 yıllık bir dönemin kapanması söz konusu. Erdoğan iktidârının sonlanma ihtimâli çok yüksek ve bu sonlanma ihtimâline, seçimlerin normal zamanda yapılmasına bir yıldan az bir süre kaldı. Eğer Erdoğan gerçekten iktidârı kaybedecekse, Türkiye’de çok şey değişecek, değişmek durumunda. 

Ne, nasıl, hangi hızla değişir bilemiyoruz. Ama birçok şey değişecek, birçok kişi yerinden olacak ve belki de birçok kişi yaptıkları ettikleri nedeniyle yargılanacaklar ve bu süreçte, tabii olay yaklaştıkça ve kendi nabız tutmalarına göre iktidârın değişeceğine inanan, buna kanî olan insanların bâzıları yollarını ayırmaya başlayacaklar. Yollarını ayırmaya başlarken de –ki Kılıçdaroğlu’nun daha önce bürokratlara yönelik çağrıları aslında bunu teşvik yolundaydı–, bu pozisyon almanın yanında, bildikleri birtakım şeyleri de paylaşma yoluna gidecekler. Ve Sedat Peker bu anlamda birçokları için bir câzibe merkezi olacak. Özellikle de iktidar içerisinde, bürokrasi içerisinde, siyâsî hareketler içerisinde, hazzetmedikleri kişiler hakkında birtakım belgeler istiflemiş olan çok kişi vardır. Türkiye maalesef böyle bir ülke; herkes birbiri hakkında elinden geldiğince bir şeyleri, “Lâzım olur” diye stokluyor — bunu gördük. Bunun tabii pîri Fethullahçılar’dı — 17/25 Aralık’ta onu çok ciddî bir şekilde gördük. Ama herkes kendi imkânları ölçüsünde böyle bir şeyler hazırlıyor —kendisini korumak için ya da başkasına saldırmak için. 

İşte, videolarıyla geleceğini de duyuran ve şimdiden tweet’leriyle bayağı bir ortalığı karıştıran Sedat Peker, belli ki “gel gel” yapıyor. Birtakım belgelerin ve bilgilerin de kendisine gelmesinin kapısını aralıyor. Ve oraya çok yoğun bir trafiğin olacağını düşünmemiz için çok neden var. Şu hâliyle bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapabileceklerini gösteriyor. Şu güne kadar yaptıklarına rağmen ayakta kalabilmiş bir isim Sedat Peker; kendini bir şekilde koruyabilmiş. Normal şartlarda o yaptığı videoların ardından başına birçok şey gelmesi söz konusu olabilirdi — ki kendisi de bu tür birtakım girişimlerin olduğunu söyledi. Dolayısıyla şu âna baktığımızda, Sedat Peker Türkiye’deki birçok medya kuruluşu, odak vs.’den çok daha güçlü bir şekilde Türkiye’deki iktidar dengelerini değiştirebilme potansiyeline sâhip. 

Tabii şunu özellikle vurgulamak lâzım: Birtakım ifşâlar, iddialar –belgeli ya da belgesiz– neyi ne kadar değiştirir? Gerçekten hakkında konuşulan kişilerin hayâtı kararır mı? Yoksa çok da fazla etkilemez mi? Bunu kestirmek mümkün değil. Kimi durumlarda tabii ki birçok kişi hızlı bir şekilde pozisyonunu kaybederken, kimileri de hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebiliyor. Bir diğer husus da şu: Seçim döneminde kişisel görüşüm o ki –şimdiden bunun işaretlerini görmeye başladık– dört bir koldan bu tür birtakım belgeler, bilgiler, videolar, işin içerisine cinselliğin de gireceği, tabii ki para-pul hareketlerinin gireceği, uyuşturucu kaçakçılığı vs. gibi hususların gireceği, yolsuzluk iddialarının gireceği çok sayıda olayla ya da “ifşâ” ile karşılaşabiliriz. Herkes buradan elinden geldiğince, ya doğrudan kendi kimlikleriyle Sedat Peker gibi ya da birtakım müstearlarla, anonim isimlerle –zamânında Fethullahçılar’ın yaptığı gibi– yağdıracaklar gibi geliyor bana. Bu konuda iktidar yanlıları da muhâlefeti îtibarsızlaştırmaya yönelik birtakım şeyler yapacaktır. Fethullahçılar illâki bu olaya bir şekilde dâhil olacaktır. Onlar hem birtakım şeyleri istiflemekte, hem de birtakım şeyleri üretmekte çok mâhirler. Yedikleri bütün darbelere rağmen, yurtdışındaki varlıklarıyla bu sürece dâhil olacaklardır. Zâten şunu da biliyoruz: Sedat Peker’in yaptığı videoların daha sonra sosyal medya paylaşımlarını vs. en çok yurtdışındaki Fethullahçı bâzı isimler kullandılar. Kimi zaman Sedat Peker’e meydan okuyarak, kimi zaman ona da saldırarak, ama onun bayağı bir ekmeğini yediler — özellikle bâzı isimler. 

Şu hâliyle bakıldığı zaman, Sedat Peker’in aslında bayağı bir güçlü olduğunu düşünüyorum. Özellikle son paylaşımlarında referans verdiği, saygıyla bahsettiği Yılmaz Özdil, şu anda gazeteci olarak Türkiye’nin en popüler bir iki isminden birisi; yüz binlerce, belki milyonlarca insan onu izliyor, kitaplarını ve yazılarını okuyor. Yılmaz Özdil bir süredir Sedat Peker’in birçok iddiasını dolaşıma sokarak, daha fazla kesimlere ulaşması yönünde bayağı bir pozisyon aldı. Yani yazılarında, sosyal medya mesajlarında sürekli bunları gündeme getiriyor ve bu iddiaların savcıları harekete geçirmesi gerektiğini söylüyor. Bu destek çok önemli bir destek, onu özellikle vurgulamak lâzım. Evet, Sedat Peker kendisiyle tanışmadığını söylüyor. Bu çok anlaşılır bir şey, ama saygısını da belirtiyor. Meselâ Yılmaz Özdil gibi birisinin bu konuda böyle aktif bir pozisyon alması, bâzı gazetecilerin anlaşıldığı kadarıyla Sedat Peker’le görüşerek birtakım şeylerin dolaşıma girmesine katkıda bulunması vs., bu Peker olgusunun tek başına bir kişinin, âile fertlerinin yardımıyla, belki birkaç basın danışmanıyla yaptığı bir olay olmaktan çıktığını bize gösteriyor. 

Muhâlefetin gerçek anlamda Türkiye’de siyâsetin gündemine aktif bir şekilde müdâhil olması hâlinde, tabii bunun için öncelikle adayının çıkması, adayının iyi bir ekiple ve güçlü bir programla kamuoyunun karşısına çıkması ve bu iktidarı iyice terletmesi gerekiyor. Böyle bir ortamda Peker, yeni videolarla gelirse, normal şartlarda muhâlefetin daha güçlenmesine katkıda bulunabilir, onu özellikle vurgulamak lâzım. Ama bunun tek başına Sedat Peker’le sınırlı kalacağını sanmıyorum. Tekrar onu söyleyeyim: Seçim yaklaştıkça, bu tür mekanizmalar, hiç bilmediğimiz bâzı isimler de ortaya çıkabilir. Gerçek kimlikleriyle ya da anonim birtakım hesaplar üzerinden bir bombardımana tâbi tutulabiliriz. Bu bombardımanın bir amacı rakipleri yıpratmak olduğu gibi, bir diğer amacı da Sedat Peker gibi isimlerin etkisini kırmak olacaktır. 

Dolayısıyla, seçimlere bir yıldan az zaman kala, çok sert bir döneme gireceğimizi, özellikle sosyal medyanın çok ciddî bir şekilde gündeme geleceğini ve iktidârın her nedense Meclis tâtilinden sonraya ertelediği, o “dezenformasyon yasası” dedikleri, sosyal medyayı iyice denetim altına almayı hedefleyen yasanın neden gündemde olduğunu bize gösterdiğini düşünüyorum. Çok sert geçecek; ama gördüğüm kadarıyla Sedat Peker bu konuda bayağı bir hazırlık yapmış. Bir ara, biliyorsunuz, hani, “Birtakım videoları çekti, güvenilir birtakım yerlere verdi. Başına bir şey gelirse onlar devreye girecek” gibi şeyler söyleniyordu, akıllar yürütülüyordu — doğru ya da yanlış, bilmiyorum. Ama şu hâliyle bakıldığı zaman, bir yıllık bir sürede bayağı bir hazırlık yaptığını düşünmek için elimizde çok neden var. Hem kendi hazırlıkları, hem kendisine akan bilgilerle bir plan hazırlamışa benziyor. Tabii ki şunu söylemek lâzım: O ne yaparsa doğru yapıyor diye bir şey yok. Çok yanlış da yapıyor. Eğer bu planı, stratejisini çok iyi hazırlamışsa –ve tabii videoları çekeceği atmosferler, giyeceği kılık kıyafetler, arkaya koyacağı semboller, bütün hepsi bir bütündü biliyorsunuz bunların– Sedat Peker önümüzdeki seçimin en önde gelen aktörlerinden biri olabilir ve anladığım kadarıyla öyle olmak istiyor. Neden böyle yapmak istiyor? İktidar değişirse, yeni bir dönem açılırsa, o da anladığım kadarıyla Türkiye’de olmak istiyor; çünkü Peker gibi isimler, her ne kadar yurtdışında kalabiliyorlarsa da, esas olarak ülkede olmak istiyorlar. Hani “Taş yerinde ağırdır” misâli, ülkede olmak ve belki de kendine yeni bir sayfa açmak istiyor. Bunları da bir anlamda hem bir hesaplaşma hem de kendini temize çekme faaliyetleri olarak görmek mümkün. Evet, yarın Ahmet Şık’la da bu konuyu ve başka şeyleri konuşacağız; ama bu konuyu ele alacağımızı hatırlatıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.        

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.