Mansur Yavaş, Ümit Özdağ ile Buğra Kavuncu’yu neden ve nasıl barıştırdı?

Altılı masanın altıncı toplantısından bir gün önce geçtiğimiz cumartesi (20 Ağustos) akşamı Habertürk yayınında konuşan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda sahada en çok duydukları ismin Mansur Yavaş olduğunu söyledi.

“Kemal Bey’in (Kılıçdaroğlu) adaylığına nasıl bakarsınız?” sorusunu da cevaplayan Kavuncu, “Hiçbir zaman ‘Aday olacağım’ demedi. Bu algıya müsaade ediyor, bu da çok normal. Olmaması anormal olurdu. Bu iddiayı muhafaza ediyor. Bizim sahada şubat ayından beri en çok duyduğumuz isim Mansur Başkan. Mansur Yavaş ile ilgili bir ağırlık var” yanıtını verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener‘in “Cumhurbaşkanı adayı değil başbakan adayıyım” açıklamasının kendilerine çok sorulduğunu söyleyen Kavuncu, “Ben ve teşkilatlarımız Meral Akşener’in en doğru kişi olduğuna inanıyoruz” dedi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olması çağrısını yineledi ve “Sayın Mansur Yavaş’ın arkasındaki destek nisandan bu yana daha da artmıştır” dedi.

Özdağ, daha önce FETÖ üyesi olmakla suçladığı, davalık olduğu ve kurucuları arasında bulunduğu İYİ Parti’den ayrılmasını neden olan Buğra Kavuncu’nun sözlerine atıfta bulundu.

Ruşen Çakır, Mansur Yavaş’ın adaylığı konusunda Ümit Özdağ ile Buğra Kavuncu’nun aynı noktaya gelmesini ve bu açıklamaların Yavaş’ın olası adaylığına etkisini değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Zübeyde Beyaz 

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. Bir korsan yayın yapıyorum. Normalde bir saat sonra, saat 15:00’de sizlerin, izleyicilerin katılımı ile “Muhâlefetin ortak adayı kim olsun, kim olmalı?” tartışması yayını yapacağız; ama biraz önce Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın basın toplantısından sonra bu korsan yayını yapmak farz oldu. Şu anda konuştuklarım, bir saat sonra yapacağımız yayının da konusu olduğu için, çok iç içe geçmiş iki yayın söz konusu olacak sonuçta. Diğer yayında yapmayı, söylemeyi düşündüğüm bâzı şeyleri buraya transfer edeceğim, çünkü çok ilginç bir şeyler yaşanıyor. Muhâlefet cephesi diyeceğim ama, Ümit Özdağ’ı tam olarak muhâlefete yerleştirmek mümkün mü çok emin değilim. Kendisi öyle olduğunu söylüyor, ama o durum biraz karışık, en azından o masada değil. 

Şöyle çok hızlı bir kronoloji çıkartalım: Cumartesi günü akşamı HaberTürk televizyonunda İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu Serap Belet’in yönetiminde, Nagehan Alçı, Deniz Zeyrek ve Kürşat Oğuz’un karşısına çıktı. Böyle bir haber kanalında bir il başkanının, kanalın üç “ağır topu”nun –diyelim– karşısına çıkması, Cumartesi akşamı çıkması başlı başına mânîdar. Ve burada Buğra Kavuncu çok çarpıcı şeyler söyledi. Dedi ki: “Kılıçdaroğlu adaylığı sorusuna hiçbir zaman aday olacağım diye cevap vermedi. Bu algıya müsaade ediyor; bu da çok normal, bu iddiayı muhafaza ediyor. Bizim sâhada en çok duyduğumuz isim Mansur Başkan. Mansur Yavaş ile ilgili bir ağırlık var” dedi — ki bunu önemli bir not olarak düşelim. İl Başkanı olmakla birlikte Meral Akşener’e çok yakın bir isim olarak görülüyor ve onun Akşener’den bağımsız bir şekilde bu netlikte konuşması çok mümkün değil — öyle söyleyelim. Bunun bir nedeni de Kılıçdaroğlu’nun son dönemde özellikle yurdun dört bir tarafında, sosyal medyada kendini muhâlefetin adayıymış gibi düşünüyor olması, öyle bir algının ortaya çıkması. İYİ Parti’nin de bundan rahatsız olduğu söylenir olmuştu. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bu şekilde dayatmasından rahatsızlık duyulduğu söylentileri var ve bunlar da tam Altılı Masa’nın birinci tur son görüşmesinin arifesinde, Pazar günü saat 14:00’te toplanacak olan masadan önce Cumartesi akşamı Buğra Kavuncu tarafından söylüyor. Tabiî ki bu masaya geliyor. Pazar günü Ümit Özdağ bir açıklama yaptı, dedi ki: “Pazartesi günü milletimize çok önemli, târihî bir çağrı yapacağım” dedi — onu da not edelim. Pazar günü Altılı Masa toplandı. Altılı Masa’dan cumhurbaşkanı adaylığı konusunda, masanın belirleyeceği adayın 13. Cumhurbaşkanı olacağı ve sâdece altı partinin değil tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacağı söylendi. İşte, cumartesi ve pazar günü iki olay; Ümit Özdağ’ın açıklaması, basın toplantısı yapacağına dâir duyurusu ve Altılı Masa toplantısı, onun açıklaması ve bugün öğlen Ümit Özdağ’ın Mansur Yavaş’ı tekrar aday göstermesi. Önce bir dinleyelim bakalım Ümit Özdağ ne demiş?

Ümit Özdağ: “Bu doğrultuda biz Nisan ayında yapmış olduğumuz teklifi tekrarlıyoruz. Sayın Mansur Yavaş’ın arkasındaki destek Nisan’dan bu yana daha da artmıştır. Bakın, tekrar ifâde ediyorum. Bizim aylar önce gördüğümüzü şimdi Altılı Masa’nın diğer siyâsetçileri de televizyonlardan sâhada Mansur Bey görülüyor diye ifâde etmeye başladılar. Günaydın! Yeni mi uyandınız? Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun! Kedi yavrusunun gözü üç günde açılıyor. Beş ayda gözünüz yavaş yavaş açılmaya başladı. Bu kedi göz açılması şu il başkanlarından genel başkanlara sıçrasa ne güzel olacak.”

Evet, şimdi şunu söyleyeyim: Sabah Medyascope’taki toplantımızda Ümit Özdağ’ın açıklamasını duyurduğu basın açıklamasını konuşurken benim aklıma ilk andan îtibâren gelen, “Mansur Yavaş’ı bir kere daha söyleyecek herhalde” demiştim; ama inanın o sırada Buğra Kavuncu olayından haberim yoktu, çünkü Buğra Kavuncu’nun o açıklamayı yaptığı sırada biz Medyascope’un yedinci yaşını kutluyorduk, arada karambole geldi. En azından oğlumun haberi varmış, ama benim haberim yoktu. Ümit Özdağ’ın bir fırsat yakaladığı ve bu fırsatı değerlendirmek istediği belliydi. Tabiî burada ilginç olan şu: “Buğra Kavuncu’nun açıklamasını referans alarak” diyor; “zâten il başkanları yavaş yavaş bu noktaya geldiler” diyor. Burada tabiî çok sembolik bir olay var. Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’den kopmasının nedeni, en azından kopmasına yol açan süreç, onun CNN Türk’te çıkıp kendi partisinin İstanbul İl Başkanı’nı FETÖ’cü olarak itham etmesiydi, mahkemelik oldular biliyorsunuz. 

Buğra Kavuncu ile yürüttüğü savaş sonucunda Ümit Özdağ bir şekilde İYİ Parti’den koptu, kendi partisini kurdu ve mülteci karşıtlığı, sığınmacı karşıtlığı üzerinden belli bir ivme yakaladı ve ilk andan îtibâren de aday olarak Mansur Yavaş’ın adını telaffuz ediyor. Nisan ayına gönderme yaptı, “Geçen süre içinde siz de bu noktaya geldiniz” diyor. Yani Ümit Özdağ’ın referansı Buğra Kavuncu. Buğra Kavuncu Ümit Özdağ’ın gözünde FETÖcü vs., şu bu… ve kurucusu olduğu partiden ayrılmasına neden olan kişi. Türkiye’de sağın böyle özellikleri vardır. Birbirleriyle çok kavga eden, kanlı bıçaklı olanlar, bambaşka bir konuda –bu konu da genellikle, nasıl târif edilir? Vatan-millet ya da beka meselesi–, burada birleşebildiler. Şimdi Buğra Kavuncu bu kadar net bir şekilde Mansur Yavaş’ın adını anarken, Mansur Yavaş’ın adını çok daha net bir şekilde dile getiren kişinin Ümit Özdağ olduğunu tabiî ki biliyordu. Buna rağmen, Ümit Özdağ ile yaşadığı bütün sorunlara rağmen kendisi de yayında bunu tekrarlamaktan geri kalmadı. 

Sonuç olarak bu kavga geride kaldı ve Mansur Yavaş sonuçta Buğra Kavuncu ile Ümit Özdağ’ı birleştirdi ve Ümit Özdağ’ın akıl yürütmesine göre, bunun il başkanlarından genel başkanlara kadar gideceğini söylüyor. Belki de İYİ Parti ile Mansur Yavaş konusunda aynı noktaya gelecek, mi acaba? Şunu özellikle vurgulamak istiyorum — daha önce de Nisan ayında da Mansur Yavaş’ın adını söylediğinde benzer bir şey söylemiştim: Ümit Özdağ’ın bu çıkışı Mansur Yavaş’ın elini zayıflatır, aday olma ihtimâlini düşürür. Şimdi, son günlerde Mansur Yavaş’ın adaylık ihtimâlinin özellikle İYİ Parti çevrelerinde güçlü bir destek bulduğu yolunda iddialar vardı ve İYİ Parti’nin belli bir tırmanışta olduğu da varsayılırsa, Mansur Yavaş’ın Kılıçdaroğlu karşısında adaylık ihtimâlinin artmasından söz ediliyordu. Meselâ diyelim ki Cumartesi günkü Buğra Kavuncu’nun açıklamasından sonra, “Acaba İYİ Parti Kılıçdaroğlu’na karşı Mansur Yavaş’ı mı destekliyor?” sorusu vardı. Ama şimdi Ümit Özdağ’ın bu çıkışından sonra, İYİ Parti’nin içerisinde Mansur Yavaş’ın adaylığını destekleyenler herhalde bayağı bir zorlanacaklardır. Sonuçta Ümit Özdağ’ın yaptığının, Mansur Yavaş’ın adaylık ihtimâlini yükseltmeye yaradığına çok emin değilim. Fakat şunu görmek çok mümkün: Eğer Altılı Masa’dan çıkacak olan isim Mansur Yavaş olursa, Ümit Özdağ diyecek ki: “İşte gördünüz, biz yeni kurulan bir parti olmamıza rağmen, Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayını biz belirledik” — kazanacağına da eminler. Ümit Özdağ bunu diyebilecek. Eğer olmazsa ne olacak?

Şimdi bir iddiaya göre, Yavaş aday olmazsa, yine Özdağ ve arkadaşları 100 bin imzâ ile Mansur Yavaş’ı aday gösterebilirler gibi bir iddia var. Fakat benim bildiğim kadarıyla, eğer bir kişi adaylık için Yüksek Seçim Kurulu’na kendisi başvurmazsa, onun için imzâ toplanamıyor. Yani öncelikle adayın başvurması, sonra imzânın toplanması gerekiyor diye biliyorum — yanlış yapıyorsam izleyicilerimizden beni düzeltirler, sonraki yayınımızda da bunu düzeltiriz. Yani birileri, adaya rağmen imzâ toplayıp, ondan sonra da, “İşte, aday olun diye sizin için bu kadar imzâ topladık” diyerek onu iknâ etmeleri pek söz konusu değil. Olsa dahi, Mansur Yavaş’ın böyle bir şeyi kabul edeceğini açıkçası sanmam. Kimse kolay kolay bunu kabul etmez; çünkü dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Şu hâliyle baktığınız zaman, Mansur Yavaş Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı; tüm muhâlefetin bir şekilde kabullendiği, yanında durduğu, en azından Altılı Masa’nın yanında durduğu birisi. Böyle bir olaya giderse, Altılı Masa’nın adaylığını sabote etmeye kalkmış olur — ki siyâseten bunun yapacağını sanmıyorum. Ama burada belli ki Mansur Yavaş adı üzerinden Zafer Partisi’nin ve başkalarının, ama özelikle Zafer Partisi için bayağı bir malzeme var — bir maden bulmuş gibi davranıyor. Buğra Kavuncu’nun son açıklamalarıyla berâber de zâten, “İşte, haklı çıktık” açıklamasını bugün Ümit Özdağ yaptı. 

Mansur Yavaş olur mu? Olursa kimlerin desteğiyle olur, kazanır mı? vs.. Bunu saat 15:00’deki yayında etraflıca sizlerden gelecek sorularla konuşacağız. Ancak burada şunu özellikle söylememe izin verin: Türkiye’de sağın dışında birisinin, hele başkanlık yetkileriyle donatılmış bir cumhurbaşkanlığına sağın dışında birisinin gelmesinden –hattâ, ben aşıldığını düşünüyorum ama yine de bunun etkisi olabilir, bu kişinin Alevî olmasından da– bir tedirginlik duyduklarını söylemek mümkün. Bu gerçekten çok ilginç. Altılı Masa diye bir olay var. Altı defâ toplandılar ve sürekli olarak, “Birlikte ortak aday saptayacağız, bu aday kazanacak ve herkesin adayı olacak” diyorlar; ama henüz Altılı Masa’da aday konusunda tam bir birliktelik oluşmuşa benzemiyor; oluşabileceğini düşündüğümüz bir anda işler yine karışıyor. Kılıçdaroğlu’nun ilk adaylık iddiasına “Neden olmasın?” dediğinden bu yana geçen süre içerisinde, adaylık ihtimâlinin daha fazla kabullenildiğini görüyoruz. Onun muhâlefet cenâhında daha fazla kabulleniliyor olmasının sağdaki birtakım partileri ya da kişileri ve Türkiye’de hâlâ varsa –ki var galiba– derin devleti harekete geçiriyora benziyor. 

Evet, ilginç. Cumartesi, Pazar, Pazartesi… Üç gün içerisinde ilginç, çarpıcı ve hani o meşhur, “Siyâsette her an her şey olabilir, 24 saat çok uzun bir süredir” lâfını doğrulayacak gelişmelere tanık olduk. Tabiî burada şöyle bir husus var: Bütün bu süreçte iktidar ve özellikle de Erdoğan nerede duruyor? Bu tartışmaları sâdece pasif bir izleyici olarak uzaktan keyifle izliyor mu? Yoksa bir şekilde bu süreçlere müdâhil mi oluyor? Herhalde bugünlerde daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır bu. Şu hâliyle bakıldığı zaman, muhâlefet içerisinde Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş üzerinden giden bir tartışma var ve bu tartışmaya Ümit Özdağ çok sert bir şekilde bir kere daha daldı ve diğerlerinin pozisyonlarını da allak bullak etti. Yani burada, kelimenin gerçek anlamıyla “provoke etti” ortalığı. Yani muhâlefetin kendi başına, kendi içindeki dengeleri gözeterek hareket etmesine izin vermiyor Ümit Özdağ. Bunu yapabiliyor olması da aslında muhâlefetin hâlâ güçlü olamadığını, yani sayısal olarak güçlü olabilir ama, kendi içerisinde kendi kaderini kendisi belirlemede dış müdâhalelere kapalılık hususunda ne kadar kırılgan olduğunu bir kere daha gösteriyor. Evet, saat 15:00’te tekrar bu konuları da konuşarak, “Muhâlefetin adayı kim olabilir, kim olmalı?” sorusunu sizlerin de katılımıyla tartışmaya bekliyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.