Cari fazla hedefiyle başlatılan yeni ekonomi modelinde, cari açık ve dış ticaret açığı büyümeye devam ediyor. Cari açık Temmuz 2022’de 4 milyar dolar arttı ve yılın ilk yedi ayında 36,7 milyar dolar oldu. Ocak-Temmuz 2021’de 13,7 milyar dolar olan cari açık, bir yılda yüzde 168 arttı. Yedi ayda 50 milyar doları aşan dış ticaret açığı ile birlikte AKP’nin “rekabetçi kur” politikasının sonuçları tartışmalara konu olurken, 24,3 milyar dolara ulaşan net hata ve noksanlar da dikkat çekti. Ödemeler dengesini Medyascope için değerlendiren Dr. Hatice Özütler, yeni ekonomi modelini “İmitasyon Çin modeli” olarak adlandırdı.
İktidara ve ekonomi yetkililerine göre, Türk Lirası’nın (TL) değer kaybetmesi, Türkiye’nin “yeni ekonomi modeli” ile ihracata dayalı büyümesine katkı sağlayacaktı. Ancak Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başladığı Eylül 2021’den bu yana enflasyon yüzde 20’den yüzde 80’e ulaşırken, cari açık ve dış ticaret açığı da büyümeye devam ediyor.

İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hatice Şehime Özütler, yeni ekonomi modeli için “imitasyon bir Çin modeli” dedi ve Çin’de büyümeye olanak sağlayan modeli şöyle anlattı:
“Cari fazla hedefiyle yola çıkılan politika setinin başlangıcında Çin modeli planı vardı. Çin’in ikili sirkülasyon büyüme modeli vardır. İç talebi gözetir fakat diğer taraftan da düşük kurun, daha doğrusu değersiz yerel paranın avantajıyla ticaret hacmini genişletmeyi hedefler. Burada merkezde ucuz işgücü vardır. Hasılası 17-18 trilyon dolara dayanmış, ABD ile rekabet eden bir ülkeden bahsediyoruz.”
Kur avantajı, ucuz işgücü, mega projelerle büyüme hedefi
Türkiye’nin, “Biz de Çin olabiliriz” denilerek, işgücü maliyetlerinin ucuzlaması, kur avantajı, yüksek montanlı (miktarlı) üretim ve mega projelerle, cari fazla vermeyi ve büyümeyi sürdürebilmeyi hedeflediğini söyleyen Özütler, “Türkiye’nin miktar endeksi yükseliyor ama diğer endeksi düşüyor, yani biz katma değerli üretim yapamıyoruz çünkü ithalat bağımlılığımız var” dedi. Söz konusu hedefe ulaşmak için MB özerkliğinden de feragât edildiğine dikkat çeken Özütler, şöyle konuştu:
“Her ülkenin kendine özgü bir büyüme modeli vardır. Öncelikle biz, değer zincirinin oldukça altında yer alıyoruz. İkinci olarak, selektif kredi mekanizmasında Türkiye’nin organik dokusuyla uyumsuz bir büyüme var. Türkiye’nin sanayileşme stratejisinden gelen, Avrupa Birliği (AB) uyum süreciyle şekillenen ve AB pazarına entegre tedarik zinciri yapısının dokusuyla oynadığınız takdirde, yüksek bağımlılık nedeniyle dış ticaret açığının katlanması kaçınılmaz olacaktır. Çünkü siz, Çin’le mukayese edilemeyecek derecede ithalat bağımlısısınız. Diğer taraftan Çin, başta ABD olmak üzere dış pazarların tedarikçisi konumunda.”
Yüksek büyümenin enflasyon maliyeti
Yeni ekonomi modeli olarak adlandırılan model ile Türkiye’de, yüksek montanla sağlanan nakit akışı nedeniyle mega projeler, altyapı yatırımları ve tahrip edilen kredi tahsis mekanizmasıyla bir süre ekonominin canlı tutulduğunu vurgulayan Özütler, şunları söyledi:
“Bu modeli izlediği takdirde, büyüme elde edemeyecek bir ekonomi olamaz zaten. Hangi ekonomi izlerse izlesin, bir şekilde yüksek büyüme oranını, enflasyon maliyetiyle karşılayacaktır. Fakat bir noktadan sonra bu borçları çeviremeyecek duruma geleceksiniz ve faiz mekanizması çalışmadığı için kur kontrolsüz bir sıçrama patikasına gidecektir. Bunu engellemek için suni tedbirler almaya başlayacaksınız. Buna MB’miz ‘makro ihtiyati tedbirler’ adını veriyor fakat temel para politikası aracı kullanılıyorsa, makro ihtiyati tedbirler sınıflamasına girer. Bunlar aslında sermaye kontrolü sınıfına giren tedbirler.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
MB’nin verilerine göre portföy çıkışı 12 milyar doları, net hata ve noksan girişi 24,3 milyar dolar ve cari açık 36,7 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Özütler, çıpa olarak kullanılabilecek temel ekonomik göstergelerin yok olduğunu belirtti. Özütler, geçtiğimiz ay 64 milyar TL olan bütçe açığı için “Tamamiyle verimsiz yatırımların sürdürülmesi ve bu yolla nakit akışının desteklenmesi amacıyla bütün vatandaşların sırtına yüklenen maliyet” dedi.
Net hata ve noksan ile cari işlemler finansmanı
Cari işlemler açığı yükselirken, büyük ölçüde net hata ve noksan girişi ile finanse edildiğine dikkat çeken Özütler, “Biraz siyasi mülahazalar da devreye giriyor. Enerji maliyetleri ve gıda enflasyonunu da dikkate alırsak daha yüksek bir cari açıkla karşılaşmamız gerekiyordu. Burada tabii ki kaynağını belirleyemediğimiz bir giriş söz konusu” diye konuştu. Özütler, kaynağı belirlenemeyen girişler için Rusya’nın olağan şüpheli olduğunu belirtti.
Enerji maliyeti artıyor
Özütler, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta arabuluculuk rolü üstlenmesiyle Türkiye’nin avantajlı durumda olmasına rağmen, kur dezavantajından dolayı enerji maliyetlerindeki artışların yüksek olduğunu ve vergilerle finanse edilen borçlanmanın maliyetini artıran kur baskısının yükselen finansal stresle birlikte bütçeye yükünün de arttığını söyledi.
Uluslararası gelişmelere ve dünyadaki resesyon riskine dikkat çeken Özütler, seçim öncesinde Türkiye ekonomisine dair şunları söyledi:
“Öyle bir noktadayız ki, MB’nin şok bir faiz artırımı yapması, Türkiye ekonomisinin yerle yeksan olması anlamını taşıyor. Türkiye’nin kademeli olarak kur korumalı mevduat (KKM) ile vedalaşma politikası belirlemesi gerekiyor çünkü başka bir alternatif yok. KKM’den çıkış senaryosu, enflasyonla mücadele programı ve bu artık kademeli olarak yavaş yavaş sıkılaşma süreci ile devam edecek, destekleyici maliye politikaları olmalı. Yüzde 80’e ulaşmış bir enflasyondan bahsediyoruz. Bu oranı kademeli olarak aşağı taşısak dahi sadece fiyatların artış oranını düşürmüş olacağız. Enflasyon gördüğü yeri kolay kolay unutmaz, hele de ithal bağımlısı bir ülkeyseniz. Piyasa mekanizmasını yeniden inşaa edecek bir enflasyonla mücadele programı gerekiyor. Seçim arifesinde olduğumuz için bu bir avantaj olabilir. Güvenilirliği sağladığı durumda, bunu krizden çıkış için bir basamak olarak da kullanabilir Türkiye. “
Faiz indirimleri devam edebilir mi?
Seçim öncesi, hükümetten sıkılaşma beklentisi olmadığını belirten Özütler, “Korkarım ki bir faiz indirimi daha gelebilir. Nakit akışını sağlayan tek gösterge borsa. Onu canlı tutmanın yolu da enflasyon. Türkiye’nin 90lı yıllarda test ettiği, yaşadığı enflasyonist büyüme. Genişleme, enflasyonist büyüme pahasına borsayı da canlı tutmak için bir faiz indirimi daha gelebilir, bunun dışında yol izlenirse zaten seçime kadar bu durumun taşınması güç gözüküyor” diye konuştu.