Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Işın Eliçin yazdı: İtalya’da faşizm esintileri ve Sol’un birbirini yemesi

İtalya’da bugün (25 Eylül 2022) genel seçim var. Anketler, ülke tarihinde ilk defa bir kadının sandıktan başbakan olmak üzere muzaffer çıkacağını gösteriyor. Giorgia Meloni, kampanyalarında “Ben bir kadınım! Bir anneyim!” diye haykıran bir lider. Ancak Meloni’nin siyasi karar alma mekanizmasının en üst basamağına çıkması, kadın ve insan hakları aktivistlerini pek de sevindirmiyor. 45 yaşındaki Meloni, mitinglerinde kalabalıkları “Doğal ailelere evet, LGBT lobisine hayır! Cinsel kimliğe evet, toplumsal cinsiyet ideolojisine hayır! Hayata evet, kürtaja hayır!” sloganlarıyla selamlıyor.

Nitekim kürtaj, Meloni’nin hamileliği sonlandırmaktan emin olmayan kadınlara bir seçenek sunmak istediğini söylemesinin ardından en “bölücü” kampanya konularından biri hâline geldi. Meloni, “Kürtaj yasasına dokunmayacağız. Sadece kadınların başka seçenekler olduğunu bilmelerini istiyoruz” dese de, 1970’lerde kürtajı yasallaştırma mücadelesi nedeniyle hapis yatmış olan +Avrupa Partisi lideri ve eski Dışişleri Bakanı Emma Bonino* meselenin uygulama olduğuna dikkati çekiyor. İtalya’da kürtaj, nihai karar için bir hafta zorunlu bekleme süresi ertesinde gebeliğin ilk üç ayı içerisinde yasal. Ancak doktorların vicdani gerekçelerle kürtaj yapmayı reddetme hakkı bulunuyor. Bonino da Meloni’nin olası iktidarında “yasanın gözardı edilmesi için baskı yapılması”ndan ve hâlihazırda zaten sorunlu bir durumun, kürtaj hapları ve kürtaj yapmaya istekli jinekolog bulmakta yaşanan zorlukların daha da kötüleşmesinden korkuyor.

1960’larda genç bir komünist-aktivist olarak boşanmanın yasallaştırılması için (1970’te yasallaştı) mücadele eden 84 yaşındaki Licia Donati, Meloni eğer İtalya’nın ilk kadın başbakanı olursa, “Kadın olması anlamında geçmişten bir kopuş olur ama kadın hakları açısından geriye gidiş olur” diyor ve ekliyor: “Meloni, muhafazakâr kadın kültürünün bir parçası. Ona ‘Kadınlar için ne savaş verdiniz, ne yaptınız?’ diye sormak isterim. Hiçbir şey yapmadı”.

Meloni’nin destekçileri içinse (erkek oranı kadınlardan biraz daha fazla), zaten cinsiyeti değil iktidara getirmek istediği şu üç sözcükle özetlenen ideoloji önemli: “Tanrı, vatan, aile”. Meloni’nin lideri olduğu İtalya’nın Kardeşleri Partisi (Fratelli d’Italia-FdI), ülkenin faşist lideri Benito Mussolini’nin mirasına sahip çıkıyor ve milliyetçi muhafazakârlar, aşırı sağcılar ve post-faşistler, köktenci Katolikler, yabancı düşmanları ve ırkçılar arasından oy buluyor. Meloni de neo-faşist gençlik hareketleri içinde yetişmiş bir siyasetçi. 

Sol baştan, Lega lideri Matteo Salvini, Forza Italia lideri Silvio Berlusconi, İtalya’nın Kardeşleri lideri Giorgia Meloni, ve İtalya ve Biz’in lideri Maurizio Lupi, Roma’da 22 Eylül’deki mitingde.)

Maço Mussolini ve kadınlar

Şimdi burada, “Nasıl oluyor da 21. yüzyılda hala Mussolini’nin mirasçıları İtalya gibi bir ülkede iktidar olabiliyor” diye sorulabilir. Almanya’da Hitler mirasçısı Neo-Naziler’in iktidara gelmesinden pek farklı bir durum değil ne de olsa. Bu durumu biraz anlaşılabilir kılmak için, şimdilik sadece Mussolini’nin zamanında geniş otoyollar yaptığını; aynı anda içişleri, dışişleri ve birçok diğer bakanlığı bizzat yönettiğini; şahsi karizmasını merkeze alan inanılmaz güçlü bir propaganda ve aynı zamanda baskı rejimi kurduğunu; İtalya’nın ilerlemesi için anneleri “bol bol çocuk yapmakla” görevlendirdiğini ve oldukça öngörülmez-saldırgan dış politikası ve müdahaleleriyle eski büyük imparatorluk günlerine dönüş vaadinde bulunduğunu söylemekle yetinelim. Nitekim aslında İtalya’da faşistler Mussolini’den sonra da siyaset sahnesinden hiç inmediler, pek de öyle marjinal bir hareket olmadılar.

Mussolini’nin kadınlara bakışını özetleyen şu sözleri de bize yabancı gelmeyecektir: “Kadının toplumsal hayatta erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, yani yaratılış gereği erkeklere özgü olması gereken görevleri yapabileceği biçimindeki görüşler faşist doktrinci akla uygun kabul edilemez… Faşizm kadını yalnızca bir anne, çocuk terbiyecisi ve kocasına karşı dişilik sorumlulukları bulunan varlık diye tanır. Bu bakımdan kadının toplumsal hayata girmesi, yani erkeğe özgü mesleklerde çalışması çok hatalıdır. Bu tür uygulamalar kadını tabii fonksiyonlarından, analık görev-sorumluluklarından uzaklaştırır”. 

Faşizmin ortaya çıkış nedenleri, faşist devlet sistemi, propaganda faaliyetleri, ritüelleri ve farklı toplumsal sınıflarla kurduğu ilişkiler sıklıkla araştırılmıştır ancak faşizm ve kadınlar arasındaki ilişkinin incelenmeye başlanması 1970’li yılları buldu. Özellikle Maria Antonia Macciocchi, Kevin Passmore, Victoria de Grazia ve Gisela Bock’un toplumsal cinsiyet odaklı analizleri, İtalya ve Almanya’daki kadınların faşizm deneyimlerini anlamak açısından çok kıymetlidir. Bu yazarlar, faşist rejimler altındaki kadınların erkek icadı “kutsal analık” mitine hapsolmuşluklarını, “bedenlerinin sömürüye açık ulusal kaynaklar” olarak konumlandırılmasını, Mussolini’nin şahsında cisim bulmuş “maçoluk” kültünü derinlemesine analiz ederler. Türkiye’de ise Şirin Tekeli’nin 1984 tarihli Faşizm ve Kadınlar başlıklı makalesi ve Burcu Baştürk’ün 2013 tarihli “İtalya ve Almanya örnekleri bağlamında Faşizmde Kadın İmgesi” başlıklı yüksek lisans tezi dışında çalışmaya ulaşamadım. 

Birleşmiş sol yenilmez

Gelelim İtalya’da yükselen faşizme karşı, “omuz omuza” mücadele etmesi beklenenlere. İtalya’nın seçim yasası ittifakları ödüllendiriyor (tek parti iktidarı mümkün değil). Meloni’yi başbakanlığa kavuşturacak olan da Sağ’ın güçbirliği, ittifakı. Eğer Sol da Sağ gibi bu seçimler öncesinde birlik olabilseydi, pekala hükümet etmeye yetecek oyu çıkarabilirdi. 

Sağ blokun azami yüzde 46 oy alması bekleniyor: Meloni’nin partisi son kamuoyu anketlerinde yüzde 25 ila 26, Matteo Salvini yönetimindeki sağcı popülist Lega yüzde 12 ve Silvio Berlusconi’nin Forza Italia’sı yüzde 7 ila 8 oranında oy çıkaracak gibi görünüyor. 

Buna mukabil Sol ve merkez Sol partilerin azami oy toplamı yüzde 47’yi buluyor. Enrico Letta liderliğindeki sosyal demokrat Partito Demokrato’nun (Demokrat Parti- PD) yüzde 20 ila 22, küçük müttefik partilerinin yüzde 6, eski Başbakan Giuseppe Conte yönetimindeki Movimento 5 Stelle’nin (Beş Yıldız Hareketi-M5S) yüzde 12 ve Azione ve Italia Viva’nın yüzde 6 ila 7 oyu var. 

Uzmanlar Sağ ve Sol oylar arasındaki bıçak sırtı farkın, Romano Prodi liderliğindeki merkez Sol ittifakın Berlusconi yönetimindeki merkez Sağ ittifakı yendiği 2006 seçimlerindekine benzediğini hatırlatıyorlar. Ancak bu defa Sol’un foto-finişle kazanması olası görünmüyor; zira Solcular, Sağcılar gibi bir güçbirliği içinde değil.

İtalyan seçim yasasına göre Temsilciler Meclisi ve Senato’daki sandalyelerin yüzde 37’si bireysel seçim bölgelerinde çoğunluk sistemine göre tahsis ediliyor. Sağ partiler ülke çapında ortak bir aday çıkarırken, Sol’da seçim bölgesi başına üç ayrı aday var: Biri Demokrat Parti ve onun küçük müttefik partilerinin, biri Beş Yıldız’ın ve biri de Azione-Italia Viva ittifakının ortak liste adayı. Sol’da oylar üçe bölüneceği için, adayların çoğunluk sistemine göre kazandıkları yerlerde Sağcı adayların birinci çıkmasına ve en nihayetinde de parlamentoda sandalyelerin en az yüzde 60’ını İtalya’nın Kardeşleri-Lega-Forza İtalya üçlüsünün almasına kesin gözüyle bakılıyor.

Aslında Demokrat Parti lideri Letta, bu seçimlerde 5 Yıldız’ı da katarak geniş bir merkez Sol ittifak kurmak için çok uğraştı. Ancak Covid-19 salgınının yol açtığı sağlık ve ekonomik krizle mücadele için 10 partinin desteğiyle kurulan ve 5 Yıldız’ın o günkü lideri Draghi’nin başkanlığındaki hükümet, 20 Temmuz’da koalisyon ortağı üç partinin -5 Yıldız Hareketi, Lig ve Forza Italia’nın- desteklerini çekmesiyle çöktü. PD ile 5 Yıldız arasında da o süreçte büyük bir anlaşmazlık yaşandı ve Letta’nın sol ittifak planları suya düştü. 

Alt ve orta gelir gruplarına hitap eden bu iki parti, o zamandan beri birbirleriyle rekabet ediyor. PD ayrıca Emmanuel Macron tarzında bir reform çizgisini temsil eden Azione-Italia Viva ittifakıyla da rekabet halinde; bu yüzden de Meloni, Salvini ve Berlusconi’yi memnun edecek şekilde, bu üç lidere karşı değil birbirlerine karşı kampanya yürüttüler. 

2023 seçimlerine hazırlanan muhalefete duyurulur. 

(*) 1976’da ilk defa parlamentoya giren Emma Bonino; Romano Prodi ve Enrico Letta koalisyon hükümetlerinde Avrupa işleri, uluslararası ticaret ve dışişleri bakanlığı yapmış; ayrıca cumhurbaşkanlığı seçimleri için adı geçen tek kadın siyasetçi unvanını kazanmıştı. 2013 senato seçimlerini kaybetmiş ancak Enrico Letta hükûmetinde, kamuoyunda cumhurbaşkanlığı için adının ön plana çıkmasının da etkisiyle, İtalyan Radikalleri Partisi hiç milletvekili ve senatör kazanamamasına rağmen dışişleri bakanlığı yapmıştı. Bonino, Avrupa Parlamentosu vekili olarak beş yıl Avrupa Komiserliği görevini üstlenmiş ve Türkiye’ye AB’ye üyelik adaylığı sürecinde büyük destek vermişti. İtalyan siyasetçi 2012’de Hrant Dink Ödülü jüri üyesi olmuştu. 

İran’da direnen kadınlar asla yalnız yürümeyecek 

Bu hafta İranlı kız kardeşlerimle onlara destek veren erkeklerin “haysiyet ayaklanması”nı İranlı kadın hakları savunucusu Homa X.’in İrfan Aktan’a verdiği röportajdan okumanızı çok isterim. Ben ise,  Jina-Mahsa-Amini’nin ölümü ardından başlayan protestolar sırasında kadınların saç kesme eyleminin anlam ve önemine dair iki usta şairin, Gülten Akın ve Turgut Uyar’ın şiirlerinden dizeler paylaşmak istiyorum. Akın’ınki saçını kesen kadınlar, Uyar’ınki kadınlara destek için saçını kesen erkekler için. İran’da direnen kadınlar asla yalnız yürümeyecek…:

… Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi
Bir şeycik olmadı – Deneyin lütfen –
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın…

Gülten Akın (Kestim Kara Saçlarımı)

… söyle ben saçlarımı kestirirsem ne olur
bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur

saçlarımı hep kestim tutacak kadar kalmasın dedim
çünkü bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur…

Turgut Uyar (Anneler Kaçar Gibidir)

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.