Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Işın Eliçin yazdı: Seçim nasıl kazanılır? Altılı Masa için Brezilya’dan dersler

Devletin tüm mekanizmalarını kontrol etmekte olan bir rakibe ve 20 yıllık bir iktidara karşı yarışacakları halde, henüz bir başkan adayı konusunda dahi uzlaşamamış ve enerjisini de meğer bunca zaman henüz kazanmadıkları seçimden iktidarı nasıl üleşeceklerini konuşarak tüketmekte olduğu izlenimi veren Altılı Masa’nın Brezilya’dan çıkarması gereken çok ders var.

Brezilya’da Luiz Inacio Lula da Silva 30 Ekim’deki ikinci tur seçimde oyların yüzde 50,9’unu alarak başkan seçildi. Rakibi Bolsonaro ile arasındaki oy farkı 2 milyondan azdı. Yani kıl payı bir farkla iktidara geldi Lula; 2003-2011 yılları arasındaki iki dönem başkanlığı sırasında ekonomiyi büyütmüş, ülkeyi daha müreffeh kılmayı başarmış, koltuğunu bırakırken bile halkın yüzde 80’inden görev onayı alabilmiş, dolayısıyla rüştünü ziyadesiyle ispat etmiş ender rastlanan siyasetçilerden olmasına rağmen… Çünkü Latin Amerika uzmanı akademisyen Esra Akgemci’nin vurguladığı gibi, aradan geçen 10 küsur yılda özellikle sağcıların başvurduğu istikrarlı kutuplaştırma siyasetinin etkisiyle ikiye bölünmüş, had safhada kutuplaşmış bir Brezilya var ortada.

Lula da Silva iki Brezilya’yı uzlaştırma, orta yolda buluşturma vaadiyle iktidara geldi. Zengin ile yoksul arasındaki uçurumu bir nebze olsun kapatacağını, Bolsonaro’nun içini boşalttığı eğitimden sağlığa tüm hizmet sistemlerini tamir edeceğini ve selefinin dört yılda rayından çıkarmayı başardığı demokratik sistemi tekrar yoluna döndüreceğini söylüyor. Ama tam bir yıkım devraldığını da göreve geldiği ilk günden ilan etti ki beklentiler yüksek tutulmasın:

Sağlık için ayrılan kaynakları boşaltmışlar. Eğitimi, kültürü, bilimi ve teknolojiyi tasfiye etmişler. Çevre koruma yok edilmiş. Okul yemekleri, aşılar ve kamu güvenliği için tek bir kaynak bırakmamışlar. Brezilya halkı ile beraber, ülkeyi yeniden inşa etme ve herkes için bir Brezilya yaratma taahhüdümü işte bu korkunç harabenin üzerinden yineliyorum.

Lula bu konuşmayı yaparken, seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek yenilgiyi kabul etmeyen rakibi Bolsonaro, devir teslim törenine katılmak yerine kendi kendini ABD’ye sürgün etmişti.

Bolsonaro kaçtı diye düşünenlerimiz erken sevinmiş. Lula göreve geldikten sadece bir hafta sonra, 8 Ocak’ta, Bolsonaro destekçilerinin ülkenin üç temel demokratik kurumunu, yasama, yürütme ve yargı erklerinin binalarını hedef alarak, orduyu darbe yapmaya çağıran -ABD’de Trumpçılar’ın Kongre baskınından esin alınmış, hatta aynen onu taklit eden- kalkışmasını izledik.

Lula hızlı ve kararlı davrandı: Bir başkanlık kararnamesi ile Bolsonarocu kalkışmaya cevaz verip göz yuman Başkent Brezilya’nın yerel yönetimi ve yerel polis teşkilatının yetkilerini federal yönetim adına devralıp, federal güvenlik güçlerini göreve çağırdı. Çağrısı hızla karşılık buldu. Ordu da Bolsonarocular’ın darbe çağrısına icabet etmeye kalkmadı. Altını çizmekte yarar görüyorum, kalkışma esnasında Lula’nın tavrı kadar önemli olan Brezilya yargısınınki oldu; yargı erki bağımsızlığını koruduğunu göstererek demokrasiye sahip çıktı; demokrasi ve kurumlarını hedef alanları, finansörlerini, kamudaki gelmiş geçmiş destekçilerini ve azmettiricilerini bulup yargılayacaklarını hemen ilk anda ilan etti.

Geçen Perşembe bu baskını ve olası sonuçlarını konuşmak üzere Esra Akgemci’yi Medyascope’a konuk ettim. İzleyicilerimizden biri, bu yılki seçimlerden sonra, seçimleri muhalefetin adayının kazanması halinde benzer bir kalkışmanın yaşanp yaşanmayacağını sormuştu. Gönül rahatlığı ile “olmaz” diyebilir miyiz? Bizim kıymeti kendinden menkul başkanlık sistemiz federal bir yapı üzerine inşa edilmiş değil. Güvenlik güçleri doğrudan başkana bağlı. Yargının ne kadar bağımsız olduğunu da, verdiği hükümlere bakarak artık sizler takdir edin.

Yine de iyimser olalım ve Esra Akgemci ile sohbetimizin, bu yazıda sizinle paylaşmak istediğim kısmına dönelim. Sordum, Brezilya’daki başkanlık seçiminden bize aktarabileceği kıssadan hisseler neler, Lula nasıl kazandı, nasıl yönetecek böylesine kutuplaşmış, iktidarının meşruiyetini kabul etmeyen kitlelerin akim kalsa da gövde gösterisi yapmaya mahir olduğu ülkeyi diye. Akgemci acı söyledi, “Bolsonaro’ya karşı Lula’dan başkası kazanamazdı -ki Lula’nın bile kılpayı kazandığını gördük” dedi ve şöyle devam etti:

Lula gerçekten çok bütünleştirici, pragmatist, destekçisi olmayan kesimlere, sağcılara bile ‘Evet, bu adam Brezilya’yı gerçekten rayına sokabilir’ diye umut veren bir lider. Üstelik önceki sekiz yıllık iktidarında ekonomiyi büyütmüş bir lider. Tabii böyle bir liderin karşılığı ne Türkiye’de ne dünyada var. Ve liderin yaptığı koalisyon da önemli oldu. Kutuplaşmadan kaçınarak bütün halkı içerecek bir koalisyon ile en temel iki soruna odaklandı: Demokrasi ve eşitsizlik. Bu! Bu kadar, ben bunu halledeceğim deyip, sadece buna odaklanabildiği halde kıl payı kazanabildi.

Lula başkan seçildi ama Kongre’de, hem alt kanatta, hem üst kanatta Bolsonarocular, sağ muhalefet çoğunlukta. Akgemci ile Lula’nın Kongre’deki baskın muhalefete rağmen ülkeyi nasıl yöneteceğini, arkasında nasıl bir koalisyon kurabildiğini de konuştuk:

Bolsonaro’yu cezalandıran ama Kongre’de yine Bolsonarocular’a destek veren bir seçmen var. Bunu açıkça görüyoruz… Lula ilk iktidara geldiğinde de yine müzakereci ve pragmatist davranmış ve Liberaller ile ittifak yapmıştı. Ancak şu an konjonktür çok farklı çünkü sağın yapısı da değişti. Sağ şu an, aşırı sağ durumunda. Eskiden Liberaller ile uzlaşmak daha kolaydı. Sadece neoliberalizmi koruması yetiyordu Lula’nın. Ama şu anda sağcılık ideolojik olarak yeni muhafazakarlık denen, ‘aile’, ‘vatan’, ‘Tanrı’ gibi değerlerle yükselen Bolsonaroculuğa kaymış durumda.

Esra Akgemci, Brezilya Kongresi’nde daha merkezde duran, statükocu çatı partilerin olduğunu, Lula’nın onlarla uzlaşma arayabileceğini söylüyor. Nitekim Lula bu tür partilere kabinesinde bazı bakanlıklar da vermiş durumda.

Lula bütün seçim kampanyasını Bolsonaro karşıtılığı üzerine kurdu (‘Seni başkan yaptırmayacağız?’) ve en başta demokrasi olmak üzere Bolsonaro’nun zarar verdiği her şeyi telafi edeceğini, eşitsizlikleri gidermeye çalışacağını söyledi. Bir sol programla çıkmadı. Sol kelimesini kullanmadı bile ve ‘Programım bütün Brezilya’ya hitap edecek’ dedi.

Lula başkan yardımcısını seçerken de pragmatik davrandı. Geraldo Alckmin 30 yıldır statükocu merkez siyasetin içinde yer almış, tanınmış bir siyasetçi. “Geraldo Alckmin Brezilya’da finansal müesses nizam denince akla ilk gelen isim. Zaten onu başkan yardımcısı seçmesi demek, ‘Ben sağcıları görüyor ve gözetiyorum, ben buna göre yöneteceğim’ demek”; diyor Akgemci.

Lula ülkeyi “sağlı sollu” yönetebilmek için Bolsonaro’nun azalttığı bakanlık sayısını artırmış, 22’den 38’e çıkarmış. Stratejik bir karar, yine Esra Akgemci’ye kulak verelim:

Bu sayede üç bakanlık sana, üç bakanlık sana dağıtabildi. Bunun pazarlığını önceden yapmıştır. ‘Sen beni şu politikamda destekle ben de sana şu bakanlıkları vereyim’, diye… Burada önemli olan o partilerin hitap ettiği seçmenden ziyade, onlarla hangi konularda pazarlık yapıp yapmadığı. Bunları biz Lula yasalarını geçirmeye çalışırken daha net bir şekilde anlayacağız…Yalnız ilk tur başkanlık yarışında üçüncü olan Simone Tebet’e de bakanlık vermiş olması daha farklı bir öneme haiz ve diğerlerininkinden farklı. Çünkü Tebet’in seçmen kitlesi önemli.

Doğrusunu isterseniz, seçime altı aydan az süre kalmış olduğu, devletin tüm mekanizmaları kontrol etmekte olan bir rakibe ve 20 yıllık bir iktidara karşı yarışacakları halde, henüz bir başkan adayı konusunda dahi uzlaşamamış ve enerjisini de meğer bunca zaman henüz kazanmadıkları seçimden iktidarı nasıl üleşeceklerini konuşarak tüketmekte olduğu izlenimi veren Altılı Masa’nın Brezilya’dan çıkarması gereken çok ders var…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.