Feminist Bakış’ta bu hafta Berrin Sönmez, Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından dindar kesimin kolektif hafızasına “din karşıtlığı” olarak kodlanmış laiklik taleplerinin nasıl karşılık bulduğuna değiniyor.
İnanç şiddetinden laiklik çağrışımı çıkaran yol sanıldığı kadar uzun değil. “Zamanı mekanda öylesine mükemmel bir şekilde billurlaştırdık ki sorgulama tasalarından uzakta kollarımızı kavuşturup, zamanın dışında yaşama olanağımız oldu.” Daryus Şavegan
“Mahsa, din devletinin inanç şiddetiyle -ki bu da erk-ek şiddeti türlerinden biri sayılmalı- öldürülünce protestolarda laiklik taleplerinin duyulması, ülkemizde bazı dindarlar için endişe verici bulunur oldu. Bir kadının kamu görevlileri tarafından darp edildikten sonra öl(dürül)mesiyle laiklik sloganlarını duymak hemen refleksif olarak ‘Müslüman bilinç’ savunması görülüyor. Dindar kesimin kolektif hafızasına ‘din karşıtlığı’ olarak kodlanmış laiklik sadece iktidar yanlılarının değil muhalif dindarların da Mahsa Amini’nin öldürülmesine sadece insan hakları ve acı, matem duygularıyla yaklaşıp bununla yetindiğini görüyoruz. Toplumsal ve siyasal açıdan kadının insan haklarının yok sayıldığı din devleti uygulamasına eleştiri getirmekten iktidarıyla muhalefetiyle pek çok dindarın kaçınması düşündürücü.”