“Direniş” The Artisan İstanbul’da | Yasemin Vargı Emirdağ: “Eğer insanoğlu doğaya böyle davranmaya devam ederse direniş, yerini yok oluşa bırakacak”

The Artisan İstanbul, “Direniş” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Çöpüne Sahip Çık Vakfı ve Vestel’in de proje ortağı olduğu sergi 23 Ekim’e kadar gezilebilir. İnsanın doğa üzerinde yarattığı tahribata dikkat çeken “Direniş” sergisi, kurgusu ve hikayesiyle büyük beğeni topluyor. 17. İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak 15 Eylül’de başlayan ve 23 Ekim’de sona erecek olan sergi; doğa ekosisteminin hayatımızdaki yeri ve önemi üzerine durarak sanatçıların farklı disiplinlerdeki eserlerine yer veriyor.

Serginin küratörü Yasemin Vargı Emirdağ “Direniş” ile ilgili soruları Medyascope okurları için yanıtladı.

Serginin isminden başlayalım isterseniz. Serginin ismi neden “Direniş”?

“Direniş”, her türlü olumsuzluğa karşı ayakta durmaya ve yaşamaya çalışan ekosistemin ve içinde barındırdığı canlıların verdiği yaşam savaşı üzerine konan bir isim. Aynı zamanda aciliyet gerektiren bir durum ve doğanın yardım çığlığı denebilir. Günden güne artan çevre kirliliği, hava kirliliği ve iklim değişikliğinin oluşturduğu olumsuz koşullarda yaşam savaşı veren tüm canlıların hikayesidir “Direniş”. Eğer insanoğlu doğaya ve çevreye bu şekilde bilinçsizce davranmaya devam ederse direniş yerini yok oluşa verecek. O yüzden doğa direnirken bizim de çok hızlıca hareket etmemiz ve doğaya, çevreye destek olmamız gerekiyor.

Sergi için özel üretilmiş eserler hakkında bilgi verebilir misin?

12 sanatçı ve 15 eserden oluşan Direniş sergisi içindeki bazı eserler otele özel yerleştirmelerden oluşuyor. Bunlar arasında, Ayla Ay’ın yaşadığı adadan topladığı ağaç dalları, ve taşlardan oluşan, elle boyanmış bir duvar yerleştirmesi yer alıyor. Tuğçe Aytürk’ün atıklardan oluşturduğu “Sofra” adlı yemek masası yerleştirmesi, Ecem Dilan Köse’nin doğanın hafızasını yansıttığı video yerleştirmesi olan “Rüya Odası” ve son olarak Melike Kılıç’ın atık kağıtları biriktirerek oluşturduğu masalsı orman dünyası var. Hepsi aylar süren çalışmalar sonucu otelde yer alacağı konuma göre oluşturuldu.

İlgi çeken eserlerden biri de “Nefes”. Bu yerleştirmeyi özel kılan nedir?

Ayla Ay’a ait “Nefes” adlı yerleştirmenin hikayesi sanatçının yaşadığı yer Burgazada’da bulduğu iri bir ağaç dalı ile başlıyor. Doğa ile iç içe çalışan sanatçı günümüzün çarpık, betonlaşmış yapılarına ve azalan ormanlarına gönderme yapıyor. El boyaması ile yarattığı duvar içinden çıkan dallar adeta nefes alabilmek kendini dışarıya atıyor. Yerleştirmeyi oluşturan taşlar, toprak ve ağaç dalı sanatçının yaşadığı adadan toplayarak getirdiği malzemeler.

Kinetik Orkide” bize neyi anlatıyor? Gelecekte gerçekten böyle bir şey yaşayabilir miyiz? Sanat bizi uyarıyor mu?

Server Demirtaş’a ait “Makinenin Mor Çiceği” adlı kinetik eser, hareket ederek izleyiciye doğru yaklaşan ve koku veren bir çiçek heykeli. Server Demirtaş ürettiği eserlerde robotik kurgulara yer veren bir sanatçı. Gerçekçi heykellerinde bazı mekanizma unsurlarını görünür kılarak gelişen teknoloji ve azalan doğa, robotlaşan insanlık gibi konuların altını çiziyor. Robotik bir kola sahip olan ve koku veren orkide çiçeği de gelecekte bizi nelerin beklediğine dair bir mesaj olarak okunabilir.

Son yıllarda arılar ile ilgili geniş çaplı araştırmalar yapıldı dünyanın ekolojik dengesi içindeki yerleri ile alakalı olarak. Sergindeki Serdar Kaynak’ın eserleri ile ilgili bilgi verebilir misin?

Serdar Kaynak çalışmalarının çoğunda ve oluşturduğu pratiklerinde maddenin doğasına sadık kaldığını, onları zorlamadan düşsel gerçeklerden nesnel gerçeklere dönüştürdüğünü görebiliriz. Özellikle çalıştığı konular açısından ikilik, ikilem, ikili denge gibi unsurlara yoğunlaşmış bir sanatçı. Eserlerinde arıları çağrıştıran birçok nesne bulunduran sanatçı tellerden ve ayçekirdeği gibi doğal malzemelerden arı petekleri oluşturuyor. Artisan’daki “ Güç” ve “İstenmeyen” adlı eserleri bu tür malzemelerden oluşmuş olup arıların arasındaki hiyerarşi, işbölümünü insanlara ve politikaya benzetiyor ve aynı zamanda son yıllarda dünya genelinde arı popülasyonundaki düşüşünü konu alıyor. Dünyadaki besinlerin yüzde 75’i, doğadaki bitkilerin de yüzde 90’ı arılar ve arıların taşıdığı polenler sayesinde oluşuyor. Maalesef tarımda kullanılan kimyasallar, ve insan faktörü bu ekolojik sistemin bozulmasındaki en önemli nedenler. Arıların hayatımızdaki yeri ve insan ile ilişkisini sanatçının eserlerinde deneyimlemek mümkün.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.