Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Beklenen bilirkişi raporu, enerjiyi kanuna tercih etti: “Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılabilir”

Muğla-İkizköy sakinlerinin yaklaşık 500 gündür çadır nöbetiyle korumaya çalıştığı Akbelen Ormanı için hazırlanan bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Ormanın maden şirketine devrini önlemek için İkizköylülerin açtığı dava kapsamında gerçekleştirilen bilirkişi incelemesine katılan yedi uzmanın tamamı Akbelen Ormanı’nın kesilip bölgeden kömür çıkarılması konusunda görüş bildirdi. Aynı dava kapsamında hazırlanan önceki bilirkişi raporunda, altı uzmanın dördü ormanın korunması gerektiğini söylemiş, yalnızca iki uzman maden lehine görüş bildirmişti

Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy sakinleri, yaklaşık 500 gündür köylerinin bitişiğindeki Akbelen Ormanı’nın linyit madenine dönüşmemesi için nöbette. Tarihi köy merkezinin (Işıkdere Mahallesi), Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine yakıt sağlayan açık ocak linyit madeni tarafından yutulmasını engelleyemeyen İkizköy halkı, bir defa göçe zorlandıktan sonra madenin hem yeni inşa ettikleri evleri hem de köyün etrafını saran 780 dönüm genişliğindeki Akbelen Ormanı’nı da yutmaya hazırlandığını öğrenince direnişe başlamıştı. 14 Temmuz 2021’de Akbelen Ormanı’nda başlayan ağaç kesimlerini önleyen İkizköylüler, o günden beri ormanın girişinde başlattıkları çadır nöbetini sürdürüyor.

780 dönümlük Akbelen Ormanı’nda linyit madenciliği yapılmasına onay veren açık maden işletme izninin iptali için Orman Genel Müdürlüğü’ne geçtiğimiz sene dava açan İkizköylüler, birçok tartışmaya yol açan ve iki defa tekrarlanan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrası hazırlanacak raporun Muğla 1. İdare Mahkemesi’ne sunulmasını bekliyordu.

8 Ağustos’ta gerçekleştirilen keşifle ilgili bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor nihayet mahkemeye sunuldu.

Daha önce hazırlanan bilirkişi raporunda, farklı bilimsel uzmanlıkları bulunan bilirkişiler, Akbelen Ormanı’nı linyit madenine çevirecek projenin olumsuzlukları üzerinde durmuş, bazı uzmanlar kamu yararını gerekçe göstererek projeye onay verse de, birçok bilirkişi projenin geri dönüşü olmayan ekosistem kaybına yol açacağı gerekçesiyle madenin ormana uzanmasını uygun bulmamıştı.

Akbelen Ormanı hakkında hazırlanan 25 Nisan 2022 tarihli bilirkişi raporunda kanaat bildiren altı uzmanın dördü, habitat kaybı olacağı gerekçesiyle projeye karşı çıkmış, iki bilirkişi maden projesi lehine görüş açıklamıştı.

Bu defa hazırlanan bilirkişi raporunda kendi bilimsel uzmanlık alanlarıyla ilgili değerlendirme yapan uzmanların istisnasız tamamı, Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılması yönünde görüş bildirdi. Yani bilirkişi heyetinde görev yapan yedi uzmanın yedisi de Akbelen Ormanı’nda madencilik faaliyetine yeşil ışık yaktı.

Ziraat mühendisliği bilirkişisi, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri için sondajların 1966 yılında başladığını, Yeniköy Termik Santrali’nin inşaatının başlangıç tarihininse 1984 yılı olduğunu, bölgedeki zeytinliklerin daha sonra oluşturulduğunu gerekçe gösterip, zeytinliklere üç kilometre mesafede toza yol açacak sanayi-enerji tesisi kurulmasını yasaklayan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un, Akbelen Ormanı için uygulanmaması gerektiğini savundu.

Bilirkişi heyetindeki bilim insanları maden projesi ve Akbelen Ormanı hakkında neler söyledi?

Jeoloji bilirkişisi: Heyetin jeoloji bilirkişisi, Akbelen Ormanı’nın yok edilip bölgede kömür madeni işletilmesi halinde İkizköy ve çevresinde bulunan su kaynaklarının zarar görmeyeceğini söyledi ve maden projesinin jeoloji mühendisliği açısından uygun olduğu kanaatini bildirdi.

Maden mühendisi bilirkişisi: Maden mühendisliği disiplini bakımından davayı inceleyen bilirkişi, Akbelen Ormanı’nda kapalı galeri madencilik yapılamayacağını ve açık ocak madenciliğin mümkün olan tek yöntem olduğunu söyledi. Maden mühendisliği bilirkişisi, enerji bağımsızlığını gerekçe göstererek, “Günümüzdeki enerji dar boğazı ve enerji ihtiyacının karşılanması konusundaki öncelikler göz önünde bulundurulduğunda dava konusu sahadaki kömürün elektrik enerjisi üretimi için kullanılması daha da büyük önem kazandığı açıktır. Yerli linyite dayalı çalışan termik santraller maliyet, taşıma, ulaşım, etkinin bir alanda toplanması gibi nedenlerle linyit havzalarının bulunduğu alanlara yakın alanlarda, inşa edilme zorunluluğu bulunduğu da açıktır” değerlendirmesinde bulundu.

Biyolojik çeşitlilik, flora ve fauna bilirkişisi: Bilirkişi raporunun biyolojik çeşitlilik, flora ve faunadan sorumlu bilirkişisi, bölgenin endüstriyel orman alanı olduğunu belirtti ve orman ekosistemi bozulsa bile madencilik sona erdikten sonra bölgenin rehabilite edilebileceğini söyledi:

Madencilik faaliyetleri sırasında maden sahasında var olan endüstriyel orman alanı şeklindeki ormanın ekosistem yapısının tahrip olması veya bozulması mutlaktır. Ancak maden işletme faaliyetinin bitiminden sonra açık maden alanlarının dava dosyasında verilen rehabilitasyon projelerine uyulması ile tekrar eski haline dönüştürülmesi mümkündür. Dava dosyasının incelenmesinden davalı şirketin daha önce çalıştığı ve işletme faaliyetinin bittiği alanları rehabilitasyon projeleri ile zeytinlik alanlar ve çam fıstığı alanları şeklinde ekolojik yapıya kazandırdığı görülmektedir. Bu bağlamda alanın açık kömür işletmesi olarak değerlendirilmesinde ve alanın tekrar rehabilitasyon projeleri ile tekrar doğal ekosistem yapısına kazandırılabiliyor olması açısından kamu yararı olduğu düşünülmektedir.”

Orman mühendisliği bilirkişisi: Orman mühendisliği bilirkişisi, zaten bölgedeki ağaçların madencilik yapılmasa bile orman idaresince kesileceğini, dolayısıyla madenden ötürü kamu zararı olmayacağını belirtti ve ekolojik olarak nadir bir özellik göstermediğini ifade ettiği Akbelen Ormanı’nın maden için ortadan kaldırılması için olumlu görüş bildirdi: “Alanın [Akbelen Ormanı] milli park alanı, muhafaza ormanı, korunması gereken nadir ekosistem alanı olmaması, üretilecek linyit kömürünün değerlendirilmesinin; rehabilitasyon projesinde R.86541 ruhsat numaralı sahanın tamamını ve ruhsat süresinin bitim zamanına göre yeniden denetlenebilir iş ve zaman çizelgesinin hazırlanması koşulu ile orman izninin kamu yararına uygun olduğu kanaatindeyim.”

Çevre mühendisliği bilirkişisi: Bölgede madencilik faaliyetleri gerçekleştirilmesinin toz ve gürültüye yol açacağını kabul eden çevre mühendisliği bilirkişisi, hava kirlilik ölçüm sonuçlarının limit değerler altında olduğunu belirterek, alandaki kömür madenciliği faaliyetinin ÇED Yönetmeliği hükümlerinden muaf olduğunu ifade etti.

Makine mühendisliği ve enerji sistemleri bilirkişisi: Akbelen Ormanı altında yaklaşık 18 milyon ton linyit rezervi bulunduğunu belirten bilirkişi, bölgedeki termik santrallere başka yerden linyit tedarik etmenin maliyetli olduğunu savundu ve Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılması gerektiğini işaret etti: “Lokasyon olarak bölgenin dışında santrallerin ihtiyaç duyduğu kömür değerlerine uygun başka büyük bir kömür havzası bulunmamaktadır. Deneme amaçlı olarak Manisa-Soma dan çeşitli araştırma ve analizler sonucunda kömür getirilmeye başlanıldığı, daha yüksek kalorili bu kömürler hem santral verimini düşürdüğü, hem de uygun altyapı olmadığı için bölgenin trafik yoğunluğunu arttırdığı ifade edilmektedir. Uzaktan kömür maden tedarikinin ton başına yaklaşık ilave maliyeti 45$ olduğu, santrallerin yıllık yaklaşık 10 Mton kömür ihtiyacı bulunduğu dikkate alındığında bu miktarda kömürün kara ya da deniz yolu ile naklinin de mümkün olmadığı, ithal kömürde ise santrallerin kazan düzenleri yani mevcut yakma teknolojileri değiştirilmediği sürece alt ısıl değeri >5000Kcal/kg yakılabilmesi bile mümkün olmadığı ifade edilmektedir.”

Ziraat mühendisliği bilirkişisi: Bilirkişi raporundaki en enteresan değerlendirmeler, ziraat mühendisliği bilirkişisinden geldi. 780 dönümlük Akbelen Ormanı içinde sadece 8,7 dönümlük zeytinlik bulunduğunu, bu zeytinliklerin de Tapu Kadastro sisteminde tarım arazisi olarak gözükmediğini ifade eden bilirkişi, zeytinliklerin maden ruhsatlarının alındığı tarihten sonra oluştuğunu belirterek, zeytinleri koruyan kanunların İkizköy’deki uyuşmazlık konusunda göz ardı edilebileceğini söyledi: “1984 yılında kurulan termik santral ile 1966 yılında başladığı görülen sondaj faaliyetleri ile işletilmeye başlanan maden alanlarının faaliyetinin 1995 yılındaki, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi ve Yürürlükten Kaldırılması Hakkındaki 4086 sayılı Kanun’un 5. Maddesinde yer alan ‘Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 km mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vejetatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez’ şeklindeki hükmün 1995 yılındaki zeytincilik kanununun ilgili maddelerinden önce termik santralin kurulduğu ve maden işletme sürecinin de yine 1995 yılından önceki tarihlerde başladığı ve dava konusu orman poligonlarının da olduğu maden ruhsat alanlarının da Zeytincilik Kanunu’nun 1995 yılındaki hükmünden önce başladığı görülmektedir. Bu durum sayın mahkemenin takdirindedir.”

Aynı bilirkişi, madencilik faaliyetlerinin bölgedeki tarıma ve zeytinciliğe etki etmeyeceğini ise şu sözlerle ileri sürdü: “Üç kilometre içindeki zeytin ağaçlarının maden ruhsatlarının alınmış olduğu ve sondaj çalışmaları ile kömür çıkarılmaya başlandığı 1960 yıllardan ve termik santralin 1984 tarihindeki inşasından sonra faaliyete geçmesinden sonraki süreçte dikildikleri görülmektedir. Kömür madeni işletmesinin dava konusu orman poligonlarının da içinde bulunduğu maden ruhsat alanı içinde 1970’li yıllardan bu yana bulunduğu ve kömür çıkarıldığı görülmektedir. Madenin işletilmesi ve termik santralin çalışmaya başlaması süreçleri içinde mahkeme keşfi sırasında 3 km sınır içinde yaşları ortalama 40-50 olduğu görülen zeytin ağaçlarının dikildiği, günümüze kadar maden ocağının çalışmasına paralel olarak zeytin ağaçlarının mahkeme keşfindeki gözlem ve incelemelerimizde sağlıklı bir şeklide vejetatif ve generatif gelişimlerini sürdürdükleri tespit edilmiştir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.