İstanbul Başakşehir’e bağlı Şahintepe Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar, evlerinin “kentsel dönüşüm” kapsamında ellerinden alınacağından endişeli. Kanal İstanbul güzergahında yer alan Şahintepe’de yaşayan yurttaşlar zorunlu göç ettirilmek isteniyor. .
Başakşehir Belediyesi’nin iştirak şirketi Başakkent A.Ş. tarafından 2020’de imar çalışması yapılan Şahintepe Mahallesi’ndeki evlerin bir kısmına tapu transferi yapılarak tapular komşu Arnavutköy ilçesine bağlı Hacımaşlı Köyü’ne aktarıldı.
Tapuların taşınmasına itiraz eden mahalle sakinleri, 2022 yılının Ocak ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yaklaşık 280 itiraz dilekçesi verdi. Dilekçelerden bir yanıt alamayan mahalle sakinleri, 9 Aralık’ta yaşadıkları mağduriyetleri İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne taşıyarak imar projesinin iptali için başvuruda bulundu. Bakanlık, evlerin tapusunu eski yerine getirdi.
Başakşehir Belediyesi, 2022’nin Haziran ayında bazı adalarda, ada bazlı “kentsel dönüşüm” projesi başlattı. AKP’li belediye, 8 Aralık 2022’de ise 15 farklı adada “kentsel dönüşüm” kararı aldı. Vatandaşlara, proje kapsamında evlerini vermemeleri halinde elektrik ve sularının kesileceği söylendi.
Şahintepe Mahallesi eski bir gecekondu mahallesi. Vatandaşlar gecekondularını zamanla apartmana çevirmiş. Apartmanlarda genellikle aynı ailenin mensupları oturuyor. Evdeki erkek çocuk sayısına göre kat çıkılmış.
Mahallede konuştuğumuz vatandaşlar, kentsel dönüşüm kapsamında kendi evlerinin yerine 1+1 ev verilmek istediğini söyledi. Belediye şirketi tarafından dört katlı apartman sahiplerine sadece iki tane 1+1 ev verileceği açıklanmış. Vatandaşlar, 1+1 ev karşılığında en az 200 bin TL borçlanacaklarını belirtiyor.
“Buraların parasını ödemek için boğazımızdan kestik”
Medyascope muhabiri Ufuk Çeri, Başakşehir Şahintepe Mahallesi’ne giderek vatandaşlarla konuştu.
2003 yılında mahalleye yerleştiğini söyleyen Kiraz Gövenç, “20 yıldır bu mahallenin çilesini çekiyoruz. Mahallenin çamurunu, susuzluğunu, elektriksizliğini biz çektik. Ama şimdi buraların gitmesini istemiyoruz. Bizim malımız bize kalsın istiyoruz. Ranta gitsin istemiyoruz. Çoluğumuzdan çocuğumuzdan her şeyimizi artırdık, boğazımızdan kestik buraların parasını ödemek için. Kolay almadık buraları. Kolaylıkla da vermeyi hiç düşünmüyoruz. Hiç kimse de alırım diye beklemesin” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Buraya şimdi zenginleri getirecekler”
Şu anda evlerinin bulunduğu parsellerin satıldığını belirten Gövenç, “Önü satmışlar, arkayı satmışlar. Bizden habersiz satılmış. Benden habersiz nasıl satıyorsun? Devlet olarak nasıl sattın benim arazimi? Hakkımı nasıl satıyorsun? Ben buranın vergisini ödüyorum. Elektriğini ödüyorum. Doğalgazını ödüyorum. Suyunu ödüyorum. Her şeyini ödüyorum. Vergisini de gidip her sene ödüyorum. Niye benim hakkımı gasp ediyorlar? Buraya şimdi zenginleri getirecekler. Biz fakirler daha uzak yerlere gideceğiz. Bu bize reva mı?” diye konuştu.
“Ölüm çıkar benim ancak buradan”
Bir başka mahalle sakini ise şunları söyledi: “Kapıcılık yaparak buradan bir ev alabildim. Yoksul insanlarız. Bu evi alabilmek için gençliğim gitti. Eşim hâlâ çalışıyor. Evden ekmek arasına bir şeyler koyuyoruz. Dışarıda yemek pahalı. Bir tek başımızı sokacak evimiz var. Ben hakkımı kimseye vermem. Ölürüm de vermem. Ölüm çıkar benim ancak buradan.”
“Ben çocuklarıma yük olmak istemiyorum”
1991’de mahalleye yerleşen Nermin Gökçe, Şahintepe’nin ilk sakinlerinden.
İlk gecekondularını yaptıklarında mahallede başka ev bulunmadığını söyleyen Gökçe, “Kapımızı açmaya korkardık. O kadar boştu buralar. Su tankerle gelirdi” dedi.
Belediye başkanıyla görüşmek için defalarca randevu talep ettiğini belirten Gökçe, “Kendisiyle bir türlü görüşmek nasip olmadı. Yoğun dediler, görüşemedik. Başkasından değil de birebir kendi ağzından duymak istemiştim. Burası ne olacak? Ne bitecek? Bana söylemesini istemiştim. Ama bir türlü nasip olmadı” dedi.
Gökçe yaşadığı ekonomik sıkıntıya rağmen zaman içinde gecekondusunu apartmana çevirmiş: “Benim dört tane dairem var. Üçü çocuklarımın, biri de benim. Ben çocuklarıma yük olmak istemiyorum. Çocuklarıma bir daire yaptım. Eşim hayatını kaybettiği için kadın başıma yaptım. Bana yine dört daire vereceklerse başım gözüm üstüne. Binam da yenilenir. Çocuklarım da yeni bir evde oturur. Ama benim dört daireme iki daire veriyorsan ben bunu kabullenmem. Benim çocuklarım ikisi dışarıda kaldıktan sonra hiç önemli değil. Ben çocuklarıma daire istiyorum. Ben hakkım olanı istiyorum.”
“Desinler ki ‘Binanız çürüktür’, veririz müteahhite”
Mahalle sakinleriyle konuşurken yürümekte zorlanan yaşlı bir kadın da yanımıza gelerek konuşmak istedi.
Evini yaptırabilmek için çok sıkıntı çektiğini söyleyen vatandaş, “Şimdi belimiz tutmuyor. Bacaklarımız yürümüyor. Niye? Zamanında çok çektik. Şimdi sefasını süreceğiz derken böyle bir olay çıktı. Neler çektik? Dört tane çocuğum var benim. Bir de ben beş tane. Dört dairemiz var. Gecekondu yaptık. Oradan betonarme yaptık. Öyle günümüz geçti işte. Şimdi de elimiz ayağımız tutmuyor. Desinler ki ‘binanız çürüktür’, veririz müteahhite, yaptırırız. Ya da satarız, başka bir şeyler yaparız” diye konuştu.
“Param olsa kendim bir şeyler yapardım”
Mahallenin Kanal İstanbul güzergâhına yakın kısımlarına gittiğimizde kentsel dönüşüm çalışmaları başlamış durumdaydı.
İnşaat sahası içerisinde bir ev dikkatimi çekti. Demir bariyerlerle çevrilen evin içerisinde yaşam olduğu belli. Görüntü çekerken ev sahibiyle karşılaştık. Ev sahibi yaşadıklarını şöyle anlattı: “Başakkent A.Ş., metal bariyerlerle evi çevirdi. Kimseye bir şey sormadan bizi bu halde kapattılar. Yanımdaki arsa sahipleri arazilerini şirkete vermişler. Şirket bana 1+1 iki daire verebileceğini söyledi. Ben kabul etmedim. Çünkü 200 bin lira borçlandırıyorlar. Ben onun için yerimi vermedim. Zaten param olsa kendim bir şeyler yapardım.”