Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Lula’nın göreve başlarken yaptığı konuşma

Brezilya’da aşırı sağcı Jair Bolsonaro’yu mağlup eden ve ülkedeki sağ popülizmi sona erdiren “Brezilya’nın kurtarıcısı” Luiz Inácio Lula da Silva, görkemli bir kutlama eşliğinde yemin etti ve görevine başladı. Lula’nın göreve başlarken yaptığı konuşmayı Haldun Bayrı Türkçeleştirdi.

Luiz Inácio Lula da Silva, 1 Ocak 2023

Brezilya halkının bize verdiği güvenoyuna şükrânımı sunmak için Ulusal Kongre’nin önüne üçüncü gelişim bu. Başkan yardımcısı Geraldo Alckmin ve Brezilya için bizimle çalışacak bakanlarla birlikte, Cumhuriyet Anayasası’na bağlılık yemînimi yeniliyorum.

Biz bugün buraya gelebildiysek, Brezilya toplumunun siyâsî bilinci ve bütün bu târihî seçim kampanyası boyunca oluşturmuş olduğumuz demokratik cephe sâyesinde olmuştur.

Şimdiye kadar hiç görülmemiş kamusal ve özel en büyük kaynaklar, oy kullanma özgürlüğüne karşı en şiddetli tehditler, seçmenlerin aklını karıştırarak tuzağa düşürmek için yalanlara ve nefrete dayalı en aşağılık kampanyalar seferber edilmesine rağmen, bu seçimin en büyük galibi demokrasi olmuştur.

Bir otoriter iktidar projesinin yarârına devlet kaynakları hiç bu kadar yolundan saptırılmamıştı. Cumhuriyetçiler tarafından kamusal mekanizma hiç bu kadar çığırından çıkarılmamıştı. Ekonomik iktidârın ve bir sanâyiye dönüştürülen yalanların dayatmasına seçmenler hiç bu kadar mâruz kalmamıştı.

Her şeye rağmen, oyların toplanması ve sayım işindeki etkililiği uluslararası düzeyde tanınan bir seçim sistemi sâyesinde, sandıkların karârı galip geldi. Yargı erkinin, özellikle de Yüksek Seçim Kurulu’nun cesur tutumu, sandıklardaki hakîkatin, onu inkâr edenlerin şiddetine üstün gelmesinde çok önemli oldu.

1988’de katılmış olduğum Kurucu Meclis’ten sonra, Temsilciler Meclisi’nin bu genel kuruluna yeniden gelirken, nüfûsumuzun ve ulusal egemenliğin yarârına olarak Anayasa’da en geniş toplumsal, bireysel ve toplu hakların yer alması için burada demokratik biçimde yürütmüş olduğumuz mücâdeleleri hatırlıyorum.

Yirmi yıl önce, başkan yardımcılığında José Alencar ile ilk başkan seçildiğimde, görevi devralma konuşmama “değişim” sözcüğüyle başlamıştım. Bizim getirmek istediğimiz değişim, sâdece anayasal hükümleri uygulamaya koymaktan ibâretti. Bunların başında da, açlığın olmadığı; işe, sağlığa ve eğitime erişimin bulunduğu haysiyetli bir yaşam hakkı vardı.

Erkeğiyle kadınıyla her Brezilyalı günde üç öğün yemek yiyebildiğinde hayattaki görevimi yerine getirmiş olacağımı söylemiştim o vesîleyle.

Üstesinden gelmiş olduğumuz sefâletin ilerleyişi ve açlığa dönüş karşısında, bugün bu taahhüdü tekrarlamak zorunda kalmak, şu son yıllarda ülkeye dayatılmış olan tahrîbâtın en vahim göstergesidir.

Bugün Brezilya’ya mesajımız, bir umut ve yeniden inşâ mesajıdır. Bu Ulus’un 1988’den beri haklar, egemenlik ve kalkınmayla inşâ etmiş olduğu büyük yapı, şu son yıllarda sistemli bir şekilde yıkılmıştır. Tüm çabalarımızı, haklardan ve ulusal değerlerden oluşan o yapıyı yeniden inşâ etmeye yönelteceğiz.

Hanımlar ve beyler,

2002’de, umûdun korkuyu yendiğini söylüyorduk; ülkenin yönelişlerine başkanlık etmeye ilk kez işçi sınıfının bir temsilcisinin seçilmesi karşısındaki ürküntülerin ortadan kalkmasıydı bu. Yönetimde sekiz yıl, o ürküntülerin temelsiz olduğunu açıkça gösterdik. Öyle olmasa, buraya tekrar dönmezdik.

İşçi sınıfının bir temsilcisinin kalıcı ve herkesin yarârına biçimde, özellikle de en yoksunların yarârına biçimde ekonomik kalkınmayı teşvik için toplumla diyalog kurabildiği kanıtlanmıştır. Bu ülkeyi en geniş toplumsal katılımla, bütçeye ve yönetim kararlarına emekçileri ve en yoksulları dâhil ederek yönetmenin mümkün olduğu ispatlanmıştır.

Bütün bu seçim kampanyası boyunca, yurttaşlığı, temel hakları, sağlığı ve eğitimi teşvik eden kamu politikalarının yok edilmesinin acısını çeken bir halkın gözlerinde parlayan umûdu gördüm.

Oğullarına ve kızlarına fırsatlar sunan, etkin dayanışmanın kör bireycilikten daha kuvvetli olduğu cömert bir vatan düşledim.

Yönetimde Görev Devri Bürosu’ndan bize aktarılan teşhis çok üzücü. Sağlık için kaynaklar tükenmiş durumda. Eğitimi, kültürü, bilimi ve teknolojiyi söküp parçaladılar. Çevre korumasını ortadan kaldırdılar. Okul yemekhâneleri, aşılama, kamu güvenliği, ormanları koruma, sosyal yardım için hiçbir kaynak bırakmadılar.

Ekonominin, kamu mâliyesinin, şirketlere, girişimcilere ve kamu bankalarına desteğin yönetişim düzenini bozdular. Devlet şirketlerini ve kamu bankalarını haraç mezat sattılar; ulusal mîrâsımızı gözden çıkardılar. Ülkenin kaynakları rantiyelerin ve kamu şirketlerindeki özel hissedarların açgözlülüğünü tatmin için ortadan kaldırıldı.

Bu korkunç yıkımın akabinde, Brezilya halkıyla berâber ülkeyi yeniden inşâ etmeye ve yeniden herkes için herkesin Brezilya’sını tekrar ayağa kaldırmaya söz veriyorum.

Hanımlar ve beyler,

Mîras olarak devraldığımız bütçe felâketi karşısında, Ulusal Kongre’ye, nüfûsumuzun salt yaşayabilmek için Devlet’e muhtaç muazzam kısmına destek olmamıza imkânı verecek teklifler sundum.

Brezilya halkının âcil ihtiyaçları konusunda hassâsiyet gösteren Meclis’e ve Senato’ya teşekkür ediyorum. Erkler arasında uyumu bozan durumlar karşısında Federal Mahkeme’nin ve Sayıştay’ın son derece sorumlu tutumunu kayda geçiyorum.

Bu teklifleri sundum, çünkü açlık çekenlere sabır öğütlemek ne âdil ne doğru olurdu.

Hiçbir ulus, halkının sefâleti üzerinde yükselmemiştir ve yükselemez.

Halkın hakları ve çıkarları, demokrasinin güçlendirilmesi ve ulusal egemenliğe tekrar kavuşmamız, yönetimimizin temel direkleri olacaktır.

Bu taahhüt, en muhtaçların hizmetine sunulacak olan daha güçlü ve daha hakkaniyetli bir Âile Yardımı (Bolsa Família) programının temînat altına alınmasıyla başlıyor. İlk önlemlerimiz, 33 milyon kişiyi açlıktan kurtarmayı ve bugün son bulan ulusumuzu tahrip projesinin ağır yükünü çekmiş 100 milyon Brezilyalı’yı yoksulluktan kurtarmayı hedefliyor.

Hanımlar ve beyler,

Bu seçim sürecinin özelliği, farklı dünya görüşleri arasındaki aykırılıkları göstermesi olmuştur. Bizim dünya görüşümüz, ülkenin kaderinin demokratik biçimde tanımlanması için siyâsal ve toplumsal katılım ile dayanışma üzerine odaklanır. Öteki dünya görüşü ise, sözüm ona bireysel özgürlükler adına bireyciliktir, siyâsetin reddidir, devletin ortadan kaldırılmasıdır.

Bizim her zaman savunduğumuz özgürlük, haysiyetiyle yaşamaktır; kendini ifâde etme, gösteri yapma ve örgütlenme haklarının tamâmına sâhip olmaktır.

Onların öğütledikleri özgürlük, en savunmasızlara zulmetme, muhâlifleri katletme ve uygarlık yasaları yerine en güçlünün yasasını dayatma özgürlüğüdür. Bu hâdisenin ismi barbarlıktır.

Bu güzergâhın en başından beri, bir yandan kökenime sıkı sıkıya bağlılığımı korurken, kendi yetiştiğim siyâsî taraftan daha geniş bir cephe için aday olmam gerektiğini anladım. Bu cephe ülkeye otoriterliğin dönüşünü engellemek için sağlamlaştırılmıştır.

Bugünden îtibâren, bilgiye erişim yasasına yeniden uyulacak, şeffaflık portalı yine rolünü yerine getirecek, kamu yarârı için yeniden Cumhuriyet denetimleri yürütülecektir. Ulus’u kendi kişisel ve ideolojik maksatlarına tâbi kılmayı denemiş olanlardan intikam alma niyetinde değiliz, ama hukuk devletini temin edeceğiz. Hatâlar işlemiş olanlar, nizâmî bir yasal yargılama usûlü çerçevesinde yaptıklarının hesâbını vermek zorunda kalacaklar. Faşizmden esinlenen rakipler karşısında aldığımız görev, Anayasa’nın demokrasiye verdiği erklerle savunulacaktır.

Nefrete sevgiyle cevap vereceğiz. Yalanlara, hakîkatle. Teröre ve şiddete, yasayla ve yasanın en sert yaptırımlarıyla cevap vereceğiz.

Yeniden demokratikleşme rüzgârı altında, “Bu diktatörlük son olsun!” diyorduk. Bugün, müthiş iddiamızı yerine getirdikten sonra, “İlelebet demokrasi!” demeliyiz.

Bu sözleri teyit etmek için, ülkemizdeki demokrasiyi sağlam temeller üzerine yeniden inşâ etmeliyiz. Anayasa’da kayıtlı olan tüm hakları temin ettiği ölçüde demokrasi halk tarafından savunulacaktır.

Hanımlar ve beyler,

Hükûmetin yeniden akılcı, cumhuriyetçi ve demokratik şekilde işlemesini sağlamak maksadıyla yürütme erkinin yapılarını yeniden düzenlemeyi hedefleyen önlemler imzâlıyorum bugün. Kamu kurumlarının, kamu bankalarının ve devlet şirketlerinin ülke kalkınmasındaki rolünü korumak için bu. Kamu ve özel yatırımlarını çevresel ve toplumsal düzeyde sürdürülebilir bir ekonomik büyüme yönünde planlamak için bu.

27 vâliyle diyalog içinde, sorumsuzca âtıl kılınmış 14 binden fazla çalışmayı yeniden başlatmak için öncelikler belirleyeceğiz. Minha Casa (Benim Evim) ve Minha Vida (Benim Hayatım) programlarını yeniden ele alacağız ve Brezilya’nın ihtiyaç duyduğu hızda istihdam yaratmak için yeni bir PAC (Kalkınmayı Hızlandırma Projesi) yapısı kuracağız. Ulusal tüketim pazarını teşvik edip genişletmek; ticâreti, ihrâcâtı, hizmetleri, tarımı ve sanâyiyi geliştirmek maksadıyla ᅳulusal ve uluslararası düzeydeᅳ finansman ve işbirlikleri arayacağız.

Özellikle BNDES gibi kamu bankaları ve Petrobras gibi büyümeyi ve yenilikler getirmeyi teşvik eden şirketler bu yeni programda temel bir rol oynayacaklardır. Aynı zamanda, potansiyel olarak en büyük istihdâmı ve geliri, girişim rûhunu, işbirliğine girmeyi ve yaratıcı ekonomiyi doğuran küçük ve orta ölçekli işletmeleri teşvik edeceğiz.

Ekonomik çark yeniden dönmeye başlayacak ve bu sürecin merkezinde halk tüketimi rol oynayacaktır.

Asgarî ücretin sürekli gözden geçirilmesi politikasını yeniden ele alacağız. Ve emin olun ki, o tahrîbat zamanlarında yerleşikleşmiş bir adâletsizlik olan, INSS (Ulusal Sosyal Güvenlik Enstitüsü) önündeki kuyruklara bir kez daha son vereceğiz. Hükûmet, sendika merkezleri ve şirketler, üç taraflı olarak yeni bir çalışma yasası üzerine bir diyalog başlatacağız. Sosyal korumacılıkla paralel olarak girişim özgürlüğünü temin etmek şu zamanlarda büyük bir meydan okumadır.

Hanımlar ve beyler,

Brezilya üretim potansiyelinden vazgeçemeyecek derecede aşırı büyük bir ülke. Yakıt, gübre, petrol platformları, mikroişlemciler, uçaklar ve uydular ithal etmek anlamsız. Sanâyileşmeyi ve hizmet tedârikini başkalarıyla rekabet edebilir düzeyde yeniden ele alabilecek teknik kapasiteye sâhibiz.

Brezilya dünya ekonomisinin en tepesinde olabilir ve olmalıdır.

Dijitale geçişi sağlamak ve Brezilya sanâyiini 21. yüzyıla sokmak, yenilikçiliği destekleyen, kamu-özel işbirliğini teşvik eden, bilim ile teknolojiyi güçlendiren ve uygun koşullu finansmanlara erişimi temin eden devletin işi olacaktır.

Gelecek, bilgi teknolojisine yatırım yapanların olacaktır. Bunun için, üretim sektörüyle, araştırma merkezleri ve üniversitelerle diyalog içinde; Bilimler, Teknoloji ve Yenilikler Bakanlığı, kamu ve devlet bankaları ile araştırmacılığı teşvik ajanslarıyla işbirliği içinde planlanan ulusal bir strateji izlenecektir.

Biyoekonominin yaratıcılığı ve sosyo-biyoçeşitlilik girişimleri üzerine kurulu büyük bir çevre gücü olmak için, hiçbir ülke Brezilya’nın elindeki olanaklara sâhip değildir.

Sürdürülebilir bir tarıma ve maden işletmeciliğine, daha güçlü bir âile tarımına ve daha yeşil bir sanâyiye doğru enerji ve çevre alanlarında geçişi başlatacağız.

Hedefimiz, bir yandan kullanılmayan otlakların tekrar kullanıma açılmasını teşvik ederken, Amazon bölgesinde sıfır orman kesimine ve elektrik üretiminde sıfır sera etkili gaz emisyonuna ulaşmaktır. Stratejik tarımsal sınırını korumak ve genişletmek için Brezilya’nın ağaç kesmeye ihtiyâcı yoktur.

Herkesin kendi yöresinde refâha erebilmesini teşvik edeceğiz. Hedefimiz, yaratma, ekim yapma ve ürün alma özgürlüğüyle imkânı olacaktır. Bizim kabul edemeyeceğimiz şey, ülkenin kanunsuzlaşmasıdır. Küçük insanlara karşı şiddete, orman kesimine ve çevredeki bozulmaya müsâmaha göstermeyeceğiz — bunlar şimdiye kadar ülkemize nice kötülükler yapmıştır.

Yerli Halklar Bakanlığı kurulmasının, tek nedeni olmasa da nedenlerinden biri budur. Ormanlarımızı hiç kimse onlardan iyi bilemez, ya da, çok eski zamanlardan beri burada olanlardan daha iyi hiç kimse savunamaz ormanlarımızı. Ayrılmış her arâzi yeni bir çevre koruma mıntıkasıdır. O Brezilyalılar’a saygı borcumuz vardır ve onlara karşı târihsel bir borcumuz vardır.

Yerli halklara karşı işlenmiş bütün adâletsizlikleri ortadan kaldıralım.

Hanımlar ve beyler,

Bir ulus sâdece istatistiklerin ışığında ölçülmez — ne kadar etkileyici olurlarsa olsunlar. Tıpkı bir insan varlığı gibi, bir ulus da halkının rûhuyla gerçekten ifâde eder kendini. Brezilya’nın rûhu, halkımızın eşi benzeri olmayan çeşitliliğinde ve kültürel tezâhürlerinde bulunur.

Şu son yıllardaki taassubun kesintiye uğrattığı kültür varlıklarına erişimi ve bunları teşvik politikalarını yoğun bir biçimde yeniden başlatma tutkusuyla Kültür Bakanlığı’nı yeniden kuruyoruz.

Demokratik bir kültür politikası ne eleştirilerden çekinir ne de kendine gözdeler seçer. Bütün çiçekler açsın ve yaratıcılığımızın tüm meyveleri toplansın; sansürsüz ve ayrımsız şekilde bunlardan herkesin yararlanabilmesidir amaç.

Afrikalı atalarının kan ter içinde kalarak inşâ ettikleri bir ülkenin yoksul ve baskı mağduru çoğunluğunun siyah ve koyu tenli olması kabul edilemez. Üniversitelerde ve kamu görevlerinde kota politikalarını yaygınlaştırmak, ayrıca sağlık, eğitim ve kültür alanlarında siyahlar ve koyu tenliler yarârına politikaları yeniden başlatmak için Irksal Eşitliği Teşvik Bakanlığı’nı kurduk.

Aynı iş için kadınlara erkeklerden daha az ücret ödenmesi kabul edilemez. Maçoluğun hâkim olduğu bir siyâset dünyasında değerlerinin bilinmemesi kabul edilemez. Sokakta ve işyerlerinde, fâilleri hiçbir cezâya uğramaksızın tâcize uğramaları kabul edilemez. Evlerinin içinde ve dışında şiddete kurban olmaları kabul edilemez. Asırlardır süren bu eşitsizlik ve önyargı kalesini yerle bir etmek için Kadın Bakanlığı’nı tekrar kuruyoruz.

Bir ülkede tek bir insan varlığı bile incitilse, o ülkede hakîkî adâlet olmaz. İnsan Hakları Bakanlığı, kamudaki ve özel sektördeki hizmetlere erişimde, önyargılara karşı ya da kamu otoritesine karşı korunmada her yurttaşın haklarına saygı gösterilmesi için tetikte olmak ve harekete geçmekle görevli olacaktır. Demokrasinin diğer adı yurttaşlıktır.

Adâlet ve Kamu Güvenliği Bakanlığı, yoksul topluluklarda; örgütlü suçlara, milislere ve nereden gelirse gelsin şiddete karşı savunmasız durumdaki âilelerin bağrında; en ivedi olduğu yerde huzûru temin etmek için federal erkler ve varlıklarla uyum içinde harekete geçecektir.

Silâhlara ve bunların mühimmâtına erişimi yaygınlaştırarak Brezilyalı âilelerde nice emniyetsizliklerin ve acılı kayıpların yaşanmasına sebep olan cezâ kararnâmelerini iptal ediyoruz. Brezilya daha fazla silâh istemiyor, halkı için huzur ve emniyet istiyor.

Tanrı’nın himâyesine sığınarak, Brezilya’da inancın her yuvada, farklı tapınaklarda, kiliselerde, ibâdet yerlerinde mevcut olabildiğini tekrar vurgulayarak bu görev dönemini açıyorum. Bu ülkede herkes dindarlığını özgürce yaşayabilir.

Hanımlar ve beyler,

Biten döneme, târihin en büyük trajedilerinden biri damgasını vurdu: Kovid-19 pandemisi. Birleşik sağlık sistemimizin yetkinliği sâyesinde âcil sağlık hizmetlerini sunmaya en hazırlıklı ülkelerden biri olmamıza rağmen, nüfûsa oranla ölüm sayısı başka hiçbir ülkede Brezilya kadar yüksek olmadı.

Bu paradoks ancak, inkârcı, tutucu ve insan hayâtına duyarsız bir yönetimin cânice tutumuyla açıklanabilir. Bu soykırımın sorumluları saptanmalı ve cezâsız bırakılmamalıdır.

Bizim şu anda yapmamız gereken, pandeminin 700 bin kurbânının âileleri, anne-babaları, yetimleri, kardeşleriyle dayanışmamızı kanıtlamaktır.

Birleşik Sağlık Sistemi (SUS, Sistema Único de Saúde) 1988 Anayasası’yla tesis edilmiş en demokratik kurumlardan biridir muhtemelen. O zamandan beri eziyete uğratılması da kesinlikle bu yüzdendir. Harcama tavanı diye adlandırılan o aptalca şeyden en çok zarar görenlerdendir; iptal etmemiz gerekecek bunu.

Sağlıkta temel desteği temin etmek, Halk Eczâneleri’ne ve uzmanlaşmış tıbba erişimi kolaylaştırmak için sağlık bütçelerini yeniden düzelteceğiz. Eğitim bütçelerini yeniden düzelteceğiz; üniversitelere, teknik öğrenime, internete erişimin yayılmasına, kreşlerin geliştirilmesine ve tam zamanlı kamu öğrenimine daha çok yatırım yapacağız. Ülkeyi hakîkaten kalkınmaya yöneltecek olan unsur yatırımdır.

Önerdiğimiz ve seçim sandıklarında kabul gören model, sorumluluk, güvenilirlik ve öngörülebilirlik hususlarında bir taahhüt îcap ettiriyor — bundan vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkeyi, bütçe, vergiler ve para konularında gerçekçilikle, istikrârı arayarak, enflasyonu denetim altında tutarak ve sözleşmelere riâyet ederek yönettik.

Başka türlü yapamayız. Daha iyisini yapmamız gerekecek.

Hanımlar ve beyler,

Dünyada bütün gözler bu seçim sırasında Brezilya’ya çevrilmişti. Dünya, demokratik süreci içinde Brezilya’dan, iklim kriziyle mücâdelede bir lider olmasını, toplumsal ve çevresel alanlarda sorumlu bir ülke timsâli olmasını, ekonomik büyümeyi ve gelir paylaşımını teşvik edebilmesini, açlık ve yoksulluğa karşı mücâdele vermesini beklemektedir.

MERCOSUR’dan (Güney Ortak Pazarı) başlamak üzere, UNASUR’un (Güney Amerika Uluslar Birliği) ve bölgemizdeki başka egemen işbirliği mercilerinin yeniden ele alınıp canlandırılması, oynayacağımız önemli rolü somutlaştıracaktır. Bu zemin üzerinde, ABD, Avrupa Topluluğu, Çin, doğu ülkeleri ve dünyadaki diğer aktörlerle gurur duyabileceğimiz etkin bir diyaloğu yeniden inşâ edebileceğiz; BRICS ülkelerini (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) güçlendirebilecek, Afrika ülkeleriyle işbirliğini geliştirebileceğiz ve ülkemizin sürüldüğü tecrit durumuna son vereceğiz.

Brezilya kendi kendinin efendisi olmalıdır, yazgısı kendi elinde olmalıdır. Yeniden egemen bir ülke hâline gelmelidir. Amazon bölgesinin büyük bölümü ve geniş yağmur ormanları, büyük içme suyu kaynakları, maden ve petrol yatakları, ayrıca temiz enerji kaynakları bizim sorumluluğumuz altındadır. Egemenlik ve sorumlulukla birlikte, bu büyüklüğü insanlıkla paylaşarak saygı uyandıracağız — dayanışmayla olacak bu, asla tâbi olarak değil.

Brezilya’daki seçimin isâbetliliği, son olarak, demokratik modelin karşı karşıya kaldığı tehditlerle ilgili. Gezegenin her tarafında otoriter aşırılıkçılık, dalgalar hâlinde birbirine bağlanarak, şeffaf denetimlere tâbi olmayan teknolojik araçlarla nefret ve yalanlar yayıyor.

Güvenilir bilgilere erişimin demokratik mercilerini yaratmanın, nefret ve yalan zehirlerini zerk eden araçlardan bunun hesâbını sormanın âcil olduğunun bilincindeyiz; bunun için tam bir ifâde özgürlüğünü savunuyoruz. Tıpkı gezegenimizdeki savaşların, iklim krizinin, açlığın ve eşitsizliklerin üstesinden gelme konusunda olduğu gibi, burada da bir uygarlık iddiası söz konusudur.

Brezilya için ve dünya için, farklı çıkarlar arasında diyaloğun ve barışçı bir uzlaşma inşâsının en iyi yolunun, bütün sınırlarına rağmen, en yüksek anlamıyla siyâset olduğu kanaatimi tekrarlıyorum. Siyâseti reddetmek, onu değersizleştirmek ve suç saymak zorba yönetimlerin yoludur.

Bugünden îtibâren en önemli misyonum, bana gösterilen bu güvene lâyık olmak ve acı çekmesine rağmen meydan okumalara karşılık verme kapasitesine ve geleceğine olan inancını asla yitirmeyen bir halkın umutlarına karşılık vermektir. Halkın kuvveti ve Tanrı’nın rahmetiyle, bu ülkeyi yeniden inşâ edeceğiz.

Yaşasın demokrasi !

Yaşasın Brezilya halkı !

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.