Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gülçin Karabağ yazdı: Anayasa – güven – toplum olabilmek | Erdoğan’ın adaylığına karşı çıkmak neden önemli?

Altılı Masa’nın 11. Toplantısı’ndan çıkan sonuç metninde, TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olmasının anayasaya aykırı olacağı net bir biçimde belirtildi. Son zamanlarda Altılı Masa’nın yapması beklenilen birçok kritik siyasal hamle oldu, bir kısmı da gerçekleşti. Anayasaya aykırı bir davranışın devletin en üst kademesindeki kişi tarafından bile yapılamayacağının vurgulanması ise Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumun tarifi ve 2023 seçimleriyle birlikte olası iktidar değişikliğinde muhalefetin kurmasını beklediğimiz düzen açısından oldukça kritik bir yerde duruyor.

Türkiye sınıf, etnik kimlik, cinsel yönelim, mezhep, nesiller derken birçok farklı açıdan bölünmüş, farklı kompartımanların birbiriyle pek de temas etmeden birleştiği ağır aksak meçhul bir geleceğe doğru giden bir tren gibi adeta. Kompartımanlar izole edilmiş gibi herkes çoğunlukla kendi yankı odasının sesini duyuyor, onayı buradan bekliyor ve ötekini bu sesler eşliğinde tarif ediyor ve çoğunlukla eleştiriyor. Yani ezcümle toplum olamadığımızın resmidir bu. Toplum olabilmek için neye ihtiyaç duyuyoruz diye düşündüğümde öncelikle sevinçte ve hüzünde duygudaşlık kurabilmek, birbirimizle ilişkilerimizin eşitlik temelinde, herkes için geçerli kurallarla düzenlendiği bir yapı, ilişkiler bütünü geliyor aklıma. İşte tam da bu noktada anayasa da o toplumun sözleşmesini oluşturuyor. Değişebilir, müzakere edilebilir, ayrıntılarıyla gündelik hayatımızın her alanını düzenlemek zorunda değil, kanunlar gibi diğer kurallar bütünüyle desteklenebilir ama nihayetinde anayasa asla ve katiyen kimse tarafından ihlal edilemez, edilmemelidir. Burada esas olan kişinin anayasayı ihlal etmeye muktedir olup olmaması değil ya da toplumdaki yeri konumu değil, tüm yurttaşların devlet nazarında eşit olduğu ilkesi olmalıdır. Tabii ki bunun ideal bir düzlemde olduğunu ve pratikte eşitlik ilkesinde birçok aksama olduğunu biliyorum, aksini düşünmek en hafifinden naiflik olur ama tam da mücadelesi verilmesi gereken hep o ideal olana ulaşmak olmalı.

Peki böyle bir tabloda muhalefetin anayasaya sahip çıkmasının “sıradan” yurttaş açısından kıymeti nedir?

Eğer muhalefet “Bu anayasaya aykırı ama buyurun gelin hodri meydan biz de gücümüze güveniyoruz, çekinmiyoruz, sizi yenebileceğimizi düşünüyoruz” derse, artık güç mücadelesinin işlerlik kazandığı bir oyun bahsediyor oluruz ve bu oyunda ister muhalefetin ister iktidarın seçmeni olsun yurttaşın kazanma ihtimali yok. Çünkü yurttaşın güvencesi gücü değil, kanunlardır ve bunların ihlal edilmemesinin devletin kurumları tarafından güvence altına alındığı bir kamu düzenidir. Oldukça soyut gelebilir bu söylediklerim ama gündelik hayatımıza uyarlayarak düşünürsek aslında farklı açılardan hissettiğimiz güvensizlik duygusunun altında yatanın Türkiye’de yıldan yıla eriyen kurumlar ve kamu düzeni olduğunu görürüz. Biz yurttaşlar hastalıkta, kötü günden, başımıza bir şeyler geldiğinde derdimizin dermanını nerede arayacağız ? Ben bu sorunun cevabını düşündüğümde kolluk kuvvetinden, yargıya, muhtarlıktan, hastanelere devletin kurumlarına uzun zamandır pek de güven duymadığımı hissediyorum, bunu yaşıyorum ve bu hissimde maalesef yalnız olmadığımı biliyorum.

İşte şimdi bu noktada muhalefet tekrar devreye giriyor. Şimdiye kadarki söylem ve pratiğiyle Altılı Masa (11. Toplantısı’yla birlikte artık Millet İttifakı diyebiliriz) 2023 seçimlerinde yalnızca iktidar değişimine aday olmadığını iddia ediyor; yani mesele yalnızca iktidara gelmek değil Türkiye’yi çıktığı demokrasi patikasına yeniden çekmek ve hatta eskisinden de daha demokratik bir düzen kurmak.

Bu iddiaya sahip olan muhalefetin topluma yeniden güven verebilmesi, toplum olmanın belkemiğini oluşturan kurallara ve kurumlara nasıl yaklaştığını net bir biçimde göstermesiyle mümkün. Dostun attığı gül dahi yaralar misali muhalefetten bir aktör “Ne yapalım? İktidar nasılsa çoğunluk bunu yapar. Yapanın da yanına kâr kalır zaten cezasızlık siyaseti nüfuz etmiş her yana” dediğinde yüreğimiz daha bir acıyor, kendimize, bu topraklara ve geleceğe olan güvenimizi kaybediyoruz. Muhalefetin aktörlerinin bir yurttaşa göre eli çok daha güçlü. Onlar dahi hakkını ararken kurumlara ve kurallara güvenmemeyi bu kadar normalleştirmişken, bir yurttaşın kendisinde bu güç ve cesareti bulmasını beklemek mümkün değil. Güvensizlik, cezasızlık siyaseti, yandaşlık hukuku, rant mekanizmalarının her türlüsü, liyakatsizlik, ahbap-çavuş ilişkisi bir düşünme, yaşama tarzı ve adeta kültürel bir kod olmuş durumda. Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya bunun değişmesi için farklı araçlarla mücadele edilmesi gerektiği net. Bu noktada muhalefetin örnek olması ve elini taşın altına koyacağını göstermesi gerekiyor.

Bu yüzdendir ki, son bir kişi bile kalsak, gözümüzün önünde ihlallerle delik deşik edilse dahi anayasaya sahip çıkmamız lazım. Muhalefet gün gelir iktidar olursa tüm vaatlerinden ziyade en başta tek tek yerle yeksan edilmiş kurumları yeniden nasıl inşa ettiğinin denetmeni olmalıyız. Ben bir toplum olabilmenin, güven içerisinde eşit yurttaşlar olarak yaşayabilmenin en genel ifadesiyle yolunun buradan geçtiğini düşünüyorum.

Tekrarlamak pahasına belirtmek isterim ki; muhalefetin amacı Türkiye demokrasisinin kurumlarıyla yeniden inşası ise, ne olursa olsun anayasanın kerteriz noktası alınması bu idealden vazgeçilmemesi gerekir. Muhalefetin siyasal aktörlerinin bu husustaki karnelerinde düşük notlar yok değil ama zararın neresinden dönülse kârdır diyerek bundan sonraki adımların “iktidara yarar” hesabına düşmeden atılmasını umalım.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.