CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Murat Yetkin’e konuştu. Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin Kızılay’ı AFAD’a kaydırarak işlevsizleştirdiğini, EMASYA Protokolü’nü lağvederek ilk anda müdahale imkânını ortadan kaldırdığını, bunun da can kaybının artmasına neden olduğunu söyledi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın millet acı ve üzüntü içindeyken “kin içinde” defter tutmaktan söz ettiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Akıllarını peynir ekmekle yemiş bunlar” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun YetkinReport’a yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:
“Millet acı, üzüntü içinde Erdoğan kin ve öfkeyle bir defterden bahsediyor”
“Millet acı, üzüntü içinde, Erdoğan kin ve öfkeyle bir defterden bahsediyor. Hangi defter? Ne defteriymiş bu? Akıllarını peynir ekmekle yemişler. Erdoğan’da ‘Ben devletin başıyım, o zaman ben ne dersem o olacak’ anlayışı var. Devletin adaletle, liyakatle yönetilmesi gerektiğini bilmiyor ya da kibrine esir olmuş. Devlet bir kişiye ait olur mu? Türkiye Cumhuriyeti’nde, 21. yüzyılda bu olamaz. Devlet bir kişiye teslim edilemez.”
“Kızılay’ı işlevsizleştirdiler AFAD’a kattılar”
“Kızılay’ı işlevsizleştirdiler, AFAD’a kattılar. Ama AFAD’ı da Kızılay gibi işlevsizleştirdiler. Türkiye bir deprem felaketi yaşıyor. Sadece Türkiye değil, dünya ayakta. Siz AFAD Başkanının konuştuğunu hiç gördünüz mü? Görevini yapamıyor ya da görevini yaptırmıyorlar. Bilim insanları yıllardır, aylardır uyarıyor o bölgede deprem olacak diye. AFAD’ın bir Afet ve Acil Durum Kurulu var. Amacı önleyici faaliyetleri araştırıp öneriler sunmak. Bu değerli bilim insanlarını çağırıp dinlemesi, ona göre önlemler geliştirmesi gerekiyordu. Bir dönem bu kurul düzenli toplanıyordu. Son atamalardan sonra bu kurul da işlevsiz kaldı.”
EMASYA Protokolü’nün iptali: “Can kayıpları arttı”
“Büyük felaketlerde ilk devreye giren kurum güvenlik güçleridir. EMASYA Protokolü bunun için vardı. Güvenlik güçleri hemen ilk müdahalede bulunurlardı. Marmara depreminde bunun uygulamasını gördük. Daha depremin ilk saatlerinde yapılan müdahaleler ve alınan olumlu sonuçlar görüldü. Askeri ve sivil kurumlar talimat beklemeden kendi bölgelerinde kurtarma çalışmalarına başlar, 12 saat içinde çadır kentler, sahra hastaneleri, sahra tuvaletleri, sahra mutfakları kurmaya başlarlardı. Şimdi tepeden talimat beklemek zorundalar, o arada saatler geçiyor, canlar gidiyor.”
“Bu deprem yönetimini belirleyen siyaset değil mi?”
“Diyorlar ki ‘Bu ortamda siyaset mi yapılır?’ Kardeşim senin bindiğin otobüsün fiyatını, kullandığın doğalgazın fiyatını, yediğin ekmeğin fiyatını belirleyen siyaset değil mi? Bu deprem yönetimini belirleyen siyaset değil mi? Bu bir… İkincisi deprem çalışmalarının başında hepimiz susmuş destek veriyorken gidip ‘Biz Cumhur İttifakı olarak; AK Parti, MHP olarak buradayız’ diye bu işi başlatan senin sözcün Ömer Çelik değil mi? O siyaset olmuyor mu? Kaldı ki ben vatandaşın dertlerini dillendirmek zorundayım. Soğukta kalacak yer bulamayan, elektriği, suyu olmayan, barınacak yeri olmayan binlerin derdini ben dillendirmeyeceksem niye siyaset yapıyorum. Siyaset sarayda oturup keyfine bakan, yandaşlarına milyar dolarları aktaran kişilerin mutluluğu için yapılmaz. Siyaset bu günler için yapılır. Halk için, halkın sorunlarını dillendirmek için yapılır. Ben de onu yapıyorum.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.