Depremin ilk haftasını Hatay’da geçirdikten sonra 15. günde Hatay’a geri döndüm. İlk olarak Hatay’ın Payas ilçesine gittik. Hatay’da enkazlardan hatıralar taşıyor.
Mahallenin ara sokaklarına girince iki-üç katlı evler gördük. Evinde görünür bir hasar olmayan bazı aileler evlerine geçmişti. Çoğu ise evlerinin yakınına kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda yaşıyordu. İlk karşılaştığım ileri yaşlı bir erkek, Payas’a devletin depremin ilk gününden beri yardım yolladığını, bir eksikleri ya da ihtiyaçları olmadığını söyledi. Yaşananların bir imtihan olduğunu belirten yurttaş, “Allah devlete ve millete yokluk vermesin” diye de ekledi.
Aynı sokak üzerinde ilerlerken bir çadırın önünde bankta oturan başka biriyle karşılaştım. Kendi imkanlarıyla evinin karşısına çadır kurduğunu anlatan yurttaş şu ana kadar erzak yardımı alamadıklarını, kendi imkanlarıyla ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını anlatıp deprem olduğundan beri çadırda 10 kişi kaldıklarını söyledi. Biraz önce konuştuğum bir komşusunun depremin ilk günü yardım geldiğini söylediğini aktardığım vatandaş, yardımların mahallelere muhtarlar aracılığıyla dağıtıldığını, konuştuğum kişinin muhtarın kardeşi olduğunu, onlara çuvallarla erzak geldiğini ancak muhtarın gelen yardımları adil bir şekilde dağıtmadığını anlattı.
82 yaşındaki Mahide Kaya ve ailesinin iki katlı evinin duvarları depremde çatlamış, aile de kendi imkanlarıyla temin ettikleri çadırda yaşıyordu. Mahide Kaya ise gelininin anlattığına göre gece gizlice çadırdan çıkıp evine dönüyormuş. Bizlere ağlayarak deprem gecesini anlatan Mahide Kaya, annesi ve babasının yaşamadığını, evinden başka hiçbir şeyi olmadığını, evini bırakmak istemediğini anlattı.
Bu mahalleden ayrılıp Payas’ın sahile yakın kesimlerine doğru hareket ettik. Yolda ilerlerken birkaç enkaza daha rastlasak da bir yandan işyerlerinin ve restoranların açıldığını ve insanların gündelik hayata adapte olmaya çalıştığını gördük.
Sahilde, deniz manzaralı Tüten Bacalar Sitesi’ne gelince burada depremin izlerinin çok ağır bir yara açtığını düşündüm. Sitenin dört bloktan oluştuğunu öğrendik. Enkazın önünde bekleyen bir grup komşu ile karşılaştık. Deprem gecesi ailesiyle birlikte kendilerini dışarı atmayı başardıklarını anlatan Pelin Önal, birkaç gün sonra evlerini kontrol etmeye geldiklerini ve karşılaştıkları manzarayı bizlere şu cümlelerle anlattı: “Her şeyim çalındı. Beni deprem yıkmadı, bu durumdan faydalanan insanlar yıktı.”
İlk depremde yıkılan üçüncü bloğun enkazından etrafa, oyuncak bir ayı, üniversite geçiş sınavına hazırlık kitapları ve aile albümünden dökülen fotoğraflar saçılmıştı.
Payas’tan Antakya’ya doğru yola çıktık. Odabaşı Mahallesi, depremin ilk günlerinde ziyaret ettiğim yerlerden biriydi. Mahalleye tekrar uğrayıp etrafı dolaşmak ve insanlarla konuşmak istedim. Bu mahallede artık enkaz başında bekleyen insan sayısı oldukça azalmış, hatta sokaklarda depremden etkilenen yurttaşlardan daha çok jandarma, polis ve asker vardı. Konuştuğumuz bir mahalleli bize tam anlamıyla yıkılmamış evini işaret edip içerideki eşyalarını alabilmek için beklediğini anlattı. Mahallede karşılaştığımız pek çok kişi aynı şeyi istiyordu: Yeni bir hayat kurabilmek için enkaza dönen evlerinden kurtarabildikleri eşyalarını alabilmek.
Defne Caddesi’nde yürürken ağır hasarlı iki binaya denk geldik. Selahattin Köse Apartmanı, Köse Yeral Apartmanı’nın üstüne adeta domino taşı gibi devrilmişti.
Köse Yeral Apartmanı’ndan çıkmayı başaran Meral Köse, bize devrilen apartmanda yaşayanların cansız bedeninin kendi apartmanlarından çıkarıldığını anlatarak, bir akrabasının cenazesinin 15 gün geçmesine rağmen hala çıkarılmadığını söyledi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Mahallede dolaşırken tuzla buz olmuş bir enkazın önünde kocaman, kirlenmiş bir oyuncak ayı gördük, üzerinde “seni seviyorum” yazıyordu. Enkaza biraz daha yaklaşıp yakından bakınca enkazdan taşan hatıralarla karşılaştık: İlkokul karneleri, yıllar önce çekilmiş askerlik fotoğrafları ve vesikalık fotoğraflar, doğumgünü kartları, el işlemeli yazmalar, danteller, öğrencilerin okul defterleri, oyuncaklar…