Kamera & kurgu: Edanur Tanış
Ömer Erbay, Kahramanmaraş merkezli depremin ikinci günü Kütahya’dan arama kurtarma çalışmalarına katılmak için Hatay-Antakya’ya geldi. İki gün arama kurtarma çalışmalarında yer alan Erbay, bölgede bir gıda krizi olduğunu fark edince Kütahya’ya dönüp pastanesindeki fırın dahil her şeyi alıp Antakya’ya döndü. Erbay, depremin dördüncü gününden beri Narlıca Mahallesi’nde yurttaşlar için günde ortalama 3 bin adet poğaça ve ekmek yapıyor. Ömer Erbay ile Hatay’a gelişini ve burada geçirdiği üç haftayı konuştuk.
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin vurduğu Hatay, 21 Şubat’ta Defne merkezli 6,4 ve Samandağ merkezli 5,8 büyüklüğündeki depremlerle yeniden sarsıldı. Hatay’da yaşayan yurttaşların tamamı sokaklarda, çadır bulabilenler çadırda, bulamayanlar, naylon, çuval ve tahta kullanarak yaptıkları barakalarda kalıyor.
Depremle birlikte Hatay’da pek çok sivil toplum kuruluşu (STK), platform, oluşum, belediye ve siyasi parti, afet koordinasyon merkezi kurdu. Ancak buna rağmen bölgede, çadır, temiz su, mobil tuvalet, ısınma ve gıda ihtiyacı devam ediyor. Hatay’da bahsettiğim grupların dışında bağımsız olarak dayanışmaya gelen pek çok kişi/kişiler de var. Bunlardan biri de 38 yaşındaki Kütahyalı Ömer Erbay. 6 Şubat’taki depremi haberlerden öğrendiğini söyleyen Erbay, depremin ilk gününü, “Ne yapabiliriz?” diye düşünmekle geçirdiğini, gece hiç uyumadığını ve ertesi gün bir yardım kuruluşunun aracılığı ile Antakya’ya geldiğini anlattı.
Burada iki gün kaldıktan sonra bölgede ciddi bir gıda krizi olduğunu fark eden Ömer Erbay, Kütahya’ya dönüp pastanesindeki fırın dahil bütün malzemelerini alarak Antakya’ya döndü. Erbay, AFAD’la görüşüp poğaça ve ekmek pişirmek için çadır aldığını ancak yardım için nereye gidebileceğine dair kendisine bilgi verilmediğini söyledi. Hatay’da gezmediği yerin kalmadığını söyleyen Erbay, Narlıca’yı seçmesinin gerekçesini ise şöyle anlattı: “Altınözü’ne kadar çıktım, geri dönerken Narlıca’yı gördüm. Buraya yardımın gelmediğini, ulaşmadığını gördüm. Buradaki ihtiyaç çok fazlaydı.”
Günde 3 bin poğaça, hedef 5 bin
Elindeki malzemeler tükendikçe Kütahya’dan kendi imkânlarıyla ve arkadaşlarının desteğiyle un, yağ ve peynir gibi gerekli ürünleri getirttiğini söyleyen Ömer Erbay, günün ilk poğaçalarını sabah 06:30’da fırından çıkarıyor:
“Sabah çok yoğun oluyor ama gün içinde ihtiyaç devam ediyor. Sıcak yemek yeterli gelmiyor. Ekmek hiç gelmiyor zaten. Şu anda sandviç ekmeği yapıyorum, öğle yemeğine hazırlık, insanlar bekliyor. Ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. İlk geldiğim zaman 2 bin civarında yapıyorduk. Yeterli olmasa da benim kapasitem oydu. İnsanlardan aldığımız güçle galiba, şu anda 3 bine çıktım.”
Hedef, günde 5 bin poğaça
Günde 20 saate yakın çalıştığını dile getiren Ömer Erbay, “İşin garibi yorulduğumu hissetmiyorum. Kendi iş yerimizde 8-10 saat çalışıp yorulurken, burada bu kadar çalışıp üstüne sabahlayabilirim diye hissediyorum. Hedefim günde 5 bin poğaça Allah’ın izniyle” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Kütahya’dan Hatay’a malzemeleri ile birlikte yeniden gelirken bir hafta kalmayı planladığını anlatan Ömer Erbay, işini ve çocuklarını memleketinde bıraktığını söyledi. Hatay’a gelirken kızına, “Haftaya görüşürüz, bir hafta müsaade et bana kızım, oradaki çocukların da yaralarına, gönüllerine dokunayım” dediğini söyleyen Erbay, şöyle devam etti:
“Ama baktık ki bir haftada, 10 günde çözülebilecek bir problem değil. Bu hizmeti getirmişken bunu koparıp gitmek çok ağır. Buradaki insanlarla, çocuklarla gönül bağımız oluştu. Onları bırakıp gitmek çok zor. Yaklaşık 20 gündür buradayım. Dönüş ile ilgili bir planım yok hâlâ.”
Ömer Erbay’ın poğaça ve ekmek pişirdiği alanda yaklaşık 100-120 aile, 300 kadar kişi yaşıyor.
Çadır alanının Kütahya Kaymakamlığı’nın desteğiyle birlikte kendisi geldikten sonra kurulduğunu belirten Erbay, “Gündüz güzel ama geceleri soğuk oluyor, burada insanlar kendi imkânlarıyla bir tuvalet kurmuşlar, ama konteyner tuvalet ve banyolara çok ihtiyaç var burada, zorunlu ihtiyaç. Ben de 10 gün boyunca banyo yapamadım” dedi.