Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri, 11 ilin 62 ilçesinde ve 10 bin 190 köyünde yıkıma neden oldu. Bu depremlerde Türkiye’nin en az 48 bin 448’e yurttaşı yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 10 Mart’ta yaptığı açıklamaya göre bin 619 cenazenin kimliği de tespit edilmeye çalışılıyor. Üzerinden beş hafta geçen depremin ağır etkileri sürüyor
Gaziantep’in fay hattı üzerindeki ilçeleri Nurdağı ve İslahiye büyük kayıp verdi. Depremden sonraki ilk yedi gün bu iki ilçede yaşananları en iyi Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın “Burada bir kıyamet tablosu var” sözleri özetliyordu. Varlığını bugün (13 Mart) halen koruyan sorunları ise “Artık nasıl yaşayacağız?” sorusuna verilen yanıtlar anlatıyor: Temiz suya ve sağlıklı beslenmeye erişim kısıtlı. Halen çadır yok. Konteyner yok. Duş yok. Çamaşır makinesi ya da çamaşırhane yok.
Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak, İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 25 Şubat’ta tutuklandı. Kavak hakkındaki gözaltı kararı, müteahhitliğini yaptığı iki binanın yıkılmasına ilişkindi. İlk ifadesinde daha önce müteahhitlik yaptığını ancak şirketini belediye başkanı olduktan sonra kardeşi Osman Kavak’a devrettiğini söyleyen Ökkeş Kavak, görev yaptığı belediye binasının ağır hasarlı olmasıyla da gündem olmuştu.
Nurdağı Belediyesi’nin AKP’li meclis üyesi Yunus Kaya da deprem soruşturmaları kapsamında tutuklananlardan biri. Kaya’nın yönetim kurulu başkanlığını üstlendiği CCK Grup’un inşa ettiği yeni binalar depremde hasar gördü.
Çocuklar kitap istiyor
Büyükşehir Parkı’na kurulan çadırkentte banyo ve tuvalet sorunu sürüyor. Yurttaşlar kendi imkânlarıyla kurdukları alanda su ısıtarak üç hafta içinde bir ya da iki kez yıkanabildiklerini anlattı. İçme suyu, duş, tuvalet, hijyen malzemesi gibi ihtiyaçların yanı sıra burada yaşayan çocukların kitaba ihtiyacı var. Bir kız çocuğu, kendilerine gönderilen kitapların yaşına uygun olmadığını söyledi.
Esenyurt Mahallesi’nde de evlerinin bahçelerine çadır ya da konteyner ev kuran yurttaşların kullanabileceği bir banyo yok. Yıkanamadıklarını belirten mahalleliler, kıyafetlerini daha sık temizlemek istiyor. Buna karşın henüz çamaşır makinesi ya da çamaşırhaneye de erişebilmiş değiller. Mahalleye seyyar tuvaleti de İzmir Büyükşehir Belediyesi göndermiş, Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ) ancak birkaç gün sonra kurmuş.
Aslanlı Mahallesi’nde yıkılan Nilüfer Apartmanı, hatırlayanları için artık bir travmadan ibaret. En az 100 yurttaşın yaşamını yitirdiği binada bugün sadece beton yığınına karışmış anılar var. Kurtulan ya da yaşamını yitiren çocukların karneleri, mezuniyet fotoğrafları gün yüzüne çıkmış. Nilüfer Apartmanı’nın enkazında günlerce yakınlarının çıkarılmasını bekleyen kadınlardan biri, 6 Şubat’ta tanığı olduğu şeyleri unutamadığını ve o günden bu yana uyuyamadığını anlatırken “Psikolojik desteğe çok ihtiyacımız var ama kimse gelmedi” dedi.
İki ilçe koca bir çadırkent
Nurdağı ve İslahiye’de şehir tabelalarının düzenlendiği görülüyor. Kavşaklardaki işaretler ya bir çadırkenti, ya bir aşevini ya da kurulumu devam eden konteyner kentleri gösteriyor. Bilhassa Nurdağı şimdi büyük bir çadırkent.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İzleyin: Nurdağı mezarlarında hâlâ isim yazmıyor
Gaziantep’in Şehitkamil ilçesindeki İbrahimli’de yıkılan birkaç apartmandan biri Emre Apartmanı’ydı. Arama kurtarma çalışmalarının ağır ilerlemesi ve zemin kattaki dükkânların kolonlarının yıkıldığı iddiasıyla gündeme gelmişti. Binanın iki müteahhiti Ali Emre ve Ahmet Yıldız 19 Şubat’ta tutuklanmıştı. 22 daireli, 12 katlı apartmanın enkazı ise depremin üzerinden bir ay geçince ancak kaldırılabildi.
Merkezdeki tarihi Uzun Çarşı’da dükkânlar açık. Ancak halk da esnaf da moralsiz. Bakırcılar, bazı günler siftah bile yapamadan dükkanlarını kapattıklarını anlattı. “Bu sene iş olmaz” diyen de oldu “Hayat normal değil” diyen de. Bakırcı Mehmet Erdoğan, “Millet evine girmeye korkuyor. Psikolojilerimiz bozuldu. Benim ev az hasarlı ama giremiyoruz” sözleriyle uzun bir süre eskisi gibi olamayacalarını anlattı.
“Gününü umuda ayarla” Hatay!
Hatay’da birçok bina henüz yıkılmış gibi. Yurttaşlarının terk etmek zorunda kaldığı bu kentte 6 Şubat’ın izleri bir ay sonra dahi ilk günkü gibi görülebiliyor. Defne ilçesindeki Armutlu Mahallesi’nde halen kaldırılmamış pek çok enkaz var.
Defne’de Asi Nehri kenarındaki Sevgi ve Dostluk parkları, kentte kalan yurttaşların hemen her ihtiyacını karşılayabileceği birer yaşam alanına dönüştürülmüş. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Afet Koordinasyon Merkezi de burada hizmet veriyor.
İzleyin: Sevgi Parkı: İktidarın görmek istemediği dayanışma
Kentte göze çarpan pek çok duvar yazısı ise geri dönmeyi vaat ediyor. Sevgi Parkı’nın deprem sonrası sakinleri, Hatay Valiliği kararıyla 3 Mart’ta Dursunlu Mahallesi’ne taşınmadan önce bir binaya yazılmış “Gününü umuda ayarla” yazılamasının hemen yanında yaşamlarını sürdürüyordu.
Hatay Deprem Dayanışması da Samandağ’da bir sosyal market görevi görüyor. Burada İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kadıköy Belediyesi, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün de aralarında bulunduğu kurumlardan gelen giysi ve gıda yardımları halka ulaştırılıyor. Dayanışma, ihtiyacı belirlenen köylere de yardım götürüyor.
Hatay’da Samandağ Devlet Hastanesi’nin ağır hasarlı eski binasının bahçesinde en büyüğü 12 yaşında 14 torunu ve üç çocuğuyla çadırda yaşayan Cahide Koku’nun “Artık nasıl yaşayacağız?” sorusu yakınlarını, evlerini, tüm birikimlerini kaybeden binlerce yurttaşın esas gündemi.
Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı da Samandağ’da. Köyün can kaybı yok ama 20 Şubat’ta meydana gelen depremin ardından evler kullanılamaz hale gelmiş. Köyde yaşayan yurttaşlar evlerinin yakınına kurdukları çadırlarda kalıyor, ihtiyaçlarını da köyün girişindeki kahvede görüyor. Hasar tespit çalışmalarının ardından köydeki eski Ermeni evlerinin de nasıl restore edileceği belli olacak.
İzleyin: Deprem Vakıflı’yı da vurdu
Sadece gidemeyenler kaldı
Kırıkhan ilçesine bağlı Bektaşlı’da Amanos Dağları’ndan kopan kayalar köyde kalan yurttaşlar için tehlikenin devamı anlamına geliyor. Köyde kalan Nimet ve İbrahim Yeşildağ’ın evlerinin hasar tespiti henüz yapılmamış. Çift, yıkılan evlerinin bahçelerine kurdukları çadırda yaşıyor. Nimet Yeşildağ, “Başka bir yere gitmeyi düşünmüyor musunuz?” sorumuzu “Aşağı çadırkente gitsek rezillik. Çadır yayacak yer yok, su sıkıntısı var. İlaveten ilaveten evin evindir yani” diye yanıtladı.
İzleyin: Yıkılan köyler yaşlılara emanet
Deprem bölgesindeki hasar tespitine ilişkin son açıklama 10 Mart’ta yapıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis’te çalışmaları tamamladıklarını duyurdu, “Diğer illerimizde de yüzde 90 seviyesindeyiz” dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB), Enkaz Radarı aldı uygulamayla yıkılan binaları kayıt altına almayı hedefliyor. Afet bölgesi ilan edilen 11 ilde farklı baroların heyetleri birer hafta nöbet tutarak çalışıyor. Elde edilecek veriler, daha sonra açılacak davalarda hak kayıplarına karşı delil olarak kullanılacak.
Tarihin önemli kentlerinden Antakya’yı ve hoşgörüyü anlatmak için kurulan “Cami, kilise, sinagog yan yana” anlatısı da 6 Şubat’tan sonra yara aldı. Kurtuluş Caddesi’ndeki Sarımiye Cami, Antakya Katolik Kilisesi ve Antakya Musevi Havrası depremin yarattığı hasar nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığınca işaretlenip korumaya alındı.
“Hiçbir şeyimiz yok”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İlk birkaç gün istediğimiz çalışmayı yürütemedik” diyerek helallik istediği Adıyaman’da da yurttaşlar rutinlerine dönme çabasında. Burada da çadır, hijyen, temiz su, sağlıklı beslenme sorunları sürüyor. Geçen bir ayda yıkanamamış ya da bir kez yıkanabilmiş çok sayıda yurttaş var.
Sümerevler Mahallesi’ndeki evleri yıkılan Lütfiye ve Reşit Taşçı, depremde torunlarını, oğullarını ve gelinlerini kaybetmiş. Lütfiye Taşçı, evinin enkazının önünde kaybettiği evlatları için gözyaşı döküyor. Kalanlar için de konteyner ev istiyor.
Reşit Taşçı da “2004’ten beri AKP üyesi olduğu halde çadır da konteyner de bulamadıklarını” söyledi: “Ama boş. Üstümüzdekilerden başka hiçbir şeyimiz yok.”
Enkazların başında anılarını arayanlar da var. Evi yıkılan Arzu Hanol, her gün enkazın başına gidip 20 yıl önce kaybettiği annesinden kalan fotoğraflar ve özel eşyalar için bekliyor. Çünkü bazı enkazlar sahiplerinden habersiz kaldırılabiliyor.