Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden İliç için ekokırım yanıtı: “Yetki alanımızın dışında ama şartlar değişirse soruşturma başlatabiliriz”

Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde 22 Haziran 2022’de siyanürlü bileşikleri taşıyan borular patlamış, 210 metreküp siyanürlü çözelti toprağa karışmıştı. İliç’teki altın madenine karşı tek başına mücadele eden vatandaş Sedat Cezayirlioğlu ve avukatı İsmail Hakkı Atal, siyanürlü bileşiğin önce maden havzasındaki derelere, oradan da Fırat Nehri ve havzasına karıştığını belirterek, hem Türkiye hem de bölge ülkelerine yönelik insanlığa karşı suç işlendiği iddiasıyla soruşturma başlatılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM), yani Lahey Adalet Divanı’na başvurmuştu. UCM başvuruya yanıtını verdi. Çevre adaleti ve ekokırım konularında Türkiye’den yapılan başvuruları daha önce yanıtsız bırakan Mahkeme, İliç hakkındaki başvuruya, “Yargı yetkimizin dışında olduğu için soruşturma yapamayız. Durum değişirse bu karar gözden geçirilebilir” yanıtını verdi. Kararı Medyascope’a değerlendiren avukat Atal, ekokırım suçunun Mahkeme’nin radarına girdiğini savundu.

Erzincan-İliç

21 Haziran 2022’de, Erzincan’ın İliç ilçesinde, Fırat Nehri’ne birkaç yüz metre mesafede siyanür liçi yöntemiyle altın madenciliği yapılan Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü çözelti taşıyan boru patlamış, üç buçuk saat boyunca siyanür çözeltisi toprağa karışmıştı.

Çöpler Altın Madeni’ni işleten Anagold Madencilik firmasına göre, 20 metreküp siyanürlü çözelti toprağa karışmıştı. Ancak İliç’teki altın madenciliğini durdurmak için mücadele eden ilçe sakini Sedat Cezayirlioğlu’nun açtığı dava kapsamında gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi bu miktarın çok üzerinde siyanürlü çözeltinin toprağa ve bölgeye karışmış olabileceğini ortaya koydu. Bilirkişiler, toprağa yaklaşık 210 metreküp siyanürlü çözelti karışmış olabileceğini işaret etti.

Madenin kapatılması için yaptığı idari başvurular reddedilen Sedat Cezayirlioğlu ve avukatı İsmail Hakkı Atal, insanlığa karşı suç ve ekokırım suçları işlendiği gerekçesiyle, İliç’teki Çöpler Altın Madeni’ni işleten Anagold Madencilik firmasının büyük ortağı, Kanada ve ABD merkezli SSR Mining şirketinin 10 yetkilisi hakkında soruşturma başlatılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvurmuştu.

Avukat İsmail Hakkı Atal (solda) ve Sedat Cezayirlioğlu, karşı yamaçta siyanür sızıntısının
meydana geldiği bölgeyi işaret ediyor

Mahkeme, 31 Ocak 2023’te Cezayirlioğlu ve Atal’ın yaptığı başvuruya yanıt verdi. UCM yanıtında, SSR Mining yetkilileri hakkında soruşturma başlatılmayacağını bildirdi ancak Türkiye’nin Roma Statüsü’ne taraf olması halinde soruşturma başlatılabileceğini belirtti.

Yanıt, ekokırım suçunun insanlığa karşı suç olarak tanımlanıp Roma Statüsü kapsamına alınmasını savunan çevrelerde heyecan yarattı.

31 Ocak 2013 tarihinde, UCM Savcılığı tarafından Sedat Cezayirlioğlu’na gönderilen yanıtta, şu ifadeler yer aldı:

Bildiğiniz üzere UCM Roma Statüsü’ne tabidir ve Statü UCM’ye oldukça belirli ve titizlikle tanımlanmış bir yargı yetkisi tanımaktadır. Roma Statüsü’nün 12 ve 13’üncü maddelerince belirlenmiş en temel özellikleri uyarınca, UCM’nin yargı yetkisini kullanabilmesi için i) suçun işlendiği ülkenin UCM’nin yargı yetkisini kabul etmiş olması, ii) suçlanan kişinin UCM’nin yargı yetkisini kabul etmiş bir ülkenin vatandaşı olması ya da iii) olayın BM Sözleşmesi’nin 7’nci Bölümü uyarınca BM Güvenlik Konseyi tarafından UCM Savcısına sevk edilmiş olması gerekir.

Halihazırdaki bilgiler uyarınca, bahsi geçen konuda bu ön koşulların hiçbirisinin oluşmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, ithamlar UCM’nin yargı yetkisinin dışında kaldığı için Savcılık daha fazla inceleme yapılmasını gerekli kılacak koşulların bulunmadığını belirtir. Aktardığınız bilgiler arşivlenecektir ve bir sonraki safhaya geçilmemesi hakkında verilmiş bu karar, yeni olgu ya da deliller ithamların UCM’nin yargı yetkisi dahilinde olduğunu gösterdiği takdirde gözden geçirilecektir. İlgili devletlerin UCM’nin yargı yetkisini tanıması ya da BM Güvenlik Konseyi tarafından bir sevk gerçekleşmesi halinde karar tekrar değerlendirilebilir.

UCM’nin tanımlanmış yargı yetkisi uyarınca, birçok ciddi ithamın kurumun görev alanının dışında kaldığını siz de takdir edersiniz. Bu bağlamda, UCM’nin ulusal yargı yetkisinin yerini alan değil, tamamlayıcı nitelikte olduğunun altını çizeriz. Bu konudaki girişimlerinizi sürdürmek isterseniz, ilgili ulusal ya da uluslararası otoritelere başvurmayı değerlendirebilirsiniz.

Ekokırım artık UCM’nin gündeminde mi?

İliç’teki altın madenciliği faaliyetlerinin UCM’ye şikayet eden avukat İsmail Hakkı Atal’a göre, soruşturma açılmamasına karşın UCM’nin kullandığı dil, ekokırım konusundaki baskıların işe yaradığını gösteriyor.

Ekokırım, “Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiillerbiçiminde tanımlanıyor. Ekokırım suçu, UCM’nin bağlı olduğu Roma Statüsü’nde resmen anılmıyor ancak ekokırımın suç olarak kabul edilmesi için UCM’ye baskılar son yıllarda artıyor.

Avukat Atal, UCM’nin verdiği yanıtın ekokırım konusundaki baskıların sonucu olduğu görüşünde:

28 Ekim 2022 tarihinde, müvekkilim Sedat Cezayirlioğlu ve kendi adıma, insanlığa karşı suç ve ekokırım suçu işlendiği gerekçesiyle UCM’ye şikayette bulunduk. UCM’nin tabi olduğu Roma Statüsü’nün 7’nci maddesinin K fıkrasına göre, sivil halkı ciddi ıstıraplara sevk etmek ve fiziksel sağlıkta ciddi hasara yol açmak suçları uyarınca, Anagold firmasının Amerikalı ve Kanadalı sahiplerini UCM’ye şikayet ettik. UCM yanıtında, şu anda herhangi bir işlem yapmayacaklarını fakat bir gelişme olması halinde durumu tekrar değerlendireceklerini söylüyor. Bu cevap çok önemli çünkü UCM çevre suçlarını yargılamak üzere kurulmuş bir mahkeme değil. Fakat artık ekokırım suçu, insanlığa karşı suç niteliğinde sonuçlar meydana getiriyor ve bu nedenle ekokırım UCM’nin de radarına girdi.

“Hukuk tabanına yansımış bir gelişme yok”

UCM ve Roma Statüsü konusundaki çalışmalarıyla tanınan ceza hukukçusu Günal Kurşun, avukat İsmail Hakkı Atal’ın görüşüne kısmen katılıyor. UCM’nin İliç başvurusuna verdiği yanıtı sorduğumuz Kurşun, “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar arasında çevre felaketine yol açmak gibi tanımlanmış bir suç bulunmuyor. Ancak uluslararası ceza hukukunda ekokırımın bir suç olarak tanımlanması ve UCM’yi kuran Roma Statüsü’ne ekokırımın eklenmesi konusunda bir eğilim var. Çevre hakları grupları bu talepte bulunsa da, bu konuda hukuk tabanına yansımış bir gelişme yok” yanıtını veriyor.

Ancak Kurşun’a göre, UCM’nin İliç yanıtı, ekokırım tartışmalarının UCM tarafından da izlendiğine işaret:

“UCM’nin İliç başvurusuna verdiği yanıt, kendi yargı yetkisine girmeyen ancak yargı yetkisini teğet geçen konular ortaya çıktığında benimsediği söylemi andırıyor. Şu anda herhangi bir aksiyona geçmeyeceğiz ama arşivimize aldık yanıtı bunu akla getiriyor. UCM kendi yargı yetkisinin tartışıldığı mülteci krizi ve IŞİD konularındaki başvurularda da benzer söylemler geliştirmişti.”

Avukat Atal: İliç’te deprem tüm Ortadoğu’yu etkiler

İliç’teki altın madenciliği faaliyetlerini, müvekkili Sedat Cezayirlioğlu’yla birlikte UCM’ye şikayet eden avukat İsmail Hakkı Atal, 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremlerini hatırlatıyor ve benzer bir depremin Erzincan-İliç yakınlarında meydana gelmesi halinde, Fırat Nehri kıyısına kurulu Anagold Çöpler Altın Madeninden çıkan atıkların tüm Ortadoğu’yu etkileyebileceğini söylüyor:

“Erzincan İliç’te, Fırat Nehri ve Bingöl Yedisu fay hattının yanı başında, Amerikalı ve Kanadalılara ait Anagold Altın Madeni şirketi ve madenin 66 milyon ton hacminde zehirli atık havuzu var. İçinde siyanürlü, arsenikli, sülfürik asitli bileşikler bulunan, toplam 39 çeşit kimyasal barındıran bir atık havuzu. 27 Mayıs 2022 tarihinde, Bingöl Yedisu fay zonunda 4,2 Mw şiddetinde bir deprem oldu. Prof. Dr. Naci Görür bir tweet attı ve Yedisu kesiminde 7,0 Mw şiddetinin üzerinde bir deprem beklediklerini belirtti. Oysaki Çöpler Altın Madeni için hazırlanan ÇED Raporu, 7,0 Mw şiddetindeki bir depreme göre düzenlenmiş.

“Burası yakında kırılır”

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi BDTİM Deprem Sorgulama Sistemi, avukat Atal’ın bahsettiği depremin 27 Mayıs 2022’de saat 12:49’da gerçekleştiğini doğruluyor. 17 Eylül 2022’deki tweet’inde, Bingöl’ün Elmalı-Yedisu bölgesinde 7,0 Mw üzerinde büyüklükte bir deprem olabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat’ta Pazarcık ve Elbistan’da gerçekleşen depremlerin ardından bu uyarısını yinelemişti: “Erzincan, Bingöl, Karlıova arasında Yedisu fayının bulunduğu yer var. En son 1790’larda olmuş. Burası yakında kırılır. Çok beklemeyeceğimizi düşünüyorum.”

Prof. Dr. Naci Görür’ün 7,0 Mw üzerinde deprem uyarısı yaptığı bölgede kurulu en kritik tesis, Çöpler Altın Madeni’nin atık depolama tesisi. Bu tesis siyanür liçi yöntemiyle cevher ayrıştırıldıktan sonra geriye kalan siyanürlü kimyasal bileşikleri barındırıyor. Çöpler Altın Madeni için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan kapasite artırımı ÇED Raporu, Avukat Atal’ın uyarılarını doğruluyor. ÇED Raporunda, “Çöpler Altın Madeni proje sahasında bilinen aktif bir fay bulunmamaktadır. Atık depolama tesisi, 7 büyüklüğündeki depreme dayanıklı, herhangi bir sızma olmayacak şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Raporda yapılan modellemelerde, İşletmeye Esas Deprem 7,0 Mw şiddetinde öngörülüyor. Yani atık depolama tesisinin statik planları, karşılaşabileceği en şiddetli depremin 7,0 Mw olabileceği öngörüsüyle hazırlanmış durumda. Planlara göre, 7,0 Mw büyüklüğündeki bir depremin bölgede 475 yılda bir meydana gelebileceği, 7,5 Mw büyüklükteki bir depremin ortaya çıkma frekansınınsa 2.475 yıl olduğu ileri sürülüyor. Bu yüzden madenin işletme dönemi boyunca, 7,5 Mw şiddetindeki bir depremin meydana gelmeyeceği varsayılıyor.

Diğer bir deyişle, milyonlarca tonluk kimyasal atığa ev sahipliği yapan Fırat Nehri kıyısındaki atık depolama tesisi 7,0 Mw büyüklüğündeki bir deprem riski hesaplanarak inşa edildi ancak jeologlar, İliç bölgesinde 7,5 Mw şiddetindeki bir depremin meydana gelebileceğini belirtiyor.

“Fırat Nehri bütün Ortadoğu’yu zehirleyebilir”

Avukat İsmail Hakkı Atal, böyle bir senaryonun gerçeğe dönüşmesi halinde, zararların yalnızca Türkiye’de değil, tüm Ortadoğu’yu etkileyeceğini aktarıyor:

“İliç kıyısındaki 66 milyon tonluk atık barajı yüzünden Fırat Nehri bütün Ortadoğu’yu zehirleyebilir. Çünkü Fırat Nehri Türkiye’den çıkıp Suriye, Irak ve Kuveyt’ten geçiyor. Herhangi bir tedbir alınmadan ya da bu maden şirketi durdurulmadan, Bingöl Yedisu fay hattında 7,5 Mw şiddetinde bir deprem gerçekleşir ve madendeki atıklar Fırat Nehri’ne karışırsa, Anagold şirketinin Amerikalı ve Kanadalı sahiplerinin, insanlığa karşı suç işledikleri için UCM’de yargılanacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.”

Türkiye ve UCM

UCM, Roma Statüsü’ne imza koyan devletlerin vatandaşları hakkında soruşturma yürütüp yargılama gerçekleştirebiliyor. UCM, kurumlar ya da tüzel kişileri soruşturmuyor ancak Roma Statüsü’nü onaylamış devletlerin hiçbir vatandaşının mahkeme nezdinde yargı bağışıklığı bulunmuyor.

Türkiye Roma Statüsü’ne taraf ülkeler arasında değil, ABD ise Roma Statüsü’nden imzasını çekmiş durumda. Ancak Kanada Roma Statüsü’ne taraf ve Kanada vatandaşları hakkında soruşturma ve yargılama yapılmasının önünde bir engel yok.

Taraf devletler ve BM Güvenlik Konseyi, belirli kişiler hakkında soruşturma başlatılması için UCM’ye başvuru yapabiliyor. Buna ek olarak, UCM aldığı başvurular üzerine de soruşturma başlatabiliyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.