Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ali Hakan Altınay yazdı: Hür olduğu için mesul, mesul olduğu için hür

Bu hafta daha önce kısaca değindiğimiz bir meseleyi biraz daha demlemeyi, derinleştirmeyi önereceğim size: Niçin özgürüz ya da özgürlüğümüzü kime, neye borçluyuz?

Mustafa Kemal Atatürk 1931’de yayımlanan Medeni Bilgiler kitabında, “Cumhuriyet’in kurucusu ve bizatihi sahibi hür ve mesul vatandaşlardır” der. Bu ve buna benzer tespitlere çoğu zaman bir temenni ya da ulvi bir ideal durum tasviri muamelesi yapıyoruz ama ben yukarıdaki ifadeyi gayet sahici bir durum tespiti olarak okumamızı önereceğim.

Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra İstanbul Hükümeti’nin ülkenin dirliği ve egemenliği konusunda güvenilir bir aktör olmadığına kanaat getiren toplum, gayet spontan bir refleks ile çok sayıda kongre ve şûra organize eder. Bizim sadece Sivas ve Erzurum kongrelerine referans verip bir solukta geçtiğimiz bu döneme Bülent Tanör, “Kongre İktidarları dönemi” diyor. Kasım 1918’de başlayan ve 1920’de Meclis’in açılmasına kadar geçen 18 aylık dönemde Anadolu’nun ve Trakya’nın her köşesinde şahit olduğumuz bu yerel kongre ve şûraların silahlı güçler oluşturma, vergi toplama, bazı örneklerde diplomatik ilişki kurmaya yönelme gibi egemen iktidar olma işlevlerini yerine getirdiğini görüyoruz. Anne ve babamın memleketi Afyon-Sandıklı, Milli Mücadele’ye iki uçak alma iradesini göstermekle övünüyor; benzer bir refleksi İzmir-Ödemiş’in de gösterdiğini, Ödemiş’in bir önceki Belediye Başkanı Mahmut Badem’den dinlemiştim.

Bahsettiğim şûra ve kongre erkleri geçici olduklarının ayrımındaydılar; tam da bu yüzden orta vadede kurulacağını öngördükleri “Türkiye Devleti”ne katılmaya kararlarında açıkça yer verdiler. Bugün bağımsız, egemen bir Türkiye varsa, Anadolu ve Trakya’daki necip halk, İstanbul Hükümeti’nin basiretsizliğini kabullenmeyip sorumluluk aldığı ve varoluşsal tercihlerini müştereken hayata geçirme iradesini, becerisini gösterdiği için var. Başka bir ifadeyle, Mustafa Kemal 1931’de “Cumhuriyet’in kurucusu hür ve mesul vatandaşlardır” derken, toy bir aktörü cesaretlendirmiyor, ehliyet sahibi bir toplumun hakkını teslim ediyor.

Başlıktaki ifadeye dönecek olursak, hür olduğumuz için mesulüz. Hür olup mesul olmamak ancak bir şımarıklık, bir çiğlik ya da bir parazitlik haliyle mümkün. Daha evvel tespit ettiğimiz üzere mesul ya da sorumlu olmak; akranlarımızın, milletdaşlarımızın sual ve sorularına, müştereken oluşturduğumuz ve yaşattığımız medeni çerçeve içinden hesap vermeye her zaman hazır olmak anlamına geliyor. Birbirimizin sicil amirliğini yadsımak, toplumu ve müşterek kaderdaşlığımızı yadsımak anlamına geliyor. Hür olup mesul olmamak hürriyetimizi mümkün kılan temelleri, örüntüleri çürütmek demek ve bu da uzak olmayan bir vadede hürriyetin de ortadan kalkması demek.

Mesul olduğumuz için hür olduğumuz argümanı belki biraz daha kanıtlanmaya, temellendirilmeye muhtaç. 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve sair benzer metinler herkesin hür ve haklarla donatılmış olduğunu beyan eder. Ben ise bütün bu belgeler ve bu haşmetli geleneğe rağmen, bu teze ikna değilim. Hür olma halimiz doğal ya da verili (default) falan değil… Hür olma halimiz son derece önemli ve zahmetli kurguların bir sonucu. Biz birbirimizin hür olduğunu, hür olması gerektiğini düşündüğümüz, inandığımız için – ve buna inanmaya, düşünmeye devam ettiğimiz sürece – hürüz. Birbirimizi biz hür kılıyoruz. Anadolu ve Trakya’da yaşayan milyonlar 1918’de kendilerine dayatılan statüye rıza göstermedikleri ve itirazlarının gereğini yerine getirdikleri için hür ve bağımsız olmaya devam ettiler. Aynı milyonlar birbirlerinin hür olduğu inancıyla örgütlendikleri ve bunun anayasal gereklerini kaleme aldıkları için hürler; birbirlerinin hürriyetine zarar verildiğinde seslerini yükseltme iradesini gösterebildikleri sürece de hür kalacaklar. Biz birbirimizi bugün de özgürleştiriyoruz; birbirimizin özgürlüğünün garantörüyüz. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmeyi tavsattığımız an ise hür olma halimiz çürüyor. Hürriyet her durumda keyfini süreceğimiz doğal, kalıcı bir hak değil… ancak gereklerini yerine getirme, bedellerini ödeme iradesini müştereken gösterdiğimiz sürece sahip olduğumuz bir ayrıcalık.

Hür ve mesul olma hali aynı zamanda toplum olma halini tarif ediyor. Toplum olmak, kaderdaşlığımızın ayrımında olmak ise birbirimize kulak verme, birbirimizi önemseme irademizin bir ürünü. Ganalı düşünür Kwame Appiah bana çok önemli gelen tezinde, birbirimize en önce merak borçlu olduğumuzu söyler. Birbirimizi dert ettiğimiz, kulak verdiğimiz ölçüde toplumuz; bunu yapmadığımız, yapamadığımız ölçüde yan yana yaşayan küçük cemaatleriz.

Bazılarımız Gezi davasını dert edip 367 kararını bilmiyorsa da sorun, 367 olayına itiraz edip Gezi davasını görmemeyi, bilmemeyi seçiyorsak da sorun. Roboski’de kim, niye kaçakçılık yapıyor; Soma’da kim, hangi koşullarda madene iniyor; niçin bu kadar çok polis intihar ediyor diye merak etmek bizim vatandaşlık, kaderdaşlık sorumluluğumuz. Merakın kolay bir şey olmadığını daha önce konuşmuştuk ama her ay normalde yolumuzun kesişmediği bir yeni kişiye, gruba kulak kabartarak, onları anlamak ve can kulağıyla dinlemek gibi makul, uygulanabilir bir niyetle başlayabiliriz.

100 yıl önce birileri kendilerine dayatılan oldu bittiye itiraz edip başka bir gerçekliği müştereken yarattığı için bugün hür ve egemen bir ülkenin yurttaşları olma ayrıcalığına sahibiz. Bizim payımıza da, sağlıklı, yetkin bir toplum olmak için şimdi “Bizim sorumluluğumuz ne” sorusunu kendimize ve birbirimize – dostluktan, muhabbetten, yarenlikten hiç ödün vermeden – sormak düşmüş olsun. Yarın da hür olacaksak bunu biz olarak değil, hepimiz olarak yapacağız.

e-mail: haltinay@globalcivics.net 

Mektup adresi:
Ali Hakan Altınay
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü
Semizkumlar Mah. Çanta Cad. No: 162
Silivri Kapalı Cezaevi (9 no’lu Cezaevi), Koğuş: A47
İstanbul

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.