Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yıldız Moran’ın “Gölgenin Nezaketi” sergisi Adas’ta

Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısı Yıldız Moran’ın “Gölgenin Nezaketi” başlıklı sergisi 10 Mayıs – 1 Haziran günleri arasında Adas’ta.  

Portrelerini peyzajlar, peyzajlarını portreler gibi fotoğrafladı

Yıldız Moran, 24 Temmuz 1932’de İstanbul’da doğdu. 1950-51 yıllarından 1962 yılına dek fotoğraf çekti. Sayıları 10 bine yaklaşan ve çok azı basılı bu fotoğraflar, sanatçının oğlu ve varisi Olgun Arun tarafından titizlikle korundu ve arşivlendi. Geçen kasım ayında Galeri Nev, Türkiye’de daha önce İstanbul Bienali, Pera ve İstanbul Modern müzeleri tarafından ağırlanan Yıldız Moran’ın ilk galeri sergisine ev sahipliği yaptı. Ankara’daki bu sergiden altı ay sonra Adas, sergiyi İstanbul’da ağırlıyor. Adas’taki sergide Yıldız’ın karanlık oda baskılarından izlenmemiş eserlere de yer veriliyor ve Galeri Nev’deki seçki özellikle insan fotoğraflarıyla zenginleştiriliyor.
 
Büyük Türkçe-İngilizce Sözlüğü, 1924 yılında, henüz Harf Devrimi yapılmamışken Latin alfabesi ile yazan ve yayımlayan Vahid Moran’ın kızlarından biri olan Yıldız Moran, liseyi Robert Koleji’nde okudu. Çocukluğundan başlayarak dil konusunda içinde olduğu derinlik, fotoğraflarında daima hissedildi. Sanatı, başkaları tarafından neredeyse “edebiyatı çiğnemek üzere bir sanat” olarak tarif edildi. Kendisine sorulduğunda şiirselliği olan her şeyin cazibesine kapılarak ilerlediğini anlattı. Bu şiirsel dil, fotoğraf çekerken dinlediği ve dinlettiği plaklara eşlik edecek müzikalitedeydi. Yıldız Moran’ın fotoğrafları sesliydi, çoğu zaman yüksek sesli. Fotoğraf çekmeye ressam olma arzusunun peşinden koşarken başlamıştı. Müzik ve şiirin yanı sıra fotoğrafları resimdi, olabildiğince soyut ve koyu resim. Kendine mahsus büyük sözlüğünde her sanatı fotoğrafa tercüme edebilen Moran, “Bu mecra ile ifade edebilme imkânı buluyor musunuz?” diye sorulduğunda, yine de “Kısmen” yanıtını verdi.
 
Dayısı sanat tarihçisi Mazhar Şevket İpşiroğlu’nun yüreklendirmesi ile kolejin son yılında Londra’ya gitti. 1951 yılını orada fotoğrafçılık öğrenerek geçirdi. İlk kaydolduğu Bloomsbury Technical College, daha çok fotoğraf çekildikten sonraki işlemlere odaklanan bir meslek lisesiydi. Oradan sanatsal ve kavramsal yaklaşımı daha güçlü olan Ealing Technical College’a ve peşinden önce Vogue dergisi fotoğraf departmanını kuran “Baron” lakablı Adolph de Meyer’in asistanlarının yanında çalıştı, ardından “Old Vic” tiyatrosunun fotoğrafçısı John Vikers’in yanında asistanlık yaptı. Buralarda portre üzerine uzmanlaşan Yıldız Moran, Türkiye’ye döndükten kısa zaman sonra, 1955 yılında kendi fotoğraf stüdyosunu kurdu. Portre çekse de Moran, peyzaj sevdiğini dile getirdi. Belki de bu sayede portrelerini peyzajlar, peyzajlarını portreler gibi fotoğrafladı. Coğrafyadaki bedenselliği öne çıkardığı kareleri, en çarpıcı eserlerini oluşturdu.

Daima siyah beyazı tercih etti
 
Yıldız Moran, İngiltere’deki ustalarının itirazlarına rağmen “küçük makinesi” Rolleiflex ile çalıştı. Daima siyah-beyazı tercih etti. Buradaki kontrastları, grileri, ışık ve gölgeyi kusursuzca ayarladı. Eserlerini kusursuz kılan hiçbir zaman teknik ayarlar olmadı. Sıklıkla, “akademik eğitim almış ilk profesyonel kadın fotoğrafçı” olarak tarif edilse de Yıldız Moran, teknik beceriyi fotoğrafçının sahip olmak zorunda olduğu bir özellik olarak ifade etti, yalnızca “görmeyen gözleri gördürmek için” bir araç. Onun sözleriyle “esas mesele tekniğin dışında”ydı. Belki de göğüs hizasından biraz aşağıda tutulan Rolleiflex, elindekinin bir “makine” olduğunu, dolayısıyla da işin “mekanik/teknik/akademik” olduğunu unutturuyordu. Aynı şekilde ismi “objektif” olan bir yerden bakıldığı için fotoğrafın “objektif” görüntüler yansıttığı kanısından da onu Rolleiflex uzaklaştırdı: Yıldız ciğerlerinden, karnından görüyordu!
 
Bu olabildiğince “sübjektif” bakışını, 1952 yılında, tam 20 yaşındayken tek başına çıktığı bir seyahatte İngiltere, İtalya, İspanya, Portekiz, Kuzey Afrika ve Avusturya üzerinde gezdirdi. Avrupa’nın ardından, 1954-1958 arasında Anadolu medeniyetleri üzerine bir belgesel külliyatı oluşturmak amacıyla Mazhar İpşiroğlu ve Sabahattin Eyüboğlu’nun başını çektiği ekiple Anadolu’yu gezdi.

“Gerçeğe yakın gerçeğe uzak”

İstanbul ve Ankara’da açılan “Gölgenin Nezaketi” sergileri, Londra ve İstanbul stüdyolarında çektiği portrelerin yanı sıra, bu seyahatlerin müziği, şiiri, boyası üzerine kuruldu. Dahası İstanbul Adas sergisinde, Olgun Arun’un 1997’de başladığı annesinin eserlerini toplama, parçaları birleştirme ve kayıp parçaları teşhis etme mesaisine bir katalog da eşlik ediyor. Rutgers Üniversitesi’nden sanat ve mimarlık tarihçisi Deniz Türker’in aralık ayında Ankara’da gerçekleştirdiği konuşmasının metne dökülmüş haliyle Ankara ve İstanbul’da sergilenen tüm fotoğrafları içeren bu yayın açılış günü lanse ediliyor. “Gölgenin Nezaketi” kataloğu, iki yılda bir tekrar etmesi tasarlanan Yıldız Moran sergilerinin ve nihayetinde şekil alacak kapsamlı bir monografinin ilk fasikülünü oluşturuyor. Aynı zamanda Adas, bakışımızı bu sergiden bir yenisine doğru yöneltecek yeni bir konuşmaya da ev sahipliği yaptı. 10 Mayıs’ta gerçekleşen açılışı, 13 Mayıs’ta Esra Aliçavuşoğlu’nun “Yankı: Gerçeğe yakın, gerçeğe uzak” başlıklı konuşması izledi.
 
Üretiminin anıtsallığını ortaya koyan büyük baskılar, zenginliğini/çeşitliliğini örnekleyen küçük baskılar ve karanlık odasının aydınlığına hayranlıkla tanıklık etmemize vesile olan ender vintage baskılar ile kurulan “Gölgenin Nezaketi“, izleyenleri Yıldız Moran’ı nezaketle karşılamaya, tüm üretimine hoyratça hâkim olmaktansa gölgesinde dinlenmeye davet ediyor. Dönemin gazetecilerinden Selma Yazoğlu, Yıldız Moran’ın “duruları yakaladığından” söz ediyor. Sergi ve katalog, aradan geçen 60 yıl içinde bu tarife eklenecek tek bir söz olmadığını ortaya koyuyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.