Seçmen HDP’yi değerlendiriyor: “Partiyi Demirtaş gibi yeni kahramanlar toparlayamaz”

Türkiye seçimini yaptı, ikinci turda “Recep Tayyip Erdoğan” dedi. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) desteklediği aday Kemal Kılıçdaroğlu ise seçimi kaybetti. Böylece, “Kürt oylarını alan, seçimi alır” tezi boşa düştü. HDP aynı zamanda milletvekili seçimlerinde de umduğunu bulamadı ve oy kaybetti. HDP seçmeni üç gençle bir araya gelip; seçimi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile yaşanan ortak liste krizini ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarını konuştuk.

Cumhurbaşkanlığı seçimini Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Süreç boyunca HDP de ülkenin gündemindeydi. Kapatma davası, seçime Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) altında girmesi, TİP ile yaşanan ve kamuoyuna yansıyan gerginlik, “Cumhurbaşkanı adayı çıkaracak mı?” sorusu, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararları ve Demirtaş’ın açıklamalarıyla birlikte AKP ile anlaşıp anlaşmayacağı da konuşuldu.  

Tüm bu süreci ve sonrasını seçimlerde Yeşil Sol Parti’ye oy vermiş, birbirlerini tanımayan üç HDP seçmeniyle konuştum. Seçmenleri bulmakta oldukça zorlandım. Konuştuğum en az 10 kişi bana bu röportajda “HDP’li” olarak etiketlenmekten endişe ettikleri için yer almak istemedikleri söyledi. Röportajda yer almak istemeyen kişilerle bu etiketlenme üzerine biraz daha detaylı konuşunca seçmenlerin iş yerinde, okulda, evde ayrımcılığa ve hedef gösterilmeye maruz bırakılmaktan endişe ettiklerini, hatta HDP’li oldukları için haklarında soruşturma açılmasından çekindiklerini fark ettim. 

Uzun bir arama sürecinden sonra HDP’li üç genç ile röportaj yapmak üzere Medyascope’un toplantı odasında buluştuk. Görüşmemiz yaklaşık üç saat sürdü. Aslına bakarsanız masadan kalkarken, seçmenler uzun bir görüşme olmasına rağmen konuşacak daha çok konu olduğunu, imkan olsa üç saat daha konuşabileceklerini söyledi. 

Röportaj yaptığım isimlerden ilki Rêzan Kağanarslan. 21 yaşındaki Rêzan, Diyarbakırlı, tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisi.

Rêzan Kağanarslan

28 yaşındaki çevre aktivisti Samet Palut, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih mezunu. Palut, HDP’nin bazı toplantılarına gitse de aktif olarak siyasete katılmayı planlamıyor. 

Samet Palut

Konuştuğum son kişi olan Salim*, haberde isminin geçmemesini ve yüzünün görünmemesini rica etti. Salim, MHP’li babasıyla siyaset yüzünden gerilimler yaşadığını söyledi. 2015’te Selahattin Demirtaş etkisiyle HDP’ye oy vermeye başlayan Salim, 32 yaşında ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu. 

Yaklaşık üç saat süren görüşmemiz soru cevap şeklinde ilerlemedi, ben konu başlıklarını masaya yatırıp geri çekildim. Dakikalar ilerledikçe seçmenler belirlediğim konu başlıkları üzerinden birbirlerine soru sorarak tartıştılar. 

HDP Kılıçdaroğlu’nu yeterince destekleyebildi mi?

İlk konu başlığımız Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve HDP’nin aday çıkarmayıp Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararıydı. Salim ve Samet, Kılıçdaroğlu’nun aday olmasında HDP’nin itici güçlerden biri olduğunu ancak buna rağmen HDP’nin desteğinin çok “soğuk” olduğunu, adayın yeterince sahiplenilmediğini düşünüyor. 

Rêzan Kağanarslan meseleye biraz daha temkinli yaklaşıyor. Kağanarslan, partinin yaklaşımını eleştirirken o dönemdeki siyasi konjonktürü de değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Rêzan, bugünden bakıp “HDP kendi adayını çıkarmalıydı” demenin doğru bir yaklaşım olmadığını söyleyerek seçim sürecinde muhalefet cephesinde oluşan ilk turda kazanma umudunu ve 2015’te seçimin ikinci tura kalması ile yaşanan toplumsal olayları ve ölümleri hatırlattı. 

Bitmek bilmeyen TİP-HDP gerilimi

HDP ve TİP arasında seçim süreci boyunca yaşanan gerginlik kamuoyuna da yansıdı. Uzun süre devam eden toplantılarda uzlaşıya varılamadı, Demirtaş ve Gültan Kışanak’ın cezaevinden yaptığı çağrılar cevapsız kaldı. TİP, seçime kendi logosuyla girdi. Samet ve Rêzan, liste krizinde haksız tarafın TİP olduğunu düşünüyor. Samet, HDP’nin kendi tabanındaki TİP’e olan tepkiyi okuyamadığını söylerken, Rêzan’a göre TİP, bir Kürt partisinin gölgesi altında kalmayı kendine yediremediğinden ayrı liste için diretti.

Rêzan, Emek ve Özgürlük İttifakı’na sahip çıkan tarafın ilk günden bu yana HDP olduğunu düşünüyor. Salim ise iki parti arasındaki gerilimde HDP’nin de sorumlu olduğu düşünüyor. Örneğin Salim’e göre HDP, TİP’e kendi adı altında değil başka bir parti olan YSP çatısında seçime girildiğini, aslında eşit konumda orada var olacaklarını anlatamadı.

HDP’nin oyu neden ve nasıl düştü?

Bu konuda seçmenlerin ortaklaştığı nokta ise HDP’nin merkezîleşmesi. Seçmenlere göre, kararları merkezden almak ve yerelle dirsek temasını kesmek HDP’ye kaybettirdi. HDP’nin 2015’teki çeşitliliğini ve farklı grupları temsil etme becerisini kaybettiğini dile getiren Samet, “Ankara partisi” olmayı kabul eden HDP’nin yapı olarak hantallaştığını söylüyor.

Rêzan bu yorum üzerine hemen şu soruyu ortaya attı: “Hantallaşma mı, yoksa kadro eksikliği mi?”

Rêzan, yıllar içinde Halkların Demokratik Kongresi’nden (HDK) HDP’ye gelen pek çok ismin ya öldürüldüğünü ya da tutuklandığını ekleyerek bu noktaları göz ardı etmemek gerektiğini söyledi. Rêzan bu hatırlatmaları yapmakla birlikte şu eleştirileri de ekliyor: “HDP bu süreçte LGBTİ+ hareketine bu kadar uzak durarak hata yaptı, İstanbul’da TİP, trans aktivist Esmeray’ı aday göstererek HDP’nin oylarını göz göre göre aldı. Ayrıca oy kaybının en büyük nedenlerden biri milletvekili adaylarının yerel mekanizmalar yerine merkezden belirlenmiş olması.”

Rêzan’dan sonra tekrar söz alan Samet, partide önceden “birey kontenjanı” olduğunu, herhangi bir yerde örgütlü olmayan insanların partide kendine yer bulabildiğini ancak şu anda bunun olmadığını belirtiyor. Salim’e göre yapılan en büyük hata, partinin insanları dönüştürmeyi hedeflemek yerine, seçmene göre konum alması. 2015 HDP’sinden gitgide uzaklaşıldığının altını çizen Salim’e göre, parti çıkış noktalarından biri olan “Türkiyelileşme” iddiasından artık çok uzak.  

Demirtaş’ın aktif siyaseti bırakması ve HDP-Demirtaş gerilimi

Demirtaş, seçimden sonra verdiği röportajlarla hem aktif siyaseti bıraktığını açıkladı hem de HDP ile bir süredir yaşadıkları “iletişim” sorunlarını kamuoyuyla paylaştı. Yaşananlar çeşitli tartışmalara neden oldu: HDP Demirtaş’ı uzaklaştırıyor mu, partideki “şahin kanat” hakimiyeti ele mi aldı, Demirtaş ikilik mi yaratmaya çalışıyor… 

Samet ve Rêzan; Demirtaş ve HDP arasında yaşananları “gerilim” olarak değil, bir “iletişim sıkıntısı” olarak tarif ediyor. Salim ise yaşananların ne olduğundan tam olarak emin değil ve kafası karışık. Demirtaş ile partinin ortak zeminde buluşamadığını belirten Salim şunları söylüyor: “Kendimi HDP’den daha çok Demirtaş’a yakın hissediyorum. Olur da parti kurarsa ben arkasından giderim. İnsan hakları düzleminde sahip çıktığı konular beni HDP’ye çekmişti ve bunlar artık yok. 2015 heyecanını yaşamamış olsaydım bu seçim HDP’ye oy verir miydim, emin değilim.”

Rêzan, asıl problemin partinin Demirtaş’a “alternatif” arama çalışması olduğunu düşünüyor. İhtiyaç duyulanın “alternatif” değil, “ardıl” olduğunun altını çizen Rêzan’a göre, Demirtaş aktif siyaseti “Benim ardılımı üretin” demek için bırakmış olabilir. 

Samet’e göre gerginlik; parti ve Demirtaş arasında değil, Demirtaş ve HDP’den bazı isimler arasında yaşandı. Bu süreçte partiden hapiste bulunan bütün siyasilerin sahiplenmesini beklediğini anlatan Samet, bunun yapılmadığını ve son noktada ahenk yakalanamadığından Demirtaş ile HDP’nin ayrı kampanyalar yürüttüğünü ekliyor.

Seçmenlere son olarak, “HDP’ye ne tavsiyede bulunursunuz?” sorusunu sordum. Rêzan, “HDP’yi Demirtaş gibi bir başkan ya da yeni kahramanlar toparlayamaz. Çıkışı kendi içinde hep birlikte bulmalı” dedi.

Salim, HDP’nin eğer toparlanmak istiyorsa Demirtaş ve Türkiyelileşme çizgisine geri dönmesi önerisini sundu.

Samet ise çözümün yerelle, HDK ile diyaloğun güçlendirilmesinde ve partinin yüzünü halka yeniden dönmesinde saklı olduğunu söyledi. 

NOT: *Salim isminin ve yüzünün gizlenmesini istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.