“Türkiye’ye tarihinin en kritik seçimi” olarak nitelendirilen 14 Mayıs seçimlerine kapatma davası nedeniyle Yeşil Sol Parti listelerinden giren Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) hedeflediği başarıyı elde edememesi parti yönetimi tarafından masaya yatırılırken, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın aktif siyaseti bıraktığını açıklaması gündeme bomba gibi düştü. Demirtaş, bu kararı nasıl aldı? Bu süreçte neler yaşandı? Medyascope muhabiri Ferit Aslan araştırdı.
Yok sayma ve ekibinin tasfiye edilmesi süreci 2018’de başladı
Edirne F Tipi Cezaevi’nde 4 Kasım 2016 ‘dan bu yana tutuklu bulunan, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen tahliye edilmeyen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, aktif siyaseti bıraktığını duyurdu. Demirtaş’ın bu kararı tartışmaları da beraberinde getirdi. Seçim sürecinde sosyal medyadan kampanya yürüten, cezaevinden avukatları aracılığıyla attığı mesajlarla partisine katkı sunan Demirtaş, bu kararı neden aldı? Medyascope muhabiri Ferit Aslan’ın edindiği bilgilere göre; Demirtaş’ı “Yok sayma”, “Görmeme”, “Görünür kılmama” çabası cumhurbaşkanı adayı olduğu 2018 seçimleri sürecinde başladı. Seçimden sonra HDP içerisinde etkili olan bir kesim Demirtaş’a yakın isimlerin neredeyse tamamını tasfiye etti.
Demirtaş kamuoyuna yansıtılmasını istemedi
Konunun iletilmesi üzerine üzerine Demirtaş, bunun kamuoyuna yansıtılmamasını istedi ve bu sorunların parti yönetimiyle konuşularak düzeltileceğini belirtti. HDP’nin sosyal medya hesaplarında verilmeyen Demirtaş’a uygulanan ambargo (Demirtaş ile ilgili haberler ve duruşma tarihlerinin paylaşılmaması) HDP tabanı ve Demirtaş’a değer veren çevrelerin baskısı sonucu kaldırıldı. Bazı partililer, o dönemde Demirtaş ile ilgili haber ve mesajları paylaştıkları için tepki gördüklerini bile belirtirken, kamuoyu baskısının ardından HDP yönetimi zaman zaman cezaevinde Demirtaş’ı ziyaret etti ve görüşmeler yaptı.
“Ben cezaevine HDP Eş Genel Başkanı olarak girdim”
HDP yönetiminde etkili olan bir kesimin kendisini yok sayması üzerine Demirtaş’ın “Ben cezaevine kendi irademle girmedim. Ben cezaevine HDP Eş Genel Başkanı olarak konuldum. Başkanlığı kendi irademle bırakmadım. Dolayısıyla cezaevinde bile olsam söz söylemeye hakkım var. Bunu yok sayıp değersiz hale getirilmeye çalışınlar var” dediği öğrenildi. HDP yönetiminin siyaset tarzını beğenmeyen Demirtaş’ın bu konuda yeni fikirler ve görüşler ilettiği ancak bunların dikkate alınmadığı öğrenildi.
Mektuplarına yanıt verilmedi
Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’ne cezaevinde olmasına rağmen sosyal medyadan yürüttüğü kampanyayla destek verirken; HDP yönetiminin yaklaşık 3 aydır Demirtaş ile görüş alışverişinde bulunmadığı ve kendisinden gelen mektuplara yanıt vermediği belirtildi. Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime giren HDP’nin, TİP ile ayrı listelerden seçime girmesine şiddetle karşı çıkan Demirtaş’ın uyarılarının dikkate alınmadığı ve seçim sonucunda çıkan faturanın da kendisine kesilmesinden rahatsız olduğu öğrenildi. Milletvekili aday listelerinin belirlenmesinde de görüşü alınmayan Demirtaş’ın seçimden sonra parti yönetiminden beklediği özeleştirinin gelmemesinin de aktif siyaseti bırakmasında etkili olduğu dile getirildi.
Demirtaş hamle mi yaptı?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
HDP’den bazı kaynaklar ise Demirtaş’ın siyaseti iyi okuduğunu ve kendisine göre bir hamle yaptığını vurguladı. Demirtaş, daha son sözünü söylemedi. Gözler yarınki (1 Haziran) röportajda satır aralarında vereceği mesajlarda. HDP ve Yeşil Sol Parti, seçim sonuçlarını Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ile masaya yatırırken Demirtaş’ın aktif siyaseti bırakma kararının parti için de sürpriz olduğu belirtildi.