İmamoğlu’ndan il başkanlarının açıklamasına yanıt: “Bildiğim kadarıyla dört il başkanı kaleme aldı, 81 ilin il başkanı değil”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, göreve gelişinin dördüncü yılında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “2023 Demokrasi Şenliği”nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhuriyet Halk Partili (CHP) il başkanlarının, değişim çağrısıyla ilgili açıklamasını eleştiren İmamoğlu, “81 il başkanının tamamının da aynı fikirde olduğunu da düşünmüyorum” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi’ndeki dördüncü yıl lansmanının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İmamoğlu’nun dördüncü yıl lansmanının yapıldığı sırada CHP’li 81 il başkanı adına bir metin yayımlandı ve Kılıçdaroğlu’na destek açıklandı. Metinde, değişim tartışmalarıyla ilgili “Genel Başkanımızı itibarsızlaştırmaya yönelik yaklaşımları tasvip etmediğimizin bilinmesini isteriz” denildi.

İmamoğlu’na da 81 il başkanının açıklaması soruldu. Bu metni dört il başkanının hazırladığını söyleyen İmamoğlu, “81 il başkanı mı bilmiyorum, neticede bir metin hazırlanmış galiba, yöntemi hakkında bilgim yok ama dört il başkanının hazırladığı konusunda bilgiye sahibim. Ben il başkanlarını dinliyorum, beni arayıp fikrimi sormak için ziyaret eden il başkanları oldu, ne düşündüklerini biliyorum” dedi.

Değişimin tartışılması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, “Ben böyle bir açıklama yerine 81 il başkanının adına açıklama yapan kişilerin değişim sürecine dönük -asla kişiler mevzu bahis değil- nasıl bir yol haritası ortaya koyacaklarını açıkladıkları bir metin olabilseydi, önümüze ışık tutabilselerdi. Ben 81 il başkanının bile büyük oranda kabul edebileceği bir metin olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.

“Benim beklentilerim karşılanmadı”

Gazeteci İsmail Saymaz’ın, “Sizin Kemal Beyden olağanüstü kurultaydan aday olmayacağım demesini talep ettiğinizi öğrenmiştim, Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Merkezi çekilme veya aday olmama yönünde bir mesaj vermediler. Bu durumda siz ne yapacaksınız? Bu tepki karşısındaki yol haritanız ne olacak, CHP kurultayında aday olacak mısınız?” sorusuna da yanıt veren İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na “çekil” demediğini söyledi:

“Bizim değişime dair tariflerimiz olmuştur. Bir süre vermek gibi bir şey mümkün değil ama elbette ki bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur. Ama bu şahsi bir mesele değil, toplumsal bir beklentidir. Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı olmuş mudur ya da olmamıştır? O tabii CHP’lilerin takdiri ama benim beklentilerimi karşılamamıştır. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur. Ama bu bir süreç tarifidir, kişisel bir makam tarifi değildir. Muhalefeti inşa eden CHP konumu oturmadığı takdirde önümüzdeki yerel seçimlerin de ne yazık ki bir sorun olduğu; bu konuda iktidarla vereceğimiz mücadelenin yine iki parti mücadelesi değil ittifaklar mücadelesi olduğunu bu konuda da alınması gereken tedbirler olması gerektiğini ifade ettim. Tam da bu yolculuğu tariflediğimi, bir makam tariflemediğimi, kurultayda ne olacağını tariflemediğimi, bu değişim içerisinde bunların detay kaldığını kendisine iade etmiştim. Hâlâ da aynı fikirdeyim.”

“Eğer ittifakın unsurları, ittifaka dair olumsuz yorum yapıyorsa bu bizim sorumluluğumuzdur”

İmamoğlu Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır‘ın “Konuşmanızda yeni bir ittifak mimarisi tanımı dikkatimi çekti. Gördüğümüz kadarıyla şu ana kadar gerek İYİ Parti gerek Yeşil Sol Parti büyük ölçüde son seçimde yaptıkları ittifakları sürdürmek istemediklerini beyan ediyorlar. Sizin bu değişim arayışınızda ittifaklar özel olarak İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti hakkında biraz daha bir şeyler söylerseniz sevinirim” sorusuna şöyle cevap verdi:

“Elbette ben İYİ Parti’yi önemsiyorum. Çünkü 2019 seçimleri CHP-İYİ Parti ittifakıyla kazanılmıştır. Karşımızda da AKP-MHP ittifakı vardı, ama ittifakın inşası tarifimden sadece iyi parti değil elbette ki muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir. Muhalefetin inşasından kastım şu: Eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019 ya da 2023’ün mevcut unsurları ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz. Çünkü biz ittifakı domine eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerini anlamak kavramak varsa bir sorun çözmek süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır. Partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var: MYK değişimi ve kurultay takvimi. Bu asla benim değişim ile tariflediğim sürecin yüzde 3’ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki bu muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu en üst düzeyde önemsiyorum. Elbette şu anda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam hadsizlik olur ama sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem de İstanbul hem Türkiye’nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim.”

“Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok”

Medyascope Haber Müdürü Göksel Göksu‘nun “Kılıçdaroğlu ve siz ne zaman yan yana bir açıklama yapabileceksiniz, yakın tarihte bunu görme ihtimalimiz var mı? Umudunuz ne yönde?” sorusuna ise İmamoğlu, “Bizim genel başkanımla buluşma sorunumuz olmadı asla olmaz. Her an olabilir, bilmiyorum ama bizim yarın 23 Nisan demokrasi şölenimiz var açık havada kendilerini de davet ettik, henüz gelip gelmeyeceği konusunda net bir fikrim yok. Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok. Ve belki de genel başkanımızla olan sohbetlerimizde kendimi kendilerine karşı sorumluluk hisseden bir belediye başkanı ve partili kimliğimle, rasyonel bütün duygularını aktarmak konusunda sıfır kaygı hissederek tüm içtenliğiyle düşüncelerimi aktaran bir kişiyim. Kendilerine sunduğum ne var ise bundan sonra da sunmaya devam edeceğim” yanıtını verdi.

“Baba-oğul” benzetmesi ve “taht kavgası” açıklaması

İmamoğlu, “taht kavgası” ve “baba-oğul” benzetmesiyle ilgili de şöyle konuştu:

“‘Taht kavgası’ tarifi tam da Cumhurbaşkanı’na göre. Bizim böyle bir kavgamız olamaz çünkü ne CHP makamına ne de İBB makamına taht diye bakarız. Bizim parti içindeki diyalogumuzda insani, sevgi açısından hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum tam tersine saygılı bir süreç var. Evet sonuç alma bakımından sorunlarımız olabilir ama bazen ikili diyalogdan çözüme kavuşmayacağı, farklı ortamlarla çözüme kavuşacağı olabilir. Ekrem İmamoğlu’nun bir makam derdi olamaz, ben dünyanın en güzel makamlarından biriyim. Ama ben halkımın taleplerini duyan biri olarak partimin genel başkanına iletmek zorundayım. Baba-oğul ilişkisi çok önemli bir benzetme. Bu genel başkanımıza aittir, bundan da memnuniyet duyduğumu belirttim. Ama bir de siyasetin gerçekleri var. Yarın anlaşamayız, uzlaşamayız başka türlü yollarımız ayrılır. Bunlar hayatımızda var ama bu birbirimize olan saygıyı yitirmeyecek düzeyde ilerleyecektir, bunun altını çizelim.”

İmamoğlu’nun konuşmasının tamamı:

“Sevgili vatandaşlarım,

Ne yazık ki, cumhuriyetimizin 100. yılına girerken Türkiye, milli iradeye dayalı yönetim fikri zayıflamış, toplumsal kesimler arasındaki kutuplaşma derinleşmiş, adalete güven tükenmiş halde.

Bu haliyle ülkemiz demokratik dünyadan uzaklaşmış bir durumda.

Muhalefet bileşenleri olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem Meclis hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik.

Vatandaşın değişim talebine cevap veremedik.

İktidar değiştirecek bir güven ve umut yaratamadık.

Bugün içinde olduğumuz tablo sadece bir seçim yenilgisi tablosu değildir.

Çaresizlik ve ümitsizlik Türkiye’yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklüyor.

Dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşayamaz.

Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir.

Toplum bizden esaslı bir değişim bekliyor.

Bu değişimi gerçekleştiremezsek ne vatandaşların beklentisini karşılayabiliriz ne de bulunduğumuz mevzileri koruyabiliriz.

Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçiremeyiz.

Bu tablo devam ederse önümüzdeki yerel seçimlerde de başarılı şansı kalmaz.

Türkiye muhalefetini buradan çıkarmak, CHP’nin göstereceği kararlı değişim iradesine bağlıdır.

Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmemiz en acil ve en hayati ihtiyaçtır.

Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez.

“CHP’yi topluma açarak örgütümüzü gençleştirmeliyiz”

İdeolojik politik hattımızı sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle, toplumun bugünkü özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle ve zamanın ihtiyaçlarıyla güncellemeliyiz.

CHP’yi topluma açarak örgütümüzü gençleştirmeliyiz.

Parti içi demokrasi vazgeçilmez prensibimiz olmalı.

Değişmek zorundayız.

Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafe açılıyor.

Muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da anahtarıdır.

Toplum muhalefetin genelinden bir yenilenme ve dönüşüm beklemektedir.

Yeni ittifakların toplumda güven tazelemesi ve iktidar umudunu diri ve enerjik tutması bir zarurettir.
Değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez.

Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz.

Tarih geçen yüzyılda CHP’ye Türkiye’nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü yüklemişti.

Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğu yüklüyor.

Bu görevden kaçamayız, kaçmayacağız.

İstanbul’da değişimi gerçekleştirdiğiniz ve 4 yıldır sürekli artan bir destekle sahip çıktığınız için sizlere ve tüm hemşerilerime çok teşekkür ediyorum.

Sizin desteğiniz, iradeniz ve emeğinizle İstanbul değişti.

Sizlere, bu eşsiz şehre ve ‘Durmamak üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar’ diyen Atatürk’e layık bir yönetici olabilmek benim için en büyük onurdur.

İstanbul’dan sonra tam ve gerçek bir demokrasinin, adalet ve liyakatin bu ülkenin bütün kurumlarında, hayatın bütün alanlarında hakim olmasını diliyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.