6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerden bugüne Hatay’da barınma krizi, su krizi, sağlık ve eğitim hakkına erişim, ulaşım sorunu hala çözülebilmiş değil. Şehir yıkım ve enkaz çalışmalarından dolayı toz bulutu altında. Kavurucu sıcaklar ne çadırda ne de konteynerde yaşamaya izin veriyor. Hataylıların ve şehrin geleceği belirsiz. Hatay’da iki gün geçirip hem şehri dolaşıp gözlemledik hem de yurttaşlarla yaşadıkları sorunları konuştuk.
Hatay’da yıkımın izleri
Hatay, 6 Şubat depremlerinde en büyük yarayı alan şehir oldu. Binlerce insan yaşamını yitirdi, yüzlercesi sakat kaldı, onlarca kişidense hala haber alınamıyor. Şehir neredeyse tamamen yerle bir oldu. İki bin yıl önce kurulan şehirde tarihi doku ağır bir yara aldı. Yetmezmiş gibi 20 Şubat depremi Hatay’ı ikinci kez yıktı. 6 Şubat’ta hasar alan ama yıkılmayan yapılar 20 Şubat’ta yerle yeksan oldu. Az hasarlı binalar ağır hasar aldı. 6 Şubat’tan bu yana yaklaşık 400 bin kişi şehri terk etmek zorunda kaldı. Şehirde kalanlar ise çaresizlik içerisinde. Çünkü deprem zamanı soğuk hava koşullarından dolayı üşüyen Hataylılar, bugünlerde sıcaklardan dolayı ne çadıra ne de konteynere giremiyorlar. Sıcağın yükselmesiyle beraber çadır alanlarının çevresinde böcek, yılan ve fare sorunu devam ediyor.
Molozların yanına kurulu çadır alanında yaşayan kadın
Şehir içi ulaşım hala tam olarak başlayabilmiş değil. Arabası olanlar bir şekilde ulaşımını sağlayabilse de depremde pek çok yurttaşın aracı göçük altında kaldı.
Çözülemeyen bir diğer konu ise eğitim. Okulların açılmasına az bir zaman kaldı ancak eğitimle ilgili çoğu konu net değil. Emniyet ve valilik gibi kurumlar sağlam okulları hala boşaltmadı. Hataylı çocuklar muhtemelen taşımalı bir şekilde uzak yerlere eğitim almaya gidecekler. Ancak atlanan bir nokta var: Ailelerin ne servis ücretlerini ödeyebilecekleri ne de çocukların cebine harçlık koyabilecekleri parası var. Şehirde kalanların büyük çoğunluğu işsiz. Çünkü neredeyse sokaklarda kurulan seyyar kebapçılar dışında çalışılabilecek bir iş yok. Yardım ve dayanışma ise neredeyse bitmiş durumda. Yurttaşlar yaşamak için gerekli olan temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar.
Hatay’a atanan yeni vali Mustafa Masatlı, çadırların en kısa sürede boşaltılması kararı almıştı. Bu ilk etapta kulağa güzel gelse de sürecin işleyişinde sorunlar var. Çadırda yaşayan insanlar evlerinden, bahçelerinden, hayvanlarından uzaklaşmak istemiyor. Bununla birlikte çok renkli kimliklere ve dine sahip olan Hataylılar kendi kültüründen olan insanların yakınında kalmak istiyorlar. Yedi aylık süreçte insanların kendi içinde bir düzeni oluştu ve kimse kendi mahallesinden ayrılıp hiç bilmediği bir yere, tanımadığı insanların yanına gidip yaşamak istemiyor.
Engelli iki çocuğu ile çadırda yaşayan Suriyeli anne
Şehirdeki Suriyeli sığınmacıların durumu da oldukça kötü. Bazıları hala kendi elleriyle yaptıkları çadırların içerisinde hijyen koşullarından oldukça uzak yaşıyorlar. Gözlemlediğimiz kadarıyla Suriyeliler arasında “Devlet Türklere her yardımı yapıyor, buzdolabı, çamaşır makinesi veriyor, Suriyelilere hiçbir şey verilmiyor” efsanesi dolaşıyor. Sığınmacı karşıtı bir görüş hakimken, bu dolaşan söylentilerle birlikte Suriyelilerin cephe alması, olası bir çatışma ortamının yaratılmasına muhtemel bir zemin hazırlayabilir.
Çadırı önünde elle çamaşır yıkayan Roman kadın
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Hala çadırlarda yaşayan bir diğer grup ise Kırıkhan’daki Romanlar. Onlar da bugünlerde yerlerinin değiştirileceği, dağın eteğindeki bir alana çadırlarının taşınacağı bilgisinin gelmesiyle birlikte endişe içerisindeler. Götürülmek istendikleri yerlerde akrepler olduğunu, bölgede hayvancılık yapıldığını anlatan Romanlar, bölge halkı tarafından kabul görmeyeceklerini dile getiriyorlar. Büyük bir hijyen sorunu ile karşı karşıya olan Romanlar arasında sağlık sorunları da baş göstermiş durumda. Çocuklar kaşınıyor ve sıcaktan dolayı halsizler. Suya erişim de kısıtlı olduğundan gerekli sıklıkta duş alıp hijyenlerini sağlayamıyorlar.
Hatay’ın en büyük sorunu su. Su sorunu yedi aydan bu yana çözülemedi, çözülecek gibi de görünmüyor. Depremle birlikte şebeke suyu boruları ağır hasar alırken içme suyuna da erişim oldukça kısıtlı hale geldi. Sosyal medyada gördüğümüz, güneşin alnında içme suyu sırasında uzun kuyruklar oluşturan Hataylıların görüntüsü aslında su sorununun ne derece büyük olduğunu önemli ölçüde gözler önüne seriyor. Bir yandan Hatay Büyükşehir Belediyesi suyla ilgili çalışmalarına devam ederken şehirde dayanışmayı sürdüren Türkiye İşçi Partisi (TİP) de su arıtma sistemleri kuruyor ancak bunlar sorunun çözülmesi için yeterli gelmiyor.
Depremde yerle bir olmuş ve hala kaldırılmamış bir bina
Bu sorunların nasıl çözüleceği meçhul ancak belli olan bir şey var ki, imkan bulan Hataylılar şehri tek tek terk edebilir. Çünkü şu anda Hatay, yurttaşlara insanî bir yaşam koşulu sağlayamıyor.