Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Eris varyantı Türkiye’de | Maske dönemi geri mi gelecek, koronavirüs aşısının koruyucu etkisi var mı?

Yaklaşık dört yıldır koronavirüsle mücadele eden dünya, şimdi de koronavirüsün alt varyantı Eris’i konuşuyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de dokuz kişide Eris varyantının görüldüğünü açıkladı. Virüse yakalananların yurtdışı temaslı ve aynı ilde olduklarını söyleyen Koca, “Endişe konusu sayılmayacak bir gelişme” dedi. Prof. Dr. Tevfik Özlü, Eris’le ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Editör: Gamze Elvan

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de dokuz kişide Eris varyantı tespit edildiğini duyurdu. Koca, kişilerin yurtdışından temaslı olduğunu ve aynı ilde bulunduklarını söyledi.

Eris varyantının Türkiye’de görülmesinin ardından, sorular birbirini izledi: Neden bu kadar öne çıktı, korkmalı mıyız, ölümcül bir etkisi var mı, nasıl tedbirler almalıyız, 2020’de olduğu gibi kapanmalı mıyız?

Tüm bu soruları Prof. Tevfik Özlü’yle konuştuk.

Özlü, Eris varyantının mutasyona uğrayan virüsün dünyada pek çok ülkede görüldüğünü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün yakından izlemesi nedeniyle toplumda endişeye yol açtığı görüşünde. Özlü, “Aslında virüs bulaşan kişiler hastalığı Koronavirüse göre daha hafif atlatıyor. Adeta nezle gibi, soğuk algınlığı gibi, biraz hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, biraz ateş, öksürük halsizlik gibi yakınmalar, biraz tat ve koku alma duyusunda bozulma gibi semptomlarla seyrediyor ama ayakta seyreden bir hastalık. Çok endişe edilecek bir durum şu an itibarıyla gözükmüyor” diyor.

Varyantlar nasıl tespit ediliyor? 

Peki Türkiye’de Eris’e yakalanan dokuz kişinin hastalığı nasıl tespit edildi, koronavirüste olduğu gibi PCR testleri işe yarıyor mu? Özlü, varyantların Sağlık Bakanlığı Merkez Laboratuvarı’nda genetik dizilimlere bakılarak tespit edildiğini söylüyor:

Sağlık Bakanlığı’nın referans laboratuvarı var. Orada PCR testiyle koronavirüs saptanan vakalarda, tiplendirme yapılıyor. Yani ne tür bir varyant olduğunu araştırıyorlar. İşte o araştırmalar sırasında bu tespit edilmiş. Bu tip ayrımı normal hastanelerde PCR testiyle yapılamıyor, oradaki düzeyde bu çalışılamıyor. Ancak referans laboratuvarında genetik dizilimlere bakılıyor ve o şekilde varyantlar tespit ediliyor. Zaten pek çok ülkede de bu mevcut, koronavirüs pozitif çıkan hastalar arasından örnekleme yapılarak bu örneklemelerde varyantlar çalışılıyor. Varyantların varlığından da böyle haberdar oluyoruz. Pek çok ülke bunu izliyor. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı Merkez Laboratuvarı’nda bunu izliyor. Rastlantısal olarak alınan örneklerde bunu tespit ediyor ve duyuruyor.”

Artık eskisi gibi PCR testi yapılmasına gerek olmadığını söyleyen Özlü, “Grip gibi veya diğer soğuk alınımına yol açan virüslerle yıllardır karşı karşıyayız. Bu testler sınırlı sayıda kişiye yapılır, grip olan herkese illa PCR testi yapmıyoruz. Ama bazı riskli durumlarda yapıyoruz. Koronavirüs de artık böyle döngüsel, sıradan mevsimlik bir solunum yolu virüsü haline geldi, geliyor. Dolayısıyla burada esas olan şey risk grupları, asıl sorun olabilecek onlar” diye devam ediyor.

Koronavirüs aşısı varyantlara karşı etkili mi?

Koronavirüse karşı geliştirilen aşıların etkisinin azalsa da koruyuculuğunun devam ettiğini söyleyen Özlü, “Aşıların ya da hastalığı geçirerek kazanılan bağışıklığın mutlaka bazal koruyuculuk değeri var. Ama bu yeni virüslerin aşıdan ne kadar kaçtığı konusu ya da kendini ne kadar aşıdan kaçırdığı konusu belli değil. Fakat bazı çalışmalarda aşıların etkisi azalsa bile devam ettiği, koruyucu etkisinin devam ettiği yönünde bilgiler var. Dolayısıyla aşıların koruyucu olduğunu düşünüyorum. Ama tabii hasta olmayacağız anlamına gelmez. Tekrar aşı olanlar da hastalanabiliyor ama genelde hafif atlatıyor hastalığı” diye konuşuyor.

Kapanma dönemi geri gelir mi?

Özlü, herhangi bir tedbir ve önlemin ilan edileceğini düşünmüyor. Virüs değişim geçirerek ölümcül bir hastalığa yol açmadığı sürece tedbir gibi beklentilerin gerçekçi olmadığını belirten Özlü, “Yasaklar geliyor, kısıtlamalar, maskeler zorunlu olacak gibi ifadeler, yorumlar bence hiç gerçekçi değil. Böyle bir beklentimiz yok. Ne ülkemiz için ne dünya için şu anda böyle bir beklenti var. Ama tabii dediğim gibi yani bu süreç henüz devam ediyor. Yeni yeni varyantlar var. Pirola varyantı da var mesela, onda da hafif vakalar bildirilmiş. Böyle değişimi de ben çok olası görmüyorum, virüsün daha ağır bir forma dönüşmesi mümkün mü? Olasılık olarak mümkün ama genelde değişim bugüne kadar hep tersi yönde oldu. O nedenle panik yapmaya bir gerek yok” diyor.

“Vakalar artıyor ama ölümler azalıyor”

Koronavirüs salgınının sonlandığını ama virüsün hâlâ yaşadığını ve hastalandırmaya devam ettiğini hatırlatan Özlü, şöyle devam ediyor:

“Koronavirüs dışında bizi hastalandırabilecek, potansiyeli olan pek çok solunum yolu virüsleri var, yıllardan beri var, onlarla birlikte yaşıyoruz. Bu da onlardan biri haline geldi şu anda. Virüsün olması, bizi hasta etmesi bu tarz önlemleri gerektirmiyor. Ama burada önemli olan virüsün değişim geçirerek, daha ağır bir hastalığa, daha öncül bir hastalığa dönüşmüş olmasıdır. Böyle bir durum yok, tam tersi bir durum var. Dünyada da baktığımız zaman vaka sayıları artıyor kimi yerlerde ama ölüm sayıları azalıyor, azalma devam ediyor.”

OKUYUN: Koronavirüsün alt varyantı Eris, yeni bir pandemi yaratır mı?

“Çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlar dikkat!”

Tevfik Özlü, solunum yolu hastalığına yakalananların bir hafta kendini izole etmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle kronik rahatsızlığı olan ve yaşlıların dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Özlü’nün tavsiyeleri şöyle:

“Sadece koronavirüs için demiyorum ama genel itibariyle, solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlar bundan sonra da artarak devam edecek. Pek çok kez buna benzer semptomlarla hastalanacağız, çoğu zaman hafif ayakta atlatacağız ama yine de hastaneye yatışlar vs. olabilir, özellikle riskli grupta. Bunları en az hasarla kapatmamız için, öksüren, aksıran, burnu akan, hapşıran, boğazı ağrıyan, ateşi olan, halsizlik, kırgınlık gibi semptomları olan tat ve koku alma duyusu, kaybolan kişilerin bir hafta evde kendilerini izole etmeleri, istirahat etmelerini tavsiye ederim. Hem hastalığı daha hafif rahat atlatabilmeleri, komplikasyon olmaması, gelişmemesi açısından önemli hem de bu hastalığın topluma bulaşmasını, yayılmasını önlemek açısından çok önemli. Bu şekilde salgını en az hasarla atlatabiliriz. Hasta kişilerin eğer topluma karışması, sosyal alanlara çıkması gerekiyorsa da maskelerini takmalarını öneririm. Ama sağlam kişilerin maske takmasını gerektirecek bir durum şu anda yok. Eğer çocuğunuz okula, anaokuluna gidiyorsa ve hastaysa, lütfen onu göndermeyin. Çünkü bir kişi sınıfa hasta gittiğinde 20-30-40 kişi hastalığa yakalanıyor ve topluma yayılıyor. Bir de şunu söyleyeyim: Özellikle yaşlı ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımız, yurttaşlarımız çok dikkatli olsunlar. Kendilerini iyi korusunlar, kapalı, iyi havalandırılmayan, kalabalık mekanlara çok girmesinler. Ve eğer girmek zorundalarsa, sosyal mesafeyi korumaya çalışsınlar, koruyamıyorlarsa maske kullansınlar. Özellikle bu riskli grupları iyi korumamız lazım. Onun dışında endişelenecek bir durum görmüyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.