Söz Sizde | Medyascope okurları anlatıyor: İstanbul’da olası bir depreme hazır mısınız?

Türkiye, 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçesi olan iki büyük depremle sarsıldı. Depremler Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman’ın da aralarında olduğu çok sayıda ilde yıkıma neden oldu.

6 Şubat depremleri, akıllara Marmara Bölgesi’nde beklenen depremi de getirdi. Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, 13 Şubat’ta Medyascope’a verdiği röportajda “Marmara Denizi’nin içindeki Kuzey Anadolu fayının kuzey kolunun deprem üreteceğini düşünüyoruz, güney kolunda stres birikimi var, orada da deprem olabilir. Marmara Denizi’nin güney kısımlarında yani Balıkesir, Çanakkale yörelerinde, İzmir yöresinde, Muğla yöresinde deprem beklentileri var” dedi.

Peki siz deprem korkusu yaşıyor musunuz? Deprem korkusuyla yaşadığınız halde evinizi, şehrinizi değiştirebiliyor veya değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

Medyascope okuyucularına yaklaşık üç hafta önce bu soruları yöneltmiştik.

Şimdi söz sizde.

“Deprem korkusundan çok, depremde ya bir kerede ölmez ve hayatta kalırsam diye korkuyorum. Çünkü deprem nerede olursa olsun en çabuk organize olup yardım gönderen şehir İstanbul. Deprem İstanbul’da olursa ve binlerce insan ölüp, yüzbinlerce insan sokakta kalırsa yaşanacak kaos ortamında keşke ben de ölseydim diyeceğimiz kesin. Zaten 1 ay içinde açlıktan ve sefaletten ölürüz. A Haber verirse de TC’nin geri kalanı duyar”.

(Anonim, 54, İstanbul)

(İbrahim, 56, İstanbul-Avcılar)

“Depreme hazır değiliz. Deprem korkusu yaşıyoruz. Her gece yatarken ‘İnşallah olmaz’ diye dua ediyorum. Bireysel çözüm de üretemiyoruz. Sonuçta kadere teslim yaşıyoruz. Umudum bina yıkılırsa ölmek. Aksi durumda yaşam çok zor olacak. Kahramanmaraş ve çevresinde yaşanan depremde gördüklerim bu şekilde düşünmeme sebep oldu. Devlet, 1999 depreminden sonra İstanbul için mevcut binaların dönüşümü konusunda yeterli olanaklar sunmamıştır”.

Okuyun: Prof. Naci Görür, Medyascope’a konuştu: “İki büyük deprem birbirini tetikledi, fay hatlarımız stres yüklü”

(Anonim, 29, İstanbul)

“İstanbul Zeytinburnu’nda 99 depreminden önce yapılmış bir binada güvenliksiz bir şekilde oturuyoruz. Yapının herhangi bir sallantıda yıkılacağını bile bile yüksek kiralar vererek oturmaktayız. Devletin bu konuda hiçbir şey yapmadığını görüp vatandaşlarını olası bir depremde ölüme mahkûm ettiğinin de farkındayız. Bir öğretmen olarak bu şehirde yaşamanın bedelini en ağır bir şekilde ödeyip her gece ölümü bekleyerek uyuyoruz”.

(Anonim, 38, Beşiktaş)

“Evimiz 2013 yılında yapıldığı için depremde yıkılmayacağını umuyoruz. Ancak depreme nerede yakalanacağımız belli değil. Gündüz bütün aile ayrı yerlerdeyken yakalanma fikri ve sağ çıkarsak şehrin içine gireceği kaos beni çok korkutuyor. Eşimin işi, oğullarımın okulları ve kurduğumuz hayatı bırakamadığımız için ayrılmıyoruz. Yöneticilerin ve halkın hiçbir şey yokmuş gibi hayatını sürdürmesi bana inanılmaz geliyor ama belki de doğrusu bu diyorum. Vatandaşlar için en rasyoneli bu”.

(Zübeyir Çakı, 60, İstanbul)

“Evet, korkuyorum, endişeliyim. 1999 depreminden sonra ülke olarak kamu depreme yönelik bir çözüm üretemedi. Bana göre çözüm basit bilim ve akademi çevreleri ile bu işte iyi yere gelmiş başka ülkeler Japonya gibi ciddi araştırmalar, fizibiliteler, bölgelerin ve şehirlerin gelişim süreçleri hesaplanarak imar yasaları ile ve etkin denetimlerle çözülür. İmar afları ile olmaz”.

(Çetin, 56, İstanbul)

“Depreme hazır olmak mümkün değil yolda evde işyerinde kafede nerede geleceği belli olmayan, bu yerlerin güvenli olup olmadığını bilmediğimiz, kamu kurumlarının ve belediyelerin ne gibi önlemler aldıklarını, hazırlıklar yaptıklarını bilmediğimiz bir ortamda, tedirgin olarak/kadere sığınarak/en iyiyi umarak yaşamaya çalışıyoruz”.

(Kadriye, 56, İstanbul-Şile)

“İstanbul’da riskin fazla olduğu bölgelerden Bakırköy’de belediyenin imar düzenlemesi bölgedeki binaların kentsel dönüşümle yenilenmesine büyük engel. Bakırköy halkı deprem korkusu ile yaşamak zorunda bırakılıyor. Korku ile yaşamak kaçınılmaz hale geliyor. Amaç geçmişin güzel semtlerini yok ederek kenti ucube semtlerle doldurmak mı? Anlayamıyorum”.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.