Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasının üzerinden 2 yıl geçti

Temelleri 90’larda bir mail grubuyla atılan “Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü”, Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasından sonra başlayan direniş sürecinde kapatıldı. Öğrenciler kapatma kararını yargıya taşıdı, karar şu anda istinafta. “LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü”nden Mert Güneş kapatılma sürecini, LGBTİ+’lara yönelik baskı ve hedef gösterme politikalarını anlattı.

Temelleri 90’larda bir mail grubuyla atılan “Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü”, rektörlük kararıyla 2 Şubat 2021’de kapatıldı. Öğrenciler kararı 12 Mayıs 2021’de yargıya taşıdı. Dosya hâlâ istinafta. Boğaziçi direnişi devam ederken “LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü” için çok şey değişti. Kulüpten Mert Güneş bu değişimi şöyle anlatıyor:

“Resmi bir tanınırlığa sahip olmanın birkaç avantajı var en basitinden. Mekân konusunda bir sıkıntı çekmiyorsun. Herkes gibi senin de bir mekân talep etme hakkın oluyor. Mekânla birlikte tüm süreçleri diğer kulüplerle birlikte yürütebiliyorsun. Üye toplama hakkın var. Etkinlikler için bütçe talep etme hakkın var. Bunlar belli hak, bu hakların birden elinden alınması şöyle bir dezavantaj yaratıyor: Bir etkinlik yapmak istediğinde kampüsün çok çok ötelerine gitmen gerek. Yani öğrencileri kampüs dışına çekebileceğin bir etkinlik yapman gerekiyor. Bu Boğaziçi’nde çok zor.”

“Bir teröriste, bir düşmana, bir ajana ihtiyaç vardı”

Ellerinden alınan özgürlüklerin büyük bir şok yarattığını dile getiren Güneş, ne yapacaklarını bilemez bir hale geldiklerini, 90’lardan bu yana mücadelesini verdikleri alanı ve hakkı devletin politikaları nedeniyle kaybettiklerini anlatıyor.

Kulübün nefretin, ayrımcılığın, düşman yaratma politikasının örneği olarak kapatıldığını söyleyen Güneş, “O meşrû direnişin meşrûiyetini kaybetmesi için bir teröriste, bir düşmana, bir ajana, bir provokatöre ihtiyaç vardı. Bu gömleği bize giydirmeyi tercih ettiler. Dini argümanla birlikte bizim ‘günahkâr’ olduğumuz söylendi. Bir yandan milliyetçi argümanla birlikte ‘ulusu aileyi tehdit eden bir oluşum’ olduğumuz söylendi. Hatta emperyalizmin Türkiye’ye sirayet ettirdiği bir virüs olarak anıldık” diye devam ediyor.

Ana muhalefetin belli gündemlerde iktidar ağzıyla konuştuğuna yönelik çok fazla örnek gördüklerini söyleyen Güneş, “Bu örneklerde de bunu tercih etme gereği duydular. En basitinden ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı kapsamında değerlendirilebilecek birçok şeyi, iktidar seçmenini çekebilmek gayesiyle savunmamayı tercih etti. CHP’li vekiller, CHP kadrolarından kimseler, bizim eylemlerimize geldiler ama konu LGBTİ+’lar olduğunda bir sessizlik…” diye ekliyor.

Seçim döneminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir afişinde yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader’in fotoğrafının olduğunu hatırlatan Güneş, şöyle devam ediyor:

“Ana muhalefet partisi lideri ve cumhurbaşkanı adayı hiçbir zaman doğrudan açık bir şekilde LGBTİ+’lar hakkında konuşmayı tercih etmedi. Biz 2015’ten bu yana yasaklanmaya çalışıldık. Trans kadınların, geylerin, lezbiyenlerin sokakta dövüldüğü, öldürüldüğü, en temel yaşam hakkımız için mücadele eden bir komite olarak desteklenmedik. Bizi bir duvar kağıdının arkasında poster olarak kullanmayı tercih etti. Örgütlenme hakkımız engellendi. Buna karşı bir dayanışma görmedik ama sürekli göz kırpılmaya devam edildi. Adımız zikredilmeden bize oynandı gibi bir durum aslında.”

Kulübün kuruluş, gelişim ve kapanış aşamalarında neler oldu?

“Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü”nün temelleri 90’ların sonunda, lubunyalar arasında kurulan bir mail grubuyla atıldı. Lubunyalar; bu mail grubuyla dertlerini, açılma süreçlerini birbirleriyle paylaştılar. 2014’de bu mail grubunun devamı niteliğinde bir öğrenci topluluğu kurmaya karar verdiler. İsmi de “LuBunya” oldu. Kurulan öğrenci topluluğuyla birlikte resmi olarak tanınmanın ilk adımları atıldı. Tüzüğünü yazan “LuBunya”; üç senelik deneme sürecini, tüzüğündeki bütün etkinlikleri düzenleyerek ve gerekli üye sayısına ulaşarak tamamladı. 2017’de kulüp olma başvuruları sürüncemede bırakılarak kabul edilmedi. Bu süreçte “Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü”; okuma etkinlikleri, onur haftaları gibi çeşitli etkinlikler etkinlikler düzenlemeye devam etti. Hatırlatmakta fayda var; topluluk kurulduktan sonra “LuBunya” da “LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü” de okul tarafından resmi olarak tanınıyordu.

Melih Bulu 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atandı. Bütün okul gibi “Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Aday Kulübü” de bu atamaya karşı geldi ve direnişe katıldı. Çok geçmeden kulüp ve LGBTİ+ öğrenciler; Bulu’nun ve hükümetin radarına takıldı.

Önce kriminalize edilme süreci başladı: “Direnişi LGBTİ+ sapkınlar organize ediyor, aileye ve dini değerlere saygısızlık ediyorlar, her yerde gökkuşağı bayrağı açıyorlar…”

Çok sayıda öğrenci, LGBTİ+ bayrağı taşıdığı için gözaltına alındı. Gözaltılar bununla da bitmedi. Bir dönem çorabında, şemsiyesinde ve tişörtünde gökkuşağı renkleri olanlar, saçları renkli olanlar dahi gözaltına alındı.

Takvimler 2 Şubat 2021’i gösterdiğinde İletişim Başkanı Fahrettin Altun, X (yani Twitter) hesabından, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun “LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nü kapatma kararını”, “Görüleceği üzere kutsal değerlerimizi ayaklar altına almaya çalışanlara karşı üniversite yönetimi meşru bir tasarrufta bulunmuştur” diyerek paylaştı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.