Okullarda sınıf anneliği uygulaması kalktı: Nasıl bir etkisi olacak, veliler ve öğretmenler ne diyor?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “sınıf annesi” uygulamasını kaldırmasına veliler ve eğitimciler tepki göstererek, bu ihtiyacın devam edeceğini söylüyor. Veliler ve eğitimciler, bakanlığın tarikat ve cemaatlere yakın vakıf ve derneklerle işbirliği yaptığını, eğitimci olmayan insanların okullara girdiğini vurgulayarak velilere yönelik kararı eleştiriyor. Uygulamada sorunlar olduğunu da kabul eden veli ve eğitimciler, kurumlara yardımcı personel alınması, veli meclisi oluşturulması, pedagojik eğitimi olan kişilerin görevlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

Özellikle okul öncesi ve ilkokullarda öğretmen ile veliler arasındaki iletişimi kurmak için gönüllü olarak görev yapan ancak zaman zaman tartışmalara neden olan “sınıf annesi” uygulaması MEB tarafından yasaklandı.

Bakanlık tarafından okullara gönderilen resmi uyarıda, bu kişilerin sınıflarda çeşitli faaliyetlerde bulunarak velilerden aidat topladığı, öğrencilerin görüntülerini izinsiz kaydederek yayımladığı ve zaman zaman derslere müdahil olduğu yönündeki şikâyetlere dikkat çekildi.

Yazıda, öğretmen dışındaki kişilerin eğitim ortamlarına müdahalesinin niteliği bozduğu ve pedagojik ilkelere aykırı durumlar oluşturduğu vurgulandı. Bakanlık okullarda sınıf annesi ve benzeri adlarla mevzuatta yer almayan uygulamalara izin verilmemesini istedi.

“Pedagojik eğitimi olmayanlar okullara girmesin”

Öte yandan MEB’in vakıf, dernek, cemaat, tarikat gibi kurumlarla işbirliği yaptığı da gündemdeydi. Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca’nın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle sorduğu soru önergesine verilen cevapta, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) bakanlık ile yaptığı işbirliği kapsamında, vakfa ödemeler yapıldığı ve 56 ilde kurs açıldığı bilgisi yer alıyor.

Eğitimciler ve veli temsilcileri de MEB’in Ensar Vakfı, İHH İnsani Yardım Vakfı, Türkiye Gençlik Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi kurumlarla işbirliği ve protokoller yaptığını hatırlatıyor. Dernek, vakıf, cemaat gibi kurumlarda görevli olan personellerin de okullara girdiğini hatırlatan eğitimciler ve veli temsilcileri, okullara sadece ama sadece pedagojik eğitimi olanların girmesi gerektiğini düşünüyor. Eğitimciler ve temsilciler, aynı şekilde yasal düzenlemeyle sınıf annesi uygulamasının da dönüştürülmesini ve okula yardımcı personel alınmasını istiyor.

“Hiç kimse öğretmene müdahale etmemeli”

Eğitim – Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Simge Yardım, sınıf anneliğinin ihtiyaçtan doğduğunu söylüyor. Beslenmeden öğrencilerin tuvalet gereksinimini karşılanmasına kadar birçok konuda sınıf annelerinin öğretmene yardımcı olduğunu belirten Yardım, pedagojik eğitimi olmayan vaiz, imam dahil hiç kimsenin eğitim kurumlarında yer almaması gerektiğinin altını çiziyor:

“Okullarda veli meclisi oluşturulabilir. Velilerin okulun bir parçası olarak görüşleri alınabilir.  Aidat toplamak yerine eğitim ücretsiz hale getirilmeli. Okula yardımcı personel alınmalı. Bu uygulamanın kalkmasıyla küçük yaş gruplarında bu velilere tekrar ihtiyaç doğabilir, bunun nasıl giderileceği sağlıklı politika yürütülerek ele alınmalı.”

“Bakanlık samimi değil”

Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, bu konuda gerçekçi bir çözüme ulaşmak için önce MEB’in doğru tespitlerde bulunması gerektiğini söylüyor. Özbay, sınıf anneliğinin olumsuz yönlerinin olmasına rağmen veli ile okul arasında iletişim aracı olduğunu belirtiyor.

“Eğitimci olmayanlar, iktidara yakın vakıf, cemaat, dernek temsilcileri, din görevlileri, siyasi propaganda yapan kişiler okullara rahatlıkla girebiliyor. Projeler, etkinlikler adı altında faaliyet gösterebiliyor. Sınıf annesi okul dışına çıkınca kimlerin eğitim kurumlarına gireceğini biliyoruz. Bakanlık bu konuda samimi değil” diyen Özbay, okullarda sadece eğitimci ve öğrencilerin olması gerektiğini vurguluyor.

Kararın veli-okul ilişkisini olumsuz etkileneceğini söyleyen Özbay, bakanlığın öğretmen ve öğrenciyi merkeze alan, beslenmeden güvenliğe kadar her konuda doğru uygulama ve politika üretmesi gerektiğini vurguluyor, “Velilerle iletişim gelir kapısına dönmüş durumda. Bakanlık velileri okuldan kopararak, eğitimci olmayan yapıları okula sokuyor. Bu tutarsızlıktır” diyor.

İhtiyaçtan doğdu

Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz ise sınıf annelerinin beslenme saatinde, çocukların gereksinimleri konusunda kolaylaştırıcı rolü olduğunu hatırlatıyor. Sınıf annelerinin öğretmenle veli arasında koordinasyonu sağladığını belirten Yılmaz, okullarda aidat toplanmasını doğru bulmadıklarını vurguluyor. Yılmaz, sınıf anneliğinin Okul Aile Birliği bünyesinde yasal çalışmayla düzenlenebileceğini, eksik yönlerinin olumlu hale getirilebileceğini öneriyor. Yılmaz’a göre sınıf anneliği ihtiyacı, düzenleme getirilmezse devam edecek.

“Elimiz ayağımız”

Batman’da görevli olan bir ilkokul sınıf öğretmeni, derste çok farklı zeka seviyesi ve yeteneklere sahip öğrencilerin bulunduğunu, onlarla ilgilenmenin zor ve sabır gerektirdiğini söylüyor. Sınıf annesinin, ödevlerden etkinliklerin düzenlenmesine kadar birçok konuda kendisine yardımcı olduğunu vurgulayan, “Bizde para toplama diye bir şey yok. Yasaklansa da sınıf anneliği ihtiyacı kesinlikle devam eder. Sınıf annesi elimiz, ayağımız” diyor.

“Böyle bir uygulama yanlış”

İstanbul’dan başka bir sınıf öğretmeni ise mevcut haliyle sınıf anneliği uygulamasının doğru olmadığını, sorunun çözümü için ders saatinin ve öğrencin sayısının azaltılması gerektiğini düşünüyor. Öğretmen, eğitim fakültesinde staj yapan öğrencilerden bu konuda destek alınabileceğini öneriyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.