Ruşen Çakır yorumladı: Ekrem İmamoğlu’nu yeniden seçtirmeme kuyruğu

Yerel seçimlere az bir süre kala siyasi partiler gözünü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) çevirdi. CHP, mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu 2024 Yerel Seçimleri’nde tekrardan aday gösterdi. AKP’nin İBB Başkan adayı Murat Kurum. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Buğra Kavuncu’nun İBB Başkanlığı’na aday olduğunu açıkladı.

Zafer Partisi ve İYİ Parti adaylarını açıklarken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Yeniden Refah Partisi’nin alacağı tavır merak ediliyor. Bunun yanı sıra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) İstanbul’dan aday çıkarmayacak.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 2019 Yerel Seçimleri’nde İstanbul’dan aday çıkarmadı. DEM Parti’nin yerel seçimlerde alacağı tavır ise merak ediliyor. Başak Demirtaş’ın adaylığı parti MYK’sında değerlendirilecek.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Ankara’daki basın toplantısında seçime bağımsız gireceklerini söyledi.

Saadet Partisi’nin İBB Başkan adayı, Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın oldu.

İYİ Parti’de Genel Başkan Yardımcılığı görevini yapan daha sonra partisinden istifa eden “İnternetçi abi”, Dr. Taylan Yıldız, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı’na bağımsız aday olduğunu duyurdu.

Ruşen Çakır değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. 31 Mart yerel seçimlerine kalan süre giderek azalıyor ve gözler esas olarak İstanbul’da. Başka yerlerin de tabiî ki bir önemi var. Ankara’da Turgut Altınok, Mansur Yavaş’ı yenmeye çalışıyor. Adana, Mersin, Antalya, Hatay da önemli olacak. İzmir’de CHP’nin kimi aday göstereceğine bakacağız; herhalde İzmir’de CHP’nin yeniden kazanması, aday kim olursa olsun kolay olacağa benziyor. Ama İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ilk isim olarak karşımıza çıktı. Gecikmeli de olsa Adalet ve Kalkınma Partisi karşısına Murat Kurum’u aday olarak gösterdi. MHP seçimlere girmiyor, Murat Kurum’u destekliyor. Diğer Cumhur İttifâkı partileri de öyle. Ama Yeniden Refah Partisi’nin durumu hâlâ belirsiz. Baktığımız zaman, Zafer Partisi, Ülkü Ocakları Eski Başkanı Azmi Karamahmutoğlu’nu gösterdi. Azmi Karamahmutoğlu Zafer Partili değil. Geçen sefer de cumhurbaşkanlığında Zafer Partisi Sinan Oğan’ı göstermişti. O da partili değildi. Daha sonra zâten Erdoğan’ın yanına gitti biliyorsunuz. Azmi Karamahmutoğlu çıktı aday olarak ve beklemeye devam ediyoruz. İYİ Parti’yi görüyoruz. İYİ Parti eski İstanbul İl Başkanı ve bir anlamda Meral Akşener’in sağ kolu olarak gözüken bir ismi, Buğra Kavuncu’yu gösterdi. Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı dönemde Canan Kaftancıoğlu’yla birlikte kampanyada bayağı etkili olmuştu. Şimdi onun karşısına çıkmış durumda.Ve bugün Memleket Partisi’ni gördük. Aslında Muharrem İnce, Ekrem İmamoğlu’yla, daha sonra Özgür Özel’le görüşerek çok sıcak mesajlar vermişti ve bir seçim ittifâkı olacağı, işbirliği olacağı düşüncesinin doğmasına yol açmıştı. Bugün yaptığı açıklamada, basın toplantısında, “Ben onlara el uzattım, ama gördüm ki ayrı dünyaların insanlarıyız” deyip birtakım siyâsî eleştiriler yaptı. Meselâ: “CHP DEM’leniyor” dedi; DEM Parti’ye yönelik olarak, iktidârın ve İYİ Parti’nin dile getirdiği eleştirilerden birisini dile getirdi. Onun dışında, “Dersim diye bir vilâyet yok” dedi. O da yine Özgür Özel’e gönderme; ama biliyoruz ki Muharrem İnce daha önce bol miktarda Dersim lâfını kullanmış birisi. Siyâsî olarak çok da fazla bir anlamı yok. İsveç’in NATO üyeliğine evet demesine kadar götürdü işi ve kendilerinin aday çıkaracağını söyledi. İstanbul’da 3 aday olduğunu, bunlardan birisinin de Mehmet Sevigen olduğunu söyledi. Mehmet Sevigen’i Cumhuriyet Halk Partisi’nde hep Deniz Baykal’ın yanında olan kişi olarak biliyoruz. Nasıl bir etkisi var, ne olacak? Diğer adayların kim olduğunu söylemedi, ama muhtemelen Mehmet Sevigen olacak. En meşhuru o en azından. Diğerleri herhalde onun kadar meşhur değil ki isimlerini söylemedi. Bunlarla çıkıyor ve bunu bir siyâsî doku uyuşmazlığı olarak anlattı; ama CHP Sözcüsü Deniz Yücel hemen bir açıklamayla hiç de böyle olmadığını, pazarlık ettiklerini ve bu pazarlık sırasında belli sayıda belediye meclis üyeliği ve İzmir’de bir metropol ilçe belediye başkanlığı talebinde bulunduğunu söyledi. Bu ilçeyi biz biliyoruz: Karşıyaka. Yani burada Muharrem İnce beklediğini alamamış. Alamadığını söylemek yerine, anlaşılan siyâsî mülâhazalarla seçime ayrı girdiğini söylüyor. Böyle bir yaklaşımı var. Bu da çok da şaşırtıcı değil açıkçası. Muharrem İnce’nin partisinin son seçimde, milletvekili seçimlerinde İstanbul’daki oyu %1. %1 ile bir pazarlık yapmaya çalışmış, ama olmamış. Pazarlıkta anlaşılamayınca da siyâsî gerekçelerle kendilerinin ayrı seçime gireceğini söylüyor.

Memleket Partisi bunu yaparak ne yapıyor? En azından İstanbul’da kaç oy alırsa alsın bu oyların bir anlamda Ekrem İmamoğlu’na gitme potansiyeli olduğunu varsayıyoruz. Şunu özellikle vurgulamak lâzım: Memleket Partisi Ekrem İmamoğlu’na açık destek verse bile İmamoğlu’na oy vermeyecek Memleket Partililer muhakkak vardır. Tıpkı diğer partililer için olduğu gibi. Meselâ diyelim ki DEM Parti destek açıklasa da vermeyecek olan vardır, diğer partiler için de kezâ böyle. Memleket Partisi de dolayısıyla bir anlamda Ekrem İmamoğlu’nu kazandırmama kuyruğuna bir şekilde eklenmiş oldu. Saadet Partisi’nin de Birol Aydın’ı bu hafta sonu aday göstereceği söyleniyor. Gelecek Partisi de Saadet Partisi’ne destek verecek İstanbul’da. Ama Birol Aydın’ın ne kadar oy alacağı tartışmalı. Bu oyların İmamoğlu’na gitmesi söz konusu olan oylar olup olmadığı da tartışmalı. Tam olarak onları bu kuyruğa katamayabiliriz. Ama görüyoruz ki burada İYİ Parti’nin, Memleket Partisi’nin ve Zafer Partisi’nin aday çıkartarak bir anlamda Ekrem İmamoğlu’nun işini güçleştirdiklerini görüyoruz.

Ortada belirsiz olan DEM Parti var. DEM Parti’de, çok ilginç bir durum, Başak Demirtaş aday olabileceğini söyledi. Ve Başak Demirtaş gibi bir ismin aday olması durumunda bunun tabiî ki Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine olacağını düşünüyor herkes. Dolayısıyla da buradan hareketle bunu iktidarla bir tür anlaşma olarak resmetmeye, yorumlamaya çalışanlar var. Bunun haksızlık olduğunu dün yaptığım yayında söylemiştim. Ama realite olarak baktığımız zaman, DEM Parti’nin aday çıkartması ve hele bu adayın da Başak Demirtaş gibi bir isim olması her halükârda İmamoğlu’nun lehine olmayacaktır. Ama öte yandan şöyle de bir husus var: DEM Parti aday çıkarmayıp, 5 yıl önce olduğu gibi İmamoğlu’na bir şekilde destek olursa da, gelmeyecek oylar olabilir. Şimdiden bunu söyleyenler var. Meselâ İYİ Partili kişilere sorduğunuzda, “Niye aday çıkartıyorsunuz?” diye, çok kişi refleks olarak CHP ile DEM Parti arasında işbirliği ihtimâline dikkat çekiyor. Ama sonuç îtibâriyle baktığımızda, şu hâliyle İmamoğlu karşıtı bir cephe şekilleniyor. Sorsanız her biri tabiî ki böyle bir dertlerinin olmadığını söyleyecekler. Ama sonuç olarak bu kişilerin, iktidarda Yeniden Refah Partisi –ki ona birazdan geleceğim– istisnâsı dışında bir fire yokken, muhâlefet olarak görülen partilerin bu kadar çok aday çıkarması… Bu arada Taylan Yıldız da bağımsız adaylığını açıkladı. Onu da bir not olarak düşelim. Çok etkisi olacağından değil, ama yine de… İYİ Parti’deydi biliyorsunuz, ayrılmıştı. Şimdi de bağımsız adaylığını îlân etti.

Muhâlefet olarak görülen partilerden bu kadar çok adayın ortaya çıkması tabiî ki sonuçta muhâlefetin en güçlü ismi olan Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine olacaktır. Böyle bir durum var. Ne olacak sonunda? Seçim sonucunda kim kazanırsa kazansı,n baktığımızda şöyle bir şey çıkacak ortaya: Eğer Ekrem İmamoğlu kaybederse, bu sefer muhâlefetteki bu partiler bir şekilde bir ikilem içerisinde kalacaklar. Şunu söyleyebilirler: “Biz destek vermedik. Kazanamadı” diyebilirler; ama diğer yandan birileri de onlara, “Siz destek vermediğiniz için Erdoğan’ın adayı kazandı” diyecek. Böyle bir ikilem söz konusu. Ama gördüğüm kadarıyla, şu hâliyle bakıldığında İYİ Parti’nin, Zafer Partisi’nin –ki Zafer Partisi tam aynı kategoride sayılmaz; çünkü en azından Millet İttifâkı içerisinde yer almamıştı–, Memleket Partisi’nin –ki o da ittifak içinde değildi; ama CHP’ye en yakın parti olduğunu bildiğimiz için– bunların İstanbul’da seçim başarısı ve belki de başka illerde seçim başarısı büyük ölçüde CHP adaylarının kazanmamasına bağlı olacak. Evet, böyle acayip bir durum var. Yani şöyle diyelim: İstanbul’da Murat Kurum’la Ekrem İmamoğlu arasında 2 puan fark olup da 2 puanla Murat Kurum kazanacak olursa, farzımuhal İYİ Parti 2-3 puan almışsa, o zaman bir başarı elde etmiş olacak — nasıl bir başarıysa? Burada tabiî İstanbul’da İYİ Parti için çok büyük bir risk var. O da bu seçimde özellikle Zafer Partisi’nin gerisinde kalma ihtimâli. Normal şartlarda baktığımız zaman, İYİ Parti son milletvekili seçiminde İstanbul’da %8,1 almış, Zafer Partisi %2,8 almış. Ama aradan geçen süre içerisinde, seçimden bu yana İYİ Parti çok ciddî yaralar aldı. Ve seçimlere “hür ve müstakil” girme karârına tam olarak herkesi iknâ edebilmiş değil. Zafer Partisi bildiği gibi yoluna devam ediyor ve hattâ son cumhurbaşkanlığı seçiminde kritik bir rol oynamanın bir anlamda tadını çıkarıyor. Ülkedeki yabancı düşmanlığı, sığınmacı düşmanlığı vs. gibi sorunlar da aynı şekilde sürdüğü için, çok da fazla oyunu kaybetmiş gibi gözükmüyor. Hattâ artırmış olduğunu bile söyleyebiliriz. Bu noktada, eğer İstanbul’da Zafer Partisi İYİ Parti’yle eşit, hattâ onu geçecek bir oy alırsa, İYİ Parti’nin 31 Mart sonrasında işi daha da zorlaşacaktır. Bunu özellikle bir not olarak belirtelim.

Yeniden Refah Partisi ne yapıyor? Yeniden Refah Partisi’nin oyu İstanbul’da %33’tü, daha da arttığı söyleniyor — ki bu şaşırtıcı olmayacaktır. Ve eğer bir aday çıkartırsa İstanbul’da, aday güçlü olursa ve kampanyaya ağırlık verirlerse, bu, Murat Kurum’u epey zorlayacaktır. Fakat şu hâliyle donmuş olan görüşmelerde Fatih Erbakan’ın Erdoğan’ı bu derece karşısına alacağını açıkçası düşünmüyorum. Bir şekilde İstanbul’da aday çıkartmayacaklarını düşünüyorum. Tabiî ki belli olmaz. Ama Yeniden Refah Partisi’nde şöyle bir husus var: Aday çıkarmasa bile, Murat Kurum’a destek beyan etse bile, bu parti tabanında, seçmeninde o işâret edilen yere oy vermeme potansiyelinin yüksek olduğu söyleniyor. Bunu partinin sözcüleri, yetkilileri dile getiriyorlar değişik vesîlelerle. O anlamda o da zor olacaktır. Ama şöyle bir husus var: Murat Kurum’un önünde tek bir sorun var, o da Yeniden Refah Partisi. Ekrem İmamoğlu’nun önünde bir dizi sorun var. DEM Parti’nin durumu belirsiz. Ve bu arada Türkiye İşçi Partisi var. Son seçimde İstanbul’daki oy oranı %4’tü. Çok ciddî bir oy. Ve Türkiye İşçi Partisi, geçen biliyorsunuz, onlar da, Erkan Baş Özgür Özel’le görüştü. Ortak açıklama yapılmadan toplantı bitti, dağıldılar. Orada da bir anlaşmazlık olduğu söyleniyor. Eğer bir de Türkiye İşçi Partisi aday çıkartacak olursa gerçekten Ekrem İmamoğlu’nun işi çok zor olacak. 

Peki bütün bunlara rağmen Ekrem İmamoğlu kazanabilir mi? AKP’lilerin de AKP’ye yakın yerlerin de yaptıkları araştırmalarda, kamuoyu araştırmalarında Ekrem İmamoğlu’nun önde gittiğini görüyoruz. Ama yeni yeni adaylar şekillendikçe durum değişebilir. Benim kişisel görüşüme göre bu kadar çok adayın muhâlefetten çıkıyor olması –daha önce bir yayında da söylemiştim, burada tekrar vurgulamak istiyorum– tabiî ki Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine bir görünüm. Ama aynı zamanda onun prestijini çok artıran bir husus. Bütün bunların arkasında insanlar, o partilere oy vermeye niyetli olan, normalde milletvekili seçimi olsa ya da İl Genel Meclisi’nde bu partilere; İYİ Parti’ye ya da Zafer Partisi’ne ya da Memleket Partisi’ne, işte DEM Parti’ye vs.ye vermeyi düşünen insanlar bu kadar çok adayla Ekrem İmamoğlu’nun karşısında bir tür cephe oluşuyor olmasına bakarak Ekrem İmamoğlu’na daha fazla yönelebilirler. İmamoğlu henüz kampanyasını resmen başlatmadı. Herhalde Şubat ortasında falan başlatacaktır ve kampanya işlerini de çok iyi bildiğini biliyoruz. Önümüzdeki dönemde bunu, bütün bu aday bolluğunu kendi lehine çevirebilecek söylemler üretebilir. Bir diğer husus da şu: Ekrem İmamoğlu iktidar seçmeninden de oy alabilme potansiyeline sâhip. Bunu 5 yıl önce ikinci turda gördük. Eğer 5 yılda yaptıklarına güveniyorsa, bu konuda iddialıysa ve bunları iyi anlatırsa, özellikle alt kesimlere, toplumun alt kesimlerine yönelik yaptığı uygulamaları anlatırsa –ki onların bir kısmına, bugün Murat Kurum tarafından dönüştürülerek sâhip çıkılmaya çalışıldığını görüyoruz– pekâlâ yeniden seçilebilme ihtimâli var ve bu hiç de azımsanmayacak bir ihtimal. 

Buna karşılık Murat Kurum ne yapıyor? Murat Kurum aslında çok da fazla bir şey yapmıyor. Gülümseyerek her yere gitmeye çalışıyor. Birtakım projeler söylüyor; ama akıllarda pek bir şey kalmıyor. Gençliğiyle götürmeye çalışıyor. Ortada siyâsî olarak söylediği bir şey yok. Eleştirileri de böyle çok kavgacı eleştiriler değil. Sâkin eleştiriler yapıyor. Ama bir yerde herhalde işin içerisine Erdoğan girecek, dâhil olacak. Erdoğan herhalde bütün bunları yakından tâkip ediyordur. Erdoğan dâhil olacak ve dâhil olup o kampanyanın akışını değiştirebilir. Şu âna kadarki kampanya Murat Kurum’un potansiyelini artırmış mıdır çok emin değilim. Ama Erdoğan’ın dâhil olacağı bir kampanyayla Murat Kurum’un şansı inebilir, çıkabilir. Erdoğan’ın neyi nasıl kullanacağına bağlı. Eğer siyâsî söylemleri ciddî bir şekilde kullanacak olursa, o zaman işin rengi değişebilir.

Tabiî herkes dört gözle DEM Parti’nin ne yapacağına bakıyor. Şu anda, şu saatlerde DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan MYK sonrasında bir açıklama yapacaktı, başlamış da olabilir. Ama İstanbul karârını henüz açıklayacaklarını düşünmüyorum. İstanbul karârını, ama aynı zamanda Adana, Mersin gibi illerde ne yapacaklarını biraz daha beklememiz gerekecek anlaşılan. Eğer DEM Parti İstanbul’da Ekrem İmamoğlu lehine bir hamle yaparsa, söyledikleri şu: “Şeffaf olacak her şey” dediler, bunu neden yaptıklarını da anlatırsa, işte o zaman İmamoğlu’nun durumunu daha net bir şekilde görebileceğiz.

Ve tabiî ki Muharrem İnce başta olmak üzere –onun adayı muhtemelen Mehmet Sevigen– birçoğu bunun üzerinden Ekrem İmamoğlu’na gidebilecek oyları kendilerine çekmeye çalışacaklardır. Fakat 5 yıl önce beka söyleminde yapılan propagandaların çok işe yaramadığını da unutmamak lâzım. Şu hâliyle bakıldığı zaman, giderek sayısı artan bir kuyruk var. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun seçilmemesi için herkes çorbada bir tuzu olsun kabilinden yer alıyor, öyle gözüküyor. En azından öyle görmek çok mümkün. DEM Parti’nin kararıyla berâber durum daha da netleşecek. Fakat hâlâ görüldüğü kadarıyla İstanbul’da önde giden isim Ekrem İmamoğlu ve bütün bunları, demin de söylediğim gibi, eğer kampanyasında başarılı bir şekilde kullanabilirse, bütün bu karşısında oluşan cephe –ki kendileri bir cephe olduğunu kabul etmeyeceklerdir, ama baktığımız zaman sonuçta böyle bir görüntü var– pekâlâ Ekrem İmamoğlu tarafından bir propaganda malzemesine de dönüştürülebilir. 

Evet, birazdan Gökçe Çiçek Kösedağı yönetiminde arkadaşlarımız, Ankara’dan ve İstanbul’dan muhâbir arkadaşlarımız da olacak, yerel seçim gündemini göreceksiniz, saat 15.00’te. Ve Haber Müdürümüz Göksel Göksu da İstanbul’u yorumlayacak. O İstanbul politikasını, yerel politikaları çok yakından bilen, çok deneyimli bir meslektaşımız, arkadaşımızdır. Bu akşam saat 19.00’da da Taylan Yıldız, Ali Deniz Çakır’ın konuğu olacak. Neden aday olduğunu, ne yapmak istediğini anlatacak. Ve tüm Türkiye’deki yerel seçimleri, ama özel olarak da İstanbul’daki adayların durumunu vs. hepsini yakından tâkip etmeye devam edeceğiz. Bütün adaylarla yayın yapmaya çalışıyoruz. Bakalım hangilerini iknâ edebileceğiz. Bütün bunları yapabilmemiz için de sizlerin desteklerinize ihtiyâcımız olduğunu bir kere daha tekrarlamak istiyorum. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.