Ruşen Çakır yorumladı: DEM Parti’nin CHP’ye ne borcu var?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti’nin 1 Nisan sonrasına dönük bir strateji izlediğini söyledi ve “Kayyum meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler yapılıyor. Bize kazandırmak değil gerekirse kaybettirmek üzerine bir strateji var” diye konuştu. Özel, CHP ve DEM Parti’nin Mersin ve Adana için anlaştığını iddialarını yalanladı, “Nerede anlaştık? İşte aday çıkardılar. Şimdi DEM’li çayları içme zamanı Erdoğan ve Bahçeli’de” diye konuştu.

Ruşen Çakır, Özgür Özel’in DEM Parti’ye yönelik açıklamalarını, DEM Parti seçmeninin 31 Mart Yerel Seçimleri’nde İstanbul yarışında ne yapacağını, CHP’nin seçimdeki stratejisini değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. Önceki gün bu stüdyoda Ateş İlyas Başsoy’u konuk ettim. Daha önce de konuştuğumuz birisidir, izleyenler bilir. BirGün gazetesinde yazıyor, ama esas olarak seçim kampanyaları konusunda uzmanlaşmış bir isim, iletişimci. Ateş’le CHP konuştuk ağırlıklı olarak ve orada çok anlamlı birçok şey söyledi. Ama bir tânesini şimdi size tekrar izletmek istiyorum. Ondan sonra devam edelim.

20 Şubat 2024 târihli “Ateş İlyas Başsoy ile söyleşi” yayını: 

“Demin söylediğin husus önemliydi, arada kaçtı; ama Özgür Özel başkanlığını kanıtlamak istiyor.

Ateş İlyas Başsoy: İşte onu şu an kanıtlaması…İyi bir seçim sonucu gelince kanıtlamış olacak zâten. Ama paradoksal olarak iyi bir seçim sonucu gelmesi için şu an arkada durması gerek. Perde arkasında durması gerek. Yani şu an çok önde durdu. Durmamalı. Çok fazla politik gündemi öne taşıyan lâflar söylüyor. Yani yerel seçim yapıyoruz. Ve bâzen çok basit şeylerle… Hattâ cumhurbaşkanlığı seçimini biliyorsunuz, Muharrem İnce seçiminde “bedâva çay yapacağım, kahveler yapacağım” filan diyerek akıl almaz bir ilgi sağlamıştı. Yani minicik şeyler, insanın hayâtıyla ilgili ufacık şeyler seçim kazandırıyor bu yerel seçimlerde. O yüzden böyle bağıra bağıra, sürekli sesi bağırmaktan tahriş olmuş bir şekilde duracağına, alsın ıhlamurunu içsin, kenarda dursun, belediye başkanlarına bıraksın işi.”

Evet, bunu söyledi. Ateş’in bu arada Özgür Özel’le bir dostluğu olduğunu da hatırlatayım. Bir uyarıda bulunuyor. Bu uyarıdan bir gün sonra, dün, Özgür Özel’in gazetecilerle yaptığı bir sohbetin haberini yaptık, herkes yaptı. Ve orada Özgür Özel DEM Parti’ye yönelik birtakım şeyler söyledi. Dedi ki: “DEM Parti’nin 1 Nisan sonrası için iktidarla birtakım görüşmelerde bulunduğunu duyuyoruz. Kayyumun önüne geçmek için birtakım şeyler yaptığını görüyoruz. Bize bu konuda çok şey söylediler. Ama Adana’da, Mersin’de aday da çıkardılar. Bundan sonra DEM’lenme sırası Erdoğan ve Bahçeli’de” dedi. Çünkü biliyorsunuz “DEM’lenme” lâfını iktidar, ama aynı zamanda İYİ Parti de CHP’ye yönelik olarak çok söylüyor. Özgür Özel de bu çıkışıyla DEM Parti’yi bir şekilde hedef aldı. Ateş İlyas’ı referans vermemin nedeni tam da bu. Özgür Özel böyle bir dönemde, seçime 40 günden az bir süre kalmışken DEM Parti’yi hedef alıyor ve DEM Parti seçmenini de bir şekilde hedef alıyor. Bu ne kadar akıl kârı bir şey? 

Şimdi biliyoruz ki DEM Parti büyükşehirlerde aday çıkarıyor. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, diğer yerlerde aday çıkarıyor. Fakat DEM Parti seçmeninin önemli bir kesiminin bu illerin büyük bir kısmında kendi adaylarının seçilemeyeceğini düşünerek CHP adaylarına oy verme ihtimâli çok yüksek. Yani “karşılık beklemeden” diyelim, sırf AKP kazanmasın, Erdoğan kazanmasın diye oy verme ihtimâli yüksek. Ama bu sefer 5 yıl önceki gibi bir kayıtsız şartsız destek yok. Yani 5 yıl önce ne olmuştu? HDP o târihte İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da, Hatay’da aday çıkarmadı ve buralarda doğrudan CHP’yi destekledi. Balıkesir’de İYİ Parti’nin adayı vardı, orada çıkardı. Ama diğer yerlerde, CHP’nin önde olduğu yerlerde aday çıkarmadı ve bunun karşılığında pek de bir şey almadı. Ne aldı açıkçası ben bilmiyorum, kendileri de bilmiyordur. Tam bir “karşılıksız aşk” gibi bir şey oldu. CHP belediyeleri kazandı HDP’nin de desteğiyle. Sâdece HDP’nin desteğiyle değil tabiî ki, ama HDP destek vermeseydi İstanbul’u alamazdı. Bâzı yerleri, meselâ Adana’yı, Mersin’i alır mıydı emin değilim. 

Şimdi durum biraz daha değişik. DEM Parti aday çıkarıyor, ama birçok yerde çok da güçlü aday çıkarmıyor. Meselâ İstanbul’da Başak Demirtaş’ın adaylıktan vazgeçmesini sağladılar. Yerine yine güçlü bir isim –ama tabiî ki Başak Demirtaş kadar sembolik yönü öne çıkan bir isim değil–, Meral Danış Beştaş aday oldu. Yani aslında DEM Parti bu seçimde de CHP’ye bir şekilde yardımcı oluyor. Ama buna rağmen Özgür Özel DEM Parti’yi hedef alıyor ve DEM Parti’nin iktidarla görüştüğünü söylüyor. Daha sonra, özellikle kayyum atanmalarının önüne geçmek gibi bir çabası olduğunu söylüyor. Bunda aslında yadırganacak bir şey yok. Zîra 5 yıl önce ne oldu hatırlayalım: HDP CHP’yi destekledi; özellikle İstanbul’da ikinci turda açık açık. Selahattin Demirtaş’ın, “Bağrımıza taş basalım” sözü akıllarda. Ve bunun karşılığında Erdoğan hızlı bir şekilde HDP’li belediyelere kayyum atadı. Süleyman Soylu İçişleri Bakanı’ydı. Bir anlamda HDP’yi CHP’ye verdiği destek yüzünden cezâlandırdı. Bu yaptığı doğru değil, ama siyâseten yaptı. Peki 2019’da HDP ne kazandı? Kazandığı belediyeleri kaybetti. CHP’ye belediyeler kazandırdı, ama gerisi gelmedi. Şimdi CHP belli ki DEM Parti ile olan pazarlıklarda, müzâkerelerde –artık ne derseniz deyin– çok da onların beklentilerini yerine getirmediği için geçen seferki gibi bir işbirliği söz konusu olmadı. Ve bu hâliyle de baktığımız zaman, aslında DEM Parti CHP’nin çok da aleyhine bir pozisyon takınmıyor. Ama CHP lideri, Genel Başkan’ı Özgür Özel DEM Parti’ye lâf etmekten geri durmuyor.

Niçin bunu yapıyor? Siyâseten bir tür polemik yapmaya çalışıyor. Fakat benim bildiğim DEM Parti tabanı, yani Kürt hareketi çok politize bir kesim. Zâten CHP’ye çok da gönüllü değiller oy vermekte. Üstelik onu ürkütecek açıklamalar yapabiliyor CHP’nin Genel Başkanı. Açıkçası hiç akıl kârı bir şey değil. Ve burada şöyle bir şey var ortada — yayının başlığındaki soru bu: Bir borcu mu var CHP’ye DEM Parti’nin ya da Kürt hareketinin? Ne borcu var? Niçin CHP’yi desteklesin? Niçin AKP ile görüşmeyip sâdece CHP ile görüşsün? Geçenlerde arkadaşımız Ferit Aslan Ahmet Türk’le –biliyorsunuz daha Erdoğan’la görüşme taraftarı bir isim– bu konuda kendisiyle konuştu Mardin’de. O dedi ki: “Tamam, Erdoğan çok kötülük yaptı, ama iktidar onda ve pekâlâ görüşebiliriz”. Bunu söylüyor. Daha önce görüşüldü, çözüm süreçleri yapıldı. Sonuçta hayal kırıklığıyla sonuçlandı, ama orada belli adımlar atıldı ve çözüm sürecinden çok ciddî bir şekilde HDP istifâde etti. Sonra tabiî çok daha farklı şeyler yaşandı, o ayrı.

Şu hâliyle bakıldığı zaman, Kürt hareketinin, bugünkü adıyla DEM Parti’nin üçüncü bir yolu; yani iktidâra ve muhâlefete de mesâfeli, ikisiyle de görüşebilen, ikisini de eleştirebilen bir parti ve hareket olmasının kendileri açısından en doğru, en isâbetli yol olduğunu söyleyebilirim. Yani bir yükümlülüğü yok CHP’ye. Erdoğan karşıtlığı Kürtlerin beklentisini karşılayan bir siyâsî duruş değil. CHP’nin yıllarca DEM Parti’ye ya da daha önceki partilere yaptığı muamele son derece yanlış ve sorunluydu. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına “Evet” dediler, sonra Muharrem İnce cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman ilk yaptığı iş Edirne’de Selahattin Demirtaş’ı ziyâret etmek oldu. Şimdi aynı Muharrem İnce, DEM Parti ile CHP’nin görüşmeleri hakkında çok argo, terbiyesizce lâflar edebiliyor. Kürtlere karşı, Kürtlerin taleplerine karşı çok sert pozisyonlar alıyor. CHP aldığı desteklerin karşılığında Kürtlere pek bir şey vermedi. En son, son seçimde HDP ya da Yeşil Sol Parti aday çıkarmadı, Kılıçdaroğlu’nu destekledi alenen. Selahattin Demirtaş, Kılıçdaroğlu propagandası yaptı cezâevinden. Sonra ne oldu? Kemal Kılıçdaroğlu ikinci tur öncesi Ümit Özdağ ile bir protokol imzâladı ve protokolde Kürt hareketini tam karşısına alan maddelere imzâ attı. Şimdi bütün bunların sonucunda açıkçası bakıldığı zaman DEM Parti’nin CHP ile kurduğu ilişki, onlara gösterdiği anlayışın biraz CHP’nin hak etmediği bir tutum olduğunu düşünüyorum. Buna kızanlar olabilir. Ama hakîkaten şu soruyu sormak lâzım: DEM Parti’nin, daha da genelleştirirsek Kürtlerin, CHP’ye nasıl bir borcu var? Borcu var mı bilmiyorum. Alacağı var. Alacağını da kolay kolay tahsil edeceğe de benzemiyor. Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.