Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Müge İplikçi yazdı: Haksızlıklar kuralları yaratır, cesaret ise onları yıkar

Yıllar sonra, 6 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi’ndeyim. Erken bastırmaya niyetli bahara kafası atmış bir hava var dışarıda; onun içimize işleyen, bıçak gibi soğuğu. Az önce Beşiktaş’ın orada sevgilisine dert yanan genç kadının sözlerini düşünüyorum: “İçim üşüyor, içim.” Sanki sevgilisinin ilgisizliği kadar gencecik hayatına bir isyan biçiminde de söylenmiş o kısa cümle kulaklarımda, dosdoğru Orta Kantin’e dalıyorum. Birbirine sokulmuş gençlerin fısıltısı, buraya dair turistik gezilerimde arkadaşlarımı bulduğum ve lafladığım o eski tanıdık yeri yakın ve kimi anıları daha da hatırlanası kılıyor. Yine de burayı, yani o zamanlar, “şimdiki gençler değilse de biz orta yaşlılar mutlaka biliriz” diye anacağımı düşünmediğimi hatırlıyorum; kısaca bitecek, eskiyecek, sonlanacak gibi bir yer değil de hep devam edecek, sürecek, genç kalacak bir zamansızlık olarak. Tıpkı Üniversite’nin kendisi gibi, hep “şimdi ve burada” duracağını bildiğim o yerlerden olduğu için mi? Sanırım… Karşıma çıktığı zaman hiç şaşırmadığım, fütursuzca içeri daldığım, daldıktan sonra ise nihayet yaşlandığımı hatırladığım o yeri, bundan yıllar sonra da “orada”olacağına beni ikna ettiği için olsa gerek (tıpkı yine Üniversite’nin kendisi gibi) kahve çay faslına dalmadan terk-i diyar eyleyip yukarıya, üst kata çıkıyorum. Yorgun, hüzünlü ama mihrabı hâlâ yerinde olan Güney kampüse şöyle bir bakıyorum. Artık eminim: Hepsi burada kalacak, elbette Üniversite’nin gerçek ruhu da.

Bir okul gezgini olarak değil de bir yazar olarak pırıltılı gençlerin ev sahipliği yaptığı BÜKAK’ın (Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü) konuğuyum bugün. Buluşmaya son derece titiz biçimde hazırlandıklarını görünce, üniversitenin geçirmekte olduğu buhranlı dönemin, sadece hocalara, diğer çalışanlara ve mezunlara değil aynı zamanda şimdiki zamanının öğrenci cephesine de inatçı bir tutkuyla sirayet ettiğini fark ediyorum. 8 Mart haftası için günlerdir hazırlandıkları bu buluşma (ve elbette benzeri etkinlikler) öncesinde biraz laflıyoruz onlarla. Çevrimiçi dergimiz Mikroscope’un yayın koordinatörü Özge Ercan, yayın yönetmeni yardımcısı Ecem Akyüz ve yazar/akademisyen Melike Belkıs Aydın ile birlikte Anadolu’nun farklı yerlerinden gelen bu farklı genç kadınların anonimleştirilebilecek kısa yaşam öykülerini dinliyoruz. Hepsine eşlik eden temel payda zeka ve cesaret! Her biri pırıl pırıl olan bu gençlerin kulüpteki varlıklarının kendini ifade ediş biçimi de ayrıca sevindirici. Hepsi eşit ve yan yana duruyor. Sadece söylediklerinden ve anlattıklarından değil, duruşlarından da bu mesaj öne çıkıyor.

Bu arada çıkardıkları dergiyi de hediye ediyorlar. “BÜ’de kadın gündemi, bahar ’24” dergisinde gündeme parantezler açabilecek sayısız nitelikli yazı mevcut. Filistinli feminist yazar Samah Salaime’nin “Kadınların Kurtuluşu Gazze Sınırının İki Tarafında da Devam Etmeli” (çev. İnci Uysal ve Y. Kağan Çakan) makalesi ise 21. yüzyıldaki feminist hareketin, tüm totaliter liderlere karşı alınması gereken siyasi tavrına çok net bir ışık tutuyor: “Militarizm ve militarizasyona karşı mücadeleyi Yahudi ve Filistinli feministler yıllardır birlikte yürütüyor. Bu mücadele, bugün çok daha önemli bir hal almış durumda” ve son derece net bir biçimde şunu söylüyor: “Mücadelemiz el ele devam etmeli.”

Birlikte, biraz daha cesaret

Bu duyguyu ve ihtiva ettiklerini takip ederek, o gün kitaplarla ve öğrencilerle dolup taşan Özger Arnas Salonu’nda, farklı cümleleri, duyguları ve coğrafyaları dile getirmek, bu yüzyılda içimizi ve cümlelerimizi bıçak gibi kesene karşı hep birlikte verilmiş olan bir söz gibiydi. İçimiz üşüyordu, doğru. Ancak ne olursa olsun devam etmenin inadı, gücü, cesareti ve tutkusu da yabana atılamazdı. Orada “rastladığım”, bu gençlerin ellerinden çıkma bir heybedeki sözler gibi: “Haksızlıklar kuralları yaratır, cesaret ise onları yıkar” (Ursula K. Le Guin)

Haksızlıklar yeni kuralları yaratmadan…Boğaziçi Üniversitesi’ndeki dişi direniş ruhunun özeti budur işte!

(Bu arada 2024 PEN Duygu Asena Ödülü’nün Boğaziçi Direnişi’ne verildiğini de müjdeleyelim)

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.