Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yorumladı: Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar ve Vahap Seçer neyi, nasıl başarıyorlar?

Yerel seçimlere sadece 13 gün kaldı. CHP’li başkanlar Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar ve Vahap Seçer, ittifak kurulmamasına karşın bulundukları bölgelerde yarışı önde götürüyor. Peki bunu nasıl başarıyorlar?

Ruşen Çakır yorumladı.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. CHP’nin elinde olan 8 ilin büyükşehir belediyesinin rakamlarını çıkarttım –böyle rakamlarla biraz oynamayı severim ben– ve buradan hareketle kafamda birtakım fikirler şekillendi. Onlardan biraz bahsetmek istiyorum. Önce illerden bahsedeyim — 8 tâne: Adana, Mersin, Antalya, Hatay, Ankara, İzmir, İstanbul, Eskişehir. Bunlardan İzmir ve Eskişehir CHP’nindi zâten, Hatay da öyleydi. Onun dışındakilerin hepsini ilk kez kazandılar; yani iktidar partilerinden aldılar Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı, Ankara’yı ve tabiî ki İstanbul’u. Şu anda içinde bulunduğumuz seçim sürecinde bu illerin hepsinde ilginç birtakım gelişmeler var. Başlığa çıkardığım üç yer var: Adana, Mersin, İstanbul — ve buradaki üç başkan. Bunlar gerçekten CHP içerisinde ilginç, farklı bir profil çiziyorlar. O da şu: CHP’nin o illerde aldığı oyun çok üstünde oy alma potansiyeline sâhip kişiler bunlar. Yani Adana’da Zeydan Karalar, Mersin’de Vahap Seçer ve İstanbul’da Ekrem İmamoğlu. Bunun gibi tabiî ki Ankara’da Mansur Yavaş da var; ama Mansur Yavaş bunlardan farklı olarak CHP’li değil. CHP’den aday, ama CHP kökenli değil. Ülkücü hareket kökenli ve geçen seçimde de bu seçimde de kendisini CHP ile çok özdeşleştirmeye çalışan bir isim değil. Halbuki İmamoğlu da Seçer de Karalar da çekirdekten CHP’liler. Değişik kademelerde görev yapmış, gençlik kollarında çalışmış olanları var. İlçe belediye başkanlığı yapmış, sonra da büyükşehir belediye başkanı olmuşlar. Yani bunlar gerçekten CHP’nin has evlâtları diyelim. Bunun dışında, Antalya’da Muhittin Böcek ve Hatay’da Lütfi Savaş’a baktığımız zaman, bunlar da kökten CHP’li değiller. Açık söylemek gerekirse şöyle de bir husus var: Şu günlerde yansıyan kamuoyu araştırmalarında, yerel olarak yapılan değerlendirmelerde vs., Adana, Mersin ve İstanbul’da CHP adaylarının daha önde olduğu gözüküyor; ama Hatay ve Antalya pek böyle bir durumda değil. Dolayısıyla bu üç şehrin çok ilginç olduğunu, önemli olduğunu düşünüyorum. Neden önemli? CHP için önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü CHP’ye atfedilen %25’lik bir oy oranı var. % 25, ya da diyelim 27, 28… Ve bunu CHP aşamıyor, aşmakta çok zorlanıyor. Kılıçdaroğlu bu konuda, sağa açılma, dindar kesimlere açılma yolunda birtakım hamleler yaptı; ama son seçimde bunun fiyaskoyla sonuçlandığını gördük. “Demek ki CHP bu yere mahkûm” diye bir anlayış var. “Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, belli bir yüzdeyi geçemez” anlayışı var. Zâten geçmişte de böyleydi. Bir tek Bülent Ecevit, zamânında, “Karaoğlan” olarak %30’ları aşmış ve koalisyon hükûmeti kurabilmişti. CHP %30’un üstüne geçmesi zor bir parti olarak görülüyor. Ama bu örnekler; Ekrem İmamoğlu, Vahap Seçer ve Zeydan Karalar örnekleri pekâlâ bunun aşılabileceğini bize gösteriyor. Tabiî ki şunu söylemek mümkün: Bu seçim yerel seçim, bunlar belediye başkanı. Belediye başkanlarına bakılarak genel seçim hakkında konuşulamaz. Tamam, doğru; ama yine de bu kişiler belediye başkanı olarak ortaya çıkıp oy isteseler de, siyâsî kimliklerini gizleyen kişiler değil, yani CHP’li kimliklerini gizleyen kişiler değil. Normalde, éCHP ağzıyla kuş tutsa şu kadar oy alamaz” denilen yerlerde, bu kişiler aldılar. Meselâ 5 yıl önce Zeydan Karalar %50’yi aştı: % 53,63 — bayağı iyi bir oran… Mersin istisnâ: %45. Ama orada şöyle bir şey olmuştu: Vahap Seçer’e İYİ Parti destek verirken, İYİ Parti’nin çok önemli bir ismi Demokrat Parti’den aday olup % 12 oy almıştı. Normalde Vahap Seçer’in oyunun %55 civârında olması gerekiyordu. İstanbul’da, biliyorsunuz Ekrem İmamoğlu ilk turda %50’nin altında kaldı. Ama sonra, o da %50’nin üzerine geçti. Saydığım 7 ilin hepsinde, yani Mersin ve İstanbul dışında meselâ Eskişehir % 52,3, İzmir 58,10, Ankara %50,93 — çok daha fazla bekleniyordu Ankara; 50,93’te kaldı. Ama bu sefer galiba Mansur Yavaş bunu da aşacak gibi duruyor.

Şimdi şöyle bir gerçek önümüzde: 5 yıl önce bu %50’ler ve üstüne gelinmesinde çok basit bir gerekçe vardı; CHP’nin yanına İYİ Parti de açıktan katılmıştı, HDP de örtülü bir şekilde katılmıştı, bunlar sâyesinde kazanmışlardı. Tamam, o bir yerde duruyor. Aradan 5 sene geçti. Bu belediye başkanları bir kez daha çıkıyorlar seçmenin karşısına, oy istiyorlar. Ve bu sefer bir bakıyorlar ki karşılarında HDP’nin yerine kurulan DEM Parti’nin adayları var ve İYİ Parti’nin adayları var. Buna rağmen bu kişilerin, bu partilerin, bu adayların önde gittiği söyleniyor. Daha yeni gördüğüm bir araştırmada Adana ve Mersin’de böyleydi. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Ağzımız da yandığı için “kazanır, kazanamaz” falan gibi bir şey söylemek mümkün değil. Son âna kadar, bütün şehirlerde son âna kadar hiçbir şey belli değil. Meselâ düşünün: Hatay’da Lütfi Savaş, Gökhan Zan’ın TİP’ten aday olmasıyla bayağı zor durumdaydı. Ama dün gece îtibâriyle TİP’in Gökhan Zan’ın adaylığını çekmesiyle ve ardından birtakım ses kayıtlarının yayınlanmasıyla durum ne olacak? Belki Lütfi Savaş tekrar güçlenecek, Gökhan Zan’a oylar gitmeyecek. Kim bilir, bu son güne kadar –13 gün kaldı–, son güne kadar neler olacak… Dolayısıyla bunların hepsini akılda tutmak lâzım. Önde gidiyor olması kazanacağı anlamına gelmiyor. Ama şöyle bir realite var: Meselâ Adana’da, AKP ve MHP birlikte giriyorlar, ikisinin son Meclis seçiminde aldığı oy toplamı: %41,5. CHP’nin son 2023 seçiminde aldığı oy %28,8. Şu hâliyle bakıldığı zaman Cumhur İttifâkı adayının karşısında kazanma şansı yok, aritmetik olarak bakıldığı zaman. İYİ Parti’nin %11 oyu var ve şu anda Ayyüce Türkeş gibi güçlü bir adayı var. Yeşil Sol Parti %9,7 almış ve şimdi kendi adayıyla çıkıyor. Bütün bu tabloda baktığımız zaman, Zeydan Karalar’ın vedâ etmesi beklenir yani. Ama kamuoyu yoklamalarında kendisinin %40’ın üzerinde oy aldığı gözüküyor. Ve Cumhur İttifâkı adayını geçtiği, geçebileceği; belki kazanır belki kazanamaz ama partisinin oyunun çok üzerinde bir oy alacağı söyleniyor. Mersin’e bakalım: Mersin’de AKP+MHP’nin oy toplamı % 37. CHP’nin oyu %31 civârında — son seçimde aldıkları oydan bahsediyorum. İYİ Parti 11,8, Yeşil Sol Parti 13,2, Türkiye İşçi Partisi 2,2. Normal şartlarda baktığımız zaman, Mersin’de Cumhur İttifâkı çoğunlukta değil. Ama CHP’nin, CHP’ye ek olarak İYİ Parti’nin ve DEM Parti’nin aday çıkarması nedeniyle Vahap Seçer’in işi normalde zor gözüküyor. Ama bölgede görev yapan meslektaşlarımla da konuştum: Çok rahat olduğunu, kazanma ihtimâlinin çok yüksek olduğunu söylediler. Yine kazanır mı kazanmaz mı onu bilmiyorum, ama CHP’nin oyunun çok üstünde oy alacağı kesin.

İstanbul’a gelelim: Ekrem İmamoğlu. CHP’nin son seçimde İstanbul’da aldığı oy %28, İYİ Parti %8, Yeşil Sol Parti %8, TİP %4. Buna karşılık AKP+MHP %42. Bir de Yeniden Refah Partisi var: %3,2. Normal şartlarda Ekrem İmamoğlu, CHP’nin %28’i ile AKP’nin tek başına oyunu bile, sâdece CHP’ye yaslanırsa geçemez. Ama biliyorsunuz bütün gözler İstanbul’da ve Ekrem imamoğlu’yla Murat Kurum’un başa baş yarıştığı söyleniyor. Kimi anketlere göre Ekrem İmamoğlu, kimine göre Murat Kurum önde. Ama her hâlükârda Ekrem İmamoğlu’nun oyu %40’ın üzerinde gözüküyor; fakat CHP’nin aldığı oy %28. Gerçekten çok mânîdar. Son olarak bir Eskişehir’e değinmek istiyorum. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen diye bir fenomen vardı biliyorsunuz. Yıllarca şehri yönetti ve son seçimde %52 oy almıştı. Şimdi onun yerine genel sekreteri Ayşe Ünlüce yarışıyor. Ben çok merak ediyorum Eskişehir’de ne olacağını. Çünkü orada çok kıran kırana bir yarış olacağa benziyor. Yani oylar neredeyse ikiye bölünmüş gibi bir durumda. AKP’nin oyu %33, CHP’nin oyu %34 — son seçim îtibâriyle söylüyorum. MHP %7 oy almış. İYİ Parti’nin çok ciddî bir oyu var: 13.8. Ama biliyorsunuz İYİ Parti’den seçilen milletvekili istifâ etti, AKP’ye girdi ve AKP’den de şu anda Cumhur İttifâkı’nın Eskişehir adayı — Nebi Hatipoğlu’ydu yanılmıyorsam. Evet, çok ilginç bir durum. İYİ Parti’den oy alır mı çok emin değilim. Ama İYİ Parti adayının bayağı bir oy alma ihtimâli var. Eskişehir’de Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi toplamı %4 civârında. O kadar birinci derecede etki edeceğe benzemiyorlar. Eğer Ayşe Ünlüce de bu seçimde partisinin %34 olan oyunu %40-45’lere taşırsa o zaman bu saydığım üç isme onu da eklemek gerekir ve Yılmaz Büyükerşen’in mîrâsını gerçekten taşıdığına hükmetmemiz gerekir.

Mansur Yavaş’ın çok net bir şekilde kazanacağını söylüyor birçok kişi. Ben de buna îtiraz etmiyorum. Ama dediğim gibi, Mansur Yavaş’ı CHP ölçeğinde almamak lâzım, CHP’nin ötesinde bir yerde duruyor. Kendisi de öyle yapmaya özen gösteriyor. Ama CHP’nin kaybetme ihtimâli olan yerler denilince sayılan yerlerin Hatay ve Antalya olmasının çok mânîdar olduğunu söylememe izin verin. Normal şartlarda sağdan insan alarak; başka sağ partilerden, ANAP’tan, Doğru Yol’dan ya da AKP’den alınan isimlerle oylarını artıracağı varsayılan CHP’yi, kendi oyunun üstüne çıkartan isimlerin, İmamoğlu, Karalar ve Seçer örneklerindeki gibi daha çok çekirdekten CHP’li isimler olmasının çok önemli olduğu kanısındayım. Demek ki bu mümkün. Nasıl mümkün? Bu kişiler nasıl bunu başardılar? Ve başarma ihtimalleri bu seçimde yine var. İşte buraya bakıldığı zaman, bu kişilerin özelliklerine bakıldığı zaman, CHP daha 2028’e yönelik, hele Ekrem İmamoğlu eğer İstanbul’u yeniden kazanırsa muhtemelen 2028’de başkan adayı olacağını varsayıyoruz çoğumuz. Böyle bir süreçte sâdece kendi örneğini değil; aynı zamanda Adana ve Mersin’i, eğer kazanırsa Eskişehir’i de kendisine örnek alması gerekiyor. Orada neyin nasıl başarıldığı… Açık söyleyeyim: Ben Adana ve Mersin’deki belediye başkanlarını tanımıyorum. Bir iki kere telefonla konuşmuşluğumuz var yanılmıyorsam. Ama böyle hâfızamda yer eden bir şey yok. Uzaktan izliyorum, bakıyorum. Çok bildik CHP’li siyâsetçi gibi gözüküyorlar. Ama oralarda yerel birtakım dengeleri gözettikleri açık. CHP’li kimliklerine rağmen CHP dışından insanları kendilerinden itmedikleri, normalde diğer parti seçmenlerine açık oldukları görülüyor. Sonuçta büyükşehir belediye başkanlığı büyükşehir rantlarının nasıl dağıtıldığıyla ilgili bir şeydir. Bu konuda belli bir başarıları var ki bu seçime de daha rahat bir şekilde giriyorlar. İşte bunlara bakmak gerekiyor. Ve burada ben açıkçası yeni tür bir popülizm görüyorum. Aslında geçmişten de örnekleri olan, ama büyükşehir belediyeleriyle berâber, oralarda açılan rantlarla berâber –büyük rantlar; Adana’da, Mersin’de, hele İstanbul’da çok büyük– ve buraların bir kısmını, bu gelirlerin bir kısmının sosyal belediyeciliğe aktarılmasıyla, bütün bunlarla berâber ilginç örnekler olarak karşımızda duruyor. Buna karşılık bir de şu âna kadar telâffuz etmediğim, başta söyledim, İzmir örneği var. Bu saydığım 8 il dışında İzmir’de de CHP’nin kazanması garanti gözüküyor. Geçen İzmir’e gidip röportaj yaptığımda adaylardan Cumhur İttifâkı adayı Hamza Dağ bana rakamları gösterdi. Rakamları biliyoruz; diyor ki: “AK Parti son seçimde %25,2 aldı; MHP %5,3 aldı; toplam %30”. Ama CHP tek başına %40,9 aldı, genel seçimde. Yani çok zor AK Parti için bu seçimi kazanmak. %40’a ek olarak İYİ Parti’nin %11’i ve Yeşil Sol Parti’nin %7 küsuru var. Şimdi burada kendisiyle yaptığım söyleşide Cemil Tugay, bir zamanlar elde edilmiş olan %50 üstü oyu kendisinin de alacağını söyledi; ama İzmir’de benzer bir şey söyleyen hiç kimse görmedim açıkçası. Orada da şöyle bir sorun var açık söylemek gerekirse: İzmir’de CHP kendi oylarını alsa da kazanıyor, normalde yine %40 yapsa kazanacak; ama “Acaba alır mı?” diye bir soru var. Demek ki orada da bir kötü örnek var. Ona da ayrıca bakmaları gerekiyor CHP’lilerin.

Bu örnekler; İstanbul, Adana, Mersin olayı, merkez sol ya da nasıl bakarsanız bakın, ana muhâlefet partisi olan CHP’nin kabuğunu kırma ihtimâlinde pilot bölgeler olarak karşınıza çıkabilir. Onun dışında da bu seçimde bakacağız seçim sonuçlarına; eğer Adana’da, Mersin’de CHP yeniden kazanırsa, İstanbul’da yeniden kazanırsa bu söylediklerim daha bir önem kazanacak. Kaybetseler de çok farklı bir şekilde kaybetmeyecekleri, partilerinin çok üstünde oy alacakları muhakkak. O anlamda da bir değeri olacak. Burada CHP bu anlamda ilginç bir sınavdan geçiyor. Son seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaçırdığı o büyük fırsatı –ki Kemal Kılıçdaroğlu fırsatı bütün partileri aynı masaya oturtarak yaratmaya çalışmıştı ve birçok insan, ben dâhil bunun mümkün olabileceğini düşünmüştük ama olmadı–; şu anda Ekrem İmamoğlu, Vahap Seçer, Zeydan Karalar masada tek başlarına oturuyorlar, yanlarında açıktan destek veren hiçbir parti yok; ama birçok partinin seçmeninin oylarını alabilme potansiyelini taşıyorlar. İşte burada, 31 Mart’ta CHP için yeni bir formül şekillenebilir ve bunların pilot yerleri de İstanbul, Adana, Mersin olabilir. Her hâlükârda, seçimi kazansalar da kaybetseler de, bu söylediğimin geçerli olduğu kanısındayım. Ama kazanırlarsa çok daha bâriz bir şekilde böyle olacak ve bu yerler 2028’in seçim kampanyasının, seçim hazırlığının merkez üstleri olacaklar, öyle gözüküyor. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.