Ruşen Çakır’ın konuğu Vahap Seçer yorumladı: Toplumun her kesiminden oy almanın sırları

31 Mart Yerel Seçimleri’nde CHP Mersin’de %59,52 ile kazandı.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin’de elde ettikleri seçim başarısını, geçmiş seçimlerdeki oy oranlarını, seçmen ile kurduğu ilişkiyi, 2019’dan bu yana oy sayılarını, CHP’nin seçimlerdeki oylarını nasıl yükselttiğini, 2028’de CHP’nin ne yapacağını ve toplumun her kesiminden nasıl oy alındığını Ruşen Çakır’a anlattı.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi bayramlar. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer konuğumuz. Kendisiyle seçimleri ve bundan sonra neler yapacağını konuşacağız. Vahap Bey, merhaba, iyi günler, iyi bayramlar.

Vahap Seçer: İyi bayramlar diliyorum. Çok teşekkür ediyorum. Tüm yurttaşlarımızın bayramını kutluyorum. Nice bayramlara huzurla, mutlulukla ulaşalım inşallah.

Evet. Şimdi rakamlara bakıyorum, açıkçası Mansur Yavaş çok konuşuldu %60’ı aştı diye, haklı bir şekilde. Ama sizin biraz sanki hakkınız yeniyor, %59,51, 625 bin oy. İkinci sıradaki MHP adayı Serdar Soydan’ın oy oranı %31. Neredeyse yarı yarıya fark atmışsınız seçimde. Diğer adayları okumaya gerek duymuyorum, çünkü aradaki fark çok bâriz. Şunu sorayım öncelikle: Siz bunu bekliyor muydunuz, bu kadarını?

Vahap Seçer: Bekliyordum. Kesinlikle bekliyordum. Biz de tabiî doğal olarak yaptığımız çalışmaları ölçmek durumundayız. Bilimle hareket etmek durumundayız. Mutlaka vatandaşın geri dönüşlerini dinlemek durumundayız. Sâdece, “Bize oy verecek misiniz, vermeyecek misiniz?” noktasında değil. Ben her yıl program yaparken, yatırım programı yaparken de kamuoyu araştırması yaparım ve vatandaşların talebine göre bölgesel uygulamalar yaparız. Şimdi tabiî bu yaptığımız çalışmalarda 5 yıldır kamuoyunun siyâsal bakışını da ölçmeye çalıştık. Son zamanlarda yaptığımız seçim anketlerinde de açıkçası %55-60 arası biz oy oranı bekliyorduk. Hattâ mini bir dip dalga gelsin ve 60’ın üzerine çıkalım diye beklenti içerisindeydik. %59,5 gibi, Mersin sosyolojisinde, Türkiye’nin özeti olarak tanımladığımız bu kentte çok önemli bir oy oranına ulaşıldı. Bu önemlidir, bu incelenmesi gereken bir durumdur. Mersin’in demografisini bilen, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik yapısını iyi bilen her gözlemci, bu sonucun anlamlı olduğunu söyler ve bu konuda analiz yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bilmiyorum, Mersin’le ilgili ne kadar bilginiz var. Ben çok kısa birkaç cümleyle söyleyeyim. Hani beş benzemezi bir araya getirirsiniz ya? Öyle derler: Beş benzemez bir araya geldi Mersin’de. Çünkü Mersin göçlerle büyümüş bir kent. Mersin’in yerli nüfûsunun çok üzerinde, Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelen, farklı gerekçelerle gelen insanlar yaşamış. İkinci kuşak, üçüncü kuşak, burada artık hepsi Mersinli olmuş ve bunlar farklı etnik yapılara, farklı kültürel özelliklere, farklı inanç gruplarına sâhip insanlar. Diğer taraftan Mersin Türkiye’nin gelir dağılımında adâletsizliğin olduğu ilk iki kentten biri. Ama Mersin vergi sıralamasında ilk 7’de; bâzen beşinci, bâzen altıncı, bâzen yedinci sırada vergi ödeyen bir kent. Yani bir tarafta zengin bir kent görüntüsü ya da gerçekliği, bir tarafta da yoksulluğun artık yani pik yaptığı bir bölge görüntüsü… Böyle bir kente 8 ayrı partiden milletvekilinin olduğu, hattâ bâzı, tırnak içinde, “marjinal” kabul edilen partilerin milletvekillerinin olduğu bir kentten bahsediyoruz. Böyle bir siyâsal heterojen yapının, toplumsal yapının olduğu bir yerde her üç kişiden ikisinin beğenisini ve güvenini almak son derece anlamlı diye düşünüyorum.

Evet, zâten ben de seçimden önce yaptığım bir yayında sizi, Adana’daki Zeydan Bey’i, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu; aslında İstanbul, Adana, Mersin, bunların üçü de her kültürün yaşadığı, her türlü, yani kozmopolit tâbiri, olumlu anlamda konuşursak, bu. Ama sizinkinde şöyle bakıyorum rakamlara meselâ, 2014’te MHP kazanmış Mersin Büyükşehir’i. Burhanettin Kocamaz kazanmış. %32 oyla sizin partiniz, siz değil tabiî, Macit Bey AKP ile neredeyse aynı oy oranıyla ikinci ve üçüncü olmuşlar. Sonra siz bir önceki seçimde ciddî bir çıkış yaptınız; %45 oyla 477 bin oy yanılmıyorsam almışsınız.

Vahap Seçer: Evet.

Ve MHP ikinci parti olmuş, 433 bin oyla. Şimdi bugünkü seçime baktığım zaman, MHP’nin aldığı oya ve sizin aldığınız oya baktığım zaman açıkçası şeyi görüyorum: MHP’nin oylarında –ki AKP destekli MHP oyları bunlar– 5 yıl içerisinde seçmen sayısı artmasına rağmen oylarında yaklaşık 100 bin düşüş var ve sizde de 100 binin üzerinde artış var. Bu çok kolaylıkla…

Vahap Seçer: 150 bin.

Bu çok kolaylıkla şunu söyletiyor bana: Siz AK Parti seçmeninden de MHP seçmeninden de oy aldınız.

Vahap Seçer: Doğru, gayet doğru bir tespit. Şimdi şöyle: Biliyorsunuz Bütünşehir uygulaması 2014’te başladı. Mersin 2014’ten önce, yani Macit Bey döneminde büyükşehirdi, dört merkez ilçesi vardı. Şimdi 2014’ten sonra idârî sınırlar belediye sınırları oldu; 13 ilçe oldu, yani periferideki ilçeler daha önceki büyükşehir konseptinde yoktu. Sâdece dört merkez ilçe vardı. Bu önemli. Çünkü periferideki ilçelerdeki oy oranı milliyetçi ağırlıklı oy oranı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi daha önceki büyükşehir konseptinde zâten merkezde çok güçlü, çok rahat seçim alabiliyordu. 2014’te Milliyetçi Hareket Partisi seçim kazandı, periferideki ilçeler ilk kez târihinde büyükşehire oyu kullandı, yeni yasayla berâber. Ben 2019’da aday olduğumda, yeni konsept büyükşehirle %45 oy aldım, %45 oy aldım ve burada ittifak yoktu, onu karıştırmayalım. Millet İttifâkı yoktu burada. Demokrat Parti-İYİ Parti ittifâkı vardı. Ayfer Hanım vardı, eski ekonomi bakanımız.

Evet, bayağı da oy almış: 127 bin.

Vahap Seçer: Tabiî, %12-13 civârında oy aldı ve benim %45’in üzerine, aynı koşullarda 2024 yılında yine İYİ Parti adayını çıkarttı, Demokrat Parti çıkarttı, diğer partiler çıkarttı. Sâdece 2019 ve 2024’te, o günkü HDP, bugünkü DEM aday çıkarmadı. Aynı koşullarda girdiğimiz seçimde, bu seçimi biz oyumuzu 148 bin artırarak… çünkü ilginçtir Ruşen Bey, Türkiye genelinde biliyorsunuz sandığa gitme oranı düştü. Bizim 2019’daki geçerli oy sayısıyla bugünkü geçerli oy sayısı aynı. Evet, seçmen sayısı artmış, 110 bin artmış; ama oy kullanan oranı sâbit kalmış. Yani nispî olarak düşüş görünüyor, ama sayısal olarak aşağı yukarı aynı: 1 milyon 50 bin kişi oy kullanmış. O 1 milyon 50 bin kişinin 477 bin oyunu almıştın; şimdi, 625 bininin oyunu aldım. Bu kadar net. Ve dediğiniz gibi, bir taraftan siz oylarınızı anlamlı bir şekilde yükseltirken, 148 bin oy yükselmiş; diğer taraftan Cumhur İttifâkı, Milliyetçi Hareket Partisi-AK Parti birleşiminden oluşan ittifak 100 bin oy kaybıyla %31’e düşmüş, %41’den 10 puan düşmüş. Siz, yaklaşık 15 puan artırarak da %59,5-60’lara ulaşan bir oy almışsınız, bu önemlidir.

Peki burada şöyle bir şey sormama izin verin: Siz yılların CHP’lisiniz ve bu partiye hep bir %25, bilemediniz %30 yakıştırılır. En fazla, hatırlarsanız Bülent Ecevit’in zamânında, 73 – 77’deki yükseliş var. Şimdi bu seçimde, tüm Türkiye çapında yıllar sonra birinci parti oldunuz parti olarak ve Mersin’de de bayağı büyük bir fark attınız. Ve Özgür Özel’in söylediği gibi, “Cam tavan çatladı”. Buradaki mesele, siz şimdi anladığım kadarıyla hem DEM Parti tabanından oy aldınız, hem MHP’den oy aldınız, hem İYİ Parti tabanından hem AK Parti tabanından, zâten CHP tabanından da oy aldınız. Bu herkesten oy alabilmede, bu ne kadar Vahap Seçer faktörü, ne kadar CHP’deki yenileşme faktörü, ne kadar AKP’deki metal yorgunluk faktörü? Bunları ayırabiliyor musunuz?

Vahap Seçer: Tabiî ki bir değerlendirme yapabilirim. Sâdece Vahap Seçer olarak bakmayın. 11 büyükşehir belediye başkanımız vardı. Bâzı arkadaşlarımız aday olmadı, bâzı arkadaşlarımız adaylaşmadı. Ancak bizim şu anda, geçtiğimiz dönem belediye başkanı olan 6 belediye başkanı göreve devam ediyor; Aydın, Antalya, Adana, Mersin, Ankara, İstanbul. Olaya bütün belediye başkanları olarak bakın. Sâdece Vahap Seçer herkese dokunmadı. Eğer oy artışında belediye başkanlarının fonksiyonu varsa –ki var, %100 var, tartışmasız var, hattâ en önemli etken o–, tüm parti seçmenlerinin oyunu aldıysa, üç aşağı beş yukarı anlayışları, ortaya koydukları projeler, hizmetler, kullandıkları dil, lisan, mutlaka bâzı farklılıklar olabilir; ama ortaklaştıkları nokta: “Herkesin belediye başkanıyım” anlayışı. Bunu herkes yaptı. Burada Mersin’den ben değerlendirme yapayım, ama şu anda belediye başkanımızın olduğu 6 büyükşehirde, bu uygulamaları aynıydı. Hattâ daha önceki dönemde görev yapanlar… Şimdi bizim bir parti olarak açmazımız vardı: İşte, varoşlara gidemiyoruz, çiftçi yok, fabrikaya gidemiyoruz, işçi yok, yoksul yok, elit sınıf bizi destekliyor, din düşmanı deniyor, vs. vs., bunu çoğaltabiliriz. Bunlar çok önemliydi o cam tavanın oluşmasında. Bu dönem, 2019’dan sonra farklı bir şey oldu. Sâdece çok iyi belediyecilik değil, çok iyi şehircilik anlayışıyla yapılan belediyecilik değil; insanlara dokunuldu, farklı bir dille konuşuldu. Çok siyâset konuşmadı belediye başkanları halkla, ideolojisini çok öne çıkarmadı. Biri milliyetçiliği referans alır, bir diğeri muhâfazakârlığı, bir diğeri Atatürkçülüğü, laikliği, vs.. Belediye başkanları ona bakmadı. Milliyetçisine de muhâfazakârına da Atatürkçüsüne de gitti, dokundu. Tarımcısına tarımsal destek yaptı. Vahap Seçer bunu yaptı. Vahap Seçer, 10 TL’ye yemeği 48 noktada, siyâsî görüşü ne olursa olsun herkese yaptı. Mersin’de öğrencilere otobüs ücreti 1 TL’dir, bunu herkese yaptı. Demedi ki: “Sâdece CHP’liler otobüse binecek” ya da hâmile kadınlara süt gönderirken, dezavantajlı mahallelerde çocukların okullarına atıştırmalık gönderirken ya da süt gönderirken bir ayrım yapmadık. Tarımsal desteklerde fide ve fidan, hayvancılık destekleri yaparken de yapmadık. Bu köyden bize oy çıktı ya da çıkmadı ayrımı yapmadan bunları götürdük. Ve her şeyden önemlisi, doğaldır, belediye başkanı vatandaşa en yakın siyâsetçidir; ne bakandır ne milletvekilidir ne cumhurbaşkanıdır. Vatandaşa en yakın seçilen, seçilmiş belediye başkanıdır, muhtardır, belediye meclis üyesidir. Çünkü yerel aktördür, o yereldedir; 24 saat orada yaşar, orada yatar, orada kalkar. Kimin cenâzesi var, kimin düğünü var, kimin askeri var, kimin hastası var, kimin başında belâ var, musîbet var belediye başkanı bilir. Bizim belediye başkanlarımız halka nüfuz etti. İktidârın belediye başkanları güç zehirlenmesiyle halktan süratle uzaklaştı. Dilleri, tavırları, giyimleri, kuşamları, âilelerinin yaşantısı insanları irite etti. Yolsuzluk iddiaları, talan, israf, çok sayıda olumsuzluğun altına imzâ attılar, onlarla anıldılar. Şimdi farklı bir uygulama… Hattâ şunu bir tespit olarak da söyleyeyim, bir îtiraf da kabul edebilirsiniz: Biz daha önce iktidar belediye başkanlarının yaptıklarını yapamıyorduk. Şu anda bizim övünerek yaptığımızı söylediğimiz uygulamaları onlar bizden daha önce yapıyordu. Ama güç bozar, mutlak güç mutlak bozdu, o yapıyı bozdu. Onların yerine biz geldik, biz o açığı kapattık, halk bize yöneldi. Bize dokunmayan, bize gelmeyen, bizi dinlemeyen, bize inanmayan, bizi öcü zanneden varoşlar şimdi bize geldi, bize sarılıyor, bizden hizmet istiyor, bize güven duyuyor. Bizim de fevkalâde kalbi güzel, insanları seven insanlar olduğumuzu gördüler. İletişim, gönül bağı kuruldu. Bu son derece önemli. Her belediye başkanının kişisel, kendi bölgesinde emin olun sempatizanları arttı. Koyu sevenleri, koyu taraftarları arttı. Zeydan Başkan için de böyledir, Mansur ya da Ekrem başkanlarımız için de böyledir. Diğer taraftan Aydın’da Özlem Hanım için de ya da Muhittin Böcek için de aynıdır. Bu önemlidir. Kendilerinin kitleleri oluştu. Çünkü halk bunları sevdi. Ben birinci derecede bunu görüyorum, bu başarıda. İkinci derecede de tabiî iktidârın bir yıpranmışlığı var. Biz arzu ederdik ki vatandaş faturayı yerel seçimi beklemeden, genel seçimde bu faturayı keseydi, cumhurbaşkanlığında keseydi. Tabiî farklı bir şey çıktı, beklenmedik bir şey. Biz Sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçileceği inancıyla çok büyük çaba sarf ettik. Birçok insan inandı. Ama sandıktan arzu edilmedik bir sonuç çıktı. Her şey bitti derken, yerel seçimlerde şu andaki Türkiye toplumunun farklı kesimlerinin sorunlarının hesâbı sandıkta görüldü; çiftçinin görüldü, emeklinin görüldü. Son günlerin revaçta konusu: Emeklilerin durumu, geçim sorunları, hayat pahalılığı, israf, talan, ötekileştirme, her şeyden, her bir şeyden önemli adâletsizlik, talan yaptığı bir ülkede, bir toplumda işte sandıklar bu şekilde patladı. Belediye başkanları iyi örnek oldu. Dediler ki: “Mâdem yapıyorlar; bakın Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Aydın örnekleri var, Eskişehir örneği var. Bakın, gayet güzel başkanlık yapıyorlar. Zâten bizim iktidâra bir ders vermemiz lâzım. Önemli sorunlar var. Bir uyarıda bulunmamız lâzım. Yeni belediye başkan adaylarını da destekleyelim. Manisa’yı, Balıkesir’i, Kütahya’yı, Uşak’ı, Kastamonu’yu, bunları da seçelim. Adıyaman gibi bir yerde belediye başkanını seçelim; hem iktidâra ders verelim hem zâten bir şans vermiştik CHP’ye, mevcut belediye başkanları fevkalâde başarılı oldu. Neden bunlar olmasın?” Asıl şimdi başlıyor, her şey şimdi başlıyor.

İşte, şimdi başladı. Peki 2028’e ne diyorsunuz? Bu bir iktidar yürüyüşü mü CHP için?

Vahap Seçer: Elbette, elbette. Yani siz büyük bir güç elde etmişsiniz, yerel iktidarsınız, moral motivasyon pik yapmış, kendinize özgüveniniz artmış. Bu muazzam bir şey. Bu market raflarında satılmıyor. İşte, seçim zaferleri kazanacaksınız. Benim rüştümü benim söylemler, sizin yaptığınız programlar ya da gazetelerde yer alan bana övgü dolu röportajlar ya da reklâmlar değil; halk sandıkta, “Bu adamın, bu başkanın rüştü budur” dedi ya da diğer başkanlar. Bu son derece değerlidir. Bunu neden genel iktidâra taşımayalım? Zâten yerelde başarılı oldular. 2028 yılında vatandaşa şunu dedirtebilirsek: “Bakın 2019’dan beri Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları güzel hizmetler yaptı, halkın hassâsiyetlerini gördü, onların dertlerine çâre oldu. Neden genel iktidârı vermeyelim? Artık onlar yönetsin ekonomiyi, onlar yönetsin millî eğitimi, onlar yönetsin Türkiye’nin dış politikasını” deme noktasına getirmek şu anda bizim elimizde, bunu yapabiliriz. Eğer yeni seçilen belediye başkanları başarılı bir süreç yaşarsa, bizler, mevcut toplum tarafından kabul görmüş belediye başkanları bu durumlarımızı tahkim edersek, zenginleştirirsek, 2028 yılında iktidar kaçınılmaz olur. Tabiî ki burada Sayın Genel Başkan’ın performansı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nin ortaya koyacağı politikalar, Parlamento’da grubumuzun ortaya koyacağı performans, iktidarla mücâdelesinde özellikle yanlış uygulamalarda bunu halka anlatabilme becerisi, iknâ edebilme becerisi; bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman iktidar avucumuzun içerisinde. Hatâ yapmamamız gerekiyor. Kum tâneleri misâli avucumuzdan kayıp gitmesine müsaade etmememiz gerekiyor.

Peki, son olarak o zaman şunu sormama izin verin: Vahap Seçer olarak bu 5 yılda, önümüzdeki 5 yılda çok sayıda proje dile getirdiniz, yeni birtakım şeyler anlattınız; ama en çok neyi önemsiyorsunuz? Yani Mersinlilere en çok neyin sözünü veriyorsunuz yeni dönemde?

Vahap Seçer: Çok sayıda proje açıkladık. Bunu her belediye başkanı yapıyor; ama her belediyenin ya da her şehrin kendine münhasır özellikleri vardır. Bugün burada birinci derecede ihtiyaç alanı olan bir başka şehirde olmayabilir. Mersin için şunu söyleyebilirim: Raylı sistem, sosyal konut ve yeşil alanların artırılması. Bunlar majör projeler, parasal anlamda da büyük projeler. Ama sosyal politikalarda, hem mevcut projelerimizin devâmı ve onların zenginleştirilmesi, hem yeni projeler; bunun içerisinde tarım destekleri, kadın-çocuk politikaları ön planda. Bunlar da sürüp gidecek. Bana, “Gelecek 5 yılda öncelikle ne yapmak istiyorsunuz, rüyâlarınıza giren nedir ya da uykularınızı kaçıran nedir?” diyorsanız, 5 yıl sonra bu kentte metroyla insanlar yolculuk etsin, onu bitirelim. Zâten başlamıştık Ruşen Bey, biliyorsunuz. Diğer bir konu da sosyal konut. Mersin’in nüfûsu resmî nüfûsunun çok üzerinde. Bizim 1 milyon 940 bin resmî nüfûsumuz var; minimum 2,5 milyon insan yaşar. Buraya şu ya da bu sebeple gelen fiilî nüfus… Ve kirâ fiyatları dar gelirli yurttaşların canını yakıyor. Belediye Evleri olacak; Belediye, yurttaşlarına bu konutları uygun rakamlarla kirâya verecek ya da satışını yapacak, kirâ öder gibi taksitlerle. Bu son derece önemli bir sosyal proje ve bunu mutlaka hayâta geçireceğiz. Ve büyük park alanları; yeni bir 500 dönümlük Müftü Deresi Vâdisi Yaşam Parkı projemiz var. Ben bu üç majör projeyi Mersinlilere söz olarak verdim. Hattâ şöyle de bir misyon yükledim sevgili hemşehrilerime: “Lütfen bu üç projeyi sürekli bana sorun, tâkip edin, hızlı ilerlemesini sağlayın” diye.

Umarım Mersin’e ilk fırsatla gelirim ve makamınızda bu projeleri konuşma imkânımız olur.

Vahap Seçer: En kısa sürede… Bunu da bir dâvet olarak kabul edin, sizleri buraya bekliyoruz. Keyifli sohbetimizi o zaman daha uzun bir zamanda yaparız inşallah.

Çok sağ olun Vahap Bey.

Vahap Seçer: Ben teşekkür ederim.

Gerçekten çok güzel bir yayın oldu. Tekrar tebrik ediyorum, ikinci kez seçildiniz, büyük bir farkla seçildiniz. İyi bayramlar diliyorum.

Vahap Seçer: Çok teşekkür ediyorum. Ben de bayramınızı kutluyorum tekrar.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’le konuştuk. Nasıl kazandı, bundan sonra neler yapacak bunları konuştuk. Kendisine çok teşekkürler. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler. İyi bayramlar.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.