TBMM İliç Araştırma Komisyonu hangi belgelere ulaştı? Yargılamalarda siyasi sorumlular neden yok?

13 Şubat’ta Erzincan – İliç’te Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprağın kaymasının üzerinden yaklaşık üç ay geçmesinin ardından TBMM İliç Araştırma Komisyonu bölgede inceleme yaptı. Komisyon üyesi CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz bakanlıkların denetim sorumluğunu üstlenmediğini vurgulayarak ihmale yönelik jeoradar görüntülerini paylaştı. Avukat Mert Batur, üretimdeki riskli süreçlerin kendi içinde bazı tehlikeler taşıdığı gerekçesiyle yargılama konusu yapılmadığını dile getirdi. Madeni işleten Anagold bünyesinde 10 yıl çalışan bir işçi ise üretim hırsıyla kapasitenin aşıldığını, denetimlerin zayıf olduğunu söyledi.

13 Şubat’ta Erzincan İliç’te Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü toprağın kaymasının üzerinden 87 gün geçti. Anagold Madencilik tarafından işletilen maden ocağında kayan 10 milyon metreküp hacmindeki toprağın altında kalan dokuz işçiden dördünün cansız bedenine ulaşıldı. Diğer işçileri arama çalışmaları sürerken, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada aralarında mühendislerin de olduğu tutuklu sayısı dokuza yükseldi.

Firmanın Türkiye Ülke Müdürü Cengiz Demirci gibi üst düzey yöneticiler ve kamu görevlilerinin sorumluluk üstlenmediği faciaya yönelik Meclis’te 14 Şubat’ta “Erzincan’ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” kuruldu. Ancak komisyon olaydan yaklaşık üç ay sonra 7-8 Mayıs tarihlerinde Erzincan’a giderek yerinde inceleme yaptı.

Facianın üzerinden aylar geçti ancak üst düzey sorumlular olmak üzere olayın siyasi ayağında kimlerin ihmalde bulunduğu, kamu kurumlarının denetimleri ne kadar etkili gerçekleştirdiği, yaşananların çevre etkisi konusunda birçok soru işareti bulunuyor.

Bizler de facianın 87’nci gününde hangi aşamaya gelindiğini, hukuki sürecin ne durumda olduğunu, TBMM İliç Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları ile ilgili uzmanlara konuştuk. Medyascope yayınına Anagold Madencilik bünyesinde 10 yılı aşkın süre çalışan bir işçi, davaları takip eden avukat Mert Batur, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevi yanında TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu Üyesi olan Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz katıldı.

Madende 10 yıl çalışan işçi: “Denetim hep çok zayıftı”

Yayına katılan işçi, facianın yaşanmasının temel nedeninin “daha fazla üretime” dayalı yaklaşım olduğunu savundu. Toprağa verilen solüsyon miktarının sınırı aştığını dile getiren işçi, daha önce meydana gelen çatlakların kapatılmaya çalışıldığını söyledi. Olay yerinde tehlike olduğu halde önlem alınmadığını anlatan işçi, “Ben burada denetlemeleri hep zayıf buldum. Her zaman yapılan denetlemeler çok zayıftı” dedi. Geçmişte çalışma ruhsatı verilmeden faaliyet yürütülen yerler olduğunu ifade eden madende işçi iş güvenliği eğitimlerinin verildiğini ancak saha içinde böyle bir facianın olması durumunda ne yapılması gerektiğine yönelik bir eğitim verilmediğini belirtti. Kimyasal maddelerin sızması, yangın anı gibi konularda eğitim verildiğini vurguladı. “Hibliçte (yığın liçi) yaşanabilecek bir probleme dair verilen bir eğitim yoktu, hibliç kaydığı zaman, hibliçe dair kimseye eğitim verilmedi” diye konuştu.

“Üretim hırsıyla kapasite aşıldı”

İşçi, kazanın baş sorumlusunun madende operasyon direktörü olarak çalışan ve görevlendirilerek Amerikan Birleşik Devletleri’ne (ABD) giden Kenan Özdemir olduğunu iddia etti. Özdemir’in göreve gelmesi ardından üretime daha fazla odaklanıldığını savundu. Bu durumun da ihmallere neden olduğunu dile getirdi.

Sahada, toprak kayma riski olan bölgede çalışan arkadaşlarının olduğunu ifade eden işçi, şirketin kendilerine yeterince destek vermediğini belirtti. İkramiyelerin alınmadığını ifade ederek, işten ayrılmak isteyenlerin haklarını almakta zorlandıklarını söyledi. Bazı işçilerin istemeyerek çalıştığını anlattı. “Anagold Madencilik üretim hırsıyla devam ederse, sülfit tesisinde şöyle bir durum vardı. Tesisin saatlik kapasitesi 250 ton civarındayken, saate 240 ton, 500 tona yakın malzeme geçiliyordu. Çünkü üretim yapılması isteniyordu. Tesis kapasitenin iki katına yakın zorlama söz konusuydu” diye konuştu. Madende çalışmak zorunda kalan işçilerin hakları ve çalışma konusunda endişeli olduğunu dile getirdi.

“Üretimdeki riskli süreç yargılama konusu yapılmıyor”

Avukat Mert Batur, ülke müdürü Cengiz Demirci’nin ifadesini hatırlatarak, çok genç mühendislerin ve yetkililerin tutuklandığını anlattı. Deneyimli ve donanımlı çalışanların şirket tarafından son dönemde tercih edilmediğini dile getiren Batur, “Davalarda iki temel mesele var. Biri bu ölümlere dair, manevi unsur diye tartışılan. ‘Ölümlerin sorumlusu olabilecek kişilerin durumu kast mıdır? Yoksa bilmiyor mudur? Bildiği halde görmezden mi gelmiştir?’ Bunlara yönelik unsur tartışması. İkincisi de silsile halinde sorumluluk nereye kadar dayanıyor ve kimler arasında paylaşılıyor? Burada ‘bu eylemi yapmasaydı bu sonuç doğmazdı’ denilebilecek kişiler üzerinden bir soruşturma süreci yürütülüyor. Kovuşturma sürecinde de benzer silsile uygulanıyor” diye konuştu.

Üretimin yapıldığı dönemde ortaya çıkan sorunların mahkeme tarafından çok fazla dikkate alınmadığını savunan Batur, üretimdeki riskli sürecin kendi içinde bazı tehlikeler taşıdığı gerekçesiyle yargılama konusu yapılmadığını dile getirdi. Üretim baskısının somut olarak belirtilmesi gerektiğini vurguladı. “İşverenin doğrudan sorumluluğu, kamusal denetim ne kadar ne yapıldığı, mevzuattaki eksiklikler, bunlar önemli” dedi. Batur, ihmale yönelik tüm sorumluların ortaya çıkması ve gerekli cezaları almaları için her alanda mücadele vereceklerini dile getirdi.

“Bakanlıklar denetim sorumluluğunu üstlenmiyor”

CHP’li milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ise komisyonun çalışmalara geç başladığını vurgulayarak madende yaptıkları incelemelere değindi. Henüz maden şirketinin sorgulanmasına yönelik firma yetkilileriyle bir görüşme yapılmadığını aktardı. “Meclis’te Bakanlıklarla yaptığımız görüşmelerde Enerji Bakanlığı yığın liç sahası ile ilgili denetim sorumluluğunu üstlenmiyor. Çevre Bakanlığı yetkilileri de yığın liç sahası ile ilgili denetim sorumluluğunu üstlenmiyor. ‘Biz sadece yığın liç sahası altındaki membranla gerçek toprak arasını izole etmek konusunda denetimimiz var, onun dışında dışındaki konularda yok’ diyor” ifadelerini kullandı.

Komisyon başkanının AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu olduğunu hatırlattığımızda Yavuzyılmaz, faciasının bürokratik ve siyasi sorumlularının gündeme gelmesinin istenmediğini dile getirdi. Bir yıllık tecrübeli mühendisin tutuklandığını hatırlattı. Madende kapasite artışına gidildiğini anlatarak, Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarındaki bilgilerden örnek verdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın komisyonda yaptığı sunuma atıf yaparak, Bakanlığın kapasite artışını kabul eden bilgiler paylaştığını belirtti.

“Kayıt dışı durum var”

Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın denetim sorumluluğunu üstlenmediğini dile getiren Yavuzyılmaz, çıkarılan altın miktarının denetlenmesi ile ilgili de birçok soru işaretinin bulunduğunu, kayıtdışı bir durumun sözkonusu olduğunu söyledi. Jeoradar görüntüsü ve verilerini paylaşan milletvekili olaya yönelik ihmalleri sıraladı.

Kayan kütlenin Fırat’a karışmasını engellemek için yapılan çalışmaların maliyetini şirketin üstlendiğini söyleyen Yavuzyılmaz, “Yığın liç kütlesinin içinde altın var. Enerji Bakanlığı’nın sunumunda verdiği yanıtta sekiz ton altın var. Piyasa değeri 520 milyon dolar. Kayan kütlenin içindeki kısım bu. Şirket bu altını almak istiyor. Bir engel var, enkaz altındaki işçiler. Bu unsuru aşmak için hızlı şekilde enkaz altındaki işçilere ulaşılmaya çalışılıyor” dedi.

Madende hangi önlem alınıyor?

Kimyasalın yeraltı sularına sızma riskinin olduğunu dile giren Yavuzyılmaz, bölgede sedde yapıldığını söyledi. Devlet Su İşleri’nin “Biz bir sedde kurduk. Seddeyi kurduğumuz yerin altında alüvyonlu toprak var, onu membranla kapattık. Oradan siyanürlü solisyon sızmasın diye. Onun altında da 90 metre kalınlığında bir kil tabakası var” yönünde bilgi verdiğini belirtti. Kayan kütlenin altında kalan zeminde kil tabakası veya kil olup olmadığı yönündeki sorunun yanıtsız kaldığını vurguladı. Bugüne kadar yapılan testlerde sınırları aşılmadığı yönünde bilgileri kendilerine verildiğini dile getirdi.

Ekim ayından beri kütlelerinin yer değiştirme hareketlerinin jeoradar verileriyle anlatan Yavuzyılmaz, bunların yargı sürecini etkileyeceğini söyledi. Gerçek sorumluların ortaya çıkması için çalışacak komisyonda yer alan AKP’li üyelere müdahale edileceğini savunan Yavuzyılmaz, bu üyelerin ortaya çıkacak siyasi sorumlular konusunda, ihmalde yer alan bürokratların yargıya taşınması için yeterli düzeyde ses çıkaramayacağını dile getirdi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.