Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki kumpas soruşturması büyüdü, devletin zirvesine taşındı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’de Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ile yaptığı toplantıya İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya katılmayınca komplo teorileri havada uçuştu.
“İktidar, yeni bir darbe kurgusuyla karşı karşıya mı geldi?”
“Gizli eller Ayhan Bora Kaplan’a yakın kamu görevlilerinin üzerine gitme hazırlığı yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve ekibini tasfiye etmeye mi girişti?”
“İktidardaki güç odakları arasındaki savaşın tarafları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeni bir darbe kurgusu üzerinden kendi saflarına mı çekmeye çalışıyor?”
“Ayhan Bora Kaplan davası üzerinden Emniyet’te cemaat çatışmaları mı yaşanıyor, bu kriz AKP-MHP ittifakına nasıl yansıyor?”
En sondan başlayalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında süreci şu cümleyle özetledi: “Bürokratik vesayetin nüksetmesine izin vermeyeceğiz.”
Ve ekledi: “Kanun dışına çıkan, hatası, kastı veya marazı olan kim varsa hukuki zeminde hesabını sorarız.”
Bu sözler bürokraside vesayet kurma çabası olduğunu tescillese de dikkatler Erdoğan’ın bu konuşmanın öncesinde Beştepe’de Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın ile yaptığı görüşmeye çevrilmişti. Başaktörlerden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın olmadığı görüşmenin konusunun Ayhan Bora Kaplan çetesi soruşturmasına ilişkin “kumpas” iddiaları olduğu öne sürüldü.
Yine iddiaya göre bu görüşmenin temel nedeni, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 14 Mayıs Salı günü partisinin TBMM’deki grup toplantısında Ayhan Bora Kaplan soruşturması üzerinden Emniyet’e yönelik operasyona “komplo” demesi; iddiasını daha da ileriye taşıyarak 17-25 Aralık, Emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarının planlandığını söylemesiydi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“İktidar yeni bir darbe kurgusuyla karşı karşıya mı geldi?” sorusu da zaten böyle gelişti.
Sözü edilen Ankara Emniyeti’ndeki üst düzey görevlerdeki 3 polis müdürü önce görevden uzaklaştırıldı, peşi sıra da gözaltına alındı. Sonra gözaltına alınanlara bir yenisi daha eklendi: Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve yardımcısı Şevket Demircan ile gizli tanık Serdar Sertçelik’in tanımıyla “Ufuk komiser”
Bu dört kişinin evleri savcılık talimatıyla aranıp, dijital verilere el konuldu.
O verilerde ne olduğu henüz bilinmiyor ya da açıklanmadı.
Bilinen ise Bahçeli’nin darbe girişimi planlandığını 3 polis müdürünün evine baskın düzenlenmesinin ardından söylemesi.
Bu zamanlamaya dikkat çeken kimi partililer, Bahçeli’nin açıklamasının dijital verilerle ilintili olabileceğini düşünüyor.
Bir başka senaryoya göre de çıkarılan kargaşanın nedeni, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve ekibinin Ayhan Bora Kaplan’a yakın kamu görevlilerinin üzerine gitme hazırlığı içinde olması ve bu durumun bazı çevreleri -o çevrenin tanımı tam bir muamma- rahatsız etmesi.
“Gizli eller Ali Yerlikaya’yı tasfiye etmeye mi girişti?” sorusunun kaynağı da bu gelişmeler.
Gelelim İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya…
Önce AKP’de Yerlikaya ile ilgili farklı görüşler olduğunu söylemek lazım.
En güçlü dillendirilen görüşlerden biri ise şu:
“Yerlikaya bu kirli ilişkiler ağındaki en masum isim ve bu düğümü çözerse Yerlikaya çözer.”
Ancak bir yandan da bu gürültünün Ali Yerlikaya’yı ve ekibini görevden almak için çıkarıldığı iddiası var.
Görüştüğüm partili yetkililere göre Yerlikaya’nın Beştepe’deki mini zirveye çağrılmaması da dikkate alındığında güçlendiği izlenimi veren bu iddia, gerçekle örtüşmüyor. Kaldı ki örtüşse de gerçek hayatta karşılık bulması ihtimal dahilinde değil.
Değil, çünkü amaç Yerlikaya’yı görevden almaksa, bu işlem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir imzasına bakar.
Kaldı ki Yerlikaya da Beştepe’deki kritik toplantının yankıları sürerken X hesabı üzerinden sert bir açıklama yaparak yakın zamanda yayımlanacak bir rapora dikkat çekti.
Açıklama, kimi partililerce hem kamuoyuna hem de “ilgililere” mesaj verir nitelikte.
Yerlikaya, yaşananları Bahçeli’nin aksine darbe olarak değil, FETÖ taktikleri kullanılarak hazırlanan bir tuzak olarak niteledi ve o -ilgililere- tuzağı kuranlara meydan okudu.
Yapılan yorumlara göre göreve geldiğinde ilk icraatı emniyet müdürlerini değiştirmek olan Yerlikaya, peş peşe yaptığı operasyonların engellenmek istendiğini söyleyerek hem ilgililere hem de kamuoyuna şu mesajı verdi:
“Bu mücadelemizi kimler engellemeye çalışıyorsa, kimler FETÖVARİ gizli tanık taktikleriyle kendi karanlık düzenlerinin hakim olmasını istiyorsa, onların o düzenlerini de başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz.”
Peki kim bu gizli tanık?
Sözü edilen gizli tanık Serdar Sertçelik.
Geçen yıl kasım ayında bir lokantada ayaklarından vurulan, Ayhan Bora Kaplan davası ile ilgili iddianamede adı örgüt yöneticisi olarak geçen, vurulmadan önce davanın gizli tanığı yapılan, vurulmasının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında gözaltı kararı çıkarılan ama iki ayağı da alçıda olduğu için doktorların “gözaltına alınamaz” raporu verdiği Sertçelik’e adli kontrol şartıyla elektronik kelepçe takılmış ve o haldeyken şüpheli sıfatıyla ifade vermişti.
Uzatmayalım. Nihai olarak ifade vermek için adliyeye bile gidemeyen Serdar Sertçelik, bileğindeki elektronik kelepçeye rağmen yurtdışına kaçtı.
Yerlikaya’nın “Fetövari gizli tanık taktiği” dediği olay bu.
Sertçelik, ardında pek çok soru işareti bıraktı. Bunlardan en çok merak edileni, elektronik kelepçeye rağmen yurtdışına nasıl kaçabildiği ve gizli tanık olması nedeniyle tanık koruma programına alınmış olması gereken bir kişinin ifadesini adli kolluk gücünün nasıl alabildiği…
Sertçelik yurtdışına kaçtıktan sonra söyledikleriyle de ayrı bir tartışma başlattı. Sertçelik, kendisinden iktidara mensup kimi siyasetçiler aleyhine ifade vermesinin istendiğini söyledi, hatta bazı polis müdürleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin kaydını yayınladı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, X paylaşımında isim vermeden buna da meydan okudu:
“Kimler terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya’ çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz.”
En çok merak edilen de Yerlikaya’nın sözünü ettiği rapor.
Mülkiye müfettişlerinin hazırladığı ve yakın zamanda açıklanacağı belirtilen o raporun Yerlikaya’nın elinin güçlendirebileceği yorumları yapılıyor.
“Ayhan Bora Kaplan davası üzerinden emniyette cemaat çatışmaları mı yaşanıyor, bu kriz AKP-MHP ittifakına nasıl yansıyor?”
İşte bu noktada kimsenin ağzını bıçak açmıyor.