Kiracılar ve ev sahipleri karşı karşıya | Kirada yüzde 25 sınırında geri sayım

Kiracılar ve ev sahipleri arasında krize neden olan yüzde 25 zam sınırlamasının 1 Temmuz’dan itibaren kalkması gündemde. Ev sahiplerinin yüzünü güldüren bu gelişme karşısında, kiracılar şimdiden kara kara düşünmeye başladı. Uygulandığında ev sahiplerini, kaldırıldığında kiracıları zor durumda bırakan yüzde 25’lik zam sınırını Medyascope’a değerlendiren taraflar, krizin enflasyonu düşürmeden çözülemeyeceği ortak paydasında buluştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ev sahipleri ve kiracılar arasında büyük krize sebep olan kirada yüzde 25 zam sınırlamasının devam etmesi için bir sebep olmadığını açıkladı, “çok büyük ihtimalle devam etmez” demesinin ardından milyonlarca ev sahibi ve kiracı zam sınırının yürürlükten kalkacağı 1 Temmuz 2024’dü beklemeye başladı. Peki zam sınırının kalkması ne anlama geliyor? Kiralar “uçmaya” devam edecek mi, kiracılar ne yapacak, ev sahipleri ne yapacak, mahkemelere taşınan sayısız dosyanın akıbeti ne olacak?

Medyascope’a konuşan avukat Burak Duyar, bu krizin çözümünde geç kalındığını ve ipin ucunun kaçtığını söyledi. Ev sahipleri ve kiracılar da bu krizin bir çözümünün olmadığının altını çizerken, sorunun ekonomik kriz şartlarıyla ilgili olduğu konusunda hemfikir.

Konuştuğumuz kiracılar Melih Kaymaz ve Haydar Taştan, huzurlarının kaçmaması için ev sahipleriyle anlaşmak zorunda kaldıklarını ve bunun kendileri açısından bir çıkmaz olduğunu söyledi.

Ev sahipleri Derya Kavak ve Sertan İşsever de hem kendilerinin hem de kiracıların mağdur olduğunu vurguladı.

“Devlet krizin çözümünde geç kaldı ve ipin ucu kaçtı”

Avukat Burak Duyar, kiracılar ve ev sahiplerinin son üç-dört yılda hukuki olarak da çok fazla karşı karşıya geldiğini belirtirken mevcut yasalar değişse de krizin çözülemeyeceğini söyledi. Ekonomik krizin çözülmesiyle buradaki mağduriyetlerin azalacağını savunan Duyar, devletin kira krizi çözümünde geç kaldığını ve ipin ucunu kaçırdığını belirtti.

“12 aylık TÜFE ortalaması baz alınabilir”

Şu anda geçerli olan “azami kira zam oranının yüzde 25 olmasına” ilişkin yasal düzenlemelerin geçici olarak 1 Temmuz 2022’de yürürlüğe girdiğini hatırlatan avukat Burak Duyar, bu durumun mahkeme koridorlarında çok fazla dosya şişkinliğine neden olduğunu söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de açıklamasının ardından 1 Temmuz 2024’te geçici yasanın yürürlükten kaldırılacağını vurgulayan Duyar, bu tarihten itibaren azami kira zam oranlarında eskiden olduğu gibi 12 aylık TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranlarının ortalamasının baz alınabileceğini söyledi.

Mahkeme “samimi” beyana bakabiliyor

Mahkemelerdeki davalarda genelde ev sahipleri aleyhine kararlar çıktığını ancak her davanın kendi iç dinamiği olduğunu ve değişkenlik gösterebileceğini vurgulayan Duyar, “Ev sahipleri ‘ihtiyacım var’ diyerek mahkemeyi suiistimal edebiliyor. Mesela İstanbul’da tek evin var. Dolayısıyla davacı burada yaşamak durumunda ve ihtiyaç kararı veriliyor. Kira bedelleri düşük kaldığı için ihtiyaç bahanesi sunanlar da var. Bir ihtiyaç yaratılıyor ve bu yolla dava yürütülüyor. Mahkeme de samimi beyan arayıp buna inanmayarak aksi yönde karar verebiliyor” dedi.

Mahkemelerde dava yoğunluğu var

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde 26 farklı sulh hukuk mahkemesinin her birinde yaklaşık 3 bin 400 dava olduğunu ve bunun inanılmaz bir iş yükü oluşturduğunu söyleyen Duyar, “Bu sebeple davalar çok uzun sürüyor. Genelde ilk celsede karar çıkmıyor ve bir sonraki celse için yaklaşık bir sene sonraya dava tarihi veriliyor” diye konuştu. Kararın ardından üst mahkeme süreci başladığını ve bunun da yaklaşık bir buçuk yıl sürdüğünü söyleyen Duyar, toplam üç seneye yakın bir sürecin olduğunu belirtti.

Mevcut davalar etkilenmeyecek

Yeni düzenlemenin mevcut davaları etkilemeyeceğini söyleyen Duyar, düzenlemenin ardından açılabilecek dava sayısında azalma olabileceği düşüncesinde:

“Çünkü 2022 sonrasına kadar bu sebeple kiracısıyla düşmanlık yaşayıp da davalık olmayan kişi, 2022’den sonra TÜFE oranına döndüğünde yüzde 60 zam yaparak memnun olacaktır diye düşünüyorum.”

“Sürekli artan kiralarla uçurum oluştu”

İstanbul’da 11 yıldır kirada yaşayan Melih Kaymaz, sinema sektöründe çalıştığını ve işe kolay gidebilme imkânı nedeniyle Üsküdar’ın Selimiye Mahallesi’ni tercih ettiğini söyledi.

Son süreçte hemen hemen her yıl kira ücretini yüzde 100 oranında artırdığını söyleyen Kaymaz, “Sürekli artan kiralarla devletin yüzde 25 kuralı arasında bir uçurum oluştu. Ev sahibim pazarlık döneminde mahalledeki yüksek kira ücretlerini emsal gösteriyor. Yüzde 25 kuralını baz almasak bile, TÜİK’in resmi verilerine göre yeni kira ücretleri çok yüksek kalıyor” diyerek ev sahipleriyle kiracılar arasındaki çıkmaza vurguladı.

“Evden çıkarılma düşüncesi ile günü geçirmek benim için mental olarak çok yorucu”

“Gündelik hayat içerisinde birçok stresli işle uğraşıyoruz” diyen Kaymaz, bu krizin psikolojik yönü olduğunun altını çizdi:

“Bir de evden çıkarılma düşüncesi ile günü geçirmek benim için mental olarak çok yorucu. Bu yüzden maddi olarak bir çok şeyden ödün verip ev sahibini mümkün oldukça memnun edecek şekilde anlaşmaya çalışıyorum.”

Kiralık konutların fiyatları nedeniyle yeni eve çıkmanın asla mümkün olmayacağını belirten Kaymaz, daha az stresli bir yaşam adına ev sahipleri ile anlaşmanın da kendisine bir yük getirdiğini söyledi.

“Asıl kriz mevcut ekonomi”

Sertan İşsever, Üsküdar’ın Salacak Mahallesi’nde bir ev sahibi. İşsever, konut ve kira krizinin sorumlusunun mevcut ekonomik durum ve yüksek enflasyon olduğu görüşünde. Orta bir yolun bulunabilmesinin artık zor olduğunu düşünen İşsever, ülkenin dörtte üçünün asgari ücretle geçindiğini ve kira fiyatlarının gerçekçi olmadığını söyledi.

“Birden çok evi olan ev sahiplerinden daha fazla vergi alınmalı”

Onlarca evi olan insanları dışarıda bırakarak konuştuğunu vurgulayan İşsever, “emlak baronları” diye tabir edilen insanların bu dönemde çok fazla avantaj elde ettiğini aktardı. İşsever, tek bir evden geliri olan emekli ya da düşük gelirli insanların farklı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

İşsever şöyle devam etti:

“İkinci, üçüncü, dördüncü evi olana daha farklı vergilendirme sistemi, tek evi olana daha farklı bir vergilendirme sistemi getirilebilir. Bence tek evden kira geliri olan insanlardan çok cüzi bir kira vergisi alınmalı. Ama bu iki ev, üç ev olduğu zaman yüksek rakamlara çıkabilir diye düşünüyorum.”

Ayrıca İşsever yüzde 25 sınırının doğru olmadığı ve kalkmasının isabetli olduğunu söyledi.

İşsever, Avrupa’da da emlak krizi olduğunu ancak Türkiye’de ekonomik buhran nedeniyle insanların mağduriyetlerinin çok daha yıkıcı olduğunu ekledi.

“Kiracılar orta yolu bulmayı çalışıyor”

Haydar Taştan yine İstanbul Üsküdar’da kirada oturan bir sinema emekçisi. Taştan, ev sahibi ile mahkemelik süreç yaşamadığı için kendisini şanslı hissedenlerden. Bu sürecin yıpratıcı olduğunu aktaran Taştan, kiracıların bu sebepten ötürü orta yolu bulmaya çalıştığını ve ilk adımı attığını söylerken yüzde 25 zammın da mümkün olmadığını söyledi. Orta yolu bulma konusunda kendini zorladığını söyleyen Taştan, gerek psikolojik gerekse iş takvimi olarak bu süreci kaldıramayacağını düşündüğü için sulh yoluna gittiğini belirtti.

“Memnun olmadığımız evlere mecbur kaldık”

Yaklaşık dört yıldır Üsküdar’ın Selimiye Mahallesi’nde oturan Taştan, mevcut kirasının mahalledeki diğer evlere göre dörtte bir fiyatında olduğunu, evden çıkmasının kendisine büyük bir maddi yük getireceğini söyledi. Bazı ev sahiplerinin iyi niyetli olduğunu belirten Taştan, bazılarının ise fahiş fiyatlar talep ederek durumu çıkmaza sürüklediğini aktardı.

Eskiden insanların memnun olmadığı evlerden çıkıp yenisine taşınabildiğini ancak bunun artık mümkün olmadığını belirten Taştan, “Yaşadığımız büyük buhran ve gelişen emlak krizi ile memnun olmadığımız evlerimize mecbur kaldık. Ev sahipleri bizi evden çıkarana kadar buralarda oturmaya da mecburuz” dedi.

“Serbest piyasa krizi daha da büyütür”

Krizi devletin çözmesi gerektiğini vurgulayan Taştan şöyle devam etti:

“Devletin, kiracı ve ev sahibi arasında konumlanması lazım. Bugünkü geçici yasayı uygulamaya çalışan herkes mahkemelik oldu. Mahkemeye taşınmayan hiçbir ilişkide yüzde 25 zam kullanılmadı. Devletin bunu denetlemesi gerekiyor ve koyduğu yasalara sahip çıkan bir organizma olması gerekiyor. Kiraların serbest piyasa ekonomisine bırakılması krizi daha da büyütür.”

“Enflasyon düşmedikçe kriz çözülemez”

Bundan sonra daha büyük sıkıntılar beklediğini ve umutsuz olduğunu ifade eden Taştan, artık kiracıların kendilerini koruyabileceği hiçbir yasa olmadığını söyledi. Kanayan yarayı durdurmanın mümkün olmadığını belirten Taştan, ev sahibi ve kiracıyı da aşan asıl büyük krizin, yüksek enflasyon olduğuna dikkat çekti. Taştan, “Ekonomik kriz çözülmeden yapılan hiçbir şey çözüm olmayacak. En majör problem yüksek enflasyon. Bu düşmediği müddetçe bu emlak krizi de çözülemez” dedi.

“Kira gelirleri artık tatmin etmiyor”

Derya Kavak da Ataşehir’de bir ev sahibi. Düzenli tek gelir kaynağının evi olduğunu söyleyen Kavak, Küçükbakkalköy’deki evinden aldığı kiranın geçen sene kendisini tatmin ettiğini söyledi. Ancak son bir yıl içerisinde mevcut enflasyonla birlikte kira gelirinin giderlerini karşılayamadığını aktaran Kavak, kiracılarını da mağdur etmemek için daha fazla zam talep edemediğini söyledi.

“Konuşarak çözülebilecek bir durum değil”

Kavak, “ev sahibi” gibi görülmek istemediğini de kiracılarına aktardığını söylerken, bunu utanarak bildirdiğini sözlerine ekledi.

Kiracılarını anlayışla karşılamanın kendisini de zora soktuğunu söyleyen Kavak, “Ben hep kiracının yanındayım evet, insanlar da zor durumda sonuçta. Onlar mağdur olmasın istiyorum ancak bu mesele konuşarak da çözülebilecek bir durum değil. İnsanlar davalık olduklarında da sorun çözülemiyor” dedi.

“Ne kiracıların ne de ev sahiplerinin suçu”

Derya Kavak, bu durumun ne kiracıların ne de ev sahiplerinin suçu olduğunu söylerken, asıl meselenin enflasyon olduğuna vurguladı:

“Çözülecek bir durum mümkün değil. Zam sınırının kalkması da bir çözüm değil. Nasıl olacağını bilmiyorum ama bu durumun ardından insanların evleri ve mahalleleri değişecek belki de.”

“Bir ev sahibi de olsam kiracıların mağduriyetlerinde onların yanındayım” diyen Kavak en çok mağdur olanın asgari ücretli çalışanlar olduğunu söyledi. Bu konumda kaldığı için üzgün olduğunu bildiren Kavak, ev sahipliğinin kendisine sorumluluk getirdiğini ve yüksek enflasyon koşullarında hem vicdanen hem madden zorlandığını aktardı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.