Ölüm Nehri Menderes | Bülent Şık: “Çocukları toksik kimyasallardan ne kadar korursak o kadar iyi”

Büyük Menderes Havza Çalışması’nın gözlem, değerlendirme ve izlenimlerinden oluşan “Nehirler ve Çocuklar – Büyük Menderes Havzasında Yavaş Şiddetin Görünümleri” başlıklı kitap yayınlandı. Medyascope’a konuşan kitabın yazarı Bülent Şık, “Sulak havzaları koruma altına alacak, kirlenmelerini engelleyecek bir yaklaşıma ihtiyacımız var” dedi.

“Nehirler ve Çocuklar – Büyük Menderes Havzasında Yavaş Şiddetin Görünümleri” kitabını, kitabın yazarı Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık ile konuştuk.

“Nehirler ve Çocuklar- Büyük Menderes Havzasında Yavaş Şiddetin Görünümleri” raporu, Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) ve Mekânda Adalet Derneği (MAD) ve) işbirliğiyle gerçekleştirilen Büyük Menderes Havza Çalışması’nın gözlem, değerlendirme ve izlenimlerinden oluşuyor.

BAYETAV Ekoloji ve Hayat Bilimleri Araştırmaları Koordinatörü Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık’ın kaleme aldığı raporda, Türkiye’nin en büyük sulak havzası olan Büyük Menderes Havzası’nda, altın madeni, kömür madeni ve jeotermal enerji santrallerinin yol açtığı ekolojik ve toplumsal sorunlar çocuk sağlığı odağında tartışılıyor.

Rapor, havzadaki madencilik ve enerji odaklı faaliyetlerin çevresel ve toplumsal etkilerini, bu projelerden olumsuz etkilenen kesimleri ve yerel çevre mücadelelerini kamu refahını dikkate alan bir perspektiften görünür kılmayı amaçlıyor.

Raporda, havza sınırları içinde en büyük alana sahip olan Aydın, Denizli ve Uşak illerindeki kömür ve altın madenciliğiyle, jeotermal enerji yatırımları odağında yöre sakinlerinin yaşadıkları sorunları kayda geçirmek; yıkımın, mülksüzleştirmenin, kirletmenin ve sadece insanların değil diğer canlıların da yaşam alanlarını daraltmanın, susuz ve nefessiz bırakmanın yol açtığı ve açacağı meselelere dikkat çekmek amaçlanıyor.

Raporda, çocukların toksik kimyasal maddelere maruz kalması yavaş şiddet olarak tanımlanıyor.  Raporda şiddetin sansasyonel ve çarpıcı biçimde, zamanda anlık, mekânda noktasal olarak gerçekleşen bir olay ya da eylem olarak anlaşıldığı ancak yavaş şiddetin uzun zamana yayılan, dikkatle bakılmadıkça anlaşılamayan, fark edilemeyen bir şiddet türü olduğu belirtiliyor ve yavaş şiddetin en önce ve en fazla çocukları etkiliyor ifadeleri yer alıyor.

Raporda kapsamlı çözüm önerileri de yer alıyor. Öne çıkan bazı çözüm önerileri şöyle:

• Öncelikle doğal çevrenin kirletilmesini önlemek ve toprak, su, hava, ormanlar gibi kirletilmiş, tahrip edilmiş çevrelerin hızla onarılmasını sağlamak gerektiği, özellikle de altın madenciliği faaliyetlerinin uzun zamana yayılan zararlı etkilerinin önüne geçebilmek için madencilik faaliyetlerini bir an önce sonlandırmak gerektiği,

• Tüm sektörlerin kirlilik kontrolünü iklim, biyoçeşitlilik, gıda ve tarım gibi diğer kilit tehditleri ele alan strateji planlarına entegre etmesinin de bir gereklilik olduğu,

• Çocuk sağlığını korumak, özellikle de çocuklarda toksik kimyasal maddelere maruz kalmaktan kaynaklanan gelişimsel nörotoksisite salgınını kontrol altına almak için küresel bir önleme stratejisine ihtiyaç olduğu, test edilmemiş kimyasalların çocuklarda beyin gelişimi açısından güvenli olmadığını varsaymak gerektiği,

• Kirliliği bir politika önceliği hâline getirmek, kirliliğe maruz kalmayı önlemek, kirlilikle ilgili sağlık etkilerini azaltmak ve önemli kirlilik sorunlarının çözümü için bir yol haritası oluşturmak amacıyla “Sağlık ve Kirlilik Eylem Planları” (Health and Pollution Action Plan) oluşturulması gerektiği,

• Sağlık ve Kirlilik Eylem Planlarının hazırlanma sürecinde siyasi iktidarın, akademik kurumların, sivil toplumun ve özel sektörün birer paydaş olarak yer alması gerektiği,

• Kamu kurumlarının çevresel sağlık risklerini ele almak ve kanıta dayalı müdahaleleri desteklemek için analitik çalışmaların kapsamını genişletmeye ve veri üretmeye yatırım yapması gerektiği,

• Çocukları toksik kimyasallara maruz kalmaktan korumak her türlü kamusal faaliyetin en öncelikli gündem maddesi olmalı. Bu çerçevede, çocukların toplu olarak bulunduğu kreş, yurt ve okul gibi kurumlarda sağlıklı beslenme, toksik kimyasallara maruz kalmayı önleme açısından iyi yapılandırılmış bir fiziksel çevre ve donanımla eğitim sürecinin birlikte ele alınmasının büyük yarar sağlayacağı,

• Kreş, yurt ve okul gibi kurumlarda çocukların toksik kimyasal madde yükünden arındırılmış, güvenilir suya erişimlerini sağlayacak önlemler alınması gerektiği,

• Çocukların sağlıklı gelişimlerini sağlamak, akademik başarılarını artırmak ve yetişkin yaşta açığa çıkabilecek sağlık sorunlarının toplumsal maliyetini azaltmak için okullarda yerelden, mevsimsel ve agroekolojik ilkelerle üretilmiş gıda maddeleriyle hazırlanmış ücretsiz bir öğün yemek hizmeti verilmesi gerektiği.

“Çocukları toksik kimyasallardan ne kadar korursak o kadar iyi”

Medyascope’a konuşan Dr. Bülent Şık, toksik kimyasalların anne karnından başlayıp, ergenlik çağına kadar etkilendiğini ve toksik kimyasalların çocuklar üzerindeki etkisinin olağanüstü kritik olduğunu söyledi:

“Dolayısıyla 0-14 yaş aralığında çocukları toksik kimyasallardan ne kadar koruyabilsek o kadar iyi. Bu artık çok net, çok somut bir bilgi. Neden çocuklar daha hassas? Biz çocukları küçük yetişkinler gibi görüyoruz. Zannediyoruz ki bir yetişkinde metabolizma nasıl çalışıyorsa işte onlar da aynı şekilde çalışıyor. Kurşun, çocukların kapasitesine büyük zarar veren bir toksik maddedir ve ülkemiz için ciddi bir sorunudur. Bazı toksik maddeler bünyemize girdiğinde biz yetişkinler onu 5-6 saatte bünyemizden atarız. Çocuklar da bu 24 saat, 36 saat, hatta 40 saate kadar çıkabilir.”

“Çözümlerin temel ekseni çocuk sağlığını korumak olmalı”

Şık, çocukların toksik kimyasallardan daha çok etkilendiğini belirterek, çözüm önerilerinin de çocuklar üzerinden ele alınması gerektiğini söyledi:

“Katı atıkların çevre kirliliğini minimize edecek ya da ortadan kaldıracak şekilde nasıl bertaraf edeceğimizi üzerinde kafa yormamız lazım. Fakat biz toplum olarak buradan çok uzak noktadayız. Çözümlerin temel ekseni çocuk sağlığını korumak olmalıdır.”

Şık, sulak havzaların koruma altına alınarak kirlenmelerini engelleyecek bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

“Toksik kimyasallarla ilgili çok sıkı bir izleme ve denetim sistemine ihtiyacımız var. Çocuk sağlığı bağlamında bizim çok genel ve geniş ölçekli bir çocuk politikasına ihtiyacımız var.”

“Nehirler ve Çocuklar – Büyük Menderes Havzasında Yavaş Şiddetin Görünümleri”kitabını okumak ve indirmek için tıklayınız.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.